Bu ilginç ruhsal durumun irdelenmesi için Dr. Pitre’nin gözlemi
ile başlamak istiyorum(1).
Dr. Pitre’nin süjesi 17 yaşında genç bir kızdır.
Kendisi çocukken, kaba bir Gaskonya diliyle konuşuyordu.
Fakat sonradan bu dili unutmuş ve Fransızca konuşmaya başlamıştı.
Süje hipnoz durumunda 12 yıl gençleştiriliyor ve 5 yaşında
bir çocuk durumuna getiriliyor. O sırada o, Fransızca’yı
unutuyor ve Gaskonca konuşmaya başlıyor. Beş yaşıyla
ilgili yaşamının olaylarını ayrıntılı olarak ve sanki
onları “yaşatarak”, “yaşarcasına
“ bu dille anlatıyor. Kendisine Fransızca hitap edildiğinde,
yanıtlamıyor. Çünkü bu dili henüz öğrenmemiş. Aynı
zamanda, beş yaşında sonraki yaşamıyla ilgili sorulara da
tepki vermiyor. Çünkü bunlar kendisince gelecekle ilgili
bilinmeyenler.
Aşağıdaki örnek bizi bu konuda biraz daha ileri götürüyor
ve hipnoz durumunda ekminezinin ne kadar büyük bir realite
olduğunu ifade ediyor. Burada, geçmişi anımsamanın yalnız
psikolojik yanını değil, fizyolojik tezahüratını da görüyoruz.
Sadece bu örneği inceleyerek, süjenin geçmişte, bugünü
yaşar gibi yaşadığını kolayca anlayabiliriz. Bu örneğin
P. Janet’den alıyorum. Profesör, süje’si Rose’u
hipnoz durumuna koyduktan sonra, 2 yıl öncesine götürüyor,
fakat bu sırada hiç de aklında olmayan bir olayla karşılaşıyor.
Süje Rose ıstırap çekmeye başlıyor. P. Janet’ın
sorularını yanıtlamak istemiyor, utanıyor. Sonunda utana sıkıla
gebe olduğunu söylüyor. İşin tuhafı, bu sırada kadının
karnının da şiştiği gözlemleniyor. Gerçekten de, o
tarihte(2 yıl önce) bu durumun meydana gelmiş olduğu
sonradan anlaşılıyor.
Aynı araştırmacı yazarın başka bir süjeyle yaptığı
denemesi de yukarıdakine benzer. Süjenin sol gözü kördür.
Kendisi bu arızanın anadan doğma olduğunu iddia ediyor.
Profesör süje’yi hipnoz durumuna getirdikten sonra, 7 yaşına
indiriyor. O hâla kördür. Fakat bir yıl daha gençleştirilince,
yani 6 yaşına götürülünce, süjenin körlüğü
kayboluyor ve iki gözüyle de görmeye başlıyor.
Demek ki süje sol gözünün görme yeteneğini 6 yaşındayken
yitirmiş. Altısındaki yaşamına döndüğü zaman iki gözü
görme kabiliyetinden bol bol yararlanan kız çocuğunun bu
durumunu geçmişin sıradan bir anımsamasından başka türlü
bir olay olarak ele almak gerekir.
Aşağıdaki
örnek, ekminezi hakkında okuyucuya daha açık fikirler
verebilir:
“Jeanne
R… 24 yaşındadır. Kolayca hipnotize edilebilmektedir. Aynı
zamanda histeriktir ve hipnozdan sonra, vukubulunanların
tamamını unutmaktadır. Kendisine 6 yaşında olduğu söylendi.
Bunun üzerine o, kendisini ailesinin yanında görmeye başladı.
Akşam yemeği sonrası sohbet etmektedirler ve kestane
soyuyorlar. Fakat onun canı uyumak istiyor ve kardeşinin
yardımını istiyor ama erkek kardeşi yerdeki kestanelerden
ev yapmaya çalışıyor. ‘O, çok tembeldir. Ancak
kestanelerin 10 tanesini sayabildi. Geri kalanını benim
saymam gerek’. Bu durumdayken Limoj Lehcesiyle konuşuyor.
Okuyup yazması yok. Sadece A,B,C
harflerini tanıyabiliyor. Küçük kız kardeşi uyumak
istemiyor. ‘Dokuz aylık kız kardeşimi sürekli olarak
badi, badi dolaştırmak gerek’ diyor. Burada J. R… bir çocuk
durumundadır.
“Kendisine
iki dakika sonra 10 yaşında söylenince, tüm fizyonomisi değişiyor.
Şimdi Moistierslerin şatosunda bulunmaktadır ve oradaki
tabloları hayranlıkla izlemektedir. Kendisiyle beraber olan
kız kardeşlerini soruyor. Konuşmayı yeni öğrenmiş çocuklar
gibi konuşuyor.
