Frigga’nın sembolik
tahtı
Pekçok tradisyonda yeri olmasına karşın en çok
Hıristiyanlıkta yeri olan balık sembolü, doğurganlık,
doğurmak, yenilenmiş ve desteklenmiş yaşam ile, yaşamın kökeni
ve korunması olarak suların gücü ve su unsuru ile, Ana
Tanrıça’nın tüm yanlarıyla, ayrıca anne olarak ve ay
ilaheleriyle ilişkilidir. Balık, esir ve tesiri simgeleyen
suda yaşar. İbranicede ve Arapçada “nun” kelimesi balık
ve balina anlamına gelir. Bu sözcük Arap alfabesinde yarım
daire ya da hilal biçimindeki bir yaydan oluşan harfin adıdır
ve Eski Mısır’da içinde balıkların, gemilerin, kayıkların
tasvir edildiği süptil okyanusun adı olarak geçmiştir.
Schneider’e göre balık yaşamın mistik gemisidir;
bu gemi bazen bir kuş bazen sadece bir balık ya da uçan
balıktır ama o her zaman için ay zodyağı modelinin ardından
yaşam çarkını döndüren
*eğirmendir
(*İplik eğirmeye yarayan alet).
Yani balık kendi doğasına ait pekçok önemli yönü
yansıttığı bir dizi anlamlar içermektedir. Schneider şunu da
belirtmektedir; balık bazıları için cinsel bir anlamı
içerirken bazıları için saf bir spiritüel sembolizme sahiptir.
Aslında, balığın karakteri ikilidir; bobine benzeyen şekliyle
balık bir tür “alt dünyaların kuşu”dur. Fedakarlığın ve
gökyüzü ile dünya arasındaki ilişkinin sembolüdür. Sayısız
yumurta yapabilme özelliğinden ötürü balık ayrıca
doğurganlığın da sembolü olmuş ve özel bir ruhsal anlamı ifade
etmiştir. Bu son özelliği ile balık Babilliler, Fenikeliler,
Asurlular ve Çinliler arasında yaygın bir semboldür. Bazı
balıkların özel karakteristiklerinden ötürü ikincil bir önemi
daha vardır, örneğin kılıç balığı tek boynuzlu at ile
ilişkilendirilir. Kalde halkları balık figürünü kırlangıç başı
ile gösterirler ki bu da siklussal bir yeniden doğumu işaret
eder ve bu da doğrudan, zodyağın son burcu olan balık burcu
sembolizmiyle ilişkilidir. Balık ilk çağlarda Hıristiyanlık
sembollerinden olmuş,ardından derin hayatın; başka bir
deyişle görünenin ardındaki görünmeyenin,
ruhsal
dünyanın sembolü olmuştur. Balık giderek kabaran yaşam
gücünü temsil eder.
Balık, ekmek ve şarap gizli dinlerin kutsal yemeğiydi ve
balık yemekleri ile fedakarlık tüm tanrıların ve yer altı
dünyasının tanrıçalarının ritüellerinde, suların, sevginin ve
doğurganlığın ay tanrıçalarında tezahür etmiştir; örneğin oğlu
Ichthys Kutsal Balık olarak anılan Atargatis gibi,
ayrıca Ishtar, Nina, Isis ve Venüs’ün günleri Cuma’dır
ve bu günde hem onların onuruna olması için hem de onların
verimliliğinden pay almak için balık yenir.
Ichthys
Atargatis
Ishtar
İsis
Geniş anlamıyla balık psişik bir varlıktır, şuurdışındaki
temel konuları kapsayan yükseltici bir gücün sağladığı nüfuz
edici bir harekettir. Deniz ve
*Magna Mater (*Kibele)
arasındaki yakın sembolik ilişkiden dolayı bazı halklar balığı
kutsal saymışlardır. Bazı Asya ritüelleri balığa tapınmayı
kapsamaktadır ve bu tradisyonlarda rahiplerin balık yemesi
yasaktır.
Kibele
Balıklar analitik psikolojide bilinçaltını sembolize ettiği
kabul edilen suda yaşadıkları için kişiliğin derinliklerinden
gelen canlı materyalleri cisimleştirirler ve içimizdeki
anneliğin yaşam verici güçleri ile ve doğurganlıkla
ilişkilendirilirler. Pekçok kadim dinde balık sevgi
tanrıçaları ve doğanın doğurganlığı ile ilişkilendirilmiştir.
