Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

"DİĞER" HAYAT (2)

David Spangler
Çeviren:Işık Uçkun
Yayın Tarihi:08.Kasım.2008
http://www.theosociety.org

  Daha önce size diğer hayat fenomeninden bahsetmiş ve benim bakış açıma göre neden her şeyin canlı olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Cansız objelerin içinde ve etrafında hayatın ve duyarlılığın nasıl tezahür ettiğine dair düşüncelerimi kanepemi örnek vererek anlatmıştım. Kanepenin etrafını saran (tıpkı her şeyi sardıkları gibi) farklı katmanlarda organizasyonlar ve enerjiler olduğundan söz etmiştim ve bunu anlatmaya kendi kendine canlı ya da organize olmayan ama normal eylemlerimizden dökülüp düşen ve saç kepeğine benzeyen enerjetik ve psişik döküntüleri toplayan bir tür psişik keçeye benzeyen bir enerji alanı ile başlamıştım. Bu psişik döküntüler tıpkı bir yatağın altındaki tozlar gibi ya da döşemenin çatlağındaki kirler gibi birikebilir ve psişik hassasiyeti olan bir kişi buna uyumlanarak size bunların ait olduğu kişiler hakkında bilgi verebilir. Bunun büyük çoğunluğundan sıradan bir temizlikle kurtulmak mümkün ama sözkonusu tesirlerin tam olarak temizlenmesini sağlayan enerji hijyen ölçütleri de var.

  Bu basit enerji alanının diğer sınırında hayatın derin katmanı ve Kutsal olduğunu düşündüğüm varlık; tam olarak Tüm Varoluşun temeli yeralıyor. Bu katmana dokunmak, her şeyi birleştiren birliğe; yaradılışı kapsayan Tek Hayata dokunmak anlamına geliyor.

  Bununla birlikte bu iki katman arasında bir yerde, başka bir şey de oluşabilir, sadece bir psişik keçe oluşumu değil, evrensel bir varlık ya da güç olmayan bir enerji organizasyonu olabilir. Bir enkarnasyon hakkında benim düşüncem bu.
  Enkarnasyon, ne kadar basit olursa olsun bir niyeti ve bir kimliği cisimleştirmektir. Kendisini tanımlayan ve çevresinden ayırt edilmesini sağlayan sınırlara sahiptir; ayrıca çevresiyle karşılıklı etkileşim yoluyla bağlantı kurar ve birleşir ve bu işlemden bir kendi kendine varolabilen bir enerji modeli, yeterli bir bütünleşme, uyumluluk ve karmaşıklık ortaya çıkarak sezgiselliğe nüfuz eder.  Ben bu enerji organizasyonunu canlı olarak deneyimliyorum. Enerji, şuur ve ruh gerçekliklerinde belli bir derecede farkındalık, sorumluluk ve tekamül kapasiteleriyle varolur.

  Bu çok basit bir hayat olabilir ve benim kanepemin etrafındaki hayat da kesinlikle basit, ama yine de bu bir hayat. Bu bir sezgisellik alanı. 

  Öyleyse bu ne demek oluyor?

  Bunun ifade etmediği şey şu; kanepem birden kalkıp odanın içinde oynamaya başlamayacak elbette. Bir sabah kalkıp kanepemle iskemlemin ilişkileri olduğunu ve şimdi gurur duydukları bir pufun anne babası olduklarını öğrenecek değilim. Burada bahsettiğimiz biyolojik bir gerçeklik değil. Neden bahsettiğimizi netleştirebilmek adına hayatı biraz daha ileri bir aşamada tanımlamama izin verin.

  Hayatı; gelişmek, ifade etmek ve varolmak için sezgiye ve şuura geçit veren bir enerji organizasyonu olarak tanımlıyorum. Bizler şuurun hayattan oluştuğunu düşünürüz (biyolojik hayatın varolan tek hayat türü olduğunu düşünürüz ki bu açık olmak gerekirse sadece bir biyoşövenizmdir), ama ruhsal anlayış bize bunun tam tersini söyler, yani yaşamın şuurdan ve sezgisellikten oluştuğunu. Bizim günlük yaşamlarımızda “şuur” dediğimiz olasılıkla; mistiklerin ve diğerlerinin “şuur” adını verdiği ve yaratılışın kökenindeki temel yaratıcı sırrın belirsiz bir tezahürü olmaktadır ama bu ancak başka bir makalede ele alacağımız bir konu olabilir.

  Ben hayatı yeterli bir karmaşıklığın, uyumun, bütünleşmenin, akışın ve sezginin tezahür edebileceği ve böylelikle şuurun açığa çıkacağı çevreyle karşılıklı etkileşimin dinamik bir enerji organizasyonu olarak düşünüyorum.

