Kendini önemseme bir kişinin kendini çok önemli bulması mıdır?
Kendini önemseme, daima başka
insanların sizi yeterince önemsemediği fikriyle "içsel
pazarlık-içsel hesap tutma" biçiminde gerçekleşir.
Kendini önemsemeyi anlamak çok önemlidir. Kendini önemsemenin
dikkatimizden kaçan çok sinsi ve hilekar biçimleri vardır.
Ve henüz hayatımız ağzına kadar tıkabasa içsel önemsemelerle
doludur.
Kendini önemseme konusunda en iyi düşünce şekli nedir?
Kendini önemseme durumunda olmadığınız
özgür zamanlarınızda onunla ilgili doğru bir zihin
durumunda olmaya çalışmalısınız. Zira kendini önemseme
başladığında onu durdurmak için çok geçtir. Kendini önemseme
haline geçtiğiniz tipik olayları ve bu halin nasıl başlayıp
geliştiğini düşünün ve onunla ilgili doğru bir “bakış
açısına” sahip olun, onun yararsızlığını, saçmalığını
ve gülünçlüğünü fark edin. Sonra kendini önemsemeyi dışsal
önemsemeyle karşılaştırın ve bu düşüncelerinizi
unutmayın. Bu hazırlığı yaparsanız kendini önemseme
hali gelmeye başladığında bunu hatırlayabilirsiniz ve
belki böylece onu durdurabilirsiniz. Burada gerçekten önemli
olan şey, kendini önemseme durumunda olmadığınızda onun
hakkında, kendinizi haklı çıkarmaya veya kendini önemseme
durumlarını kendinizden gizlemeye çalışmadan onun üzerinde
düşünmektir.
Kendini önemsemek bir ihtiyaç mıdır?
Önemsemeler, bütünüyle
'ihtiyaçlara' dayanmaktadır. İnsan, kendisinin ne kadar
dikkate değer olduğunu başkalarının görmesine, onların
kendisine, zekâsından, güzelliğinden, kurnazlığından,
akıllığından, soğukkanlılığından, orijinal oluşundan
ve diğer niteliklerinden ötürü duydukları saygıyı,
itibarı ve hayranlığı sürekli olarak ifade etmelerine
içinden 'ihtiyaç' duyar. İhtiyaçlar ise, pek sık olarak
mütevazi görünümlü kimseler arasında olduğu gibi,
insanların kendileri hakkındaki fantastik bir sanıya
dayanmaktadır. Örneğin muhtelif yazarlar, aktörler,
müzisyenler, sanatkârlar ve politikacılar sorunlu insanlardır.
Ve neden dolayı ıstırap çekmektedirler? Öncelikle
kendileri hakkında besledikleri olağanüstü kanaatten,
sonra ihtiyaçlardan ve sonra anlayış ve beğeni
görmedikleri taktirde cephe almaya önceden hazırlıklı
bulunmaktan.
Sadece haksızlığı ya da başkalarının
kendilerine yeter derecede değer vermediklerini değil, fakat
örneğin havayı önemseyen insanlar da mevcuttur. Bu
gülünç gözükebilir ama gerçektir. İnsanlar, iklimi, sıcağı,
soğuğu, kar yada yağmuru önemseyebilirler; havadan rahatsız
olabilir, ona kızgınlık ve öfke gösterebilirler. İnsan,
sanki dünyada mevcut her şey, ona zevk vermek veya aksine
rahatsızlık ya da tatsızlık yaratmak için özellikle hazırlanmış
gibi her şeyi böylesine kişisel bir biçimde ele alabilir.
“Kendini Haklı Çıkarma” daima kendini önemsemenin bir belirtisi midir?
Kendini haklı çıkarma, kendini önemsemeyle ilgidir, ama başka
bir şeydir. Kendini önemseme herhangi bir haklı çıkarmaya
gereksinim duymaz. İnsan kendini haklı çıkarmak için bir
nedene sahip olmalıdır. O insan kendini önemseme
durumundaysa, daima bu durumu haklı çıkaracaktır. Kendini
önemseme, özdeşleşmektir.
Olağan
hayat şartları içinde uyabileceğimiz bazı kural veya
ilkelere sahip olabilir miyiz ?
Kendini hatırla, özdeşleşmemeye çabala.
Bu, olağan hayat içinde derhal sonuç verecektir. Hayat ne içeriyor?
