AURA
ÜZERİNE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR
Evrende
herşey sadece bir titreşim olarak görünüyor. Her atom,
bir atomun her parçası, her elektron, her temel parçacık,
hatta düşüncelerimiz ve şuurumuz da sadece birer titreşimden
ibaret. Dolayısıyla, aurayı “bir nesnenin bazı dışsal
uyaranlara karşı gösterdiği elektro-fotonsal titreşim yanıtı”
olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımlama, aura okumanın amacı
için yeterlidir; bu bilgiyi kullanarak kendimizi aura titreşimlerini
görmek için eğitebiliriz.
Auranın en önemli özelliği, o nesne ile ilgili bilgi içeriyor
olmasıdır. Canlı (şuurlu) varlıkların (İnsanlar,
bitkiler…) etrafındaki aura zamanla değişebilir ve bazen
bu çok hızlı olabilir. Canlı olmayan nesnelerin etrafındaki
aura (taşlar, kristaller, su…) aslında sabittir, ama şuurlu
niyetlerimizle değişmeleri mümkün. Bu gerçekler
Rusya’daki bilimadamları tarafından gözlendi, bu
bilimadamları auralar üzerinde çalışmak için 50 yıl
boyunca Kirlian etkisini kullandılar.
İnsanların etrafındaki aura kısmen EM (elektromanyetik)
radyasyondan oluşuyor, mikrodalgalardan, infrared'den (IR) UV
ışığına kadar uzanabiliyor. Düşük frekanslı
mikrodalga ve spektrumun kızılötesi kısmı bedenimizin düşük
seviyelerdeki fonksiyonları ile ilişkili görülüyor (DNA
yapısı, metabolizma, dolaşım vs.) bunun yanında yüksek
frekans (UV kısmı) ise şuurlu aktivitelerimizle ilişkili
örneğin düşünme, yaratıcılık, niyetler, espri anlayışı
ve duygular gibi. Aura araştırmalarında yaklaşık olarak
30 yıl önde olan Rus bilimadamları, auranın mikrodalgalarını
etkileyerek DNA’mızın değiştirilebileceğini öne süren
deneyler yapıyor. Yüksek frekanslı olan UV bölümü ise çok
önemli ve çok ilginç ama büyük oranda araştırılmamış
bulunuyor. Ve auranın bu kısmı çıplak gözle görülebiliyor…
Aura-etheric
body-chi
Dalga
Genetiği
DNA ışık ve ses frekansları
ile yeniden programlanabiliyor. Dilbilimsel Dalga Genetiğinin
potansiyelini tanımlamak için Dr. Peter Gariev
Kanada-Toronto’da gerçekleştirilen bir çalışmayı göstermektedir.
Çalışmada, araştırmacılar bir grup fareye pankreaslarını
ciddi bir biçimde tahrip edecek zehir verdiler. Kontrol
grubunda diyabet hastalığı belirdi ve kısa bir süre sonra
da öldü. Diğer grup fareye ise lazer yoluyla genetik bilgi
verilerek, yeniden büyümeye ve zarar görmüş pankreas hücrelerini
yeniden üretmeye yönlendirildi. Bu gruptaki fareler yaşamayı
sürdürdü ve pankreas yeniden fonksiyon görmeye başladı.
Dr. Gariev, dalga genetiğinin babası olarak kabul ediliyor
ve insanlara bu teknolojiyi kullanarak yardım alabilmeleri için
iki yöntem olduğunu öne sürüyor:
1-Bir
yenidoğmuş bebeğin göbek bağından gövde hücreleri ve
plasentasından da doku alınıyor. Ardından, lazeri
kullanarak bu dokulardaki bilgi okunuyor. Dr. Gariev daha
sonra bu bilgiyi sese dönüştürüyor ve onu bir MP3’e
kaydediyor ve kişi bunu her gün dinliyor.
2-Dr.
Gariev bizlerin holografik bir bilgi dünyasında yaşadığımız
ve bu bilginin herkese açık olduğunu söylüyor ve
kendisinin teknolojinin holografik insanı yönlendirmesini sağladığını
söylüyor. Bu da yeni doğan kişinin holografik bilgisini
okuyarak onu daha yaşlı olan veya hasta olan insana
aktararak yaptığını açıklıyor. Böylelikle hasta olan
kişi yenileniyor¸ iyileşiyor ve hatta yaşlanma sürecini
tersine çeviriyor.
