I-
Genel Anlamda Yumurta Sembolizmi
Yumurta sembolü; ayrıştırılmamış bütünsellik, potansiyel güç,
tüm yaratılışın tohumu, kaosun ilk ve anaerkil dünyası, evreni
kapsayan büyük yuvarlak, varlığın saklı kökeni ve gizemi,
kozmik zaman ve mekan, başlangıç, rahim, tüm tohumsal varoluş,
ilk anne baba, birleşen zıtların mükemmelliği, durağan haldeki
organik madde, diriliş, yenilenme, yeniden doğum, bahar
mevsimi ile ve umut ile ilişkilendirilen ve çok çeşitli
toplumlarda, tradisyonlarda yerini bulan bir semboldür.
Yumurtanın sembolik bakımdan önemi çeşitli özelliklerle
belirlenir; kolay kırılabilirdir, genelde beyaz renklidir,
yeni bir hayatın zengin kaynağıdır. Yumurtada hareketsiz halde
bulunan yeni hayat yaşam enerjisi ile birleşmekte ve bu da
şifa ve doğurganlık ritüellerinde yumurtanın önem kazanmasına
ve ölülerin defnedilirken ötealemdeki yolculuklarında onları
beslemesi için yumurta gömme adetinin de ortaya çıkmasına
neden olmuştur.
Kadim Tradisyonlarda, Güneş ve ay, aynı zamanda göksel altın
ve gümüş de yumurtayla ilişkilendirilir. Altın yumurta güneş
sembolü ile özdeşleştirilir ve ikisinin de aynı anlama geldiği
düşünülür. Genel olarak yumurta, dünyanın kendisinden doğacağı
ilksel bir embriyonik formu sembolize eder. Bir kabuğun içinde
kapalı halde bütünselliğin imajı olarak yumurta, yaratılışın
en başından beri planlı olarak gerçekleştiğini ifade eder.
İçsel bir çabanın, dolayısıyla bir hareketin sonunda dışa
görünür biçimde ve yaşam üreterek yansıması, tezahürü,
kendisinden çıkacak varlığın tüm unsurlarını bünyesinde
taşımayı en iyi ifade eden sembollerden biridir. Yumurta,
kökenin, kaynağın sembollerinden biridir. Biçiminin elips
oluşu, gezegenlerin kozmik dolanımlarının biçimi ile
paralellik göstermektedir.
Çeşitli Tradisyonlarda, Toplum Yaşayışında Yumurta Sembolü
Yumurta sembolü toplum yaşayışlarında incelendiğinde pek çok
yerde doğanın ve bitkilerin yenilenmesiyle ilgili simgelerde
yeralır. Yeni yıl ağaçları olarak adlandırılan mayıs ağaçları,
Aziz Yuhanna ağacı vb, yumurtalarla ve yumurta kabuklarıyla
süslenir. Bütün bitki ve yeni yıl simgeleri dönemsel yaratılış
mitini ortaya koyarlar. Ağaç sonsuz yenilenmeyi ve doğayı
simgeler ve ağaca eklendiğinde yumurta tüm bu kozmogonik
değerleri ve ayrıcalıklarını doğrular. Yumurtanın Doğu’daki
yeni yıl törenlerinde oynadığı rolü incelediğimizde de yeni
bir canlanışın simgesi
olduğunu görürüz. Paskalya bayramında dağıtılan kırmızı
yumurtalar da buna benzer bir törendir ve maksat baharın
gelişini kutlamaktır. Paskalya yumurtası doğurganlığın,
doğanın uyanışının sembolü olurken aynı zamanda da yeniden
dirilişle de ilişkilendirildiği, ölümsüzlüğün simgesi olarak
da kabul edildiği görülür. Bir paskalya geleneği olan
“danseden yumurta”
tradisyonu, Krappe’ye
(1)
göre kökenini yılın o zamanında güneşin gökyüzünde dansettiği
inancından almaktadır
Yumurtanın
pek çok toplumda tarım ayinlerinde kullanıldığını, özellikle
tohum ekme dönemlerinde toprağa yumurta gömme, havaya yumurta
atma ya da o dönemde yumurta yeme gibi ritüellerin yeraldığını
görüyoruz. Bütün bu ritüellerde yumurtanın önemi ilk eylemin
tekrarlanmasını yani canlılara yaşam veren yaradılışın
tekrarını sağlamaktır. Yumurta yaradılışın tezahürü,
kozmogoninin sembolüdür.
