Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

Maya Takvimi ve Küresel Değişim

  Başta da demiştik ki, Maya Takvimine göre, her yılın kozmik bir değeri, güneş sisteminde dengesel bir karşıtı vardır. Bu karşıt dengelenme %100’e ulaşıncaya kadar beşeri tekamülün dalgalanmaları, iniş çıkışları sürüp gidebilir. Sonuç, Dünya Okulu’nun öğretim devresinin sona ermesidir. Bu, yokoluş demek değildir. Yeni bir devrenin, yeni bir dönemin başlayacağının müjdesidir. Bütün yaşam uyanmak, aydınlanmak, evreni, doğayı, kendimizi tanımak, şuurun en derin ve en yüksek yerindeki özü bulabilmek için vardır.

  Değişim sevgi ve bilgiyle olur
  Değişim sadece dünyanın kendisi üzerinde değil, Güneş sisteminde de olacaktır. Gezegenlerin kendilerinde fiziksel bakımdan değişiklikler olacağı gibi, ayrıca oralarda yaşayan varlıkların yaşayışlarında da değişikliklerin olacağı ve onların da bunu beklediğini söyleyen pek çok ezoterik metin vardır.  Bu değişiklik sadece dünyasal yani beşeri değildir. İnançlar ve düşünceler üzerinde oluşacak değişikliklerin hepsi belli bir idrak düzeyinden sonra, kendiliğinden olacak şeylerdir. Bilimde, dinde, doğayı anlayışta, beşeri ilişkilerde değişiklikler olacaktır. Bunlar, idrakin yükselmesinden sonra ikinci derecede olacak şeylerdir.

  Ruh varlığının amacı maddeyi kullanmaktır, ona prangalı bir esir olmak değil. Evren, her yönüyle, maddeyi kullanan ruhun öyküsüdür. Ruhsuz, sevgisiz, duygusuz ve yüreksiz bir yaşamın ipine sarılmanın ıstırabına son verme zamanı devre sonunda gerçekleşmektedir. Maddeyi ruhsallaştırma gayretlerine karşılık, yapılan gerçek psişik araştırmalar maddeyi aşıp geçen bir cevherin, bir özün varlığını giderek daha belirgin olarak ortaya çıkarmaktadır.

  Bilgi devrinin, gerçeğin ve doğru olanın önünde hiçbir dünya gücü duramaz. İdraklerde uyanan iç ışıkla bütün sahte, yalancı, karanlık olan söz ve fiillerin aldatıcılığı devre sonunda ortadan kalkacaktır. Bunu sağlayacak olansa vicdan uyanıklığıdır, korkulması gereken İlahi Güç işte budur. Vicdan uyanıklığının silahı ise bilgidir.

  Sonsuz Tekamül
  İnsan sonsuz tekamüle layık fakat dar kapasiteli bir varlıktır, kapasitesini kendiliğinden genişletemez. Eğer antenleri açık, şuuru uyanıksa o zaman kendisine gelen tesirleri alır, anlayışı ve idraki artar, kendini tanır, maksatlı faaliyetlere başlar. İnancımız ve bilgimiz ancak fiillerle gerçekleşir. Felsefe, teori devri bitti; insanlık ancak uygulamayla, deneyim ve görgüyle, özellikle ruh hallerini yaşayarak tekamül edebileceği bir devrededir. Altın çağ ya de Yeni İnsanlık dönemi adı verilen dönemde uygulama ve pratik yapma birinci sırada yer alacaktır.

  Birlik ve beraberlik uygulamasını en yoğun şekilde yapmak zorunda olduğumuz bir devredeyiz. Bu nedenle, hiç durmadan her yanımızdan basınç altındayız buna, “Rahman ve Rahim olan şuurda uyandırıcı etki” de diyebiliriz, enerjetik bedenlerimiz bile basınç altındadır. Hatta asıl basıncı onlar yiyor. Çünkü, Yukarı’dan gelen tesirler doğrudan doğruya fizik bedenimize ulaşmaz. Önce görünmeyen bedenlerimize, oradan da fizik bedenimize yansır. Bir çok rahatsızlıklar, astral bedendeki kaymalardan meydana gelir. Bunun da nedeni fizik bedenle olan bağlantısının azalmış olmasından dolayıdır. Bu rahatsızlıkların çoğu, psikolojik rahatsızlıklardır: Huzursuzluk, depresif, durumlar, sinirlilik, kavgacılık, nefret, düşmanlık, kin. İnsanda meydana gelen baskı tesirlerinin nedeni, özellikle beyin, şuur ve şuur altı mekanizmalarımızdaki  bir takım şaşkınlıklardan ve anlayış darlığındandır.