Bu kavramlar ve fikirler sadece insanlara değil, bitkilere de
uygulanabiliyor; Dr. Gariev ve ekibi başka bir deneyde de
bunu gerçekleştirdi. Kromozom seviyesinde zarar görmüş
bitkileri aldılar. Hasarlı kromozomları olan gruba spesifik
bir algoritma kullanılarak çeşitli dillerde bazı konuşmalar
yapıldı. Diğer grupla da aynı işlem tekrar edildi ama
fark şuydu ki bu gruba söylenen sözler rastgele seçilmiş,
anlamsız sözlerdi. İlk gruptaki bitkilerin sağlıklarında
iyileşme olurken rastgele ve anlamsız sözcüklerin fısıldandığı
grup negatif yöndeki işlevine devam etti.
Spirit
Science Elektromanyetik
Damga
İnançlarınız etrafınızı saran mekanı belirler ve
karakterize eder; bu bir elektromanyetik damgadır ve sonuçta
tüm yaşam deneyimlerinizi kendinize çekebilmenizi sağlar.
Düşünceler gerçektir öyle ki onları bir kez yarattığınızda
kendilerine ait bir yaşamları olur. Bununla beraber, çoğu
zaman sizlerin nasıl bir dünyayı harekete geçirdiğinize
dair elinizde bir delil yoktur. İnançlar gerçeklikle ilgili
anlaşmalardır ve anlaşmalar değişebilir. İnançların
imajinasyonunuzun içerisinde şuurlu, şuursuz, şuuraltında
tuttuğunuz düşünceler olduğunu anlamak önemlidir, ve
imajinasyon alanında herşey gerçektir. Tüm düşünceler
enerjetik titreşimler üretir ve her ne kadar siz frekansları
göremeseniz de enerji dalgaları kim olduğunuzu ifade eden
titreşimlerle doludur.
The
Sacred of Geometry
Şu anda hücrelerinizin özünde büyük değişimler meydana
geliyor. Atomik seviyede, bedeniniz geniş bir alana yayılan
ve ışık kodlu frekanslar formunda bilgi sağlayan göksel
etkilerden derinden etkilenmektedir. Bu enerjiyse yeni düzeylerdeki
farkındalıkların olağanüstü büyük bir hızla
tetiklenmesi anlamına geliyor. Bu aktivitenin sonucu olarak
sizler DNA kodlarınızdan bastırılmış psişik ve duygusal
enerjileri açığa çıkarıyorsunuz ve bu da devamında yaşamınıza
çözülmesi gerekli olan konuları çekecektir. Bu konular
sizin için fiziksel gerçeklikte tezahür edecektir çünkü
zamanınızın çizgileri içinde büyük oranda bir şuur dönüşümü
gerçekleşiyor ve bunun sonucu olarak da fizik bedeniniz tüm
seviyelerdeki şifanız için bir arenaya dönüşüyor.
kendinize karşı sabırlı olun.
"Matematik ve kuantum fiziği üzerine olan çalışmalarım
tüm Fizik Evrenin, elementlerin en basitinden;
“Hidrojenden” nasıl meydana geldiğini açıklıyor. Yine
de bu konuyla ilgili benim için en müthiş soru şu oldu:
Nasıl olur da Hidrojen; basit bir protonun yörüngesinde dönen
basit bir elektron kendinin farkında olan bir sisteme dönüştü?
Evren nasıl şuurlandı?
Peter
Russel - AgarthaWorld
Bizler uzaydaki bir hologram yapısının içinde yaşıyoruz.
Bunun yaşamlarımızda derin bir anlamı var. Hepimiz
birbirimizle bağlantılıyız ve hiçbirşeyi bir diğerinden
ayıramayız. Herşeyle ilişki içindeyiz, adeta bütün bir
sistemin içine gömülü gibiyiz. Bu büyüleyici enerjetik
hadisenin içine gömülü durumdayız. Herşey birlikte öğreniyor.