“İki
yıldan beri okula gitmektedir fakat şimdi değil; annesi sık,
sık rahatsızlığından, kız ve erkek kardeşlerine bakmak
zorunda. Yazıyı altı aydan beri öğrenmektedir. Geçen Çarşamba
günü yazdığı bir imladan söz ediyor. Tüm bir sayfayı
ezberden ve kolaylıkla yazabilmiştir. Bu, 10 yaşındaki yazısıdır.
Bununla birlikte imladan henüz o kadar ileri de değildir.
‘Marie Puybaudet benden daha az hata yapıyor. Ben her zaman
Marie Puybaudet’den ve Marie Cauteau’dan geriyim. Ama Mrie
Louise Roland benden geridir. Zannedersem, içimizde en çok
yanlış yapan Jeanne Beaulieu’dür’.
“Kendisine
15 yaşında olduğu söylendi. Monmart da Bayan
Brunerier’in yanındayım. ‘Yarın bir tören var, bir düğün…
Benim kavalyem Leon olacak. Ama ben baloya gidemeyeceğim!
Bayan Bruneier oraya gitmemi istemiyor. Ama ben 15 dakika
kadar baloya gideceğimi sanıyorum.
“Petit
Savoyad’ı yazıyor. Önceki yazısı ile şimdiki arasında
büyük fark var. Uyandıktan (hipnozdan çıkınca)sonra bu
yazısını görünce, çok hayret ediyor.
Çünkü onu tamamıyla unutmuş. On yaşındayken yazdığı
metinlerin kendisine ait olduğunu kabul etmiyor.”
Başka birçok örnek içinde bu örnek, bazı noktalarda
ekminezi hakkında daha açık bir fikir verebilir. Burada, geçmiş
olayların sıradan anımsamasını değil; geçmiş bir yaşamın
alışkanlıkları, duygu ve inançları ile yetenekleri ve
fizyolojik/psikolojik tüm olanakları o zamandaki gibi
yeniden canlanmaktadır.
Şimdi, hipnozdaki ekmineziyle ilgili kendi denemelerimin bazılarını
paylaşacağım. Bunun nedeni, bu denemelerimde saptayabildiğim
ufak bir özelliktir ki, bu özellik hipnoz durumundaki
ekminezinin gerçeğinin gerçekleştiğini ve sağlıklılığını
kanıtlamaya yeter.
Burada, dikkat edilirse süje hipnoz durumunda, geçmişteki
yaşamını yeniden yaşarcasına anlatırken, onları saati
saatine ve hatta dakikası dakikasına söylüyor. Fakat uyku
saatlerine rastlayan saatlerde ne yaptığı kendisine
sorulunca, susuyor ve derin bir uyku durumunu gösteriyor.
Oysa ki, yalnız bu konular üzerinde değil, genel kültür
bakımından da bu süje bilgisizdi. Hele onun, böyle;
metapsişikteki ekminezi gibi bir konuya inceden inceye düşünüp,
çevresindekileri aldatmak için böyle bir şey yapabileceğine
inanmak hiç de olacak iş değildir.
Bundan başka, süjenin hipnoz durumunda olduğu ve şuurunu
tamamıyla yitirmiş bulunduğu, hatta uyku durumunun somnabülizma
düzeyine kadar ileriye götürüldüğü, tarafımızdan yapılan
birçok gözlem ve denetim usulleriyle saptanmıştır. Bundan
dolayı, esasen çevresiyle ve dünya ile ilgisini gevşetmiş
bulunuyordu. Şu halde, onun geçmiş zamanlardaki uyanık
durumlarıyla ilgili olguları birer, birer söylemesine karşın,
uyku saatlerinde sessizliğini koruması ve hiçbir sözümüzü
işitmeyip derin uykuda görünmesi bilimsel anlamlar içerse
gerek.
Aşağıda paylaşacağımız örnek vak’arda ki süje
Kabil’de bir tıp kurumunda hademedir. Adı Nebi Han’dır.(07.03.1945
tarihli celse tutanağından)
S:
Şimdi saat (akşam) 9.30. Sizi 9,5 saat gençleştiriyorum,
bugün saat 12.00’desiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz?
C:
Kurmdayım.
S:
Orada ne yapıyorsunuz?
C:
Güneşte duruyorum.
S:
Bir buçuk saat daha gençleştiniz, ne yapıyorsunuz?
C:
Kan arıyorum.
…
S:
Siz kimsiniz?
C:
Ahmet Nebi.
S:
Sizi iki saat daha gençleştiriyorum ve saat 8.30 oldu. Ne
yapıyorsunuz?
C:
Evdeyim.
E:
Evde ne yapıyorsunuz?
