Alfabenin birinci harfi olan A; İbrani alfabesinde
alef,
Grek Alfabesinde
alfa
(alpha),
Arap alfabesinde ise
elif
olarak
adlandırılır. Her şeyin başlangıcı ve sonu olan Allah’ın
sembolü olarak ifade edilir ve sayısal değeri “bir”
olarak kabul edilir.
A harfi, her şeyi içine alan ve her şeyin başlangıcı olan, o
başlangıcın içinde sonsuz bir bilgiyi barındıran,
‘Işıktan sudur eden ilk hareket ‘
olarak düşünülebilir. Aynı zamanda yaratıcı ilke ve
prensipler, yaratıcı güç, yaratıcı potansiyel anlamını da
içeren A harfi, üçgen ve piramit ile de ilişkilidir.
Dolayısıyla üçgen ve piramidin kapsadığı birleştirici,
bütünleyici, bütünsel olanı ifade eden anlamı da bünyesinde
taşır.
A harfinde Yüksek Tesirlerin yeryüzüne inişi, kapsayıcılık,
koruyuculuk ve birleştirici bilgi tanımları vardır. Yüksek
Tesirlerin Kaynağı, Ruhsal İlke ve Prensiplerin daha görünür
hale gelmesi, hayatın içinde yer bulması ve böylelikle tesir
kaynağının yani ana kaynak tesirlerinin daha geniş bir alana
nüfuz etmesi şeklinde de düşünülebilir. Bu yüksek tesirlerin,
yüksek enerjilerin hayata inmesiyle, ruhsal ilke ve yasalar
fizik ortamda (somutta) daha çok uygulanabilir olacaktır. A
harfi önemli bir semboldür. A harfinin fizik ortamda mekan
tutması, ilke ve prensiplerin aynı zamanda uygulanmaya
başlanmasını da simgeler. A harfini yaratıcı güç, ana
kaynaktan inen tesirin yayılışı şeklinde kabul etmek daha
doğrudur. Kaynaktan yayılan enerji, kaynaktan yayılan
tesirler, o kaynağın daha görünür olması, kaynağın daha çok
yere nüfuz etmesinin ve yaygınlaşmasının simgesidir. Genel
anlamda A harfi ilke ve prensiplerin daha görünür hale
gelmesi ile ilgili bir semboldür özellikle de İlke ve
prensiplerin uygulanmaya başlanmasını temsil eder.
Ezoterik bilgiye göre bir inisiye için A harfi daha ince
tesirleri, kaynağın daha yüksek tesirlerini taşıyan başlangıç
sembolüdür. A harfinin taşıdığı yüksek ve ince tesiri,
içselleştirmek, yaşamak, uygulamak, uyguladıkça daha yüksek
ve daha ince tesirlere muhatap olmak söz konusudur. Böylelikle
enerjileri incelen ve yükselen inisiye kendini, çevresini ve
taşıdığı enerjileri de yükseltmiş olur.
Alef’in
kabalistik çalışmalardaki sayısal değeri 1’dir. Arapça’daki
elif harfinin sayısal değeri ebced hesabında yine 1’e
karşılık gelir. İncil’deki “ilk
harf ve son harf benim”
sözü 22 harfli İbrani alfabesine uygulandığında başlangıç ve
son benim demektir ki, 22 sayısı bu açıdan da önemli bir
sayıdır.
Sufilere göre elifi bilmek ilahi
*ahadiyeti
(*Allah’ın
her şeydeki kendine ait birlik tecellisi)
bilmek demekti; bu harfi hatırlayabilenin başka bir harfi
hatırlayabilmesi gerekmiyordu.
*Sehl
et-Tüsteri’ye
(*Büyük
Sufi bilgini)
göre, ilk ve en yüce harftir. Tüm yaratılışı içine almıştır ve
diğer tüm harfler ondan türer. Tasavvufta elif arınmış,
saflığa erişmiş olarak kabul edildiğinden içsel olarak
özgürlüğe erişenlerin simgesi olarak da kabul
edilebilmektedir. Elif, aynı zamanda bir dikey duruş ve
yüksek enerjilere açık olma sembolü olarak da görülmüştür;
Mevlana Celaleddin-i Rumi “Elif
gibi olma, dik başlıdır o…”
demektedir.