Balık aynı zamanda soğukkanlıdır ve sembolik olarak tutkunun
ısısı tarafından yönetilmez ve bu nedenle de kurban edilen bir
yaratıktır ve kutsal yemekler açısından uygundur.
Balıklar derinlerin sessiz insanları olarak büyük oranda
ürkütücü varlıklar olarak kabul ediliyor ve negatif mitlerle
ilişkilendiriliyorlardı. Bununla beraber, balığın çeşitli
türleri ilahi ve kutsal olarak kabul edilirdi, örneğin
yılanbalığı (Heliopolis tanrısı) ve levrek (Tanrıça Neith)
gibi. Bu bizim kişiliğin daha derin katmanlarına ve onların
içeriklerine yönelik muğlak tutumumuzu açığa çıkarıyor;
örneğin hem negatif hem de pozitif olarak algılanabilen yılan
gibi. Ortaçağ hayvan hikayelerindeki efsanevi canavar balık
belirgin bir şekilde derinlerde yaşayanların hem korkusunu hem
de cazibesini yansıtmaktadır.
Balıklar aynı zamanda kendini
yola adayanların ve hayatın sularında yüzen öğrencilerin
sembolüdür. Kuşlarla betimlenen balıklar dünya ile ve cenaze
törenleri ile ilişkilidir ve yeniden doğma umudunu temsil
ederler. Bazı kaynaklara göre balıkların ve yunusların
üzerinde yolculuk yapan balık ilahlar ve deniz tanrılar
sulardaki tüm mümkün olan hareket özgürlüğünü simgelemektedir.
Aşağı yönde yüzen balık ruhun maddeye enkarne olarak daralma
hareketini sembolize ederken yukarı yöndeki yüzmesi ise
ruh-madde ikilisinin tekamül ederek İlk Prensibe geri dönüşünü
temsil eder. İki balık dünyasal ve ruhsal güçleri temsil eder.
Tek başlı üç balık, Trinite’nin birliğini ifade eder; bu
sembolizm Mısır, Kelt, Hindu, Mezopotamya, Birmanya, Pers ve
Fransız ikonografisinde yeralır ve kadim zamanlardan modern
zamanlara dek hemen hemen evrensel bir şekilde ortaya çıkar.
Birbirine dolanmış üç balık aynı zamanda Trinite ’nin
sembolüdür.
Trinite / Baba-Oğul-Kutsal ruh üclüsü
Hıristiyanlıkta Balık Hıristiyanlıkta vaftizin, ölümsüzlüğün, yeniden
doğumun sembolüdür. Şarapla birlikte ele alınan kutsal balık
ve bir sepet ekmek Aşai Rabbani Ayinini ve Hıristiyan
Sanatı’ndaki son akşam yemeğini temsil etmektedir. Latin
kilisesinde balık İsa’yı temsil etmektedir, ancak Yunan
Ortodoks kiliselerinde böyle değildir. Birbirine dolaşmış üç
balık Trinite içindeki vaftizi sembolize eder. Roma yer
altı mezarlarındaki Erken Hıristiyan duvar resimlerinde balık
Kutsal Birliği sembolize eder ve Son Akşam Yemeği
tasvirlerinde balık masada ekmekle ve şarap kadehiyle görülür.
Papanın mührü olan yüzük, balıkçının yüzüğü, Petrus’un
mucizevi balık ağlarını çekişine ve İsa’nın şu sözlerine
gönderme yapar: “Bundan sonra insan avlayacaksın” (Luka
5:1-11). Bu sembolizmle ilgili yorumlamanın bulunduğu Sadıklar
Planı-Ruhal tebliğlerdeki (RM Yay.) ifadelere göre İsa
Peygamber’in babası ve Rabbi diye çağırdığı Vicdan Planı’dır.
Bu plan kainatın müspet, ışık, hayır, yüce, iyilik tarafıdır.
Su ise bu planın fiil haline geçmiş durumu, uygulaması
olmaktadır.
O suda balık avlayabilmek, yani balıkçı
olabilmekse herşeyden önce bir liyakat meselesidir. Oradaki
balıkçılık sadece vicdan tatbikatı yapmak değil, böyle bir
tatbikatı yapabilecek olanların yollarını aydınlatmak, kapalı
olan geçitlerini açmak ve hatta onlarla onlar için mücadele
etmektir.
