Bu durumda,
"Ben" diye
ifade ettiğimiz kendimiz, yani kuantum benlik, yeterince
gerçek fakat zaman zaman net olmayan ve düzensiz değişen
sınırlara sahip, bir yerden bir yere kayan bir şeydir. Onun
dinamiğinden söz edebiliriz, fakat temel parçacığın pozisyon
ve momentumunu etraflıca belirleyemediğimiz gibi, onu da
belirleyemeyiz. Tözü vardır ama bu töz çeşitli yollarla
elimizden kaçıp kurtulur. Belli bir kesinlikle 'ben benim'
diyebilirim, ama bu benlik demekse kim ya da ne olduğumu
söylemek zor olacaktır. Temel parçacıkların bireysel
kimlikleri an be an düzensiz değişime sahip varoluşlardır.
Bireysel bir elektron yükü, kütlesi, dönüşümü hakkında her an
değişik şeyler söyleyebiliriz ve bir elektronu diğerinden
ayırabiliriz. Fakat şuurlu bir maksatla uzun zaman
koruyabildikleri sabit bir kimlikleri yoktur. Eğer ayırt
edilebilecek denli bireysel iki elektron birleşip daha sonra
ayrılırsa ortada yine iki elektron olacak ama bunların hiçbir
geçmişleri olmayacaktır. Hangisinin aslında hangisi olduğunu
sormak olanaksız hatta anlamsız olacaktır. Ancak, insan
şuurunun amaçlı ve bir maksada yönelik olarak kontrol altında
tuttuğu elektronlar seçme özgürlüğüyle bir maksada uygun
harekete geçeceklerdir, bu açıdan, insanı adeta bütünleşmiş
tek bir elektron gibi kabul edebiliriz.
"Şimdi", geçmiş içinde yok olup
giderken o zaman Ben olan benlik, beynin uzlaşımsal hafıza
sistemine
"geçmişte bir anı"
olarak kaydedilir. Kendisi yeni
bir dizi nöron yolu oluşturup karşılığında yoğunluk içindeki
enerjileri geri beslenmeye başlar. Bu, hafızanın Parfit ve
diğer filozoflarca da sözü edilen bildik anlamıdır. Fakat
kuantumsal görüşe göre, bir an önce ben olan benlik her yeni
deneyimin sonucunda oluşan yeni dalga fonksiyonlarının kendi
dalga fonksiyonuyla çakışması yüzünden, aynı zamanda hem bir
sonraki "şimdi" hem de gelecek benliğiyle bağlantılıdır.
Sonsuz Şimdi
Aslında Kuantum Teorisinde
anlatılan, birbiri içine geçmiş dalga fonksiyonları şuur
alanları ve şuur alanlarının inceden kabaya doğru uzanan
saçaklanmalarıdır. İç içe geçen ve sürekli yenilenen şuur
alanlarımızla hem
"An" daki
hem de gelecekteki oluşumları hazırlayan bizleriz. Öyleyse
bizler her zaman
"Sonsuz Şimdi" 'de yaşarız. Yani ben olan her bir benlik, an be
an bir sonraki ana alınıp orada hem uzlaşımsal anlamdaki
hafıza, hem eski anılarıyla hem de yeni deneyimlerle birbirine
bağlanır. Geçmişle şimdi arasındaki bu bitmeyen diyalogun
dinamiği, yeni bir kuantum sistem biçimlendirilmesi için dalga
fonksiyonlarının iç içe geçtiği iki temel parçacığın
dinamiğine benzer. Sadece bu durumda biçimlenen şey yeni bir
kuantum benliktir. Ben kısmen dün olduğum kişiyim
çünkü o kişi, şu an benim varlığımı oluşturan şeyin içine
katılmıştır. Kuantum mekaniksel terminolojide, geçmiş şimdiyle
bir geçiş ilişkisine girmiştir, çünkü hem geçmiş hem de şimdi
şuurun zemin durumunda dalga fonksiyonları üretirler.
|