Çin’de ve
İran’da Çin
tradisyonunda yumurta doğurganlığın simgesidir ve aynı zamanda
da bütünselliği temsil eder, yumurtanın sarısı gökyüzü, beyazı
ise dünyadır. Çinliler, ilk insanın gökyüzünden Tien
(Tanrı) tarafından ilksel suların üzerinde yüzmek üzere
bırakılan bırakılan bir yumurtanın içinden çıktığına
inanırlar. İran tradisyonunda ise yumurta yaratılış ve hayat
prensibinin sembolüdür ve İran’da renkli yumurtalar özel yeni
yıl hediyeleridir, bu hediye geleneği günümüze kadar “kırmızı
yumurtalar bayramı” adı altında devam etmiştir.
Avrupa’da Bir
Avusturya tradisyonunda, katoliklerin ayak yıkama ayini
gününde
yumurtlanan bir yumurta önce kutsanır ve kötülüklerden
korunmak adına gömülür. Bazen bir çatıdan aşağı fırlatılıp
düştüğü yere de gömüldüğü olur, bu da o evi yıldırım
düşmesinden korumak için yapılır. Rusya’da ve İsveç’te bulunan
pek çok mezarda topraktan yapılmış yumurtalar bulunmuştur,
bunlar o mezarlara ölümsüzlüğün simgesi olarak
bırakılmışlardır.
Yunan
Mitolojisi’nde Yunan
mitolojisinde Zeus’un ikiz çocukları (The Dioscuri),
yumurtadan Zeus ve Leda tarafından çıkarılmışlardır ve
yumurtanın iki yarısını tepesi sivri birer şapka misali
taşımaktadırlar. Boetica mezarlarında bulunan Dionysos
heykelleri ellerinde yaşama geri dönüşün simgesi olan bir
yumurta tutarlar.
Simyada Simyada,
yumurtadan beyaz çiçeğin (gümüş), kırmızı çiçeğin (altın) ve
mavi çiçeğin (bilgelik) filizlendiği görülür. Yumurta, aynı
zamanda içinde büyük çalışmanın tamamlandığı mühürlenmiş
hermetik vazodur. Filozofların yumurtası ise yaratılışın
sembolü olmaktadır. Simya sembolizminde felsefe yumurtası,
kendini sonradan felsefe taşına dönüştürecek olan ‘ilk
maddeyi’ temsil eder. Bu yumurta olgunlaşmak için
kendisine gereken her şeyi embriyonik formu içinde barındırır,
yumurtanın sarısı ise ileride dönüşülecek olan altını
andırmaktadır. Simyacılar ona açıkça şu anlamı da
yüklemişlerdir: Yumurta madde ve düşünce için bir kaptır.
Mısır’da
Yumurta
sembolüne en çok Mısır’da rastlanmıştır. Cirlot’a göre; Mısır
natüralizmi, yani Mısırlıların yaşam fenomenine olan doğal
merakı, gizli olanın (okült ya da varolmayan her şey) aktif
bir şekilde varolabileceği gerçeğini bulduklarında buna benzer
şekilde gizemli bir hayvanın büyümesinin kapalı bir kabuğun
içinde gerçekleşebileceğinin de farkına varılmasıyla
tetiklenmiş olmalıdır. Mısır ritüelinde evren, “İkili güçten
Büyük Olan’ının saatinde döllenmiş yumurta” olarak tanımlanır.
Mısır Kazı’nın kuluçkaya yattığı kozmik yumurtadan Güneş, yani
Ra çıkmıştır: “O büyüdü ben büyüdüm, o yaşadı ben yaşadım”
(Ölüler kitabı). Tanrı Ra, yumurtasının içinde parıltılı bir
biçimde gösterilir. Yılan Kneph de aynı zamanda Logos’u
sembolize eden kozmik yumurtayı ağzından çıkarmıştır.
