Albert Einstein ve başkaları bu
düşünceyi araştırırken, genelde kabul gören olası bazı özel
faktörlerin yanında, başka faktörlerin de varlığını göz önünde
bulunduruyorlar ki, bunlar Kuantum sistemini belirlemektedir.
Bu ekstra determinizme edici faktörlere o,
"saklı değişkenler"
ismini verdi. Çünkü bunlar, alışılagelen
Kuantum reaksiyonları içerisinde etkin olan enerji, yoğunluk
ve akım gibi kesinlik içerisinde ölçülebilir faktörler
değildi. Belirli bir Kuantum reaksiyonunda etkin olan
faktörlerin değerlerinin bilinmesi şartıyla bugüne kadar
uygulandığı gibi sadece statik/ durağan/ değişmez metotları
kullanmak yerine, meydana gelen her bir reaksiyonun belirli
formunu önceden belirlemek daha uygun düşer. Matematikçi ve fizikçi John S. Bell
övgüye değer bir teorik çalışmasında, şayet saklı değişkenler
gerçekten varsa, bunların lokal olmaması gerektiğini öne
sürdü. Fizikte değişkenler; ancak belli bir zamanda ve
tanımlanmış bir yerde oldukları kesinlik içerisinde
belirtilebiliyorsa, lokal olarak tanımlanmaktadır. Saptanamaz
değişkenler, mekan sınırlaması olmaksızın, şaşırtıcı bir
biçimde zamanı aşan kapsayıcı karşılıklı reaksiyonlar
sergilerler. Lokal (saptanabilir) özellikleri olan
sistemlerde mümkün olmayan bu tür bir atılım, teorik olarak
saptanamaz özelliklere sahip sistemlerde zaman ve mekanın
ötesinde karşılıklı etkileşim gösterebilir. Cesaretli bir
hipotez, saklı değişkenler teorisinin önde gelen
savunucularından David Bohm, kitabı Wholeness and the
Implicate Order'de (Bütünsellik ve Saklı Düzen), Kuantum
reaksiyonlarının tümünün ilke olarak karşılıklı etkileşim
aracılığıyla kendi saklı değişkenlerinin aracılığıyla, zaman
ve mekanı aşarak birbirine ulaşabilir olduğunu söylüyor. Bu, Evon Harris Walker'e teorik mekanizmayı getirdi. Mekan ve
zamanı aşan kapsayan özelliklere sahip DDA'yı açıklayabilmek
için buna ihtiyacı vardı.
Parapsikoloji önündeki bu fırsatı
kaçırmadı ve Retro-PK denilen, zamanı aşan özel bir tür
Psikokinezinin varlığını tahmin etti. Bunun sıra dışı
özellikleri, Kuantum fiziksel ölçüm sorunu ile
ilişkilendirildiğinde daha iyi anlaşılacaktır. Yirmili-otuzlu
yıllarda Kuantum fiziği geliştirildiğinde, bugün dahi bilimsel
tartışmalarını çelişkilerin nesnesi olan bir sorun ortaya
çıktı; Kuantum fiziğinin ölçüm sorunu. Durum aşağı yukarı
şöyle; Kuantum reaksiyonlarını tarif eder
matematiğin yakından incelenmesi şunu gerektiriyor; bilardo
topları örneğinde gösterildiği gibi, sonuçlar probabilistiktir.
Fakat "Kuantum-bilardo topu-çarpmasının" iyi düşünülmüş
matematiksel niteliğinin anlamı, top pozisyonunun asli ölçümü
gerçekleştirilemediği müddetçe tanımlanamaz olmasıdır. İşte
tam burada Kuantum dünyasının yasaları sağlıklı insan aklı
tarafından izlenemez hale geliyor. Bu durumda hakiki bir ölçüm
gerçekleştirilinceye kadar top, mümkün olan tüm açı yollarında
eşzamanlı olarak geri döner! Fizikçilerin, aklını tamamen
kaybettikleri izlenimini önlemek için, şu anlaşılır
kılınmalıdır. Onlar, Kuantum sisteminin her bir ölçümü ya da
gözlemi altında, açı yollarından geçerli olan sadece bir tek
olasılık olduğu, hipopetik "Kuantum bilardo topunun" karmaşık
durumunun olası her yöne açılmasının asla mümkün olmadığını
belirtiyorlar.
Bir başka analoji, bu bilimsel
içeriğin karmaşıklığını anlaşılır kılmak için yardımcı
olabilir. Buzdolabının kapı raflarından birisinin içerisine
yerleştirilmiş bir yumurta düşünün. Yumurta, kuantum sistemini
temsil etmektedir. Durumlar, yumurtalıktaki çukurların
pozisyonlarıyla temsil edilmektedir. Kapalı bulunan buzdolabı
kapısı içerisindeki bir yumurtanın pozisyonu saptaması;
lokalliği açısından belirsizdir. Bu demektir ki, yumurtanın
belli bir yumurtalık çukuru içerisinde yer aldığı iddia
edilemez. O, eş zamanlı olarak tüm çukurlarda yer alabilir.
Ancak, gözlem ve ölçümde bulunabilmek için, kapı her
açıldığında yumurta orada, asıl yerinde. Nasıl ki buzdolabı içerisinde ne
olup olmadığının araştırılması ve bilinmesi için onu açmak
gerekiyorsa, aynı şekilde Kuantum sistemlerinin saklı
değişkenleri de tespit edilmeli; yoksa kuantum sistemlerinin
ölçümler arasındaki durumu, aynı kapalı bir buzdolabı gibi
belirsizlik gösterir.
|