Çocuklarla
ilgili ölüme yakın deneyimler (ÖYD) konusunda belli başlı
eserlerden birisi olan (Dr.Kubler ROSS’un) ‘On Death and
Dying’ 1969’da yayımlanmıştı. Kitabın tamamı değilse bile,
büyük bir kısmı çocukların ÖYD’lerini içeriyordu. E.K.Ross’un
bu ve benzeri çalışmaları sayesine; ölüm konusu tabu olmaktan
çıkmış, tartışılabilir bir nitelik kazanmıştır. Daha sonra
(1974’te) yayımlanan ‘Questions and Answers on Death and
Dying’ adlı eseriyle konuya daha da geniş bir açıklık
gelmiştir. 1981’de çıkardığı ‘Living With Death and Dying’
adlı kitabıyla tamamen çocuk ölümlerini incelemiştir. Bu yazı
dizimizin (“ÖLÜME YAKIN DENEYİMLER” genel başlığı altında) ilk
kısımlarında da kendisinden ve çalışmalarından söz ettiğimiz
E.K.Ross, ‘On Children and Death’ adlı eserinde
çocukların, kendi ölümlerini çok öncelerden sezebildiklerini
vurgulamıştır. Bunun iki örneğini aşağıda bulacaksınız:
1.örnek:
Bir trafik kazasında yaşamını yitirmeden iki gün önce, akşam
yemeğinde; annesi kızının derslerinin son zamanlarda kötüye
gittiğini, son günlerde kırık notlar almakta olduğunu
söylüyordu. Bu çocuk ta, yanıt olarak; bunun önemli olmadığını
belirterek, “Benim yaşamım hemen hemen sona ermek üzere
zaten.” demiştir. Küçük kız, bundan iki gün sonra bir
trafik kazasında, bedeninden ayrılır.
2.örnek:
Çocuk gece yarısı aniden yatağından fırlayarak, annesini
uyandırmış ve heyecanlı heyecanlı, annesinin yanında yatmak
istediğini israrla söylemiştir. Sabaha doğru tekrar uyanarak
annesinin boynuna sarılmış, “Anne, anne, İSA bana, benim
ruhlar alemine geleceğimi söylüyor. Oraya gitmek çok güzel,
orası altın, gümüş renginde, pırıl pırıl...” Annesi bu
çocuğu hiç bir vesileyle (bayram, yılbaşı, oyun vb.) bu kadar
heyecanlı görmediğini, ne kadar sakinleştirmeye çalıştıysada,
başaramadığını ve daha sonra kendi kendine sakinleştiğini,
kalkıp oynamaya gittiğini, fakat öğledem sonra (haberini
verdikten yaklaşık 7 saat sonra) onun ölüm haberini
aldıklarını ifade etmiştir.
Ünlü parapsikolog
E.K.Ross’un, çocuklarn ÖYD’leriyle ilgili olarak vardığı başka
bir sonuca (daha doğrusu kendi izlenimine) göre; sanki bu
çocuklar ölüme şu yada bu şekilde alıştırılıyorlardı.
Açıkçası, bu şekilde çocuklar ölümü normal karşılıyorlar ve
ölüm ötesi yaşamlarını sanki iple çekiyorlardı.
Prof.Ross’un bu
çalışmalarından sonra, başka araştırmacılar da çocukların
ÖYD’leriyle ilgilenmişlerdir. Bunların arasında Kansas
Üniversitesinden Stuart Twemblow ve Glen Gabbard ile Raymond
Moody ve Melvin Morse bulunmaktadır. Örneğin, Morse; bu
konudaki ilk araştırma raporunu 1983’te yayımladı: Morse,
incelediği bir olayı raporunda şöyle aktarır: “...söz
konusu olay; suda boğulduktan sonra canlandırılan 7 yaşındaki
bir çocukla ilgilidir. Çocuk ilk yardım ünitesine getirildiği
zaman, tamamen kendinden geçmiş durumdaydı ve tekrar yaşama
döndürülmesi için çok çalışıldı. Nihayet 3 günlük br tıbbi
müdaheleden sonra, küçük yaramaz tamamen yaşama yeniden
gözlerini açtı ve bir hafta kadar hastanede dinlendikten sonra
tacurcu edildi. Bu olay dolayısıyla çocuğun sinir sisteminde
hiç bir araz ortaya çıkmamıştı ve çok geçmeden okuluna da
gitmeye başladı.”