Alfa, şeklinden ötürü pergele benzetilir ve bundan dolayı da
yine Allah’la ilişkilendirilir. Bu sembolizmle bütünleştirilen
çeşitli hayvan figürleri de mevcuttur, örneğin
*Paulus
Orosius’un
(*Hıristiyan
tarihçi ve teolog)
bir 12. yüzyıl elyazmasında alfa ve omega
sırasıyla kuş ve balık olarak, yani üst ve alt cehennem olarak
gösterilmiştir. Alef, İbranice’de öküz anlamına gelir.
Öküz ise ezoterik tradisyonda
*Hiperborealılar
(*Gezegende
dünya insanlığının ikinci döneminin burada başladığının
söylendiği, kutuplar civarındaki Hiperborea kıtasında
yaşayanlar)
tarafından siyah ırkın ejderine karşı kullanılan bir
semboldür, gökyüzünü ve “babayı” sembolize eder.
Bazı kabalistlere göre Alef, bilgelik ve yavrusuna süt
veren inek sembolizmini işaret eder. Süt verme ve inek eski
Mısır’da Tanrıça İsis’in sembolüdür ve zodyakta öküzün
boynuzları arasındaki Sirius yıldızını simgeler.
A
harfi, kadim alfabelerde genellikle daire biçimiyle
belirtilirdi. Maya ve Mısır alfabelerinde içinde küçük bir
daire olan daire A harfini sembolize ederdi. Kayıp Mu
Uygarlığı üzerine araştırmaları ile tanınan James Churchward’a
göre ise daire ve noktalı daire Mu hiyeratik alfabesinin ilk
harfidir ve bu da Ra olarak adlandırılan güneşi sembolize
etmektedir. Bazı ezoterik bilgilere göre ise Ra, yıldızı
Sirius çiftyıldızı olan fiziksel yıldızın ardındaki spiritüel
güneşi ifade etmektedir. Güneş, tanrılığın tüm niteliklerini
birarada kendinde toplayan kolektif bir semboldür. Noktalı
daire, yani A harfi yine Mu Uygarlığında da bir sayısına
eştir. İçi noktalı dairenin Mu’luların anavatan dışındaki en
önemli yerleşim bölgesi olan Uygur Bölgesi’ndeki gösterim
biçimi de (Maya ve Mısır alfabelerinde olduğu gibi) merkezinde
küçük bir daire olan daireydi. Churchward daire sembolü ile
ilgili olarak şöyle söylüyor:
Dairenin başı ve sonu yoktur. Kültürle işlenmemiş bir zihne
sonsuzluğun, hiç sona ermeyişin anlamını öğretmek için bundan
daha mükemmel bir sembol bulunabilir veya tasarlanabilir
miydi?
A harfi
Dr. Bedri Ruhselman’ın kurucusu olduğu Neospiritüalizm’de,
bazı okültistlerde ve hermetik öğretide de “Yüce
Tesir”in inişinin sembolüdür.
Tesirin inişi sembolik olarak koni ve piramidin izdüşümü olan
üçgen şeklindedir. İlk başlangıç harfi olduğu için deTanrı’nın
Birliğini, Rahman ve Rahim olarak tüm yaratışı kapsayışını,
koruyup kollayıcı yönünü ifade eder.
Bu harfin
sayısal değeri olan bir rakamı ise başlangıca ait birin, bir
ikincisi olmayan ilahinin, kutuplaşmamış varoluşun simgesidir.
İlişkiyi, bütünlüğü ve birliği kapsar ve kendi içine dönüktür,
ama yaratılmış bütün varoluşun ötesinde durur. Sıfatlarla
nitelenenler yalnızca kutupsallıktan dolayı tanınabilir,
örneğin büyük-küçük, güzel-çirkin gibi sıfatlar kutupsallığın
ifadeleridir ancak ilahilik kutupsallığın ötesinde mutlak bir
varoluştur.
*Anne
Marie Schimmel’e
(*Sembolizm
alanında araştırmaları olan ünlü İslam bilimci)
göre Müslüman gizemciler açısından Allah’ın adının ilk
harfinde olduğu gibi Arap alfabesinin ilk harfi olan elif
harfinin sayısal değerinin bir olması, her edebi düzeyde
sözcük oyunu ve kinaye için olağanüstü bir olanak sunmaktadır.
Bütün bilgelik ve bilgiyi kendi içinde barındırdığına göre
alfabenin ilk harfini ve sayısal değerini bilmek yeterli değil
midir? Bir (Tek) Tanrı’yı bilmeye ulaşmış kişinin başka bir
şeye gereksinimi yoktur. |