C:
Marangozla konuşuyorum.
S:
Yedi buçuk saat daha gençleştiniz. Saat 1.00, ne yapıyorsunuz?
C:
…
S:
Sorumu yanıtlamanız gerek. Saat 1.00.
C:
…
S:
Niçin yanıtlamıyorsunuz? Şimdi artık sorumu kesinlikle
yanıtlayacaksınız ve bir şey söyleyeceksiniz.
C:
…
S:
Nebi Han! Nebi Han!
C:…(Bu
sırada , süje atıl bir külçe gibi, operatörün sözlerine
karşı hiçbir tepki ve duygulanma göstermeden uyumaktadır.)
S:
Saat 7.00 oldu. Şimdi ne yapıyorsunuz?
C:
…
S:
Saat 8.00 oldu. Ne yapıyorsunuz?
C:
Çay içiyorum.
S:
Saat 9.30… ve bu şekilde sürüyor.
Aynı
süje ile yapılmış birçok çalışmalardan(celselerden)
bir tanesini daha veriyorum(2).
PSİKOLOJİK
İNFİSAL DURUMUNDA EKMİNEZİ
Hipnoz yoluyla ekminezi durumu üzerinde az çok çalışmış
ise de, psikolojik infisal yoluyla bu psişik tezahür üzerinde
durulmamıştır. Oysa ki hipnoz ile bu durumun esasları arasındaki
birlik göz önüne alınırsa, psikolojik infisal durumunda
da ekmineziyle ilgili olarak çıkan fikirleşmelerin yapılabileceği
haklı olarak söz konusu olabilir.
Bununla birlikte biz daha ileri giderek, özellikle hipnotik
tarz ve süreçler yanında, deney koşulları bakımından
daha önce belirttiğimiz birçok nedenden dolayı; kolay olan
psikolojik infisal durumuyla bu tür inceleme ve araştırmanın
daha verimli çalışmalara yol açacağını söyleyebiliriz.
Bu yüzden ekmineziyle ilgili bu basit çalışmalara önem
verdik. Bu denemelerimiz elbette ki yenidir ve daha
ilerletmeye muhtaçtır. Fakat bunlar tamamlandığında, geçmiş
yaşamları ve hatta kadim zamanları, sanki dünkü ya da bu
sabahki olayları anımsar gibi ve onların içinde-kuşkusuz
ancak doğa yasaları olanak ve izni kadar- şimdi yaşıyormuşçasına,
herkesin anımsaması mümkün olabilecektir. Bu durumun
toplumda, bilim dünyasında oynayacağı rolleri şimdiden
tahmin etmek bile olası değildir.
Aşağıda vereceğim örnekler psikolojik infisal durumundaki
ekminezi tezahürlerinin incelenmezine ve irdelenmesine
yarayacak ilk denemelerdir. Bu yolda yürüdüğünde, daha
verimli ve yararlı alanlara çıkabileceğim konusunda kuşkum
yok.
ÇALIŞMA
HAZIRLIĞI
Bu çalışmada yer alan süje, N… adında ve 18 yaşında
olan bir kızcağızdır. Öğrenim durumunu ancak orta
derecededir, asabi karakterli değildir, sağlıklı ve akli
durumu da normaldir.
Çalışmadan önce, asistanlardan biri tarafından bazı
resimli kartlar çarşıdan alınmıştı. Bu kartlar, çalışmalar(celseler)
boyunca asistanlar, operatör ve süje tarafından görülmemek
üzere zarflara konup kapatılmıştır. Şunu da belirtelim
ki, çalışmaların başından sonuna kadar(son celseye
kadar) süje, ne yaptığımızı ve çalışmanın amacını
bilmiyordu. Kendisi topluluğumuza ilk kez 20.11.1940 günü
Dr. Zühtü Tinel tarafından tanıştırılmış ve o gün çalışmaların
ilki yapılmıştı. Çalışma sonuçlarını bozmamak için,
yapacağımız işler hakkında süjeye hiçbir şey söylememeye
karar verdik.
20.11.1940-
Çarşamba Çalışması:
Bu çalışma İstanbul’da Çemberlitaş’ta Dr. Zühtü
Tinel’in evinde ki her zamanki bilimsel toplantılarda ilk
kez bizlere tanıştırılan Bayan N… ile yapılmıştır.
Çalışmanın(celsenin) operatörü Dr. Bedri Ruhselman’dır.
