Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

 

Nefis Terbiyesinin Önemi

Derleyen: Selman GERÇEKSEVER

Nefsin Ne Olduğu…

  NEFS, enkarne varlığın; bir beden ile bağlantı kurmasından dolayı ortaya çıkmış olan ruh-beden ilişkisinin kaçınılmaz ve en doğal sonucudur. Tarih boyunca, tüm inisiyatik ve dinsel öğretilerin hedefi, kişiye; nefsaniyetin zaaflarının tanınması ve bunların giderilmesinin öğretilmesi olmuştur. Çünkü nefsaniyetin zaafları; ruhun içimizde parlamasını engelleyen kılıflarıdır.

Ne Şekilde Ortaya Çıktığı…

  Yine nefsaniyetten kaynaklanan beşeri bir zaaf olarak; tüm ters ve sapa/yan yolları denedikten sonra, doğru yola (erdemlerle dolu yola), bilgece yaşam yoluna gireriz. Bu inatçılığın altında da; kendini beğenmişlik, zihinsel/bedensel konfora düşkünlük, yani nefsin kabalığı ve eğitilmemişliği bulunmaktadır.

  Nefsaniyetin öteki ortaya çıkış şekilleri ise; cimrilik hasisilik, paylaşamama/yardımlaşamama, yardım etse bile çıkarını gözetme (kaz gelecek yerden tavuğu esirgememek….) vb.

  Kendini bilmeyen (nefsani, bencil, egoist) kişinin akıl ve duyguları nefsinin hegemonyası altında olduğundan; onların güdümünde/tutsaklığında, zevk ve sefa peşinde olmasa da, sadece nefsini tatmine yönelik heves ve arzular peşinde olan birey, maddenin güdümünde sadece beden olarak yaşıyor demektir.

  17.y.y. düşünürlerinden Pascal, nefsani insanı çeşitli betimlemelerinden birinde şöyle diyor: “Aksini yapmaları gerekirken, aç gözlülüğün hükmünü sürdürmesine izin veriyor ve vicdanının sesini (çeşitli uyduruk tevillerle) susturmaya çalışıyor.” (Pascal, DÜŞÜNCELER)

Denetimi(murakabesi)…

  Nefse egemen olmak için, onun başıboşluğunu kontrol altında tutmak için, onu zaman zaman (hatta sık sık) denetlemek ve ona karşı uyanık olmak gerek. Buna Tasavvuf’ta “ayık gezmek”, genel ruhçulukta da “farkındalık” denir. Bu anlamda farkındalık da, nefsaniyetin incelik derecesine göre farklı farklıdır, derece derecedir. Nefsaniyetin bu derecelenmesine “farkındalığın evreleri” denir. Tasavvuf’ta farkındalığın evreleri nefsin eğitilmişliğine göre sıralanmıştır:

- Nefs-i Emare    --- Birinci şakra insanı,

- Nefs-i Levvame --- İkinci şakra insanı,

- Nefs-i Mülhime  --- Üçüncü şakra insanı

  Nefse karşı, farkındalık şeklinde böyle bir uyanıklık, bizleri; erdemler (insani değerler) ve bilgelik yönünde ilerleyişimizi kolaylaştıracaktır. Çünkü erdemlerin/bilgeliğin öndeki en büyük engel, bireyin nefsinin iğvasıdır. Bu nedenle, “İçsel gelişim yönünde, kişinin önündeki engel yine kendisidir…” denmiştir. Bu engel de, kendi nefsinden, nefsaniyetinden başkası değildir.
  Bu konuda 17.y.y. düşünürlerinden Pascal’ın da şunları kaydettiğini (onun “Düşünceler” adlı eserinden) okuyoruz: “Kişinin kendi nefsinden başka düşmanı yoktur ve kişiyi ALLAH’tan ayıran şey, onun kendi ihtiraslarıdır. Eğitilmemiş kaba nefsin değişik veçhelerinden olan; tutuculuk, ön yargı, gurur, ihtiraslar vb. içimizde öylesine kuvvetli bir şekilde kök salmıştır ki, akılımızın sınırlarını zorlamak bile bizi bundan kurtaramaz:."

