|
Vicdan Birim
Dualitesi ve İyilik Bilmezlik
|
Derleyen : Selman Gerçeksever
|
|
İyilik bilmezlik(nankörlük), kendi
çıkarlarına düşkün; her durumda başkalarının çıkarlarından çok
kendi çıkarlarını önceleyen, empati özürlü kendini bilmezlere
özgü bir bencilliktir. Bu gibiler, sebep-sonuç Yasası gereği
nankörce davranışlarla karşılaşsalar da kendi egolarını
eğitmedikçe/edeplendirmedikçe bu beşerî zaaftan/kusurdan kolay
kolay kurtulamazlar. Yani iyilik bilmezlik, beşerî egonun
kabalığından kaynaklana bir kusurdur ve “vicdan
birim düalitesi”nin (1)
denge düzeyinin epeyce aşağılarda
olduğunun bir göstergesidir. Günlük yaşamda karşılaştığımız
sıkıntılı durumların, zor koşulların bir kısmı iyilik
bilmezliğimizi bizlere göstermek ve bu kusurumuzu gidermek için
sınavlardır. Başka beşeri kusurlarımızı gidermek ve erdemler
yönünde ilerlemek için günlük yaşam sınavlar ve sınanmalarla
doludur. Kişi bu gelişim fırsatlarını fehim ve feraseti oranında
değerlendirir ki, fehim ve feraset sâhibi olmak da bedenli
yaşamda kazanmamız gereken erdemlerden biridir.
İyilik bilmezlikten uzaklaşmanın belirtilerinden biri olan bu
erdem, görgü ve deneyim birikimiyle ve de “kıyas
bilgileri”nin (2)
iyi değerlendirilmeleriyle gelen bir kazanımdır.
Elimizde bulunan tüm maddesel değerler ve
olanaklar bunun için gelip geçici araçlardır. Bu araç gereçlerle
özdeşleşmeden, onları putlaştırmadan, biriktiriciliğe
sapmadan onları idrakleşme ve şuurlaşma yönünde değerlendirip,
başkalarıyla da paylaşmaktır. Burada “kıyas bilgileri”nden
kasıt; yaşamın zıtlıkları içinde karşılaştığımız durumlar içinde
kazandığımız bilgilerdir. Örneğin, değerbilmezlik/iyilik
bilmezlikle karşılaştığımız zaman, buna en azından canımız
sıkılır ve belki kendi iyilik bilmezliklerimizi anımsarız, yâni
bir kıyas yapma fırsatı buluruz ve genellikle de bu şekilde;
önce olumsuzları(erdemsizlikleri) deneyimliye deneyimliye(3)
olumlunun(erdemlerin) ve dolayısıyla insanlaşmanın daha akılıca
bir şey olduğunu fark ederiz. Yaşamın genel amacı olan gelişim (idrakleşip
şuurlaşmak) için “düalite
ilkesi ve değer farklaşması” (4) işleyişi
gereği, kişinin zıt değerlerle karşılaşması (sevgi-nefret/kin,
adâlet-zulüm, iyilik-kötülük, çekicilik-iticilik,
normal-anormal, ünlü-ünsüz, hırpalamak-okşamak vb.vb.) ve bu
şekilde kıyas bilgileri kazanması, görgü ve deneyim birikiminin
de gereğidir. Görgü ve deneyim birikimi de, varlığın öz
bilgilerinin, bir bakıma “ham maddesi”dir. Öz
bilgiler varlığın evrensel kazanımları ve kendi öz
birikimleridir. Varlığın şuuraltında biriken öz bilgiler öz
idrak kanalıyla ruha yansır ve bunlar, ruhun “tekâmül
değerleri”dir(5). |
|
(1) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf.102 ve devamı, 113 ve devamı.
(2) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf.61,119,122 ve devamı.
(3)
“İyilikten önce, kötülüğü istemenizde aceleniz niye?” Kur’an,
Neml 46
(4) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 23,25,27,48,61,82,98,99,298.
(5) İLÂHÎ NİZAM ve KÂİNAT, syf. 63,64,80. |
Yayın
Tarihi:15 Temmuz 2020
|
|