Herşey birlikte büyüyor. Bizler bu harika Evrenin bir parçasıyız.
Nassim
Haramein-The Sacred of Geometry
Evrensel
Enerji Akışı
Bizler çevremizle
ve Evrenle sürekli bir iletişim içindeyiz. Bu alışveriş
manyetik ve enerjetik olarak gerçekleşiyor. Son zamanlarda
gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar, bedeni terkederek
aniden başka bir yerde ortaya çıkan fotonları ölçmeyi başardı.
Fotonların ortaya çıkış yerleri düşüncelerin nasıl ve
nereye projekte edildiğine göre değişiyordu. Çalışmalar,
sözkonusu fotonlara niyet yüklendiğini dahi gösterecek
kadar ileriye götürülebildi. Örneğin anksiyete halindeki
bir süjeye sakinleştirici düşünceler projekte edildiğinde,
testin süjesinin kalbi ve solunum oranları ve diğer
belirtiler ani bir şekilde düştü. Yani bilim karartılmış
bir odayı terkeden fotonları ölçtü ve gördü, ve aynı
zamanda niyet yüklenmiş enerjinin sonuçlarını da gördü;
ki bu da düşüncenin ve niyetin enerjisini, gücünü ispatlıyordu.
Fotonlar ışıktır. Yani minik ışık parçacıkları
bizler farkında bile olmadan düşünce ve duygularımızı sürekli
olarak Evrene taşıyor. Bu yayınladığımız enerji birşeyleri
etkileyebilir ve etkiliyor. Bu bilgi içinde bir sorumluluğu
da taşıyor; yayınladığımız düşünce ve enerjilerin
farkında olma sorumluluğunu. Düşüncelerimizi pozitif
tutmak ve huzurlu bir farkındalık halinde yaşamak bütün
gezegeni etkileyebilir ve etkiliyor da. Yıldızların geceyi
aydınlattığı gibi, sevgimiz de karanlığı aydınlatabilir.
Cory
Ann Cashman - Lightworkers World
Dil,
ses dalgalarının her DNA ile kendi dil kültürüne özgü
bir şekilde titreştiği fiziksel formudur. Duygularımızın
kalplerimizden kullanılması ve düşüncelerimizin
beyinlerimizden gönderilişi sırasında bir elektromanyetik
frekans yayınlanır ve bu da kullanılan dilin titreşimlerinin
formuna dönüştürülerek kullanıcının deneyimlemesi için
gereken maddeyi oluşturmuş olur. Hepimiz, tıpkı bir
asmadaki üzümler gibi titreşen bir sesler zincirinde
birbirimizle içten bağlantılıyız. Hepimiz biriz ve sizler
kendi ayrılıklarınız içinde ister inanın ister inanmayın
evrensel şuurun birleşik alanı her yaşayan varlığın içinde
mevcut. Koşulsuz sevginin, şefkatin, affediciliğin, birliğin
pozitif duyguları yaratılışın işleyişinde enerji
frekanslaırnı birleştiriyor ve yükseltiyor. Nefret, açgözlülük,
kendine acıma gibi negative yıkıcı duygular çalkantılı,
ayrık toksik enerji akışına neden olarak maddeyi ayrılığa
götürüyor.
Bu devasa sessizlik okyanusunu bir düşünün. Sessizlik
bozulduğunda bulduğunuz tek şey kendi kendine etkileşen
sesten ibarettir. O ses bütün olarak tezahür eder. O kozmik
mırıltı, veya big bang’tir. Ses formu yaratır.
Hindistan’da bunu kullanan bir mantra şifası vardır ve çok
spesifik formların oluşmasını sağlar.
Dr.