Balık, saldırgan tanrı tanımazların arasındayken
Hıristiyanların aralarında kullandıkları gizli bir işaret
oldu. Sembol erken Hıristiyan dünyasında dördüncü yüzyılın
sonuna kadar sıkça ortaya çıkmıştır ve sembol ile ilgili diğer
pekçok açılım daha mevcuttur. Vaftiz suyuna daldırma
sembolüneLatince pistina denir, kelime anlamı ise balık
gölüdür ve İsa’nın 12 havarisinden balıkçılar olarak
bahsedilir. Ayrıca balık hala bazı Yeni Yıl geleneklerinde
olduğu gibi iyi şansın sembolüdür. Bir diğer yoruma göre balık
“Balık Çağı”nın koşullarını içermektedir: İ.S. 7’de (İsa’nın
gerçek doğum tarihi olarak kabul edilir) Jupiter ve Satürn
gezegenlerinin altın kavuşumu Balık burcunda üç kez
gerçekleşmiştir ve baharın başlangıcı balık burcunda meydana
gelir; İsa, Balık Çağı’nın ilk tezahürü olarak kabul edilir.
Balık, ekmek sembolüyle birlikte birliği sembolize eder.
Spekülatif Hıristiyan Teologlar Nuh Tufanı sırasında
balıkların Tanrı’nın gazabından muaf tutuldukları konusunda
tartışmaktadırlar. Ortaçağ Sanatı’nda ismi Trinacria olan bir
efsanevi balıkçı tek kafası olan üç bedene sahiptir ve
Trinite’nin sembolü olarak yorumlanmaktadır. Balıklar
azizlerin yaygın olarak bilinen amblemleridir.
Eski Mısır’da; iki balık yaratıcı prensibin,
Nil’in bolluğunun, doğurganlığın, İsis’in ve Hathor’un
simgesidir. Kadim Mısır’da balık halk tarafından yeniliyordu
ancak rahiplere ve krallara yasaklanmıştı. Balık sembolü,
Tanrıça Ishtar’la ilişkilendirildiği haliyle dişil olanı,
sevgiyi ve doğurganlığı sembolize eder. Eski Mısır
tradisyonunda Ant adlı balık Ra’nın gemisinin önünde gider.
Dogon tradisyonunda ise Sirius yıldız sisteminden inen gemi
balık biçiminde tasvir edilir.
*Nommo’nun Gemisi (*Dogon Tradisyonu’nda Sirius Yıldız
Sistemi’nden Dünya gezegenine gönderilenleri ifade eder) ile
ilgili bilgilerde balığın koni ya da üçgen biçimindeki
kafasının Sirisu B yıldız ile gemi arasında gidip gelmekte
olduğuna anlattığı gibi astronomik olarak da Köpek Takım
Yıldızının diziliş şeklini gösterir.
Nommo’nun gemisi T yapan Köpek Takım
Yıldızının Dizilişi
Analitik psikolog E. Aeppli, sessiz, soğukkanlı balığın
hayranlık uyandırdığına ve suyun içindeki çevikliğinin özenme
hissi yarattığına dikkati çekmektedir. Yenilebilir dokusu et
olarak kabul edilmez ve dolayısıyla bazı oruç zamanlarında
yenilebilir. Şunu kaydetmeye değer ki, kadim insanlar, örneğin
Aristoteles, hayata ve balıkların dünyasına karşı bilgisiz
olduklarından dolayı onların tek cinsiyetli olduklarına
inanırlardı ve bu da şüphesiz denizlerin bu soğukkanlı
sakinlerinin sembolik yan anlamlarını etkilemiştir.
Hinduizm’de Hindu mitinde tanrı Vişnu’nun insanlığın atası olan Manu’yu
kurtarmak için balık formunu aldığı söylenmektedir. Vişhnu’nun
ilk enkarnasyonu’na denk gelen dönemde Vishnu insanlığı selden
kurtarmış ve içinde bulunduğumuz siklusun başında yeni bir
ırkı meydana getirmiştir.
Japon Tradisyonları’nda Japon sembolizminde; balık sevgiyi temsil eder. Japon
tradisyonunda dini gelenekler dahilinde bayramlarda ölüler
için yenirdi. Balık (sakama) Japon yemeklerinde temel gıdadır.
