Son zamanlarda kanallaşma sözü, kanallaşma kavramı bu çağın
bir gereği olarak, çok sık kullanılan bir söz ve kavram
haline geldi. Kanallaşma eğilimi olan psişik süjelerde artış
var, ruhsallığı kendi başına deneyimlemek ve psişik
yeteneklerini harekete geçirmek isteyenlerin sayısı hızla
artıyor. Bu harika bir haber ve harika bir uygulama ama
hassas olunması gereken yönleri de var. Herşeyden önce
kanallaşmanın özellikle
sizin kişisel gelişiminizle ilgisi olduğunu bir sonraki aşamasında
da bir birleşik alanın harekete geçirilmesine hizmet ettiğini
unutmayın. Amaç sizi evren hakkında bilinçlendirmek ve
kuru bir yaprak gibi oradan oraya sürüklenmekten, sürekli yaşamdan şikayet eder halden çıkarıp,
’ben
kimim nereden geldim nereye gidiyorum’ sorularına
gerçek yanıtlar bulabilir hale getirmek, huzura kavuşturmak,
olumlu insan olmanın çeşitli yollarını birebir
deneyimleyerek, sevecen, anlayışlı, neşeli bir insan
haline dönüşmektir.
Ruhsal
açılım yani kanallaşma, içimizdeki ilahiliğin sesini
dinlemektir. Yani
daha doğrusu ilahiliğin bize yansıyan bölümündeki
sesini dinlemektir. Hiçbir
kanal ilahiliğin tüm sesini dinleyemez çünkü beş duyulu
bir beden böyle bir enerjiyi taşıyamaz. Gerçek bir kanalın
elde ettiği bilgiler, dünyaya bakış açısını değiştirmek
isteyenlerin yoldaşı, başkılavuzu,
ilk danışma noktasıdır. Dünyanın belkemiği, esas kuvvet
noktasıdır. İlham, sezgi, akışla gelen bilgiler ilk önce
aktarıcısını değiştirmeyi hedefler. Gelen ruhsal
bilgilerle değişebilmek, bir simya yaratabilmek için dünyasal
problemlere aşırı önem vermemek gerekir. Bir kanalın başını
kaldırıp baktığında gizli
küçük, kendine ait bir penceresi vardır. O pencereden
evreni seyreder ve oradan seyredip aldıklarını hem kendine
hem gezegenine yansıtmayı
öğrenir, bilgiyi yaşanır ve uygulanır kılar ki, başkalarına
da örnek olsun, onlara da kendi içlerinin sesini dinleme
isteği ve hevesinin gelmesine ön ayak olsun …
Bir kanal olarak ruhsal açılım yaşamanızın yani beş
duyunun dışına taşan yeteneklerinizle bazı şeyleri
hissediyor, algılıyor, görüyor, işitiyor olmanızın
sizin ruhsal gelişme(tekamül) noktanızla direkt bir alakası yoktur daha ziyadesiyle hayat
programınızla alakası vardır. Genellikle de doğum haritanızda
bu psişik açılım görülür. Yani bir ruhsal açılım yaşayan
insan tekamül açısından son derece gelişmiş, yüksek
seviyeli bir ruhtur da bu açılımı o yüzden yaşıyordur
anlamını çıkarmamak gerekir. Bazen tam tersi de olabilir.