Negatif duygular, özdeşleşme, kendini önemseme, yalan söyleme
ve uyku. Ele alınması gereken ilk soru kendimizi nasıl hatırlayacağımız
ve nasıl daha fazla uyanık olabileceğimizdir. Ve negatif
duyguların kendimizi hatırlamayı olanaksız kılan ana faktörlerden
biri olduğunu göreceksiniz. Öyle ki bunlar birlikte ortaya
çıkar. Kendinizi daha fazla hatırlamadan negatif duygularla
mücadele edemezsiniz. Bu iki şeyi hatırlarsanız her şeyi
daha iyi, hatırlayacaksınız. Bu iki bağlantılı fikri
zihninizde her an muhafaza edin.
Yardım
olmaksızın birinin kendi sahte kişiliğini görmesi mümkün
mü?
Teorik olarak mümkün, ancak böyle
bir olaya kolay raslanmaz. İnsanlar yardımla bile sahte kişiliklerini
görmezler. Siz bir adama ayna tutabilirsiniz ve adam, “Bu
ben değilim, bu ayna yalan söylüyor, bu gerçek bir ayna değil;
bu aynada yansıyanın benimle ilgisi yok” diyecektir.
Nasıl
tepki verdiğimizi gözlemlemeli miyiz?
Kendini gözlemleme daima yararlıdır,
fakat hep aynı şekilde tepki veririz. Tepkilerimizin beş
veya altı tipik biçimi vardır: Muayyen şeyler başımıza
gelir ve biz onlara hep aynı şekilde tepki veririz. Fakat
bunu biz öğütlenenleri öğütlendiği şekilde yapmaya çalışırsak
veya kaçınmamız tavsiye edilenleri yapmamaya gayret edersek
başımıza gelen şeyler doğru yolda değişir ve tamamen
beklenmedik biçimde, daha önce yapamadığımız kimi şeyleri
yapabilir hale geliriz.
Kendini
Hatırlama ile Kendini Gözlemleme arasındaki bağlantıyı
anlayamıyorum. Ne yapmalı, nasıl başlamalı?
Kendini hatırlama, uyanmaya bir teşebbüstür.
Kendini gözlemleme, daima, düşünceleriniz, hareketleriniz,
duygularınız yahut duyumlarınızın belirli bir
fonksiyonuna yöneltilmesidir. Kendini gözlemleme, içinizde
gözlemlemekte olduğunuz belirli bir şeye yöneliktir,
Kendini hatırlama sizi bölmez, kendinizi bütünüyle hatırlamalısınız,
sahip olduğunuz tek “Ben”i hissetmektir. Hatırlama ve gözlemleme
özellikle sonraki aşamalarda birlikte gerçekleşir ve her
ikisini aynı anda yapabilecek duruma gelirisiniz. İçinizdeki
belirli bir şeyi gözleyin, içinizdeki oluşumları fark
edin ve kendinizi hatırlayın, ancak başlangıçta kendini gözlemleme
ve hatırlama arasında fark olacaktır. Kendinizi gözlemlemeyle
işe başlayın –normal yol budur- kendini gözlemleme aracılığıyla
kendinizi hatırlamazsınız. Kendinizi gözlemlemeye devam
ederseniz çok nadir anlarda kendinizi hatırlamaya başlarsınız.
Önyargılı olan bir kimse bu kendini hatırlama anlarının
artırılmasının mümkün olduğunu anlamaya muktedir
olamaz.
Yalan
söylemek nedir?
Günlük dilde anlaşıldığı biçimiyle,
yalan söylemek hakikati ya da insanların hakikat olduklarını
düşündüğü şeyi, bozmak ya da bazı durumlarda saklamak
anlamındadır. Bu yalan söylemek, hayatta çok önemli bir
rol oynar, ama yalan söylemenin çok daha kötü biçimleri
vardır ki bu insanların yalan söylediklerini bilmeden söylemesidir.
Şu anki halimizde hakikati bilemeyiz; hakikati ancak objektif
bilinç halinde bilebiliriz. Bu durumda nasıl yalan söyleyebiliriz?
Burada bir tutarsızlık varmış gibi, ama gerçekte yok. Biz
hakikati bilemeyiz, ama bildiğimizi yapar gibi
davranabiliriz. İşte yalan söylemek budur. Bu anlamda yalan
söylemek, tüm hayatımızı doldurur. İnsanlar her türlü
şeyi biliyormuş gibi yapar: Tanrı, gelecek, evren, insanlığın
başlangıcı, evrim... Ancak gerçekte hiçbir şey
bilmezler, kendilerini bile. Ve bilmedikleri bir şey hakkında,
sanki biliyormuş gibi her konuştuklarında, yalan söylerler.
Bu nedenle, yalan söyleme üzerine yapılacak çalışma,
psikolojide ilk öncelikli olandır.
|