Kricher-Oedipus
Aegyptiacus
Bir
papirüsteki resimde (Kircher’ın Oedipus Aegyptiacus’unda III,
124) bir mumyanın üzerinde yüzen bir yumurta gösterilmektedir,
resim bu haliyle öldükten sonra da bir yaşamın olduğu umudunu
göstermektedir. Mısır hiyerogliflerinin dilinde yumurtanın
belirleyici işareti potansiyelliği, üreme tohumunu, hayatın
gizemini temsil eder.
Dinlerde Hıristiyan
dünyasında kabuğunu kıran civciv İsa’nın ölümden dirilişini,
yeniden yaratılma ve umut kavramlarını sembolize ettiği gibi
bakireliği temsil ettiği de görülebilmektedir. Kabuğun
beyaz rengi saflığın ve mükemmelliğin simgesidir.
Budizm’de
yumurta kabuğu “cehalet kabuğu”dur ve onu kırmak da ikinci
doğum, aynı zamanda aydınlanmaya erişmek, zamanın ve mekanın
ötesine geçmek anlamındadır. Zerdüştlükte gökyüzü, bir parlak
metalden yumurta formunda yaratılmıştır.
II- Kozmik
Yumurta Sembolizmi ve Yaratılış Efsaneleri
Dünyanın bir ilksel yumurtadan meydana geldiği efsanesi
yaratılışa ait sadece Orfik öğretinin mitlerinden biri
(2)
olmakla kalmayıp aynı zamanda Mısır, Polinezya, Japon, Peru,
Hindistan, Fenike, Çin, Finlandiya, Orta Amerika, Fiji ve Slav
tradisyonları için de geçerlidir. Pek çok kahramanın da doğum
yoluyla değil, yumurtadan çıktığı söylenir, örneğin Dioscuri
Castor, Pollux ve Güney Kore’nin kadim bir efsanesinde olduğu
gibi.
Bazı
adalarda ilk insanın bir kuş yumurtasından çıktığı söylenir.
Sümero Semitik tradisyonda kozmik yumurta yaratılışı meydana
getirmiştir. Yumurtayı saran yılan ise Ouroboros’tur. Devekuşu
yumurtası ya da tapınaklarda, Kıpti kiliselerinde ve camilerde
asılan büyük porselen yumurta yaratılışı, hayatı, yeniden
doğuşu ifade eder ve bazen mezarlarda da görülür. Yumurta
zaman zaman dört elementi içerir şekilde tasvir edilir.
Kozmik
yumurta Keltler’de yılan yumurtası veya dikenleri temizlenmiş
deniz kestanesiyle, bazı Maya tabletlerinde çevresinde
çöreklenmiş yılan olan yumurtalarla, İnkalar’da oval bir altın
plaka ile ve bazı kavimlerde kuş yumurtası ya da yumurta
biçimli bir taşla temsil edilmiştir.
Kozmik
yumurta, aynı zamanda küre ile sembolize edilir ve “hayat
prensibi” olarak tanımlanır. Hindu, Mısır, Çin ve Grek
sembolizmlerinde kozmik yumurta, evrenin kökeni olarak birden
çatlayıp açılır. O ana dek, bir bütün halindeki yumurta
kendi içindeki varolan ve potansiyel haldeki her şeyi
kabuğunun sınırlı alanının içinde barındırmıştır. Yaratılış
sırasında kozmik yumurta ayrılıp açılır ve iki yarısı dünyayı
ve gökyüzünü meydana getirirler.
Yumurta
sembolü incelendikçe yumurta kavramından “Dünyanın Yumurtası”
kavramına bir geçişin gerçekleştiği görülür. Dünyanın
Yumurtası, Hint ve Druid tradisyonları gibi pekçok
tradisyonda yeralan kozmik bir semboldür. Gökkubbe yumurta
olarak nitelendirilmeye başlanmış ve bu yumurtanın da yedi
katmandan oluştuğu kabul edilmiştir ki bu da Greklerin yedi
göğünü ya da küresini temsil etmektedir.
