Tekamülcü
ruhçuluk (Neo Spiritüalist) bilgilerimize göre, dünya bir
tekamül okuludur. Her tufan bir öğretim döneminin sonunu ve
yeni bir öğretim döneminin başlangıcını oluşturur. Öğretimin
son bulması, o devre içinde uygulanan eğitimin son bulması
demektir. Tekamüle bağlı
bir ayıklanma sonunda yeni bir devre başlar ve tekamül süreci
helezon şeklindeki gelişimini
sürdürür.
Devre Sonu’nun Özellikleri İçinde bulunduğumuz devrenin bitiş günlerindeyiz.
6-7 bin yıllık devrenin son günleri, ezoterik anlamda Maya
takvimine de uygun olarak 2012’yle birlikte yeni spiritüel bir
dönem başlıyor… Bu devre bir ayıklanma, liyakatlerin ortaya
çıkması, insanı evrenle bir kılan bilginin alınması
devresidir. Devre sonu, makul vicdanın, temiz duyguların ve
sezgilerin, cehit ve sabrın karşılık görebileceği, sınavını
veren herkesin yeni dönemin enerjilerini rahat kullanabileceği
bir devredir. Yani evrensel yasalarla uyum içinde olan her
insan hangi öğreti veya dinden olursa olsun, bu spiritüel
enerjilerin daha hızlı yayılımından hoşnut kalacak, kendini
arınmış, duru, saf ve huzurlu hissedecektir. Her yönden,
semadan, uzaydan, yerden gelen yardımlarla, kurtulmak için
kurtarmamız yani birbirimize sevgiyle, hoşgörüyle, iyilikle,
merhametle davranmamız gereken bir devredir. Devre sonunda
kişisel kanaatlerin hiçbir önemi yoktur. Büyük bir dikkat ve
sabırla olayların gelişmesini beklemek, yeniliklere kendimizi
hazırlamak, daha uyanık ve şeffaf bir muhakeme sahibi olmak
son derece faydalıdır çünkü kim olursak olalım her düzeyden
hepimizi çok şaşırtacak olaylar dizisi ile karşılaşmamız adeta
bir mukadderdir… Bu tip şaşırtıcı olaylarla bu ara sık sık
karşılaşıyor ya da duyuyorsanız bilin ki, sizde kendi
kıyametinizi yani kendi uyanışınızı yaşamaya başlamışsınız…
Tekamül
hem toplumsal, hem de bireyseldir. Bireyin anlayış ve
duyuşundaki değişimler şuur değişimine neden olur. Bireyin
şuursal içeriğindeki değerlerin yeni bilgi ile tartılıp düzene
sokulması da realite yani anlayış değişimine neden olacaktır.
Dünya tekamül düzeni yeni devresinin içinde hızla yol alırken
hepimizi üzüntü ve korkuya salan büyük afetler ortaya
çıkabilir. Bu afetleri doğal nedenlerle açıklamak, birtakım
yerli yersiz açıklamalarla işlerine geldiği gibi yorumlamak
isteyenler olabilir. Zaten olaylar, anlayabilenler için ders
ve bilgi kaynağı, anlayamayanlar için ise bir uyarıdır.
Maya Takvimine göre 2012 Yeni Bir Başlangıcı Simgeliyor
Her yılın
kozmik bir değeri, güneş sisteminde dengesel bir karşıtı
vardır. Bu karşıt dengelenme %100’e ulaşıncaya kadar beşeri
tekamülün dalgalanmaları, iniş çıkışları sürüp gidebilir.
Sonuç, Dünya Okulu’nun öğretim devresinin sona ermesidir. Bu,
yokoluş demek değildir. Yeni bir devrenin, yeni bir dönemin
başlayacağının müjdesidir. Bütün yaşam uyanmak, aydınlanmak,
evreni, doğayı, kendimizi tanımak, şuurun en derin ve en
yüksek yerindeki özü bulabilmek içindir. Uyurgezer bir
insanlık yerini uyanık şuurlara sahip bir insanlık ailesine
bırakacak, aklın imkan sınırları aşılacak ve insanlar sadece
enerji tüketen varlıklar olmaktan çıkıp değişimin gizli gücü
ile enerji üreten varlıklar haline geleceklerdir.