Deepak Chopra-Cosmic Energy
NE
DÜŞÜNÜYORSAK OYUZ
“Bizler
ne düşünüyorsak oyuz. Varoluşumuz düşüncelerimizden yükselen
neyse odur. Düşüncelerimizle dünyayı oluşturuyoruz”. Buddha
Dünyayla bir olduğumuz hep söylediğimiz bir söz, düşüncelerimizin
dünyayı nasıl şekillendirdiği de öyle. Peki bunun kanıtı
var mı? Şu artık bilimsel verilerle birlikte ortaya çıkıyor
ki şuurumuz aslında nesnelerin (örneğin atomların birer
unsuru olan ve fizik dünyadaki herşeyi meydana getiren
elektronlar gibi) davranış biçimleri üzerinde bilinen ölçülebilir
bir etkiye sahip. Kuantum nesneleri gözlendikleri zaman ve gözlenmedikleri
zaman farklı davranışlar gösteriyorlar. Bu tıpkı
mikroskobik dünyanın kendisine bakıldığı hissine sahip
olması gibidir ve bazı insanların kendilerine biraz fazla
bakıldığında hissettikleri gerilme gibi bir şeyi andırır.
Bunun ispatıysa “çift yarıklı” deneyde bulunabilir. Bu
deneyde elektronlar girişim örüntüsü adı verilen bir yarıktan
yarığın arkasındaki duvara fırlatılır, elektronlar
buradan geçer. Bu şu anlama geliyor; bu madde parçacığı
dalga formunda fırlatıldığında aynı anda birden fazla
yerde gibi ölçülebiliyor. Yani bu durumda mekânsal nitelik
göstermiyor. Ama kuantum düzeyinde neyin meydana geldiğini
gözlemleyebilmek için bilinçli bir şekilde elektron gözlendiği
zaman elektron yine katı ve sabit bir parçacık özelliği göstermeye
başlıyor. Bunu aklınızda tutun, çünkü bu bahsettiğimiz
maddenin inşa edici parçası hakkında ve bu parça
a)Ses
veya ışık dalgası gibi davranabiliyor
b)Birisi
kendisini izlediğinde davranışını değiştiriyor.
Bu, şuurun insan beyninin sınırlarında hapsolmuş bir
programdan ibaret olmadığını, *etrafımızdaki dünyanın
(*bu haliyle dünya bir kuantum dalgasının çökmüş halini
gösterir) davranışını değiştiren daha evrensel bir
fenomen olduğunu gösteren, fizikte temel bir prensiptir. Öyle
görünüyor ki şuurun bazı yönleri fizik dünyanın tezahüründe
(cisimleşmesinde) anahtar bir rol oynayabilir; tıpkı dünyanın
bazı ezoterik ve mistik tradisyonlarının ve Doğu
Felsefesinin önemli bir bölümünün uzun zamandır bizlere
bildirdiği gibi.
İçsel
ve dışsal dünyalar birbirlerinin yin-yang'ıdır, biri
olmadan öbürü olmaz.
Duygularınızın, düşüncelerinizin nereden geldiğini
farketme uygulaması yapın. Etrafınızdaki herşey bir titreşimdir,
kendinize "Bunun titreşimi ne?" sorusunu sorun.
Hangi titreşimleri istediğinize karar verin ve o titreşimde
kalmaya çalışın.
Spirit
Science
HARİKA PSİŞİKLER
Çin'de
ismine "Harika Psişikler" denilen yeni bir çocuk
kitlesi bulunuyor. 1997'den beri, Çin Hükümeti onları
tespit ederek milyonlarca dolar ayırmak suretiyle
"Harika İnsani Güçler"e sahip bu çocukların üzerinde
çalışmalar yapıyor. Yunnan Wenshan Teachers’ Üniversitesi’nden
skeptik bazı bilimadamları araştırılmaya değer görülen
yeteneğe sahip beş çocuğu alarak bazı deneyler yaptı.
Araştırmacılar çocukların gözlerini bağlayarak onlara
okumak için birşeyler verdi. Sonuçta çocukların kulakları,
ağızları, burunları, dilleri, koltukaltları, elleri veya
ayakları ile okuyabildikleri gerçeği ile karşılaştılar.