Hindu
Tradisyonunda Hindu
tradisyonunda İlahi Kuş kozmik yumurtaya ilk suların üzerinde
kuluçkaya yatmıştır. Brahma yaratılışın altın yumurtasında
fışkırmış ve yumurtanın iki yarısı gökyüzünü ve dünyayı
oluşturmuştur.
Skarabe
Brahma’nın
içinden çıktığı altın yumurta, merkezinde bir nokta bulunan
Pisagor Dairesi’ne eşdeğerdir. Kanatlı yumurta ve küresini
ittiren Skarabe de benzer imaları içermektedir. “Elementlerin
meydana getirdiği suların üzerinde duran dev yumurta,
Vişnu’nun mükemmel doğal evidir ve Vişnu orada kavranılabilir
bir forma bürünmüştür. Bu yumurtada kıtalar, denizler, dağlar,
gezegenler ve evrenin bölümleri, tanrılar, şeytanlar ve
insanoğlu yeralır” (Vishnu Purana). Kozmik yumurta
Brahma’nın yumurtasıyla eşdeğerdir ve üç bölgeye ayrılır;
duyular gerçekliği, gök katları ve şekilsiz dünya. Kozmik ağaç
bazen kaosun suları üzerinde yüzen Kozmik Yumurta’dan büyürken
tasvir edilir.
Çin’de,
Druidler’de ve Güney Kore’de Çin
tradisyonunda mitin, özellikle Güney Çin’de yaratılış
efsaneleriyle de ilişkilendirildiği görülür. Güney Çin’de
dünyanın ve yaratılan her şeyin kaynağı olan bir yumurta
olduğu varsayılır. Büyük tufandan sonra sadece bir ağabey ve
kızkardeşi hayatta kalmışlardır. İnsanoğlunun soyunu nasıl
devam ettirecekleri bir sorun oluşturunca kadın içinden çok
sayıda çocuğun çıktığı bir yumurta yumurtlar.
Kurucu
büyük kahramanlar kimi zaman dokuz katlı bir kulede (kozmik
kule) kuluçkaya yatırılmış olan yumurtalardan doğmuşlardır.
Bir Güney Kore efsanesi, içinde bir bebeğin yattığı bir
yumurtayı bulan bir kişiden sözeder. Çocuk büyür ve dünyanın
tüm halklarının önderi olur. Hun-tian astronomi okuluna bağlı
olanlar göğün yumurta şeklinde olduğuna inanırlardı. Yeryüzü
kabuğun içindeydi, üstü kabuk tarafından tamamen örtülüydü ve
yumurtanın sarısı gibi yumurta akının üzerinde durmaktaydı.
Kuluçkaya yatansa gökyüzüydü. Druidler’de, kozmik yumurta
“yılan yumurtası”dır ve deniz kestanesi fosili ile temsil
edilir. Yunan’da Orfik Öğreti’de yumurta; hayatın gizemidir,
yaratılış ve yeniden diriliştir.
Güney
Denizi Adaları’nda Araştırmacı
James Churchward’ın aktardığı, uzak bir geçmişte kadim Mu
Uygarlığının bulunduğu Güney denizi adalarından günümüzdeki
Sandwich Adaları’ndaki (Hawaii) bir tradisyona göre
başlangıçta sudan başka hiçbirşey yoktu, ta ki yükseklerden
süzülerek inen büyük bir kuş denize bir yumurta bırakana dek.
Sonra yumurta çatlamış ve Hawaii doğmuştu.
Bir diğer
kozmogoni miti olan Cemiyet Adaları Mitinde tüm tanrıların
atası ve evrenin yaratıcısı Ta’aroa’nın, ezelden beri
kabuğunun içinde karanlıkta oturduğu anlatılır. Kabuğu sonsuz
uzayda dönüp duran bir yumurtaya benzemektedir. Okyanusya’da
insanın bir yumurtadan doğduğuna inanılır, yani evrendoğum,
insanoğlunun ortaya çıkışına model oluşturmaktadır ve insanın
yaratılışı kozmosun yaratılışını taklit eder ve tekrarlar.
