Bazen hepimiz, bizi sadece
maddî yaşamla sınırlayan beş duyumuzun dışına taştığımızı fark
ederiz. Telefon çalar, kimin aradığını bilirsiniz, o gün
ısrarla anımsadığınız eski arkadaşınıza yolda rastlarsınız.
İlk kez karşılaştığınız bir yabancının, hayatınızda önemli bir
yere sahip olacağını algılarsınız. Yakınlarınızla ilgili
çeşitli haberci rüyalar görür, hatta onların geleceklerine ait
sezgilerin sahibi olabilirsiniz. Bütün bunlar sizin duyular
dışı algılama (DDA) yeteneğinizin olduğunu gösterir. Hepimizin
değişik bir şuur hâline açılan çeşitli pencereleri vardır.
Şuurumuzu, şimdiki
farkındalığımızın ötelerine genişletme gücü, tüm
varlıkların içinde saklı şekilde mevcuttur. Bu güce
“Psişik Yetenek”
ya da
“Ruhsal Güç”
adını veriyoruz.
Ruhsal Gücümüz hemen
hemen her gün bizi
sınırlayan beş duyumuzun dışına taşmamıza neden olur ama
“neden ve nasıl”
sorularına yeterli cevap veremediğimiz için bu potansiyel güç
de, gizli bir hazine gibi varlığımızın derinliklerinde saklı
kalır. Ve yaşamda uygulama alanı bulamaz. Dünya yaşamı
hepimize sunulmuş çok büyük bir armağan ve kendimizi
geliştirmek için kullanılacak imkânlar dizisidir. Ruhsal
Güçlerin, ilham ve önsezilerin bize sağladığı en büyük fayda,
yaşamı sadece biyolojik bir varoluş biçiminden kurtarmaktır.
Her şeyin ardında asıl sebebi saklıdır.
Görünenin
ardındaki görünmeyeni görünür kılmak ve onun nimetlerinden
yararlanmak bizim doğuştan hakkımızdır.
YAŞANMIŞ ALTINCI HİS ÖYKÜSÜ: Kedim Nicky
Ben üç yaşlarında olduğum yıllardan itibaren evimizin
çevresinde dolanan bir kedi vardı. Bu öykü onunla ilgili. Nicky
adlı bu tekir kedi bana hep çok yakın olmuştu. Birkaç yıl
benimle birlikte olan Nicky, tam
bir tekirdi; sağlam karakterli ve güçlü daima şefkatli ama
nefret ettiği iki şeye de tepkili:yağmur ve sığırlar. Her
neyse, bir gün Nicky hastalandı.
Kedilerin ara sıra
yakalandığı virüslerden daha ciddi
bir sorunu yok gibiydi. İyileşiyor gibi olup tekrar yemek
yemeğe başlıyor, hatta mırlıyordu.
Böyle düşündüğüm için, erkek kardeşimle tatile gitmemin bir
sakıncası olmayacağına karar verdim. Annemle babam kediye
bakmak için evde kalacaklardı.
Evden yaklaşık 150 mil uzakta, Cheltenham
kasabasında bir otelde birkaç günlüğüne
rezervasyon yaptırdık. Tatil iyi gitti; yürüyüş yaptık
ve görmeye değer yerleri gezip gördük.
Nicky’i çok az düşünmeme rağmen kısmen endişeliydim;
çünkü söylediğim gibi, sanki
iyileşiyormuş gibiydi. Tatilimizin son gecesi, o yöreye ait yerel biralardan birkaç
kupa içtikten sonra yatağa gittim fakat hiçbir şekilde sarhoş
değildim. Çok derin uyudum ancak, sabah 6:00 civarında aniden
uyandım. Adeta birisi kulağıma şu sözcükleri haykırdı: ‘Ah
Nicky!’ Kendimi gülünç, üzgün,
rahatsız ve huzursuz hissettim. Kardeşimi
uyandıramadım, bir saat kadar oturdum sonra tekrar
uyumaya karar verdim. Kahvaltıdan sonra otobüsle eve geri
döndük. Hala kardeşime bir şey
anlatmamıştım onu üzmek istemedim çünkü evde telefon yoktu.
Eve geldiğimizde kapıda babamla karşılaştık.Bize sabahın erken
saatlerinde Nicky öldüğü için
annemin üzgün olduğunu söyledi.Tüm hafta iyileştiğini
zannetmiştik. Yanında beklemekten
vazgeçen annemle babam oturma odasına
geçtiğinde Nicky, sanki
yavrularının olduğu kulübeye gitmek için kalkmış ve yolda
yığılıp kalmış ve kalp krizinden ölmüş. Onu ilk gören annemmiş
ve ‘An Nicky, sahibin buna çok
üzülecek!’ diye haykırmış. Olay bu
sabah saat 6:00’da olmuş.
İşte öykümü öğrendiniz! Biliyorum. Hayalet öyküsü gibi değil
ama sizce de olağanüstü değil mi?
Ya da bu annemle benim aramda bir
çeşit psişik bağ veya altıncı his! Emin değilim.
Francesko
Brandon, Maine/ABD
İnternet
Paranormal Fenomenler sayfasından
|