Büyük
İskender İ.Ö. IV. yy.da Doğuyu ve Akdeniz Bölgesi’nin büyük bölgelerini
ele geçirip onları tek bir krallık altında birleştirdiğinde keskin bir
kültürel değişimin ortaya çıktığı görülür. Astroloji de, Mezopotamya ve
Mısır’daki kaynaklarından engellenmeden Yunanistan’a kadar ilerlemiş ve
daha da batıya doğru ilerlemeye devam etmiştir. Bu Helenistik Periyot da,
astroloji sabit bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Mezopotamya ve Mısır
Astrolojileri’nden farklılıkları olmasına ve Helenistik Dönem
Astrologları’nın da kendi aralarındaki farklılıklarına karşın temelde
hepsinde ortak bir şey bulunmaktadır:
-
Astroloji tanrıları gezegenlerde, sabit yıldızlarda,
Zodyak burçlarında ve maksatlarını, kendilerine denk gelen pozisyonlar
ve takımyıldızlar aracılığıyla ifade eden onluklarda tanımaktadır.
Yeryüzü bu suretle dünyanın merkezini oluştururken, gökyüzü,
yıldız-tanrılarıyla birlikte, kapalı bir küre olan dünyadan uzakta
bulunmaktadır.
-
Astroloji, doğruluğunun deney yoluyla kanıtlandığını
kabul eder. Bu, gökyüzü hareketleriyle dünyadaki hayatın
karşılaştırılmalı olarak gözlemlenmesiyle saptanabilir.
Bu iki ifadenin
kısaca açıklanması gerekmektedir.
Helenistik
astroloji insanları, doğayı ve kozmosu büyük bir ahenk içinde görmek
ister. Bugün kendimize sorduğumuz soru, bütün bu yıldızların doğanın ve
insanların gerçekten nasıl ahenk içinde çalıştığı olurken; astrolojinin
buna verdiği yanıt, benzerlik ve sempati prensibi ile şöyle olmaktadır:
Tanrılar gök cisimlerine bağlı olmakla kalmayıp aynı zamanda tüm
kozmosta görünmeden varlıklarını sürdürmektedirler. Dolayısıyla, bizlere
ışık ve sıcaklık bahşeden güneş tanrısı biz insanların içinde de
varolmaktadır. Sıra dışı bir sıcak kalplilik taşıyan bir kişiyle
karşılaşırsak bilelim ki “güneş”
onun içindedir ve üzerinde etki
sahibidir. Kalp, güneşin insanda varolduğu yerdir. Güneşin gücünün
bitkilerde ve metallerde de bulunduğu düşünülürdü. Altın güneşin
parlaklığına karşılık gelmekte ve dolayısıyla da güneşin gücü bu metalde
de bulunmaktadır. Sıra dışı denebilecek ölçüde güçlü şifa gücüne sahip
olan bitkilerde de benzer şekilde güneş etkiliydi.
Tüm diğer gezegenler ve Zodyak burçlarının da aynı zamanda bazı insan
nitelikleriyle ve organlarla, hayvanlarla, bitkilerle ve metallerle
bağlantılı olduğu düşünülürdü. Bu şekilde, gök cisimleriyle dünyadaki
cisim ve canlılar arasında bir “benzer
ilişkiler sistemi” kurulmuştu. Bu
benzerlikler sistemi nesnelere dışsal olarak bağlı olurken içsel olarak
ilahi güçlerle donatılmıştır ve astrolojinin dünya görüşünü şimdiki
haliyle oluşturmaktadır. Gördüğümüz her bir varlık ya da nesne,
Helenistik astrologlar için tek bir canlı, ilahi ortamda varolmaktadır.
Aynı zamanda modern astrolojide de, sadece benzer ilişkilerin
tanımlandığı ve (genelde kabul edildiği gibi) yıldızların doğrudan
etkilerinin gerçekte vurgulanmadığı belirtilmektedir. Astrolojik
gelenek, bütün kozmik güçlerin bu sempati ve benzerliklerine sıkı sıkıya
bağlıdır ve bu “astral sihir”
(Astralmagie) olarak
adlandırılabilir. İçeriğinde büyü olan birçok Eski Yunan papirüs
parşömenlerinde bununla karşılaşmaktayız, bu parşömenlerde çok yüzeysel
de olsa astrolojik hesapların yapılmış olduğunu görülmektedir. Burada
daha da önemli olan, gök cisimlerine ait tanrıların isimleridir; bu
isimler büyüde ve şifada da kullanılmaktadır.