Eski
Mısır’da Eski Mısır
tradisyonlarında kozmik yumurta ile ilgili görülen başlıca
ilahlar Geb, Thoth, Ptah ve Ra’dır. Eski
Mısırlılar’a göre tanrı Ptah Yaratıcı Baba, Büyük Sanatçı idi.
Ptah resimde çömlek çarkında kendi ruhunu içeren ve yine
kendisinin yarattığı güneş ve ay yumurtaları ile birleştirdiği
dünya yumurtasını biçimlendirirken tasvir edilmiş.
Eski
Mısır’ın tüm tradisyonlarında yaratılış konusunda ortak olan
bilgi şudur: Başlangıçta engin, süptil bir okyanus vardı. Bu
okyanus ilah Nun ile kişileştirilmiştir. Bir tradisyona göre
ilah Geb kozmik yumurtayı ilah Nun ile üretmiştir. Dünya ve
üzerindekiler bu yumurtadan meydana gelmişlerdir. Simgesi kaz
olan ilah Geb başında bir kaz figürü taşır. Bu, kozmik yumurta
ya da tohumun içinde gizli halde bulunan Ra idi. Ra, bu kaz
yumurtasından bir kaz ya da şahin biçiminde çıkar, suların
üzerinde uçmaya başlayarak göğün karanlıklarını aydınlatır,
ilahları, bitki, hayvan ve insanları yaratır, yeryüzünü
canlandırır.
Mısır’ın
Hermapolis metinlerinde ise yumurta Geb’e dayandırılmaz.
Yaradan’ın hediyesi olarak ilksel sulardan (Nun) bir tepe
yükselir ki üzerinde çatlayıp açılan yumurtadan spiritüel bir
Güneş (Ra) doğar. Her şey cennetlerin üstündeki bu güneşin
doğuşundan sonra yaratılır. Mısır tradisyonuna göre insanları
biçimlendiren, embriyonları meydana getiren ilah yumurtadan
çıkan modelci Khnum’dur.
Mısır
tradisyonlarında kozmik yumurta ile ilişkilendirilen bir başka
ilah Osiris’tir. Osiris de Brahma gibi yumurtadan çıkmıştır.
Osiris’in eşi ve kızkardeşi İsis’in bir diğer adı da kaz
yumurtasıdır. Mısır rahipleri İsis’le de ilgili gördükleri
yumurtayı asla yemezlerdi. Osiris ilk maddenin oğlu
olarak bilinir. Geb, Dünya’nın sevk ve idaresini oğlu Osiris
ile eşi ve kızkardeşi İsis’e bırakmıştır.
Dogonlar’da Kozmik
yumurta sembolünün en çok önem taşıdığı ve en ayrıntılı
biçimde işlendiği tradisyon Dogon tradisyonudur. Kozmik
yumurta sembolünün kullanıldığı pek çok kozmogonide Dünya’nın
yaratılması ile sınırlı kalınırken Dogon kozmogonisinde bu
sembolde Dünyanın meydana gelişinden çok kainatın meydana
gelişi açıklanır. Dogon ve Eski Mısır tradisyonlarında da
olduğu gibi birçok tradisyonda iki yaratılıştan söz edilir,
bunlardaki ortak tema şudur: Birincisinde Tanrı, cevherleri
yoktan var eder; ikincisinde ise tezahürler alemi ya da kozmik
kainatın meydana getirilmesi söz konusu olur. Dogonlar’a göre
Amma Yaradan’dır. Her şeyden önce, kökende Amma vardı. Amma
hiçbirşeye bağlı olmadan, kendi kendine var olandır. Her şeyin
yaratılmasından önce Amma’nın kainat yumurtası mevcuttu.
İleride ortaya çıkacak her şey bu yumurtanın içinde öz olarak
vardı. Amma’nın yoktan var etme eylemi zamansızlık ve
mekansızlık içinde aşama aşama gerçekleşmiştir. Amma önce bu
kainat yumurtasının, yani rahminin içinde tohumları yarattı.
İlk yaratılışta dört unsuru üst üste koydu; bu unsurlar
toprak, hava, su, ateş idi. Birinci yaratılışın sonucunda
birinci kainat, ikinci yaratılışın sonucunda ise spiral yıldız
alemlerinden (galaksilerden) oluşan ikinci kainat, ya da madde
kainatı meydana gelmiştir.
