Anahtar ezoterik tradisyonda, evrensel yasaları uygulamak
isteyen ruhsal yolcunun, gitmekte olduğu yolda açacağı içsel
kapıların ve inisiyatik özel bilgilerin açılımının bir
simgesidir.Yasalar
evrenin sarsılmaz direkleri olan Tanrı'lık Bilgiyi simgeleyen
yerinden oynatılamayan, sallanamayan, sarsılmayan,
kımıldatılamayan temel prensipler, ilkelerdir. İnisiye belli
bir aşamaya geldiğinde ona sunulan anahtarla Evrensel Yasaları
ve Tanrı’lık Bilgiyi uygulama ve diğerlerine örnek olma
çalışmaları yapmaya başlar. Anahtar
sembolü vazife ve vazifeliler için oldukça önemli ve özel bir
semboldür. Vazifenin sorumluluğunu üstlenmek, vazifenin
sorumluluğunu almak, vazifenin sorumluluğunu taşımak demektir.
Anahtar,
bilindiği gibi açma ve kapatma eylemleri ile işlev gören ve
dolayısıyla saklı olanın açığa çıkarılması ya da sır olanın
kapalı tutulması temeline dayalı ezoterik açılımlara sahip bir
semboldür. Mısır’da, Tasavvufta, Hıristiyanlıkta, halk
masallarında ve diğer pek çok gelenekte yeri vardır. Anahtar
sembolü tasavvufta Tanrı’nın kelamının tüm kapılarını açan
dört dişli anahtar olarak kabul edilir.
Bazı
masallarda ise anahtar sembolü üç gizli odayı ya da üç sırrı
açan üç anahtar olarak geçer. İnisiyasyonda
(1)
ise bu anahtarlardan her biri varlığa yeni bir alemin
kapılarını açmaktadır. Birinci anahtar arınmanın sembolüdür,
ikinci anahtar psişik alemin kapılarını üçüncü anahtar ise üst
planlardan gelen spiritüel tesirin, ruhsal ifşaatın kapılarını
açar. Üç anahtardan her birini elde ediş, inisiyasyonun üç
temel aşamasından her birini tamamlayışa denk gelir. Birinci
aşama “cehenneme iniş” olarak da adlandırılır ve vicdani
hesaplaşmalarını yaparak saflaşmayı, nefsaniyetini yenmiş
olmayı simgeler. İkinci anahtar ikinci aşama sonunda bazı
psişik gelişimlerin olması ve üçüncü aşama sonunda edinilen
üçüncü anahtar ise ruhsal tesiri, bilgiyi kendi başına çekip
alabilecek hale gelebilmiş olmayı simgeler ve bu da Vazife
Sezgisi Realitesi aşamasıdır.
Anahtar
rüya ve vizyonlarda görüldüğünde, yeni başlangıçlar, yeni
anlayışlar, yeni bir dönemin başlamakta olduğunun ve o kişinin
yeni bilgilerle açağı kapılar olduğunun simgesi anlamına
gelir.
Anahtarın gizemin, sırrın sembolü olduğu gerçekleştirilecek
bir görevi ve o görevi gerçekleştirmek için kullanılacak olan
yasaları işaret ettiği de söylenebilir. Erkek güvercin ile
anahtar sembollerinin birleşmeleri cennetin kapılarını açan
ruha işaret eder. İki anahtardan oluşan ve bazen bir kalbin
üzerine yerleştirilen bir simge
*Janus’la
(*Roma
Tanrısı)
ilişkilendirilir. Mitolojide yer altı tanrıçası olarak kabul
edilen Hekate’nin, yer altı dünyasının anahtarını elinde
tuttuğu varsayılır. Efsanelerde ve halk biliminde, üç anahtar
genelde değerli nesnelerle dolu gizemli odaların sayılarını
ifade eder. Bunlar, inisiyasyonun ve bilginin sembolleridir.
İlk anahtar gümüştendir ve psişik algılamayla açığa
çıkarılabilecekleri kapsar; ikinci anahtarsa altındır ve
bilgeliğe aittir, üçüncü ve son anahtar ise elmastan olup
yasaları uygulama gücünü yani eyleme geçmeyi simgeler.
Anahtarın bulunuşu, ancak büyük zorluklardan sonra bulunabilen
hazinenin gerçek keşfinden önceki hali simgeler.
*Nem
Ankh işareti (*Ebedi
Hayat)
veya Mısırlılara ait olan “yaşam haçı” ya da “kulplu haç” ile
anahtar arasında açık bir ilişki vardır. Bahsedilen haç büyük
T harfinin üzerine oturtulmuş küçük bir daireden oluşmaktadır.
T sembolü (Tau), James Churchward’a göre Ta-Ha şeklinde
okunmakta olup anlamı “yıldızlardan gelen sulardır”. T aynı
zamanda Mu’nun diriliş, yeniden hayat bulma sembolüdür. Güney
Haçı Takımyıldızının çizim şekli olan T, Churchward’a göre
meydana gelme, zuhur etme, doğma anlamlarını da simgeler. Mısır tanrıları bazen yaşam haçını anahtar gibi tutarken
gösterilirler, özellikle de ölülerle ilgili törenlerde. Bu
durumda yaşam haçından çıkan anahtarlar ebedi hayatın
anahtarının arşetipi olarak kabul edilir ve ölümün kapılarını
ölümsüzlüğe açarlar. Kelime anlamı “yaşam” olan ankh
sembolünün açılımları incelendiğinde ölümsüzlüğün yanı sıra
inisiyatik ölüm ve ikinci doğuş, sırlara inisiye olma, sırrı
gizli tutma gibi anlamlarının da olduğu görülür. Sözkonusu
anahtar aynı zamanda “arkan” adı verilen ve sırlara açılan
kapıları inisiye olmayanlara kapatan anahtardır. Sırlara
ulaşabilenler bunları saklı tutabilmelidirler. Mumyaların
üzerine konulan ankh sembolü, sözkonusu bedenlerin
sahiplerinin gelişim açısından yüksek bir noktaya
gelebilmeleri için defalarca doğup öleceğini ifade etmektedir.
Sözkonusu sembolün üzerinde bir daire şekli bulunmaktadır ve
bu daire başı ve sonu olmayanı simgelerken bu daire Mısır'da
“Ra”yı sembolize etmektedir. Semboldeki daire bir başka görüşe
göre de Sirius Sistemi’nin “Görünenin Ardındaki Görünmeyen
Spiritüel Güneş” in ve Semavi Yönetimin
ifadesidir. Bu sembolü anahtar olarak taşıyan kişi,
inisiyasyondan geçerek “Vazife Sezgisi Realitesi” aşamasına
gelmiş bir inisiye olarak kabul edilir. Bu aşamaya gelen bir
inisiye, Evrensel Yasa ve Prensiplerin gereklerinin yerine
getirilmesinde etken olarak çalışan, İsis ve Osiris ile de
temsil edilen vazife organizasyonunda şuurlu olarak hizmet
edebilecek bir duruma gelmiş kişi demektir ki, Göğün Kapısının
anahtarına sahip olmanın en derin anlamı ve sembolik açılımı
budur. |