[32]
Helenistik
Astroloji, tüm doğanın “canlandırılmış”
(beseelt) ya da
“hayat
kazandırılmış bir öz”ünün olduğunu
kabul etmektedir. Gerçekte, bu olmadan da, benzeşme işe yaramayacaktı.
Günümüzde tüm doğanın
“canlandırılmışlığına” inanamayanlar
astrolojiyi ciddiye almada güçlük yaşayacaklardır. Bu canlı doğaya
güvenenler (tıpkı doğa dinleri ve pek çok yeni dinsel harekette olduğu
gibi) en azından astrolojinin dünya görüşünü kabul etme konusunda iyi
bir vizyona sahiptir.
Yukarıda
anlattığımız astrolojinin dünya görüşü yalnızca görünür kozmosa aittir.
Tanrılar ve şeytanlar veya ilahi güçler tamamen bu dünyaya aittirler.
Yahudi, Hıristiyan veya İslami bakış açısına göre şunu söyleyebiliriz:
Astrolojinin tanrıları Yaradılış’a aittir. Onlar kendi başlarına gök
cisimlerinin ya da insanların yaratıcıları değildirler; hatta kendileri
yaratılmışlardır. Eski Yunan filozoflarından Platon (Eflatun) benzer
şekilde “Timaeus” ta da yaratıcı tanrının nasıl önce dünyayı ardından da
göksel cisimlerin tanrılarını yarattığından bahsetmektedir.
Dolayısıyla,
astroloji doğal olarak dünya görüşünü Yahudiliğe, Hıristiyanlığa ve
İslam Dini’ne tamamen adapte edebilmektedir; çünkü dünyayı yaratan bütün
bu dinlerin yaratıcı tanrısı aynı zamanda gök cisimlerini ve onların
tanrılarını da yaratmıştır. Bu bağlamda, büyük tektanrılı dinler de
çoktanrılı astrolojiyle, merkez aldıkları inancı bozmadan uyumlanma
sağlayabilirlerdi. Bu gerçekleşti ve astroloji her üç dinde de kabul
edildi, kabul edilirken bu çatışmasız gerçekleşmedi; astroloji kısmen
sert bir savaşın içindeydi, ancak zamanla kendine yeni takipçiler buldu. Helenistik
Astroloji’nin kadim bilginler arasında kabul edilişinde etkili olan
önemli bir nokta da Eski Yunan doğal bilimi ve kozmolojisinin jeosantrik
(jeosantrik: yerkürenin merkezine ait) dünya görüşüne olan uygun olup
olmadığıydı. Claudius Ptolemy (İ.S. 100-176) astroloji alanında yazdığı
“Tetrabiblos”da, Mısır Geleneğine ait kehanet niteliğindeki astrolojiyi
doğal bilimsel dünya görüşüne adapte etmeye çalışmış, bunu yaparken de
açıklamalarla ilgili imalara yer vermemiş ve ölçülü bir sunumla
yetinmiştir.
[33]
Erken modern döneme kadar kozmoloji ile ilgili sorular
konusundaki bilimsel otoritesine karşı çıkanın olmadığı Aristoteles
içinse hiçbir çelişki yoktu, o da benzer şekilde, etkileri eterin
ötesindeki dünyaya ulaşan parlak yıldızlarda tanrıları görüyordu. Eski
zamanlara ait geç dönem astrologları astrolojiyi rahiplerin bilgeliği
ile ilişkili görüyordu. Dolayısıyla Marcus Manilius da Fırat ve Nil
nehirlerinde rahiplere kozmos kanunlarına dair bilgilerini ilham olarak
sunanların tanrılar olduğunu bildirmektedir.[34] Manilius’un
astrolojik dünya görüşünde stoacı etki
(stoacılık: Helenistik döneme ait, genel olarak bireyin mutluluğunun
sağlanması ve korunması olarak özetlenebilen felsefe)
belirgin olarak görülmektedir.
Burada
Satürn ve çocukları çiftçi, esnaf, bankacı vs. ile birlikte görevlerini
yerine getirmektedir.
(Garin
100’den alınmıştır)
|