Terim, Latince
"ruh"
anlamına gelen "spiritus"
sözcüğünün sıfatı
"spiritualis"
sözcüğünden türetilmiş olup, iki ayrı anlamda
kullanılmaktadır.
Felsefi Spiritüalizm
Ruh ya da "can"ın
maddeden ayrı bir cevher olarak varlığını kabul eden bütün
mezhep, öğreti, akım, yol ve inanç sistemlerini kapsayan genel
addır. Maddeciliğin karşıtıdır. Spiritüalist görüşlerin hepsi
de ruhun varlığını kabul ederler.
Felsefi
Spiritüalizm kozmoloji (evrenbilim), ontoloji (varlıkbilim) ve
etikle (ahlak) ilgilenir.
Deneysel Spiritüalizm
Deneysel spiritüalizmi, Türkiye’deki
Neo-spiritüalizmin kurucusu Dr. Bedri Ruhselman şöyle
tanımlamaktadır:
"Süptil doğa olaylarının ve insan
ruhunun şimdiye kadar dokunulmamış taraflarını kurcalayan ve
dünya kuruldu kurulalı insanlara ilham, aydınlatma ve açıklama
yollarıyla gelmiş bir sürü ilahi (tebligatı) açık bir şekilde
ve bugünkü insan zekasının ve bilimsel anlayışının kavrayıp
kabullenebileceği tarzda objektif ve sübjektif yollardan ve
deney yolu ile anlamlandıran ve değerlendiren müspet bir
bilim, felsefe ve ahlak yoludur."
Deneysel spiritüalizm araştırmaları ise şöyle
tanımlanmaktadır. Deneysel spiritüalizm, ruhsal fenomeni
deneysel olarak ve sorgulayarak inceleyen, sınıflandıran,
ruhlarla iletişimin var olduğu gerçeğini deneysel olarak
gösteren ruhçuluk olup, ruhların bildirdiği hakikatler
ışığında varlık, evren ve Tanrı hakkında bilgilendirici
açıklamada bulunur. Deneysel spiritüalizm, diğer bütün doğa
bilimlerini kapsamı içine alır. Deneysel spiritüalizmdeki
"tekrar bedenlenme" anlayışı Hint mistisizmindeki tenasüh
inanışı ile bir değildir; çünkü, deneysel spiritüalizm, ruhun
tekamülünde insan bedeninden hayvan bedenine göçme gibi
gerilemelerin olabileceğini kabul etmez.
Deneysel
Spiritüalizmin İnceleme Alanları ve Duyular Dışı Algılama
Deneysel
Spiritüalizm ya da daha öz Türkçe adıyla Deneysel Ruhçuluk
esas itibariyle bir araştırma, inceleme ve gözlemleme
bilimidir. Araştırmalarında, olaydan yani sonuçtan sebebe
doğru uzanması da bir metot olarak deneyselliğinin en iyi
göstergelerinden biridir. Bir bilim dalı olarak deneysel
araştırmalardan parapsikolojiye uzanan tarihsel süreci boyunca
temelinde var olan bilimsellik asla göz ardı edilemez.
Deneysel Ruhçuluk felsefi olarak kozmoloji (evrenbilim),
ontoloji (varlıkbilim) ve etikle (ahlak) ilgilenir. Bilimsel
ve deneysel yönüyle de; trans ve medyomluğun her çeşidini,
parapsikoloji, ipnoz, telkin ve manyetizm gibi konuları
içerir. Parapsikolojik çalışmalar, Duyular Dışı algılamalarla
ilgilidir. Bu araştırmalara, telepati, durugörü, prekognisyon
ve psikokinezinin dışında, psikometri, teleportasyon,
radyestezi, dedublüman, ekminezi, şifacılık gibi daha pek çok
psişik çalışma dahildir.
Deneysel Ruhçulukta parapsikolojinin ve olağanüstü olayların
yorum ve araştırması önemlidir. Zira bunlar insanın, aslında
büyük kudretlere sahip bir ruh varlığı olduğunu, ölümden sonra
şuurluluğun devam ettiğini anlamaya yarar. Çeşitli zamanlarda,
dünyanın çeşitli ülkelerinde, çeşitli araştırmacılar
tarafından ruhsal fenomenlerle ilgili olarak yapılan deneysel
çalışmalar daima birbirini doğrulamış ve desteklemiştir. Pek
çok ülkenin üniversitelerinde kurulan kürsülerde, çeşitli
dernek, enstitü ve vakıflarda yapılan ruhsal araştırmalar ve
deneyler de bilimsel bir anlayışla sürdürülmektedir. Birçok
ciddi bilim adamı, ruhçuluğun deneysel yanını şiddetle
reddederken, ruhsal fenomenleri gözlemledikten sonra tekrar
eden deney ve gözlem sonuçları karşısında, ateşli bir savunucu
olmuşlardır. Deneylere dayanan ruhçuluk evrensel bir niteliğe
sahiptir. Evrenselliği kapsadığı bilgi ve prensiplerin ilkesel
birliğinden oluşur. Bu geniş yelpazede her görüş kendine bir
yer bulabilir, her soruya yanıt bulunabilir. Tüm dünya
üzerinde, deneysel araştırmalarla ruhsallığın iç içe geçerek
incelendiği bu metodoloji, özünde iki ana temel unsuru
barındırır. Bunlardan birincisi,
'yaşamakta olan varlığın
amacı nedir' sorusuna yanıt aramak; ikincisi ise, 'beden ötesi
ya da ölüm sonrası yaşamın şartlarını' araştırmak ve bunların
nelerden ibaret olduğunu saptamaya çalışmaktır. Deneysel
ruhçuluk bir inanç sistemi değil bir bilgi sistemidir. İnanç
sübjektiftir; kişiden kişiye, toplumdan topluma, devirden
devire değişir.
Her ekolün kendine ait bir tarihçesi vardır. Her ne kadar
Ruhçuluğun başlangıcı insanlık tarihi kadar eski ise de
kurumlaşması 1850'lere rastlar. Tarih boyunca yaşayanlarla
ruhsal dünyalar arasında bir iletişim olabileceği hep
bilinmiştir. Mitolojilerde, efsanelerde ve dinsel inançlarda
bu konuya ait sayısız örnek de vardır ama New York eyaletinin
Hydesville kasabasında yaşayan Fox Ailesi, yaşayanlarla ruhsal
dünya arasında özel metotlarla ikili bir iletişim yapılacağını
ispatlayan ilk ailedir. Fox kardeşlerin başından geçen hayli
ilginç olaylar konuyla ilgilenen birçok bilim adamı ve uzman
tarafından ölüm ötesinde başka bir yaşamın olduğuna dair bir
kanıt olarak kabul edildi. Böylece Fox ailesi bugün dünya
üzerinde milyonlarca hatta milyarlarca kişinin benimsediği
Ruhçuluğun ilk temellerini atmış oldular.
|