Örneğin, bir kitap rafından bir kitabı alıp sayfayı yırtıp
buruşturarak top haline getirdiler ve bunları çocukların
koltukaltlarına yerleştirdiler. Çocuklar bunları defalarca
kez mükemmelen okudular. Bir küçük kız çocuğu, bir
deste cam kavanozunu birkaç bin kişilik bir izleyici
kitlesinin her üyesine vererek dikkate değer bir
demonstrasyon yaptı. Her bir kavanozun içinde açmamış bir
gül goncası vardı. Küçük kız elini havada salladığında
herkes ellerinde tuttukları goncaların tamamen açtığına
şahit oluyordu. 1997’de Çin Hükümeti bu çocuklarının
sayısının en az 100 000 olduğunu açıkladı. Canlı
olarak izleyicilerin ve şüphecilerin önünde yeteneklerini
bizzat ispatlayan bu onlarca binlerce çocuğun
kabiliyetlerinin doğruluğundan daha gerçek ne olabilir?
Spirit
Science and Metaphysics
Dopamin
salgılanmasına neden olan müziğin şifalı etkisi bilimsel
olarak kanıtlandı
Müzik dinlerken meydana gelen yüksek duygulanmayla birlikte
striatum’da (beyin bazal çekirdeklerinden biri) endojen
dopamin salgılanışıyla karşılaşıldı ve buna müzik
dinlerken hissedilen yoğun keyif duygusunun neden olduğu
manyetik rezonans görüntüleme yöntemi kullanılarak tespit
edildi.
Dopamin, kan basıncını ayarlayan ve hareket etmemizi sağlayan
madde. Bu madde tansiyonumuzu yönetiyor. Dopamin olmadığı
durumlarda kaskatı kesilebiliriz. Aynı Parkinson hastalığında
olduğu gibi. Dopamin sadece bedenimizin değil, hayatımızın
tansiyonunu da ayarlıyor. Hafızayı sağlayan madde de
dopamin. Bir şeyleri öğrenmenin yolu dopaminden geçiyor.
Dopamin azalırsa dikkatimiz de azalıyor. Doping maddelerinin
bir kısmı dopamini artırıyor. Böylece dikkat kesiliyoruz.
Uykumuzu ayarlayan maddelerden birisi de dopamin. Hatta bir
sorunun çözümünü sağlayan ve beynimizde bu analiz işleminin
gerçekleşmesinde rol alan da dopamin. Dopamin ruh halimizi
de etkiliyor. Kendimizi daha iyi daha hoş hissediyoruz.
Olmaması ise, bir ceza. Cezalandırıldığımız zaman
dopamin ortalıktan kayboluyor. Yani ödül-ceza mekanizmasını
dopamin çalıştırıyor.
Detaylı
bilgi için:
http://www.nature.com/neuro/journal/v14/n2/full/nn.2726.html
ŞUUR
Şuurunuz
dinamik bir enerji dansının bir parçasıdır; sizler
atomaltı parçacıklardan oluşan bir denizde yüzüyorsunuz
ve bu denizde herşey sürekli hareket halinde. Bu parçacıklar
şuur vasıtasıyla ayırt edilir ve sizin kendi sağduyunuz
tarafından seçilir. Atomaltı parçacıklar realiteler inşa
edilirken aktif olarak birleşir ve tüm varoluş alanıyla sürekli
bağlantı halindedirler. Güneş Sistemimiz uzayın yeni
alanlarında hareket ettikçe sizler de kişisel olarak bu
yeni alanların sağladığı yeni enerji danslarıyla işbirliği
yapmalısınız. Deneyimlediğiniz değişimler gerçekte
atomaltı düzeyde meydana geliyor. Şuurun pekçok seviyesi dönüşümde
yeralır. Bir insan varlığı olarak değişimleri üç
boyutlu realitede deneyimliyorsunuz ancak bu yükselen
enerjiyle uyumlanmayı ve işbirliği yapmayı öğrendikçe düşündüklerinizin
aynı zamanda gerçekliğin çeşitli katmanlarında ortaya çıktığını
keşfedeceksiniz. Bu dönüşüm yıllarında mücadelenizin
bir bölümü de atomaltı parçacığın dalgalarıyla
birlikte akmak ve bir yandan da kendi uyanan şuurunuzu temiz
bir niyetle yönetmeyi öğrenmek. Farkındalığınızı ve
dikkatinizi nasıl kullandığınız önümüzdeki yıllarda
çok büyük önem kazanacaktır.
|