LEY HATLARININ ANADOLU’DAKİ KESİŞME NOKTALARI
Medeniyetler Beşiği
Anadolu’nun Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan köprüsünün
asıl adı İstanbul
şehridir. Bu köprü şehir görünenin ardındaki görünmeyende de
sırlarını hala saklamaktadır. Kimbilir belki de gelecek
İstanbul'un gizemlerini bizlere bir bir açarak; binlerce
yıldır herkesten saklanan evrensel kültürlere ait bazı
bilgilerin açığa çıkmasını sağlar. Neden olmasın?...
Antik çağlara kadar uzanan kadim bilgelik ekollerinin gizemli
bilgilerle elde ettikleri anlayışlar,
"Tanrının Bedeni"
sayılan evrenin sonsuzluğundan söz eder. Sonsuz bir evrenin
bir minicik parçacığı olan dünyamızsa, yeryüzündeki eğimleri,
oluşları sağlayan enerjetik güç merkezlerine sahiptir. Bu
merkezlerin her biri değişik türden bir güç yaymaktadır.
Özellikle bazı ülke ve şehirler kozmik enerjilerin ara
istasyonları görevini görerek belirli enerjetik dengelerin
kurulmasına ve yayılmasına neden olur.
Başka bir deyimle bu merkezler kuruluşlarındaki gizemli
bilgiler nedeniyle kadim zamanlardan beri, çok gelişmiş
uygarlıkların matematiksel hesaplarını yansıtma ve bizi
üzerinde düşünme görevini de üstlenmiş sayılırlar. Hem
otomatik bir şekilde kendi güçlerini sürekli yeniden
yaratmakta hem de bağlı oldukları kozmik birimlerden sürekli
enerji yansıtmaktadırlar. Ancak bu enerji merkezlerinin tümünü
maddesel mekanlarda, yerlerde, binalarda aramak da her zaman
doğru değildir.
Bizim bu gözlerimizle baksak da göremeyeceğimiz
(enerjetik bir değeri olduğu
için
beş duyu ile tespit edemeyeceğimiz) fizikte yer tutsada
salt enerjiden oluşan merkezler olabileceği gibi; maddesel
yansımalarıyla görünen halde olan yakınlarında, içlerinde
gezenleri psişik ve enerjetik olarak etkileyen maddi yani
tamamen görünür merkezlerde vardır. Antik ve ezoterik Mısır,
Yunan, Aztek, Maya ve İskandinav inanışları ve onların gizemli
sırları bu anlayışa iyi bir örnek teşkil eder. Ezoterik
öğretilerde, evrendeki merkezlerle dünyamızdaki merkezler
arasındaki ilişki gezegenimizin yüksek noktaları ve yeraltı
geçitIerinin aracılığılıyla sürdürülmektedir.
Bu
tür merkezler hangileri ve neredeler?
Kuram ve inanışa göre güç
merkezi dendiğinde akla gelen ilk yerler Mısır' daki Ehramlar
(başta Keops olmak üzere), And dağlarındaki yaşı bilinmeyen
kent ve uygarlık kalıntıları, Himalaya dağları, Tibet'in Lasha
kenti ve oradaki tapınakların oluşturduğu çember, Yunan
mitologyasına göre tanrıların konutu olan Olimpos dağı ve Doğu
Afrika'daki dağ silsileleri olarak bilinir. Tabii bunlar
arasında adı fazla geçmemiş İstanbul gibi gizemli kentler de
vardır.
Dünya'nın yüksek dağları, yerleri ki bunlar aynı zamanda,
kayıp kıtalar ve
kadim uygarlıklar kuramına ya da varsayımına da bağlıdırlar;
bir çeşit anten görevini görüyorlarsa, birer yansıtıcı olarak
kullanılıyorsa İstanbul'un yedi tepesi için benzer bir işlev
neden düşünülmesin?...