Kanallaşma sırasında süje, evrensel yasaların işleyişi
ve evrensel nizam hakkında derin ve kapsamlı bilgiler edinme
şansına sahiptir ve bu bilgiyi alan direkt olarak kendisi
olduğu için ruhuna kayıt olma şansı yüksektir, elbette
uygulamalarını da yaparsa… Uygulama yapılmazsa sadece bir
aracı olur, o bilgiden başkaları faydalanır ama kendisi
faydalanamayabilir ki bu da istenmeyen ve üzücü bir olasılıktır…
Doğal
olarak belli bir oranda pozitif olmak ve dürüst ve sağlam
bir karakter doğruluk, ruhsal asalet ve iyi kalplilik yani
evrenin iyilik gücüne konsantre olmak, hoşgörü,
sevecenlik, anlayışlı bir yapı çok verimli tohumların
ekilmesine ve o kişinin hızlı bir gelişime tabi olmasına
neden olur. Aksi olmaz mı olur ama orada sık sık
kesintiler, araya giren sarsıcı olaylar, bir türlü açılmayan
yollar olacaktır… Bunlar da tamamen kişilerin kendi
tercihleridir, ruhsal alem ve rehberlikte bir bağlantısı
yoktur…
Kendini
Tanımanın Önemi
Psişik
süjelerin kendilerini tanımaları gerekir, kendinizi ne
kadar iyi tanırsanız evrensel bilgelik yolunda o kadar
rahat ve hızlı ilerlersiniz… Kendini tanımamak eksiğini
fazlasını bilememek insanları boş hayaller ve boş
beklentiler içinde bırakır. Kendisi ve psişik yeteneği
hakkında gereksiz abartılı istekler üretmesine neden olur
ki sonu ne yazık ki hep hüsrandır, unutulmaması gereken
tek hakikat: Hepimizin olumlu, iyi niyetli, erdemli,
kendimizin olduğu kadar başkalarının da iyiliğini
isteyen, öfke yerine sevgi üreten kişiler olabilmemiz
hakikatidir. Ve her insan içindeki erdeme,’ HAKİKATE’ farklı
yollardan gider ki, bu da onun en doğal hakkıdır… Bazı
varlıklar negatif yolu seçerek öğrenirler, yıpratıcı ve
zor bir yol olsa da bu da bir yoldur ve herkesin seçtiği
yola saygı duyulur…
Silver
Birch HAKİKAT ve Kanallaşma için
şunları söylüyor:
Medyomluğun (kanal kişi olmanın)bütün amacı ve
fonksiyonu kişiyi kendisi hakkındaki şuura kavuşturmaktır.
Bu sayede tekâmül edecek ve ruhsal bir varlık olduğunu, bu
dünyanın geçici olduğunu ama ruhun sonsuz olduğunu idrak
edecektir...
Işık
Ağı
Ruhsal açılım yani
kanallaşma prosesini yaşayan süjeler bu yönleriyle öncelikle
kendi tekamüllerine hizmet ederken aynı zamanda tıpkı
gezegenimizi sarmakta olan bir ışık ağı gibi, diğer
kardeşlerinin de gelişimine sessiz ve sözsüz olarak yardım
ederler, destek olurlar. Bu ışık ağı birbirine bağlı
minicik, mum ışıklarına benzer, bu güzel mavi gezegeni çepeçevre
sarıp sarmalayan, mum ışıklarından oluşmuş bir ağ düşünün,
ışıklar ne kadar kuvvetli ve canlı yanarsa, başka mumların
da ışığını o kadar kuvvetli tutuşturur. O minicik mum olanca gücüyle karanlığın
etkisine, rüzgarların uçuşturmasına, kendi sınavlarına
dayanıp yanmayı sürdürdükçe diğerlerine de aydınlanma
sağlar, her zaman ışığı ve aydınlanmayı seçmek
birinci seçim hakkıdır ve herkese eşit olarak tanınmıştır…
Üzüntüler, kaygılar, günlük yaşam sorunları,
depresyonlar, karşılanmadığını zannettiğimiz arzular
mumun ışığını kısar, hatta söndürür, tekrar yakmak için
her seferinde yeniden uğraşmak gerekir… Bu minik mumun hem
kendisi hem de diğer yanan mumlar için yorucu ve zorlayıcı
bir uğraştır ama kaçınılmazdır da… Bu minicik ışıkların,
ışığının sönmemesi için her birinin yüksek düşünceler içinde olması, vesvese, endişe,
güvensizlik, kibir duygularından
uzak kalmaları gerekir. İyi bir kanal olmak için ‘Yüksek
Düşünceler’ içinde olmanın önemini çok iyi kavramak
ve önemsemek gerekir. Yüksek bilgi onu verenlerin, Semavi Yönetimin
tasarrufu kontrolü altındadır. Bu alan dışına taşmamaya
gayret eden bir mumun ışığı hiç sönmez, tam kararır
gibi olurken yeniden alevlenmesi için mutlaka destek ve yardım
alır.