Belirli balık türleri Japonya’da geleneksel sembollerdir;
örneğin sazan balığı gibi, çünkü sazan girdaplar veya
şelaleler boyunca yolalabilir; dolayısıyla cesaret, güç ve
dayanıklılık sembolüdür. 5 Mayıs günü erkekler günüdür ve her
bir evin önüne üzerinde bir sazan olan bir bayrak asılır,
ayrıca her bir ilave erkek çocuk için de ipek bir sazan
asılır.
Simyada Balık simyada; gizli maddenin sembolüdür. Bunun yanında
simya sembolizminde bir nehirdeki iki balık suda eriyen iki
madde olan sülfür ve cıvayı temsil ederler.
Astrolojide Balık burcu zodyağın son burcu olduğu gibi son çağın da
ismidir. Balık
insanının sezme gücü son derece gelişmiştir, bu sezgiler onu
gerçeklere hazırlar. Balık burcunun
yöneticisi olan Neptün, su grubundan olan bu burca sezme gücü,
hayaller, derin duygular ve çevreye uyabilme nitelikleri
verir. Böylece ortaya son derece hassas bir burç çıkar. Balık
burcu en sonuncu burçtur ve kendinden önceki bütün burçlardan
bir özellik almıştır. Bu yüzden de bütün burçlarla iyi
anlaşır. Balık’ta su elementi ile değişken nitelik bir araya
gelir. Değişken gruptan aldığı özellikleri etrafındaki
insanların duygularını anlamak ve düzeltmek için kullanır.
Balıklar duygusal, hassas, anlayışlı, merhametli, fedakar,
verici, yumuşak, romantik, hayal gücü kuvvetli, idealist,
gizemli, sezgisel, telepatik, spiritüel, sınırsız, birleşen,
bütünleşen, her şekle girebilen, hülyalı, evrensel, mütevazi,
belirsiz, düzensiz, karmaşık olabilecekleri gibi aldatıcı,
savunmasız, her etkiye açık, kararsız, pasif, melankolik diye
adlandıracağımız hayli değişken özelliklere sahiptirler. Balık
burcunun simgesindeki iki balık hem bu dünyayı hemde öteki
dünyaları kavrama yeteneği verirken çift karakteri de
simgeler. Bu iki balığın ayrı yönlere doğru gidiyor olması
ayrıca Balık insanın dünyalar arasındaki gelgitlerini,
kararsızlıklarını gösterir. Aklı ve duyguları devamlı mücadele
halindedir. Bu yüzden bazen onu anlamak pek kolay
değildir. Duyguları sık sık değişebilir.
Grek Tradisyonunda Yunan’da
sevginin ve doğurganlığın simgesi olarak Afrodit’in temsili
olduğu gibi suların gücü olarak aynı zamanda da Poseidon’u
sembolize etmektedir. Adonis kültünde balık, ölülere
sunulurdu. Orfe insan avlayan bir balıkçıydı.
Yahudilik’te Yahudilikte;
Sabbath’ın yemeğinin coena pura’sını temsil
eder. Bu tradisyonda balık cennetteki kutsanmış kişilerin
yemeğini, gelecekteki mutlu hayatın göksel yemeğinin
sembolüdür. Yahudilerin fısıh bayramı, *adar (*Musevi
takviminde şubat ortasında başlayan ay)
ayındadır ki o da balık dönemidir. Kuran’da balık sembolünün
verildiği bir ayette Musa Peygamber’in “yıllarca sürse de
ulaşana kadar yürüyeceğim” dediği iki denizin birbirine
karışmadığı bir sınır anlatılır. Bir balık tatlı ve tuzlu
suların birbirine karışmadığı bu sınıra gelindiğinde dirilip
suya atlar ve ardından da kaçıp kendi yoluna gider. Sadıklar
Planı Ruhsal tebliğlerde (RM Yay.) bu sembolizm şöyle
açıklanmaktadır: kaybedilmiş olan ve kendi yolunda giden balık
sembolü Musa’nın bir devreyi *itmam edişini (*tamamlama) belli
eder. bu devre doğrudan doğruya vazife devresine sıçrayıştır”.