  Etrafıma, kendi dünyamdaki şeylere baktığımda ve “her şey canlı” dediğimde gerçekten söylediğim, bir tekamül işleyişinde her şeyin şuur olduğudur. Tıpkı evrim biyologlarının insana bakıp “milyonlarca yıl önce sen sadece denizde yüzen tek bir hücreydin” demeleri gibi ben de kendime bakıp “milyonlarca yıl önce benim şuurum bir uzaylının salonunda bir kanepeydi” diyebilirim. Hem kim bilir, uzak gelecekte belki de David Spangler’ın şuursal tekamülünü benim şimdiki koltuğum olarak başlatırım belki?

  Bu elbette gerçekçi değil, ama asıl söylemek istediğim de hayal ürünü değil. Bizler, kendine dair farkındalığı olmayan rüya halindeki en titrek sezgiden, müthiş ve inanılmaz karmaşık ve ışıklı, hayatları bütün galaksileri kucaklayan kozmik varlıklara kadar, sürekli gelişmekte olan bir şuur evreninin paylaşımcılarıyız. Ayrıca her yaptığımız bu tekamülü etkilemekte, en azından kendi çevremizdeki ortama tesir etmektedir.

  İçsel çalışmalarım sırasında öyle varlıklarla karşılaştım ki, yanlarında benim şuur kapasitem kanepemin sezgiselliği gibi kalırdı. Onların bana yanıtı ise her zaman sevgi dolu, koruyucu, nazik ve olması gerektiği gibiydi. Tıpkı tekamüllerinin hayatın ve enerjinin engin derinliklerine uzandığı şuur önderi gibiydiler. Sezgiselliğimin ışığı onlarla karşılaştırıldığında gölge gibi kalıyordu, yine de eğilimleri gelişmeye yönelikti, tıpkı kendi varlık alanlarına dahil olan milyonlarca, milyarlarca hayatı ve şuuru, sanki onlar yaratılışın en parlak, en değerli aleviymişlercesine yönlendirdikleri gibi.

  Bu, her şeyin canlı olduğunu söylemenin gerçek bir uygulamasıdır. Bizler her birimiz etrafımızda gelişmekte olan şuura hizmet edenleriz, özellikle de kendimizden daha az karmaşık ve daha düşük kapasiteli olanlar için. Doğrusu kanepemin gerçek bir koruyucusu olduğumu söyleyebilirim!

  Bununla ne demek istediğimi açıklayabilmek için size daha önce anlatmaya başladığım incelememe devam etmeme izin verin lütfen.

   Kanepemin içindeki ve etrafındaki, bir miktar sezgisellik kapasitesine sahip olan enerjetik organizasyon düzeyine (kanepemin içindeki hayat olarak algıladığım enerjetik organizasyon düzeyi) uyumlandığımda orada bir varlığın olduğunu fark ederim. Bu çok kompleks veya farkındalığı olan bir varlık değildir. Tek bir hücrenin farkındalığı bu varlıktan daha fazladır. Ama ne zaman dikkatimi ona yöneltsem ve sevgimi göndersem, onun da buna yanıt verdiğini fark ediyorum. Bu tıpkı bir kömüre bir süre üflediğinizde alev aldığını görmeniz gibidir.
  Gönderdiğim sevgiyi içine çekmiş ve kendi organizasyonu içinde o enerjiyi dönüştürmüştür. Böylelikle daha aktif, biraz daha karmaşık bir hale dönüşmüştür. Bir deyişle “hızlanmıştır”. Eğer bunu uzun süre düzenli bir egzersiz gibi yaparsam kanepemin içindeki enerjetik hayatın farkındalığı artar, kendi varlık alanında daha aktif bir hale gelir. Etrafındaki enerjetik hayata daha fazla katılım sağlaması mümkün olur. Bu basit duyarlılık giderek gelişir ve daha çabuk yanıt verir bir hal alır.

  Aslında, enerjim, şuurum, dikkatim bu basit hayat düzeyinin enerjetik ortamını ve organizasyonunu şekillendirir. Sevgimle ve farkındalığımla onun gelişimini yükseltebilir veya daha negatif duygularla titreşimini azaltabilirim. Ne zaman onun alanını sevgimle beslesem ve yükseltsem, bu hayatın farkındalığının arttığını ve sevgiyi, enerjiyi geri gönderebildiğini keşfediyorum. Bu oldukça pratik olabilir. Etrafımdaki şeyleri severek onları, içlerindeki hayatın bana da sevgi dolu olarak döneceği şekilde uyandırıyorum. Gerçekte, onlara sevgiyi ve nasıl sevileceğini öğretiyorum ve bunu herhangi bir felsefi yöntemle değil, bir etki etme ve tepki verme şeklinde yapıyorum.