Kanallaşma uygulaması
yapmak isteyen süjelerin sakin bir ruh yapısına ihtiyaçları
vardır, aşırı heyecanlar, kontrolsüz öfkeler,
aşırı dünyasal istekler onları çok yorar, ayrıca
korkularından da arınmış olmaları gerekir. Korku karanlığa
ait bir duygudur ve karanlığı çağırır. Korkusuzlukta
sevgi, güven, huzur, teslimiyet, anlayış ve en önemlisi
sevgi vardır… Korku ile yüzleşmesini yaşayamamış kişilerin
kanal olması tavsiye edilmez çünkü bu korku hissi, geri
tesirli duyguları ve varlıkları onlara da çeker, bu sefer
de korkularını yaşar hale gelirler… Korku ile ilgili
sorunlar aşıldıktan sonra kendi psişik yeteneklerini
harekete geçirme eylemi daha sağlıklıdır…
Birleşik
Enerji Alanı
Evrensel bilgi yolunda, enerjilerin birbiriyle uyumlu
bir şekilde çalışması ‘Birleşik Enerji Alanı’nı
oluşturur. Tüm enerjilerin frekanslari bu alanda birbiri içerisine
geçer. Herşey birleşik enerji alanında bütünlenir. Bu
alanı tanımak ve bu bağlılığı kullanmak yüksek
frekanslarda titreşmeyi gerektirir. Tüm niyetler bu alanda
oluşur ve oluşa doğru yol alır. Bu yolculukta bağlandığı
diğer enerjilerle rezonansa girer ve sürati artar veya sakin
normal frekans hızında seyreder.
Birleşik enerji
alanı değişik frekanslarda pekçok enerjiyi barındırır.
Fakat anahtar sözcük uyumdur. Tüm bu farklı frekanslar
birbirleriyle uyumla çalışır. Yükselen frekanslar ve oluşturulan
olumlu-faydalı niyetlerle oluşa katkı üretilir. Birleşik
Enerji Alanındakilerin ortak enerji döngüleri, frekansların
daha da yükselmesine neden olur ve her an biraz daha o alana
dahil olunulur. Birleşik Enerji Alanı sonsuz olasılıklar
alanıdır. Niyetinize göre bir dizi oluşu
tetikleyebilirsiniz. Işık İşçileri ağı böyle canlı ve
pırıltılı bir ağdır. Birleşik Enerji Alanını kullanma
pratikleri yapılır. Kendi yaşamınızı da bu niyetlere
uygun olarak her zaman yeniden yapılamanız olasıdır. O
nedenle bir niyet oluştururken iyi düşünmek, kendimizi ölçüp,biçip,tartmak
da gerekir. Ben bu yükü taşıyabilir miyim? Gerçekten
istediğim bir ışık enerji ağına katılmak mı yoksa
kendimi ispatlamak mı? Yaşamsal arzularımı yeterince
tatmin ettim mi? Onlar beni çağırdıklarında yine bu
noktada durabilecek kadar güçlendim mi? Ya da onları bu
kadar yok kabul etmem ne kadar doğru? Yaşamsal ihtiyaçlarımı
gidermek için ne gibi aktivitelerde bulunuyorum? Yoksa oturduğum
yerde hiçbir işim rast gitmiyor diye durmadan şikayet edip,
çevre kirliliği mi oluşturuyorum? gibi her psişik süjenin
kendine sorması gereken temel sorular vardır. Kişi
niyetleriyle kendi frekans yolundaki frekans ağını, Birleşik
Enerji Alanına uyumlandırmaya çalışır, bazıları uyar
bazıları da uymaz ama uyanlarla yeni kapıların açılması
son derece doğaldır.