Çin Tradisyonu’nda Çince balık (yu), bolluk sözcüğüyle eşseslidir ve zenginlik
simgesidir. Kadim Çin’de balık mutluluğu ve bereketi temsil
eder. Çin sembolizminde bolluk ve balık eşseslidir ve
sözkonusu sembolizmde balık bolluğun yanısıra zenginlikle,
yenilenmeyle, krallıkla ilgili işlerle ilişkilendirilir.Bir
çocuk ve balığı birlikte tasvir eden bir resim “Yüksek
makamlara erişecek oğullarınız bol olsun” anlamındadır. Balık
Çin tradisyonunda lotus çiçeğiyle birlikte tasvir edildiğinde
“yıllarca bolluk içinde yaşayın” dileğini ifade eder. En eski
Çin eserlerinde bile balık bolluğunun iyi bir hasat mevsiminin
işareti sayıldığını görüyoruz.
Çeşitli Tradisyonlarda
Roman
sembolizminde balık cenaze ile ilişkilendirilir, yeni
dünyadaki yeni hayatın sembolü, sevgi ve doğurganlık
niteliklerinden ötürü Venüs’ün temsili olduğu gibi suların
gücü olarak da Neptün’ün simgesidir.
İskandinav tradisyonunda sevgi ve doğurganlık olarak
Frigga’nın sembolüdür. Ea rahiplerinin balık başlıkları
sonradan Hıristiyan piskoposları tarafından piskoposluk tacı
olarak kullanılmıştır. Ea’nın bilge oğlu Adapa,
Balıkçı olarak tasvir edilir. Asur’da balık muhtemelen güneş
ve ay gücünden dolayı balta ile birlikte görülür. Balığın
Girit adasında da balta ile ilişkilendirildiği görülür.
Fenike, Frikya ve Suriye’de balık Atargatis rahiplerinin
şükran yemeğiydi. Bu rahiplerin kutsal balık havuzları vardı
ve balık onlar için sevginin ilahiliğini simgelerken kısmetin
de simgesi olmuştur. Gizli madde madde zıt balıklarla
sembolize edilir. Mısır’da kem göze karşı balık biçimli
tılsımlar kullanılır.
Budizmde; Buda’nın ayakizi sembolünde maddenin baskısından
özgürleşmenin, İsteklerden ve bağımlılıklardan azat oluşun
temsilidir. Buda insan avlayan bir balıkçıdır. Kelt
sembolizminde somon ve alabalık kutsal kuyularla
ilişkilendirilir ve tanrılara ilişkin bir önbilginin
sembolüdür. Nodon bir balıkçı tanrıdır. Tek bir balık
yalnız bir insanı, yalnız bir çocuğu, bir dul kadını veya
bekar erkeği tasvir eder. Bir çift balık ise biraraya
gelmenin, evlliğin, doğurganlığın mutluluklarını ortaya koyar.
Kwan-yin ve T’ang Hanedanının amblemidir. Karakeçi balığı
kirliliğin, kinin ve doğadaki irrasyonel ve tutkulu unsurun
sembolüdür. Aztek mitolojisinde yeryüzünün meydana gelişi
balıkla ilişkilendirilir. Ayrıca Dogon ve Aztek
tradisyonlarında ana rahminden itibaren canlının gelişim
aşamaları balık sembolüyle gösterilir.
Yeni Ruhçulukta Balık, bir tesir kuşağında uygulama yapmayı sembolize
ettiği gibi yüksek ruhsal planlarla sürekli irtibat haline
girerek o planlarla ya da o planlardan gelen tesirlerle özdeş
haline gelebilmeyi de temsil eder. Yeni Ruhçuluk’ta yeri olan
sembolün bir diğer açılımında da Vicdan Realitesi’ne ulaşanlar
temsil edilir. Balık aynı zamanda tesirlerin ve tesir
kuşaklarının kaynağı olarak kabul edilir. Esir ve tesir
kuşakları su sembolüyle temsil edilir ve bazı tradisyonlarda
tesir kuşaklarının kaynağı olan Ruhsal Planlar da balık ya da
balık insan şeklinde tasvir edilmişlerdir. Bazı tradisyonlarda
balık sembolü yeryüzü ile ötealem arasındaki irtibatı
sembolize eder.
Balık sembolünün kullanıldığı bir diğer sembolizmde
Kuran’da Yunus Peygamberin bir balık tarafından yutulması
örneğine rastlanır. Bu örnekte sembolize edilen bilgide
varlığın yüksek planlardan gelen tesirlerle irtibatının
kesilmesi ifade edilmektedir.