  Nefsin, hotgamca(bencilce) isteklerine karşı uyanık olabilirsek;  bunda başarılı olabildiğimiz ölçüde, digerkamlığın/elciliğin (yardım severliğin, hizmet severliğin) gereği olan fedakarlık, sevgi, merhamet, yardım ve başkalarını teselli, başkalarına dert ortağı vb. içsel gelişimi hızlandırıcı ivmeyi tutturabiliriz.

  Nefis denetiminde esas olan; saptanan hataların yinelenmemesi ve bu yöndeki samimi kararlılığın sürdürülmesidir. Nefis denetimi, hiçbir bahane öne sürmeden (tevil yapmadan); beşeri hatalarımızı ve zaaflarımızı görmek ve bunları bir daha yinelememektir. Nefsani/beşeri hatalarımızı tevilsiz görebilmek ve kabullenebilmek bir başarı ise de; onları düzeltme yönünde samimi cehit sergilemek daha büyük başarıdır. Nefsani hataları görmek/belirlemek, kabullenmek, onları vicdan önünde yargılamak ve bir daha yinelememek, böylece fazilet ve iyilikleri kendinde toplamak, içsel gelişim yönünde önemli adımları oluşturur ki bu aynı zamanda kendini tanıma cehtidir (“Maksatlı ıstırap”). Böyle samimi bir cehit; bireyi, nefsinin iğvasına karşı uyanık tutucu ve içse gelişim açısından makbul bir uygulamadır.

  Nefsin iğvasına düşmeme yönünde sergilenen böyle bir cehit ile, beşeri nitelik ve zaaflardan kurtularak, insani değerler yönünde ilerlemek, yani “insanlaşmak” olasıdır. Nefse karşı böyle bir tavırlanma ve uygulamanın çevremize ve topluma yansımaları da elbette ki olumlu olacaktır, olmaktadır da, bunu görüyoruz… Ancak bu şekilde, biz yetişkinler olarak; çocuklarımıza, “taklit edilmeye değer örnekler” oluşturabiliriz.

Nefis Terbiyesi…

- Vicdanımızın sesine uyan işleri arayıp; onları, tevilsiz, uygulamaya çalışmak,

- İradi bir zorlayış ile, vicdani olduğunu kabul ettiğimiz fiilleri zorla yapmaya çalışmak. Başlangıçta “zorla” olan bu uygulama yerini; içten gelen bir istek ile yapacağımız hizmet ve fedakarlıklara terk edecektir

- Kendimizi, karşımızdaki insanın yerine koymak,

- İdrakine varılan hataların bir daha yinelenmesine meydan vermemek ve bu konuda ısrarlı olmak,

- Her olayda nefs kontrolu yapma alışkanlığı kazanmak,

- Hoşumuza giden fakat hiçbir yararı olmayan bir takım arzulardan vazgeçmek,

- Nefs terbiyesinde, aceleci bir zihniyet ile hareket ederek, kaldıramayacağımız yüklerin altına girmemek,

- Yapılmamasını arzu ettiğimiz halde, her hangi bir kötülüğü yapmaktan kendimizi alamıyorsak, bekleyip; sabrederek, onun gerçekleşmesini geciktirmek,

  Nefsimizi terbiye yönünde, eğer değerlendirebilirsek; bize hatalarımızı işaret eden kimselerin de büyük yararı olabilir. Bu konuda Pascal (17.y.y.) “DÜŞÜNCELER” adlı eserinde şunları söyler: “Bize hatalarımızı gösteren insanlara çok şey borçluyuz. Çünkü nefsimizin gururunu kırar ve bize, zillete (aşağılığa) maruz olduğumuzu işaret ederler.”

KAYNAK: Mukadderat ve İcabat, Bedri Ruhselman

 Yayın Tarihi:18 Aralık 2014 

 

© Astroset 2003-2014