Evrensel Bilgelik
Yolunda, bizim yaratımlarımız da önemlidir. Bunun
bilincinde olarak güzel ve uyumlu oluşlar için
niyetlerimizi oluşturmamızda yarar vardır. Elimizde tıpkı
çocuk masallarındaki gibi sihirli bir değnek olduğunu düşünelim
ve sihirli değnekle neler yaratmak isteyeceğimizin bize kaldığını
hayal edelim… Daha renkli, şatafatlı, zengin bir dünya yaşamı
da isteyebiliriz, evrensel yasalara karınca kararınca değebilmiş
onları yaşayabilmiş biri olmayı da… Evrenin iyilik gücüne
konsantre olma bu noktada yine karşımıza çıkar, iyi düşünerek
Bütün’ün ve bizim kendimizin hayrına olacak yaratımların
niyetlerini oluşturmayı da dileyebiliriz…
Enerjetik düzeyde
güzel günler yaşanmaya başlandı henüz fiziğe tam manasıyla
inmemiş olsa da biz de kendi payımıza düşen olumlu dilek,
niyet ve yaratımlarla psişik gücümüzü ‘Büyük Hayır’
için kullanabilir, yaratımlarımızla bu güzelliği ve
iyiliği çoğaltmayı seçebiliriz. Kendinizi, yaşamı, dünyayı
ve evreni sevin, içindeki tüm varlıklarla onu kabul edin ve
onlarla uyumlu bir yaşam dileyin, bunu yaratmayı seçin… Tüm
kalbinizle bu olumlu yaratıma katıldığınızda minik minik
mucizlerin kapınızı çaldığına tanık olacaksınız…
Ruhsal
Açılım (Kanal Çalışması) Yapmak İsteyenler İçin Bir
AKIŞ
“Zaman kanallaşma zamanıdır. Her bireyin, gelişmekte olan her
zihnin, kendi cevaplarına ulaşabilmesi için kanallaşma
gerekmektedir. Her bireyin gerçeklik noktası başkadır. Doğrudur
yanlıştır diye değerlendirilemez. Eksiktir ya da bütünsel
bilgiye yakındır değildir gibi değerlendirmeler olabilir. Bütünsel bilgiye yakınlaştıkça, bilinçaltı ya da
yatay tesirler veyahut da bireyin egosal istekleri, ya da diğer
obsesif vakalar gibi durumların görülme ozanı azalır.
Elbette ki tüm bu aşamalardan
geçilir. Doğru ya da yanlış değildir. Az bilgili ya da çok
bilgili diye ayrılabilir. Kişinin kendisi bu ayrımlara
varamaz. Bu mümkün değildir. Onun gerçeklik noktasında o
bilgi doğrudur çünkü. Onu görmüştür, onu almıştır,
onu hissetmiştir. Alabildiği, görebildiği odur. O zaman
onun bilgisi de odur. Etrafında aynı frekansta titreşenlere
bir ışık saçar o bilgi. Ama daha yüksek noktada durana da
bir şey ifade etmez. Herkesin kendi gerçeklik noktasına
göre bilgi almasında, o bilginin ışığı altında bir takım
idraklere varmasında, kendini aydınlatmasında bir sakınca
yoktur. Zira en iyi yol, kendi bildiğin, kendi bulduğun,
kendi istediğin yoldur. Niye, neden, ne için yürüdüğünü
bildiğin yoldur. Yoksa sokma akıl şuradan şuraya geçemez.
Bireyin varlıksal gelişim
noktası çok önemlidir. Çünkü onun varlıksal gelişim
noktası eşittir kanalının gelişim noktası. Varlık ne
kadar gelişkin ise o ölçüde bakacak, görecek, duyacak,
alacaktır bilgiyi. Varlığın vicdanı ne kadar gelişmiştir,
egoyla ilişkisi hangi mertebededir, sorumluluk anlayışı,
vazife anlayışı, bütünsel bakışı nasıldır tüm
bunlar önemlidir. Liyakatı nedir? Bir varlık ancak zihninin
kapasitesi ölçüsünde bir alana temas edebilir, bir alana yükselebilir.
Yoksa o enerjiyi taşıyamaz. O kanalın faydası olmaz. O yüksek
bilgi dönüşemez akamaz. Ağır gelir, yakar. Hazır olmadığı
noktadaki bilgilerin oradan geçmesinin kimseye faydası
yoktur. Bilgi sorumluluk ister. O bilgiyi indiren uygulamadığında
gün gelir başına bela olur. Ağır gelir, taşıyamaz.
O nedenle herkes kendi ölçüsünde
bir yerlere gider, bir şeyler alır getirir. O bilginin
kimine faydası vardır, kimine yoktur. Ancak daha uyanık olan bilecek
ki, benim işime yaramayan bilgiye ihtiyacım yok. Bunu ayıracak.
Kafa karışıklığından öteye geçmez, insanı bildiğinden
şaşırtır. Bilgi bu, her yerden her çeşidi gelir. Önemli
olan ihtiyacın olan bilgiye kavuşmaktır. Ancak o genişletir
insanı. “
|