Balık sembolü bazı kaynaklarda hakikat ile realitenin
karşılaştırılmasında kullanılır. İsa Peygamberin bazı
sözlerinde ağdaki bir büyük balık ile iki küçük balık
kıyaslanır. Burada ağdaki küçük balıklar çokluğu, koninin
tabanını, düaliteyi, realiteyi; tek büyük balık ise hakikati,
koninin tepesini simgelemektedir.
Kozmik Balık Tıpkı balık ve ilksel canavar gibi kozmik balık da fiziksel
evrenin tamamını sembolize eder. Bu sembolün en çarpıcı örneği
Vettersfelde Hazinesi’nin bir parçası olan altından
yapılmış olan İskit balığıdır. Kozmik balık iki farklı ancak
tamamlayıcı form alabilmektedir, bunlardan ilk ve en sık
görüleni hikaye türündendir, balığın üst kısmı, keskin bir
çizgiyle belirlenmiş bir ufuk çizgisinin üst kısmı üst
seviyenin dört varlığı, memelilerdir (bunlar geyik, at, domuz
ve leopardır). Çizginin altındakiler ise alt seviyenin
varlıklarıdır (balıklar ve sirenler). İkinci bir sembolik yön
ise morfolojik bir karşılaştırmanın ürünüdür, örneğin
kuyruğunun iki dalı iki boyunu anımsatmaktadır ve iki koyunun
başını oluşturmaktadır ve kuyruğun orta kısmı ise kanatlarını
açan bir kartal şeklini oluşturmaktadır. Gözleri bir ahtapotu
anımsatıyor gibidir, ahtapotun kavrayıcı dokungaçları ile
bakışıyla nesneleri kavrama potansiyeli benzetilmektedir. Bu
durumda altın balık, dünyanın şekillenmemiş realiteler
denizinde ilerleyişinin sembolü olmaktadır.
Gemi Sembolü Olarak Balık Balık yeryüzünde yeni bir devrenin başlangıcının bilgisine
sahip bazı tradisyonlarda gemi sembolünün yerini almaktadır.
Bu kullanımıyla sembol gemi sembolünün içerdiği birçok anlamı
içerir. Hint Tradisyonunda ise balık sembolü şöyle bir örnekte
görülmektedir: Daha önce iyilik yaptığı bir balık tüm
insanlığı yok edecek bir tufan meydana geleceğini Manu’ya
bildirir ve bir gemi yapmasını söyler. (Balık Mahabarata’da
Tanrı Brahma ile özdeşleşmiştir)… Manu, balığın öğüdüne uyarak
bir gemi yapar. Tufan sırasında Manu, gemiyi balığın boynuzuna
bağlar. Balık, gemiyi Ağ Tepesi’ne götürerek tufandan
kurtarır. Tufan sona erdiğinde sağ kalan tek insan Manu’dur.
Balık İnsanlar Sümer tradisyonunda ilah Enki’nin sularda olduğu söylenir.
Bu ilah balık kuyruğuyla tasvir edilir ve Oannes denilen balık
insanlarla ilişkilendirilir. Sümero Semitik tradisyonda balık
teni, derinlerin lordu Ea Oannes rahipleri tarafından hayvan
formunda bir elbise olarak kullanılırdı; Oannes aynı zamanda
balık-keçi ya da balık-koç olarak tasvir edilir,Oanneslerin
yeryüzünde daha önceleri yaşamış bilge varlıklar olduğu
söylenir. Sümer tradisyonuna göre tufandan önce yedi bilge
kişi denizden çıkıp şehirlere dağılmış ve oralarda insanlığa
uygarlığı öğretmişler.
Dogon tradisyonuna göre ise her şeyi var eden ve tek olan
Amma, kainatın sevk ve idaresiyle uğraşmaz, alemimizin sevk ve
idaresiyle nommo agonnolar denilen bir üçlü meşkuldür ve bu
üçlü balık biçiminde tasvir edilir, ayrıca içlerinden
“O-nommo” hem balık hem insan biçiminde temsil edilir. Babil
tradisyonunda ise Oannes’in adı akılla donatılmış varlık
anlamına gelir. Bazı tradisyonlarda ruhsal planlar balık-insan
olarak tanımlanmışlardır.
oannes
|