Kimi araştırmacılar, güç merkezi ve "anten"
denildiğinde, eskinin izlerini ve anılarını taşıyan sütunlara,
dikilitaşlara belirli bir önem ve işlev tanımaktalar; kimi
araştırmacılar ise, birer iletişim yolu olarak yeraltı
geçitlerine, dehlizlere daha önem vermekteler. İstanbul her
iki konuda zengin ve ilginç bir çeşitlemeye sahip olduğundan
yorumları ve örnekleri çoğaltmak her zaman olasıdır.
7
Tepeli Şehir
İstanbul, Roma gibi, yedi
tepe üzerinde kurulu, çok eskilere dayanan bir merkez kenttir.
Bu merkez kentin yedi tepe üzerine kurulmuş olması gizem aynı
zamanda da jeolojik ve topografik bir özelliktir. Başlangıç
olarak bu tepeleri bir sıralayalım ve anımsatalım:
1
- Sarayburnu tepesi
2
- Nuruosmaniye tepesi
3
- Beyazıt tepesi
4
- Fatih tepesi
5
- Sultanselim tepesi
6
- Edirnekapı tepesi
7
- Davutpaşa tepesi
Sıraladıktan sonra da bu tepelerde bulunan bazı yerleri de
eski ile bağlantılar kurarak saptayalım :
1
- Sarayburnu tepesi - Topkapı Sarayı ve Ayasofya
2
- Nuruosmaniye tepesi - Nuruosmaniye Camisi ve Çemberlitaş
3
- Beyazıt tepesi - Beyazıt ve Süleymaniye camileri
4
- Fatih tepesi - Fatih Camisi
5
- Sultanselim tepesi - Sultan Selim Camisi
6
- Edirnekapı tepesi - Tekfur Sarayı, Kariye Camisi
7
- Davutpaşa tepesi - Çukurbostan Sarnıcı (Ermiş Mocius
sarnıcı)
Yedi tepede değişik tarihlerde inşa edilen yedi ibadet yeri,
iki saray, gizemlerle donatılmış bir sütun ve eski bir ermişe
adanmış bir sarnıç var. Sayıların üzerinde biraz duralım:
tepelerin ve ibadet yerlerinin sayısı (yedi)
eşittir, geriye kalanları topladığımızda elde ettiğimiz sayı
dörttür, yedi ile dört ise eşittir onbir.
Bu üç
sayı (dört, yedi, on bir) üzerine durup bunların, çeşitli
inanış ve kültürlerdeki, değer ve anlamlarını sıralayalım:
- Dört: Yunan felsefecisi ve
matematikçisi Fisagoras'a göre bu sayının anlamı "doğruluk",
"adalet" ve "dünya"
dır;
Türk mitolojisine
baktığımızda: Göktürklerde dört yönü temsil eden dört tanrı
buluruz; Şamanların hırkalarında dört adet çıngırak vardır;
Abakan Türklerinin kutsal törenleri dört kutsal kayın ağacının
yanında yapılırdı; ilk kez cennetten çıkma olan atın dört gözü
vardı.
Başka kaynakları incelediğimizde; gizemsel ve ezoterik
inançlara göre dört tanrıyı, dolayısıyla en üstün yüceliği,
simgeleyen sayıdır ve ilginçtir ki, bazı dinlerde tanrının adı
da dört harften oluşmaktadır, örneğin;
Latince'de Deus
Mısır' da Amun
Sümer' de Jabe
Asur' da Adad
İran' da Sire
Tatarlar' da İtga
Yahudiler'de Yhvh
İhvan-ı Safa'nın "Risaleler"inde
ise dört aşağıda olduğu gibi değerlendirilir:
"Tanrı, tabiattaki her şeyi dört grup halinde yarattı. Mesela
sıcaklık ve soğukluk, kuruluk ve nemlilikten oluşan dört
fiziki özellik; ateş, hava, su ve topraktan meydana gelen dört
unsur; kan, balgam, sarı ve karasafradan oluşan dört
salgı;dört mevsim... dört esas yön... dört rüzgar...takım
yıldızlara göre tayin edilen dört yön, metaller, bitkiler,
hayvanlar ve insanlardan oluşan dört ürün." Bundan
başka dört ölümsüzlüğün, dayanıklılığın, ısrarın, başarının ve
umudun sayısı olarak da bilinir.Dört ikinin karesinden
oluştuğundan gelişmiş bir sayı olarak kabul edilir. Kare ise
maddede eşitlik ve dengeyi sağlamaktadır. Kare şekil olarak da
sembolizmde Dünya Küresini simgeler.
