Güç, para ve nüfuz ile tanımlanmış bir dünyada ruhsal gelişimi
gerçekleştirebilmek ancak Herkül’ün yapabileceği bir görev
gibi görünebilir. Elektronik aletler, televizyon ve
internet gibi modern zamana ait konforlar, ilgimizi çoğunlukla
fiziksel ihtiyaçlar ve isteklerle sınırlama eğiliminde olmaya
götürdü. Sonuç olarak, kendimize verdiğimiz değer ve kendimize
yüklediğimiz anlam anlayışlarımız karıştı.
Peki hayatımızın
bedensel ve ruhsal yanları arasında nasıl bir denge
kurabiliriz?
1.Ruhsal olarak gelişmek içe bakmaktır
İç gözlem
bir gün, hafta ya da ay içerisinde olmuş olayları
hatırlamaktan çok daha öteye gitmektedir. Daha yakından
bakmalı ve duygularınızı, düşüncelerinizi, hislerinizi,
inançlarınızı ve heveslerinizi düşünmelisiniz. Periyodik
olarak deneyimlerinizi, kararlarınızı, ilişkilerinizi ve
meşgul olduğunuz şeyleri incelemek hedefleriniz üzerine
yararlı anlayışlara ulaşmada size faydalı olur. Dahası,
size nasıl hareket etmeniz gerektiğinin ipuçlarını verir ve
herhangi bir durumda nasıl davranacağınız konusunda yol
gösterir. Diğer beceriler gibi, iç gözlem de öğrenilebilir.
Tek gereken içinizdeki gerçeği bulmak için göstereceğiniz
cesaret ve istektir. İçinize bakarken objektif ve kendinizi
bağışlayıcı olmayı ve geliştirmeniz gereken alanlarınız
üzerine odaklanmayı unutmamalısınız.
2.Ruhsal olarak gelişmek potansiyellerinizi geliştirmek demektir Din
ve bilim,
“ruh”
konusunda değişik bakış açılarına sahiptirler. Bilim, ruhu
bireyin farklı boyutlarından biri olarak görürken; din ise,
insanları dünya üzerinde geçici olarak yaşayan ruhsal
varlıklar olarak görür. Kendi
kendini kontrol, hem Hıristiyan (Batı), hem de İslami (Doğu)
öğretilerde tekrar eden bir temadır. Bedenin ihtiyaçları ruhun
ihtiyaçlarının yanında ikinci sırada yerini alır. İnançlar,
değerler, ahlak, kurallar, deneyimler ve iyi çalışmalar ruhsal
varlığın gelişimini sağlayan birer plan temin ederler.
Psikolojide, kişinin tüm potansiyellerini anlaması, onu
kendini gerçekleştirmeye götürür. *Maslow’un
(*Abraham Maslow,
1943 yılında yayınlanmış bir çalışmasında ortaya attığı ve
sonrasında geliştirdiği bir insan psikolojisi teorisi olan
Maslow teorisi veya İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin sahibi
olan Amerikalı psikolog, Ç.N.)
teorisi temel psikolojik ve
duygusal ihtiyaçlar tatmin edildiğinde, ruhsal ya da
varoluşsal ihtiyaçların baş göstereceğini ifade etmektedir.
Bilim ile
din arasındaki fark kişisel gelişim konusunda yatmaktadır.
Psikoloji kişisel gelişimi kendi başına bir amaç olarak
görürken, Hıristiyanlık ve İslam, kişisel gelişimi Tanrı’ya
hizmet etme aracı olarak görmektedirler.
3.Ruhsal
olarak gelişmek anlam aramaktır
Hristiyanlık, Musevilik ve İslam gibi Tanrı’nın varlığına
inanan dinler, insan yaşamının amacının her şeyin Yaratıcısına
hizmet etmek olduğunu varsaymaktadırlar. Psikoloji
alanındaki çeşitli teoriler, bizlerin eninde sonunda
hayatlarımıza anlam yüklediğimizi belirtmektedir. Doğduğumuzda
hayatımızın anlamını bilmeyiz, ancak insanlarla olan
etkileşimlerimizden ve olaylar karşısındaki hareketlerimiz ve
tepkilerimizden gereken bilgiyi ve bilgeliği kazanırız. Hayatımızın
anlamını keşfetme sürecimizde, reddettiğimiz ve onayladığımız
belirli inançlar ve değerler vardır. Yaşamlarımızın bir amacı
vardır. Bu amaç tüm fiziksel, duygusal ve zihinsel
potansiyellerimizi kullanmamızı gerektirir. Bu, zor
zamanlarımızda bizi ayakta tutar, bizi ileriye baktıracak bir
nokta, ulaşılacak bir hedef verir. Bir amacı ya da gayesi
olmayan kişi, denizde sürüklenen bir gemiden farksızdır.
4.Ruhsal olarak gelişmek
bağlantıları anlamaktır
Dinler,
hepimizin yaradılış, yaşam ve ölüme ilişkin olduğumuzu
vurgulamaktadır. Bu nedenle, diğer insanları doğrudan bir kan
bağımız olmasa bile “kardeşlerimiz” diye adlandırırız. Hatta
Hıristiyanlık ve İslam gibi tanrı merkezli dinler, insanlar
ile daha yüksek bir varlık arasındaki ilişkiden bahseder.
Diğer
taraftan bilim, diğer canlılarla olan ilişkimizi evrim teorisi
vasıtasıyla izah etmektedir. Bu akraba oluş, hiç kuşku yok ki
canlılarla cansız olanlar arasındaki etkileşim olarak tarif
edebileceğimiz ekoloji kavramında görülmektedir. Diğer
herşeyle olan bağlantımızı anlamak bizi insanlar, hayvanlar,
bitkiler ve doğadaki diğer varlıklara karşı daha alçakgönüllü
ve saygılı yapar. Bizi insanlara yaklaştırır ve diğerlerine
hizmet eden bireyler haline getirir. Gelişme bir
süreçtir, bu nedenle, ruhsal gelişim bir günlük karşılaşmadır.
Bazılarını kazanır, bazılarını kaybederiz, ancak önemli olan
öğreniyor olmamızdır. Bu bilgi sayesinde ruhsal gelişim mümkün
hale gelir.
|