Bizim hala
bir insanlık birliği yaratamamamızın bir nedeni de bize
bırakılan mirastan dolayıdır: Geçmiş yüzyılların insanlarının
enkarnasyon yüklerinden sorumlu değiliz ama sonuçlarından
bizde etkilenir durumdayız. Bunlar bazı karmik yüklerdir (bu
durumun, Hristiyanlık’taki batıl itikat olan “ebedi
günah” ile karıştırılmamasını dileriz…). Bunlara
bizlerin karmik yükleri de diyebiliriz çünkü geçmişte de
bedenlendik, gelecekte de bedenleneceğiz ta ki dünya okulunu
bitirene dek, yani yükler aslında sürekli enkarne olan
varlıklar olarak yine bizlerin yükleridir. Bunların getirdiği
bazı zorunluluklar ve oluşmuş bazı alanlar vardır. Bu alanlar
henüz ortadan kalkmamış olduğu için, epey bir çaba
gerekmektedir. Bunlar doğrudan doğruya bizim elimizde olmayan
işlerdir. Yani şu andaki insanların nelerden hoşlandığı,
neleri kale aldığı ya da almadığı meselesinde doğrudan doğruya
sorumluluk varlığın kendisine ait değildir. Çoğu sorumluluklar
dolaylı olarak ortaya çıkmıştır. Elimizde olmayan
sorumluluklar haline gelmiştir. Örneğin, bizim Türkiye olarak
içinde bulunduğumuz büyük zorlukların kaynakları ve kökleri
Osmanlılar’a kadar gider.
Devre Sonu’nun
Hedefleri Devre sonunun bize gösterdiği hedefler
vardır. Bunlar hiçbir ulusa, ideolojiye ait hedefler değildir.
Devre sonu, elinde bulunan içsel gelişim olanaklarını
(“nimetleri”) kullanmamız için sanki bize yalvarmaktadır.
Oysaki bizler hala eskiyi denemekte ısrar ediyoruz Ama tüm bu
direnmelere rağmen, inkar edilemeyecek bir değişim sürüp
gitmektedir. Devre sonu, bizlere sunduğu yeni yeni
olanaklarıyla statükonun asla korunamayacağını göstermeye
çalışıyor. Çünkü, tekamül süreci evrenin en büyük olgusudur.
Gelişme ve değişme her yerde, her şekliyle vardır. Gelişim ve
değişim sadece ruhsal bir olay değil, aynı zamanda maddesel
bir olaydır.
Dünya
Okulu’nda bu kadar çeşitli din, felsefe ve inanç olmasının
nedeni; dünya üzerindeki ayrı tekamül düzeylerinden ve ayrı
devrelerden gelen varlıkların bilgi ve deneyim bakımından
gelişmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı dünya tekamülünü
tamamlamak güçtür. Her türlü çelişki bizim dünyamızdadır.
Gerçeğin bir elden ötekine bozulmadan geçmesi büyük bir
kısmettir. Bu nedenle, dünyanın sürekli şaşkınlık veren
olaylarla dolu olması son devrenin niteliğidir. Verilen
bilgilere göre, iyi ile kötünün ayırt edileceği, birinin
alınıp ötekinin bırakılacağı ayıklanma süreci başlayalı çok
olmuştur.
Dünya
gezegeninin ulaşacağı tekamül düzeyinin yani “yeni insanlık”
düzeyinin gereği olarak, her ulus kendi içsel gelişim
ihtiyaçları yönünde hızla ilerlemektedir. Ulusların hatalarla
dolu geçmişlerinin kefareti ağır bedellerle ödenmekte,
şuurlanma ya da uyanma haline geçebilmek için harcanan emek ve
çaba, ıstırabı dayanılması güç bir duruma sokmaktadır.
İnsanlığın en yüksek hırs ve bencillik devrini yaşıyoruz.
Daima almak ve doymamak gibi bir idraksizliğin çilesini çeke
çeke doymak ve vermek aşamasına gelmek gibi evrensel bir
mutluluğu yaşama realitesine geleceğimiz tüm kadim bilgilerde
söylenmektedir. Bu tür bir yaşamın gerçekleşmesi ancak bilgi
ve sevgi ile olacaktır. |