Süjeyle herhangi bir çalışmanın yapılmaya başladığı
izleniminin vermemek için, onun okul yaşamına ve gündelik
uğraşları hakkında gelişi güzel sorular yöneltildiği sırada,
söz getirilerek, kendisine bir kart gösterileceği ve ona
dikkatle bakması gerektiği söylendi. Kızcağıza, bunun
anlamını anlamaya zaman bırakmadan, saat tam 9.30’da
kapalı zarflarda bir tanesi rast gele seçildi ve açıldı,
içindeki resim 10 saniye süreyle kendisine 1 metre kadar
uzaktan gösterildi. Bunun ardından, operatör kartı eline
aldı ve resimli tarafına bakmadan, kartın arkasına aklına
ilk gelen 7 sözcüğü birbiri ardına yazdı. Resimli tarafını
eliyle kapatarak süjeye bu sözcükleri 5 saniyelik bir süreyle
gösterdi. Bu işlemden sonra, kart tekrar zarfa kondu ve
kapatıldı; ezerine de o çalışmanın tarihi ve saati yazıldı.
Bundan sonra süjenin fikrini ve duygusunu, gördüğü
resimlerin ve yazıların tesirinden uzaklaştırmak için
kendisini daha ilgilendi başka konular üzerinde meşgul
etmeye başladık. Esasen o, bu işlerden bir şey anlamıyor
ve kafasında onları kim bilir nasıl yorumluyordu. Kısacası,
pek kısa bir zamanda, gördüğü şeylerin anlamını
kendisinden uzaklaştırmak kolay olmuştu.
Bu deneyler önceden kararlaştırdığımız değişik
zamanlarda ve başka, başka resimlerle yinelenmiştir. Yalnız
her deneyde kartları süjeye gösterme süresi kısalıyordu.
Örneğin, 14 Aralık 1940 tarihinde gösterdiğimiz
kartlardan birisini 7 saniyelik, ikincisini 5 saniyelik süreyle
süjeye göstermiştik. Bu şekilde deneyin ilk kısmı bitmiş
oluyordu. Bunun ardından süjeye kendisiyle olan işlerimizin
bittiğini ve artık çalışmayacağımıza katılmasına
gerek olmadığını söyledik. Elbette o, bunlardan hiçbir
şey anlamaksızın bizden ayrıldı. Ama kendisini uzaktan,
uzaktan izliyordu. Çünkü onun hiç beklemediği ve her şeyi
unuttuğu bir zamanda deneylerin ikinci kısmına başlanacak
ve sonuçlar alınacaktı. Bu şekilde süje ile görünürde
hiçbir bağlantı olmadan iki ay geçti. Karar verdiğimiz
bir günde süje davet edilerek deneylere devam olundu. Bu
deneylerden bir iki tanesinin tutanağını sunuyorum:
(24.
Ocak. 1941 Çalışmasının tutanağı)
Süje
psikolojik infisal durumuna geçirildi ve yaşamının geriye
doğru gönderildi. İlk kartı kendisine gösterdiğimiz ana
kadar getirildi.
Soru:
Dr. Bay Zühtü size bir kart gösteriyor, görüyor musunuz?
Yanıt:
Evet.(Şekil 5)
Şekil
5
Soru(S):
Ne görüyorsunuz? (Burada hemen belirtelim ki, bu kartın içeriğinden
daha önce hiç birimizin haberi yoktu)
Yanıt(Y):
Bir mısır kartı görüyorum(Bu kart süjeye ancak 10sn.
Kadar gösterilmişti)
S:
O kartta neler görüyorsun?
Y:
İki atlı adam ve iki kişi deve çekiyor.(Kartta, birisi ön
planda büyük, öteki de arka planda küçük ve üzerinde
birer insan bulunan iki at var. Kenarda da, uzakta iki deve
gidiyor. Öndeki deveyi, gövdesi arka tarafta kaldığı için
güçlükle ve ancak bacakları görülebilen bir adam hayvan
çekmektedir.)
S:
Başka ne görüyorsun?
Y:
Bir kişi yürüyor. (Yedi kişi yürümektedir.)
S:
Başka?
Y:
Bir ağaç var. (Önde bir tek hurma ağacı yükselmektedir.
Fakat en arka planda ve uzakta ayrı, ayrı fark edilmeyen ağaçlar
ve ağaçlık bir alan var.)
S:
Kartın arkasına bakınız. Ne görüyorsunuz?
Y:
Yazılar görüyoruz. (bu kartın arkasına kurşun kalemle
yedi sözcük şu sıra ile yazılmış bulunmaktadır: Kalem,
tebeşir, kitap, defter, hokka, lastik.)
S:
Yazıları okuyunuz.
Y:
Tebeşir, kalem, defter, hokka, lastik (Tam bu sırada dışarıda,
süjeyi rahatsız eden bir gürültü oldu ve çalışmayı
yarıda kesmek zorunda kaldık. Burada sözcüklerin sırasının
bozukluğu dikkate alınmazsa, yedi sözcük de 2 hata ile başarıyla
söylemiş denebilir.) (3) |