- Yedi: "Yedinin
kutsal bir nitelik taşıdığı inancı Anadolu ile onun
komşularıyla olan ilişkilerinde ortaya çıkıyor. Yedi çok
önemli bir sayıdır. Mısır, Sümer, Akad, İran, Hint, Hitit daha
sonra Yunan, Roma uluslarının düşüncesinde yedinin ayrı bir
önemi, bir kutsallığı vardır sayı olarak. Genellikle kutlu,
uğurlu sayılır." Tanrısallığın sembolüdür. Örneğin: Yedi kat
gök, yedi kat yerin altı inançları; yedi yerden yamalı, yedi
iklim, yedi deniz, yedi başlı yılan v.b deyimleriyle yedinin
önemi belirtilmeye çalışılmıştır. Yedi sembolizmde Tanrıyla
dünyayı birleştiren bir sayı olarak tanınır. Çünkü üç,
teslisde olduğu yaradan, yaşatan ve öldürenin, dört ise hava,
ateş, su ve toprak elemanlarının oluşturduğu Dünya'nın sayısı
ve simgesidir. Diğer bir yaklaşımla Yedi yerle göğü
birleştiren tanrısallığın da sembolü olan bir sayıdır. Dört
dünyayla üç de gökle ilgilidir. Dünyada elde edilebilecek en
son bilgiler 7'den verilir. Yedi hareket halindeki evrenin
olduğu gibi uzayın ve zamanın da toplamını simgeler. Bu
bakımdan Apokolips'in şifreli sayısıdır. Yedi aynı zamanda
Güneş'e ait olup eril bir sayıdır.
- Onbir: (ilk kez
dört artı üç, yani iki kez tanrının sayısı ile dünyanın
sayısı) Onbir tartışmalı bir sayıdır ve genelde şansı ve gizli
refahı simgeler. Hakimiyetin, gücün, cesaretin, mücadele ve
başarının sayısı olarak bilinir. Onbiri suçluları takibeden ve
suçları araştıran tehlikeli bir sayı kabul eden inançlar
olduğu gibi Rene Guenon gibi onun hieoros gamos’un yani
mikrokozmosla makrokozmosun kutsal evliliğinin büyük sayısı
olduğunu söyleyenler de vardır.
Sayılara kapılıp İstanbul' dan ve yedi tepelerinden
sanki bir hayli uzaklaştık gibi gözükse de belirli sayıların
gizemsel anlamları üzerinde durmamızın nedeni, tepelerle
ilgili sayıları incelediğimizde, bunların da tepelerdeki güç
potansiyelini kanıtlamaları, en azından işaret etmeleridir.
Örneğin: Rumeli Hisarı'nın yedi burcu ile İstanbul'un yedi
tepesi arasında bir bağlantı kurulabilir. " ... yaklaşık 500
metre yükseklikten deniz tarafından bakıldığında Rumeli
Hisarı'nın konumu, Osmanlıca bir tür elyazısı şekli olan Hattı
Kufi ile yazılmış Muhammed sözcüğü yazmaktadır bir başka
açıdan bakıldığında ise bu kez Arapça Mehmet sözcüğü
yazmaktadır.
Ve böylece, Rumeli Hisarı da bir başka inanışa yol açarak
kentimizin gizemler yaratan, gizemler taşıyan mekanları
arasında yerini bulmuş oluyor.
|