Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

HERMETİK ÖĞRETİ’DE İNİSİYASYON - 1

  Başlangıcından bu güne kadar yeryüzünde yaşamış inisiyeler içinde beşeriyeti belkide en fazla etkilemiş olanı Hermes’tir. Tarihsel belgelere göre, kadim dünyanın bu bilge kişisi Tanrı’nın  vahyini yeryüzüne ilk taşıyandı. Matematik, mimari, tıp ve astronomiyle ilgili  ilk bilgiler ona bahşedilmiş, ilk elbiseyi bile o dikmiş, ilk yazıyı o yazmıştı. MU inanışına ait kutsal metinlerden oluşan “Mısır’ın Ölüler Kitabı” nın ilk bozulmamış hali ve önemli metinleri de onun elinden çıkmıştı.

  Kadim Mısır’da Hermes’e Thot denirdi. Sümerler onu Ningşzidda adıyla biliyorlardı. Kadim Yunanlılar ise ona “üç kere yüce” anlamında olmak üzere Hermes Trismegistus diyordu. Museviler’in ezoterik geleneği içinde Kabalacılar Hermes’i  gizemli peygamber Enok ile eş tutmaktaydılar. Bilindiği gibi, Hermes; Kur’an’da İdris Peygamber olarak geçer.

  Hermes’in öğretisi kadim Mısır uygarlığının temel kaynağı idi. Kadim Mısır’da IV.Amenofis tarafından Mısır’ın resmi dini olarak yaygınlaştırılmaya çalışılan ilk tek tanrılı din Hermes tarafından Atlantis’ten Mısır’a taşınmış olan “MU Dini” idi. İslamiyet’ten önce yeryüzünde var olan üç tek tanrılı dinden biri olan ve Kur’an’da da(1) tek tanrılı ve kitaplı dinlerden biri olarak geçen Sabiilik’in (2) kutsal kitabı, Hermes’in oğluna verdiği öğütleri topladığı ünlü eseri “Malaakat-ul Hermes”ti. Ünlü İslam düşünürü  El Kındi “Hiçbir filozof bu kitapta bir eksik bulamaz.” demiştir.

  Kadim Mısır’ın Gizemli Öğretisi
  Hermesçilik (Hermetism) kadim Mısır’ın en gizemli öğretisi olarak bilinir. Günümüz bilim dünyasının, nasıl olupta ortaya çıktığını bir türlü açıklayamadığı bu Antik Mısır uygarlığının M.Ö.13oo’lü  yıllarda varlığını sürdürdüğü öne sürülmüştür. Buna göre, kadim Mısır uygarlığı; hem MU, hem de Atlantis uygarlıklarının kuzey doğu Afrika toprakları üzerinde kurdukları iki ayrı koloninin tufandan sonra, zaman içerisinde birleşmelerinden ortaya çıkmıştır. Her iki kolonide de başlangıçta tek tanrılı inanç disiplini ve ezoterik öğreti geçerli iken, MU kolonisi bir süre sonra yozlaşarak çok tanrılı inanç disiplinine geçmiş, Thot tarafından kurulan Atlantis kolonisi ise, Osiris inanç sistemini uygulamayı sürdürmüştür.

  Tüm bunlardan, kadim Mısır halkının MU ve Atlantis kökenli oldukları anlaşılmaktadır. “Kopt” olarak bilinen bu en eski yerli halk, günümüzde yoğunlukla olmamakla birlikte halen Mısır Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamaktadır. Hatta günümüzdeki Mısır’da bağımsız bir Kopt Patrikliği bile bulunmaktadır. Mısır demek olan “egypté”, “egipt”, “yekiptos” sözcükleri “kopt” sözcüğünün türevleridir. Türkçe’deki “kıpti” sözcüğü de “kopt” dan türemiştir. Ama biz genellikle bunu yanlış kullanır ve Romanlar’a kıpti deriz(3).

  Bir başka varsayıma göre, Osiris’in müridlerinden  olan ve ondan 6ooo yıl sonra yaşayan Thot; günümüzden 16 bin yıl önce beraberinde bir güç ile Atlantis’ten gelerek, Nil Deltası’na çıkmış; burada bir koloni kurup, bu bölgenin yerel tanrısı olarak kabul edilmişti. Thot’un yaydığı Osiris öğretisi özellikle Yunanlılar’ın Hermopolis (Hermes’in kenti) diye adlandırdıkları, günümüzde ise, Achmunein(Aşmuneyn) diye anılan bir orta Mısır kentinde etkili olmuştur. Sais’te bir tapınak inşa ettiren Thot için Mısır’ın ünlü “Ölüler Kitabı”nda “İlahi Kelamın Efendisi  diye söz edilir. Hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmeyen Hermes (Thot), yaymış olduğu öğretinin orijinalliği ve yüksek enerjisi sayesinde çağlar boyunca sayısız kişiyi etkilemiş ve bir çok inisiyatik kurumun bilgi temelini oluşturmuştur.

Sonraki Bölüm >>


(1)Kur’an, Bakara 62.

(2)Sabiiler’in kutsal kitabının adı “Malakat-ul Hermes” idi. Bu kitapta Hermes’in yani, İdris Peygamber’in  oğluna verdiği öğütler toplanmıştı. İslam filozoflarından El Kındi, hiçbir bilginin Sabilik’in bu kutsal kitabında eksik bulamayacağını söylemişti. Sabiiler “varlığın birliği”ne inanırlardı. Onlara göre Yaradan, “sınırı olmayan bir birlik”ti. Işık, Sabiilik’te kutsal bir kavramdı; bu nedenle, tüm ibadetleri ışık eksenliydi. Sabiileri’in sadece üç farz namazı vardı. Güneş ışıklarının toprağa ilk dokunduğu zaman kılınan sabah namazı, güneş ışıklarının gökyüzünde en tepe noktaya vardığı zamandaki öğle namazı ve güneş batarken kıldıkları akşam namazı. Sabiiler’in namazlarında; “secde” toprağa değen ışığı eğilip öperek saygı göstermenin ifadesiydi. Sabiiler ay takvimine göre yılda bir ay boyunca güneşin(ışığın) doğuşundan – batışına kadar hiçbir şey yiyip içmezler, ışığa olan saygılarını bu şekilde ortaya koyarlardı. Sabiiler, Mekke’deki kabeyi “Tanrı Evi” olarak kabul ederler ve hac için orayı ziyarete bu niyetle giderlerdi. Semavi dinlerin ortaya çıkışından önce, çok geniş bir coğrafyada yayılan Sabiilik başlangıçta tek tanrılı bir din olmasına karşın, zamanla yozlaşmış; İdris Peygamber olan Hermes’ten gelen tek tanrı inancı, bu inancın sembollerinin tanrılara dönüştürülmesiyle saptırıldı. Bu dejenerasyon içinde, daha sonraki Sabiiler; güneşi ve yıldızları tanrı olarak kabul ederek, inanışlarının kökeninden uzaklaşmış oldular. 

(3)Birleşmiş Milletler’in eski genel sekreterlerinden Butrosgali de bir kopttur.

 

© Astroset 2004-2010