Amma önce
rahminin, kainat yumurtasının içine yeni bir kainatı resmetti.
Amma’nın ilk çıkarttığı Po tohumudur. O, tohumların ilki ve en
küçüğüdür. İkinci yaratılışta başlangıçtan itibaren en önemli
rolü oynayan öğe Po tohumudur. Po, Amma’nın ikinci yaratılışı
gerçekleştirmesinden önce meydana getirdiği tohumların en
önemlisidir. Amma’nın yaratıcı iradesi Po tohumuna
yerleşmiştir. Po tohumu bir düşünceden çok bir kelam, ilahi
ışığın bir kelamıdır. Çünkü bir insan bazen Po’yu içinde,
vicdanında işitebilir. O, her şeyin başlangıcının imajıdır.
Amma’nın yarattığı her şey Po tohumu gibi küçük başlar.
Amma’nın rahminde spiral çizen Po tohumu, O’nun kelamını tüm
mahlukata aktarmak üzere koruyacaktır. Po tohumunun bu spiral
hareketi Amma’nın İlahi Muratları’nı ifade eder. Po tohumu,
Amma’nın kendisine zerk ettiği kelamı salmada özgür bırakışına
kadar kelamı muhafaza edecek, özgür bıraktığında da onu
yaratılış bütününe aktaracaktı. Amma’nın Po tohumuna verdiği
vazife, kelamı tüm mahlukatına nakletmektir. Po, kainatta
Amma’nın kelamının canlı halinin temsilcisi olacaktı.
Rüzgardan meydana getirilmiş ve havayı temsil eden Po
tohumunun en yüksek gök katındaki ifade edicisi, temsil
edicisi ve kopyası Sirius B yıldızıdır (Po yıldızı). Sirius B
tüm yıldızların ilkidir. Alemdeki her şey onda mevcuttur. O
tüm alemin dayanağı, yıldızların direğidir. Alem Sirius B
tarafından dönmektedir. Dünyaya Sirius B yıldızından Nommo’nun
Gemisi
(3) ile
aktarılan tohumlar yalnızca dünya üzerinde değil, yaratılan
tüm üst üste alemlerde çimlenip çoğaldılar.
Tohumların gerçekleşmesinden sonra Amma
*Nommo
Anagonnoları (*Yüksek
İdare Mekanizması Organizasyonları’nı)
yaratacaklardı ve onlar Amma’nın eserini tamamlamakla vazifeli
işçiler olacaklardı.
Amma’nın
Yumurtası ya da Amma’nın Rahmi sembolizminde ifade edilenler,
tek olan Mutlak Allah’ın her biri ruh ve madde gibi birer asli
cevher olan tüm asli cevherleri, antiteleri yoktan var
etmesinin ve ardından ruhun madde cevherine tesir ederek maddi
evreni oluşturmasının sembolik bir açıklamasıdır.
Yumurta’nın
evrendoğum açılımı ile ilişkilendirilen bir diğer sembol de
böcek skarabe’dir. Skarabe, oluşturduğu bir küreye
yumurtalarını bırakır. Sözkonusu sembol bazı yerlerde bu,
yaratıcı gücün evrendeki kozmik cisimleri oluşturmasını
simgelediği öne sürülürken bazı yerlerde de sözkonusu bilgi;
kürenin tohumlarını Sirius sisteminden alan Güneş’i, Güneş
Sistemini simgelediği olarak yorumlanmaktadır.
Yumurta
sembolü yaratılışı ifade eden anlamıyla Orfe öğretisinde de
yerini bulmaktadır. Bu öğretide de Yüksek İdare Mekanizması
tarafından Dünya’nın en süptil halinden, yani ilk esiri
maddeden başlanarak giderek yoğunlaşacak şekilde meydana
getirilişi anlatılmaktadır. Burada yumurta, henüz fiziksel
olarak yoğunlaşmamış dünyanın sonradan ortaya çıkacak tüm
olanakları içeren “ilk esiri hali”ni simgeler.
|