İnsanın
mutsuzluğu, bir bütün olarak,
‘yaşam’
veya
‘gerçeklikten’
ayrı olarak, yalıtılmış bir birey olma
duyumundan gelen endişe duygusundan kaynaklanır. Oysa kendini birey
olarak ayrı olmakla duyuran şimdiki bireysel şuurumuz, tüm şeylerin
birlikte görünüp ayırt edildiği
‘Evrensel ve Bölünmez
Gerçeklikle’
özdeştir.
Mutluluğun anlamı yaşama tümden
‘EVET’
deyişse, mutsuzluğun anlamı da olup bitene
‘HAYIR’
demekten kaynaklanır. Bu
hayırların spiritüel karşılığı dirençlerimizdir. Ego kendi içine
bakabilse, gerçek doğasının kendisinden daha derin olduğunu,
yetilerinin ve şuurunun bireysel kişilikten öte bir kaynaktan
türediğini görecektir.
Ego gerçekte
bütünden tam anlamıyla ayrı bir benlik değildir; sade bir anlatımla,
‘Ego içsel evrenin bir işlevi’
dir. Şuurumuzu
gerçek bir yalınlığa alıştırabilirsek, egoyu daha değişik
tanımlayabiliriz. Bizi diri ve ayakta tutan, anlayışımızı yükselten
toleransı arttıran sevgiyi tattıran unsur; ıstırapla mutluluğun bir
aradalığıdır. Daha mükemmel olmak isteyen insan ıstıraptan
kaçmamalıdır. Istırap aynı zamanda, insan varlığının olayları
sentezleme gücünü ifade eder. Eğer mutlu olmayı hakkettiğimizi
düşünüyorsak bizi zorlayan, takatimizi en üst limit sınıra getiren
olaylardan kaçmamalıyız.
Ruh ve Madde Yayınlarının Değişime Doğru adlı kitabında ıstırap ve
mutluluğa değişim açısından nasıl bakmamız gerektiği hakkında şunlar
söylenmektedir:
“Değişim asla fizik başkalaşım değil, önce psişik başkalaşımdır.
Istırap veren olayların üzerinden ıstırap zarını çıkarırsanız altından
olgun mutluluk ve gelişme meyvesi çıkar. Uyum ve esneklik
süreçlerinin her an hakim olduğu madde aleminde ayakta kalabilmemizde,
sonsuz enkarnasyonlar süresince, ulaşılması gereken bir hedeftir. Her
merhalenin, her yeni ufkun, ulaşıldıkça genişleyen
varlıksal
mekanların zaman ve mekan icaplarına uyum sağlamak ve bunun içinde
BÜTÜNLÜĞÜN bir bütünleyicisi
olduğunun farkına varmadan bir bütünleyici olmak, Bir’lik şuurunun
içinde
erimektir. Birey,
toplum ve insanlık olarak; değişim etkilerine, titreşimlerine karşı
bir esneklik sağlamak yani tahammül göstererek uyum sağlamak için
önceden gerilime muhtacız. Esnekliği arttırmak için gerilmeye karşı denenmek gerekir.
Bu deneme gerilime dayanma, tahammül gösterme denemesidir. Kuşkusuz
tahammülün çeşitleri ve bölümleri mevcuttur. Her bölümün baş ve son
sınırları vardır.”
|