Çocuğun normal ötesi bir deneyimden geçtiğinin ilk belirtisini
Dr.Morse, olaydan iki hafta sonra yaptığı muayenede fark
etti. Çünkü, o muayenede çocuk Göksel Baba ile konuştuğunu
anımsadığını söylüyordu. Fakat daha sonraki görüşmelerde daha
ince ayrıntılar da ortaya çıktı. Sonunda, bunun tipik bir ÖYD
olduğu anlaşıldı. Şöyle ki; küçük
kız havuzda olduğunu anımsıyordu. “Ölmüştüm.” dedi. “Sonra
bir tüneldeydim; karanlıktı ve korkmuştum. Orada yürüyordum.”
diyerek konuştu. Çocuk bundan sonra ‘Elisabeth’ adında
bir hanımın, yanında aniden belirdiğini ve o anda tünelin
aydınlandığını, onunla birlikte ‘Cennet’ e doğru
yürüdüklerini anımsadığını ifade etmiştir.
Ayrıca, bu yürüyüşün eğlenceli olduğunu, bunun da; çok parlak
renklerden dolayı güzel ve çok hoş olduğunu sözlerine
eklemişti. ‘Cennet’ te iken, oranın çevresinin bir
sınırla çevrilmiş olduğunu, bundan dolayı içerisini net olarak
göremediğini, fakat bu sınırın dış kısmında, daha önce ölmüş
olan yakınlarını gördüğünü belirtmiştir. Bunlardan ayrı
olarak, gördükleri arasında, doğmak üzere sırasını bekleyen
iki hanımın bulunduğunu, bundan sonra iki varlığın daha yanına
gelerek dünyaya dönmek isteyip istemediğini kendisine
sorduklarını, o da istemediğini, fakat tünelde yanına gelen ‘Elisabeth’
adlı varlığın kendisine annesini görmek isteyip istemediğini
sorduğunda, “Evet.” diye yanıtladığını ve hemen sonra
da kendisini hastanedeki bedeninde bulduğunu sözlerine
eklemiştir.
Dr.Morse, bu ve benzeri öteki vak’alarla ilgili raporunu 1983
yılında ‘Amercal Journal of Diseases in Children’ adlı
tıp dergisinde yayımlamıştı. Araştırmacı, öteki çocuklara ait
ÖYD’lerde de ‘tünel’, ‘öte alem’, ‘ışıklı
yardımsever varlıklar’, ‘cennet’ gibi ortak elemanların
bulunduğuna dikkatleri çekmiştir. Aynı elemanlar, ileride de
göreceğimiz gibi Raymond MOODY’nin etüdleriyle ortaya çıkan,
yetişkinlerle ilgili ÖYD’lerde de bulunmaktadır. Çocuklarla
ilgili ÖYD’nin daha küçük yaşlarda olanlarının örnekleri de
bulunmaktadır:
Örneğin, 2.5 yaşındaki Todd adlı çocuk elektrik süpürgesine
çarpıldıktan sonra, annesi tarafından bulunmuş; önce uyuduğu
sanılmış, fakat renginin maviye çaldığını ve soluk almadığını
sonradan farketmiştir. Ambulans 7 dk. sonra gelmiş ve küçük
Todd acil servise getirildiği zaman, hala soluk almadığı
görüldü. Doktorların yoğun çabalarıyla çocuk yaşama
döndürülür. Tamamen düzelmesi birkaç ay aldı. Ama gözlerini
açmadan önce, yarım saat kadar kesin olarak ölmüş durumda
bulunuyordu.
Todd’un olayı anımsaması tamamen iyileşmesinden sonra, (bir
gün oyuncaklarıyla oynarken) olmuştur. Annesi o olayı
anımsayıp anımsamadığını sorduğunda, şu yanıtı verdi: “İçinde
çok iyi bir adamın bulunduğu bir odaya gitmiştim. Odada adamla
birlikte oturduk. Bana, dönmeyi isteyip istemediğini sordu.
Ben de, annemin yanına dönmeyi istediğimi söylemiştim.”
dedi.
Todd’un
annesi olayı yazılı olarak saptamıştı. Ayrıca, tüm bu olup
bitenler Raymond MOODY’nin kitabının çıkışından üç yıl önce
oluyordu. Başka bir örnek de, dört yaşında havuza düşerek
boğulan Mike adlı bir çocukla ilgilidir. Annesi tarafından
kurtarılana kadar, bir kaç dakika su altında kalmıştı. Kendine
geldikten sonra havuzdan ayrılmak istemediğini belirtmiş,
hatta ısrarla; orada yanında küçük ışıkların sürekli olarak
yanıp söndüğünü ve uzun bir köprünün bulunduğunu söylemiştir.
Bununla da kalmayıp; gördüklerini, Walt Disney diyarındaki
‘kale’ ile karşılaştırmaktan kendini alamamıştır. Altın renkli
ışıklarla, göz kamaştırıcı renklerden söz ediyordu. Tüm bunları
herkese anlatmaktan çekinmediğine göre, besbelli ki bunlardan
korkmuşa benzemiyordu. Çocuğun bu durumu haftalarca sürdü ve
annesinin gözlemine göre, bu süre boyunca çocuk oldukça sakin
görünmüştür. |