  Eşyalarımın sahip olduğu hayat bir insanın, örneğin benim sunduğum sevgi enerjisinin karmaşık titreşimlerine maruz kaldığında bu onun yanıt verme kapasitesinde birikir. Enerjetik organizasyonuna ve farkındalık düzeyine bağlı olarak yapabildiği ölçüde hayat ve şuur, enerjiyi ve sevgiyi bana geri gönderebilir. Burada bir bitkinin, bir hayvanın veya bir insanın bana sunabileceği bir enerjinin ve sevginin derinliğinden veya karmaşıklığından bahsetmiyorum; ama bu her ne kadar basit olursa olsun yine de sevgidir ve bir şekilde bir işe yarıyordur. Örneğin günlük hayatımın anlamlı bir parçası haline gelebilir ya da enerjetik çevremin besleyici bir parçası haline dönüşebilir.

  Eşyalarımızın çoğundaki şuur düzeyinin çok temel düzeyde olmasına rağmen ve ışığı küçük bir kıvılcımdan ibaret olduğu halde, insanın yaratıcılığı, iradesi, çabası ve sevgisi yaradılışına sindiyse söz konusu eşya daha gelişmiş bir enerji organizasyonuna ve böylelikle de normalden daha fazla canlılığa ve şuura sahip olabilir. El yapımı eşyaları ve güzel sanatları, makine ürünü kopyalarından ya da kitlesel olarak üretilen eşyalardan ayıran da budur. Neyi algıladığımızı bilemesek bile bunu hissedebiliriz.

  Organizasyon enerjisi ve hayat yeterince kompleks hale geldiği taktirde, başka bir fenomen meydana gelebilir. Nesne bir tür iletişim noktasına dönüşebilir ya da bir tür kısmi enkarnasyona, çünkü onunla iletişim kuranın, bir fizikdışı varlık olarak oldukça ileri ve farkındalığa sahip olması mümkündür. Eğer kanepeme olan da buysa ben ona uyumlandığımda kendimi benimle iletişim kurabilme kapasitesi oldukça gelişmiş bir varlıkla iletişim içinde bulabilirim.

  İlk çocuğum beş yaşlarındayken Disneyland’e gittik ve ona bir oyuncak hayvan aldım. Bu bir bumblelion’du, yarısı arı, yarısı aslan olan bir yaratıktı ve o zamanın popüler çizgi film dizisinin bir yıldızıydı. Çok ilginç ve sevimli bir yaratıktı bu, öyle ki ona karşı koyamıyordum ve John Michael da ona aşık oldu. Heryere onunla gidiyor, onunla uyuyor, onunla yemek yiyor, onunla oynuyordu.

  Bir gün Bumbleion’u elimde tutarken etrafında bir varlığın olduğunu hisettim. Derken bunun eğlenceli bir ruh olduğu kadar kısmen de koruyucu bir varlık olduğunun farkına vardım. Çocuklarla sürekli olarak arkadaşlık kuruyordu. Bu varlık kendini bumbleion’un enerjisine bağlamıştı. Johnny bu cansız hayvana o kadar çok sevgi yüklemişti ki oyuncağın kendi enerji organizasyonu yeterince komleks bir hale gelmiş, yeterince yükselmişti ve böylece bu içsel varlık bunu görebilir ve bağlanabilir hale gelmişti. Varlık, bu cansız oyuncağı, kendi sevgi dolu ve koruyucu enerjilerinin akabileceği bizim dünyamızla bağlantı kurabileceği bir nokta olarak kullanıyordu.

  Bundan sonra, ne zaman çocuklarımdan birine ya da arkadaşlarımın çocuklarına cansız bir hayvan alacak olsam onu sevgiyle enerji yükleyip bu varlıklardan birine uzanarak oyuncağı, onu kullanacak olan çocuğun daha da kutsal bir enerji tarafından korunması ve bu enerjiyle temas etmesi için davet etmeye başladım.

  Bu formdaki varlıklar, bizlerin insan enerjileriyle daha yakın ilişkiler kurabilmek için eşyalarımızla ilişkiler kuruyorlar. Onlar da gelişiyorlar ve aynı zamanda sevgi dolu farkındalığımızdan da yararlanıyorlar. Verdikleri yanıt ise kendi şuurumuzun gelişiminde bizlere yardımcı olabilecek cinsten.

  Eşyaların gizli dünyasının farkında olmak, (bir arkadaşımın dediği gibi her şey gerçekten birisidir) bana parçası olduğumuz topluluğun ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Ama kendi çevremize sevgi yaymak için bu farkındalığa sahip olmamız gerekmiyor. Kanepemin ya da başka bir eşya parçasının herhangi bir düzeyindeki hayattan tamamen habersiz olabilir ve yine de ona sevgi aktarabilirim ve bu hissedilecek, bir etkide bulunacaktır. Koyunları göremesem bile bir şuur çobanı olabilirim.

Diğer Hayat I >>

 

© Astroset 2004-2010