Hermes’te konuşmanın gücü ve sesin etkisi
Hermes’in güçlü varlığı ve
yaydığı tesir, bir bilgi külliyatını binlerce yıl beriye
taşımıştır. Mısır hiyerogliflerindeki “ibis kuşu” onu
temsilen çizilir. Ayrıca, Nil Deltası’na gelmeden önce, ora
halkı tarafından kutsal sayılan maymun başlı bir varlık da
daha sonraları Hermes’in simgesi olarak kullanılmıştır.
Hermes’in etkisi, düşünsel çalışma gerektiren her alanda
etkili olmuş ve kendisine bir çok özellikler atfedilmiştir.
Sadece Merkür Gezegeniyle değil, ay ile de özdeşleştirilen ve
“Ay Tanrısı” olarak da anılan Hermes,
“zamanı ölçen ve
hesaplayan tanrı” olarak tarihe geçmiştir.
Yerinde ve etkili
konuşmanın gücü ve sesin etkisi konusundaki derin bilgisi
sayesinde, doğru tonlamalarla istediği her şeyi gerçekleştirdiği söylenir. Bu nedenle, Menfis teolojisinde
Ptah’ın dili, “Evreni doğuran
Tanrı eyleminin yayınımı”
şeklinde ifade edilmiştir. Sesin ve sözün etkisi ve hatta
ilahi niteliği, eskiden beri bilinen bir gerçektir. Kadim
kozmolojik bilgilerde, “Daha
hiçbir şey var olmamışken, söz vardı...”
denir.
Örneğin, Yuhanna İncili bu Hermetik kavramla başlar:
“Başlangıçta söz vardı ve söz Tanrı’yla birlikteydi ve söz
Tanrı’ydı. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu ve olan hiçbir
şey O’nsuz olmadı.Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.
Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu alt edememişti." İsa
Peygambere de, "Tanrı’nın
kelamı" denir; o,"yaşayan söz"dür
ve “sözün kudretinin somut hali”
olarak tanımlanır.
Hermesin Kayıp Sözleri (Hermetika)
Güzel
konuşma sanatı olan “retorik”
başlıbaşına bir bilimdir.
Retorik, sözün üstün değere erişme yollarını gösteren ve söz
söyleme sanatlarını inceleyen bilim dalıdır. İşte bu bilimin
en kadim üstadı olan Hermes; dili tüm kıvraklığıyla kullanıp,
öğretisini etkili kılmak için ondan yararlanmıştır. Hermes’in,
“Tanrıların yazıcısı”
ve “sözün efendisi”
olarak betimlenmesi bundandır. Hermes tüm bilgeliğini güçlü
sözlerle retorik sanatının inceliklerini kullanarak
aktarmıştır. Bununla birlikte, Hermetika’nın 15.ci kitabında
bakın nasıl uyarıyor o zamanki kitap yazarlarını ve
çevirmenleri:
Öğretilerim daha anlaşılmaz görünecek gelecek zamanlarda, tercüme edildiklerinde bizim ana dilimizden Yunanlılar’ın diline. Çeviri, anlamların çoğunu çarpıtacaktır.
Bizim ana dilimizde ifade edildiklerinde, öğretiler açık
ve sadedir. Çünkü bir Mısırlı sözcüğünün
kendi sesi, anlattığı eşeyin tınısını taşır.
Bu nedenle, olası tüm önlemler alınmalıdır; Yunanca’ya
çevrilerek bu kutsal satırların bozulmasını önlemek için!
Yunanca; göz boyayan bir dildir. Bu nedenle benim sözcüklerimin inandırıcı etkisini taşıyamaz.
Hermetika’da Tanrı bir söz söyler, bununla yaratılışın kaotik
suları sakinleşir. Bu söz, Tanrısal düşüncenin dışa
vurumudur. Tezahürat; ide ile başlar, söz ile somutlaşır. Söz,
idenin dışa vurumudur(4). Bu durumun Hermetika’da şu şekilde
ifade bulduğunu görüyoruz:
Atum’un kelamı doğurgan suların üzerine düştü
ve onları tüm formlara gebe bıraktı.
Sözün ahengiyle düzen kazanarak vücut buldu 4 element,
birleşerek yataratmak üzere canlı varlıkların neslini.
İlk
Çağ düşünürlerinden ünlü Platon, Hermes’in sayısız icadını
kabul etmiştir. Hermes için “Thot” adını
(M.Ö.2.y.y.’da) Heredot icat etmiştir. Zaman içinde, asıl adı
Hermes olan Thot’u o zamanki öteki tanrılardan ayırt etmek
için, ona “trismegistus” (üç kez yüce) ünvanını
benimsemişlerdir. Üç kez yüce oluşunun açılımı ise;
“doğa üstü
güçlerde üstad”,
“simyada üstad”,
ve
“olağan üstü bilgide ve etkide
üstad” dır. Ayrıca Hermes,
“kral”, “büyük rahip”
ve “öğreti kurucusu”
olarak da kabul edilmiştir. Çünkü; astroloji, mimari,
geometri, tıp, retorik ve inanç disiplini konularını kapsayan
her türlü bilgiyi Hermes’in indirmiş olduğu söylenir. Tüm
bunlara ek olarak, Hermes; kadim Yunanlılar tarafından
“piramitlerin mimarı”
olarak da tanınır. Gize’deki Keops, Kefren ve Mikerinos piramitlerinin tufan öncesi teknolojisi kullanılarak Hermes rahipleri tarafından inşa edildikleri ve bugün sanıldığı gibi
sadece birer firavun mezarı olmadıkları ve birer enerji
jeneratörleri oldukları söylenir. Ayrıca, piramitler;
inisiyasyon eğitimlerinin verildiği ve törenlerinin yapıldığı
birer mabettir. Bu piramitlerin benzerlerinin Mars Gezegeni
yüzeyinde de bulunduğu, elimize geçen son bilgiler
arasındadır.
Yunanlı tarihçi Heredot, ilk üç pramidin ve Sfenks’in tufan
öncesinde yapıldığını doğruluyor. Bu saptamayı, ünlü
araştırmacı Zecharia SITCHIN da “Gökyüzüne Merdiven” adlı
kitabında tarihsel belgelere dayalı olarak yapmış bulunuyor.
Mısırlı rahipler, Herodot’a; bu piramitlerin tufandan önce
Mısır’ı yöneten Firavun Surid döneminde Hermes rahiplerinin “üstadlık sırları”nı
daha sonraki nesillere aktarmak amacıyla inşa ettiklerini ve
aradan 341 nesil geçtiğini söylemişlerdir. Kabaca bir hesap
yapacak olursak; piramitlerin günümüzden 12-13 bin yıl önce
inşa edildikleri anlaşılmaktadır. Özellikle Keops Piramidi’yle
ilgili bulgular; bu piramidin çok özel bir yapı olduğunu ve
bulunduğu yere özellikle yerleştirildiğini gözler önüne
sermektedir. Yapımındaki ölçüler, binlerce yıldan bu yana
aritmetik ve geometri bilimlerini kullanan büyük
mimarların eseri olduğunun kanıtı niteliğinde
görünmektedir.Yine Z.Sitchin’in “Gökyüzüne
Merdiven” adlı kitabında bununla
ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.
|