  Şuurda Uyanmak
 
“Şuurda uyandırıcı Rahman ve Rahim Olan’ın etkisi
”ne karşın miskinlik ve atalet içinde yaşayanlar da az değildir. Miskinlik beşeri bir rahatsızlıktır. Dinamizm ve çok hareketlilik içinde de miskinlik sürüp gidebilir. Kendini tanıma çerçevesinde sahte benliklerini kontrol altına alma cehti sergileyememek miskinliktir, kendini madde içinde yitirmişliktir. İçinde bulunduğumuz devre sonunun şu bitiş günlerinde dünya yaşamı, tüm konforu ve teknolojik harikalarıyla beraber  tüm beşeriyeti tam bir miskinliğe ve atalete sevketmiş durumdadır.  Yani, beşeriyeti gerçek hedefine ilerleme cehtinden  alıkoymuştur. İnsanlar, beşeri koşullandırmalar ve maddenin cezbedici etkisiyle oluşturulan yapay hedef ve ihtiyaçlar peşinde koşturmaktadırlar. Bireyin yapay hedefler peşinde koşması, onun bir tür atalet içinde olmasına yol açmaktadır. Tanrı’nın sıfat isimlerinden biri “El-faal”dir; yani, aktif, hareketli ve etkin. Yüce Tanrı bizleri de hareketli, aktif, ataletten uzak görmek istemektedir. Ataletten ve miskinlikten çıkmamız için, Ruhsal İdare Mekanizması’nın  yasalarına uygun her türlü etkiyi harekete geçirirler. Bu harekete geçiriş olaylar ve tesirler tarzındadır. Giderek daralan ve içinde bulunduğumuz şu zamanda olmakta olan da budur.

  Mutluluk Reçeteleri
 
Beşeriyete vaat edilen mutluluk reçeteleri boşa çıkmaktadır: Kendilerine, “Şöyle yaparsanız, böyle mutlu olursunuz! ” denilen insanlar büyük kitleler halinde mutsuzluk ve bedbinlik yaşamaktadırlar. Çünkü yapılmakta olan; ticari amaçlı empozisyon ve aldatmacalardır. Şimdi dünyada yavaş yavaş her şey büyük bir sis bulutu içine girmiş durumdadır. Dünyanın, karışıklık içinde olmayan tek bir ülkesi yok. Çevremize objektif olarak baktığımızda, son 20 yıl içinde kavga etmeyen, hırsızlık, tecavüz, namus konusunda önemli bir olay çıkmayan, yani doğal yaşayışın dışında anormal davranışlar göstermeyen bir tek ülke yoktur. Beşeriyet hangi ülkede olursa olsun; büyük bir cendere içerisine sıkışıp kalmış, bu durumda feryat etmekte ve çeşitli feryat şekilleriyle yardım isteyerek, kurtuluş için çırpınmaktadır. Samimi olarak düşünürsek, fark ederiz ki; dünyanın tüm ibadethaneleri dolup boşalsa da hiç bir şey fark etmez. Çünkü oralara mutsuz girenler, mutsuz çıkarlar. Bu nedenle, belirli bir devrenin karanlığı insanlığın üzerine çökmüştür. O halde, beşeriyet besbelli ki, köklü bir değişime muhtaçtır. Mevcut kurumların hiç biri, bu köklü değişikliği yapabilecek güçte değildir. Hepsi köhneleşmiş, vazifelerini, işlevlerini tamamlamış ve bitirmişlerdir. Artık bundan sonra yeni bir işleve, yeni bir yaşama, yepyeni bir anlayışa ve yepyeni bir bilgiye ihtiyacımız var. Şu anda mevcut olan bilginin, işlene işlene bitmiş bir toprak gibi üzerindeki tüm yararlı kısımları akıp gitmiş, altından kayalar çıkmıştır. Bugünkü kurumların durumu budur; kaya haline gelmiş, çorak, çıplak toprağa benzemektedirler. Üzerlerindeki bereketli toprak bitmiştir.

  Değişime zorlanan eski realite, bu zorlamayla birlikte kendisinde ilk değişiklikleri gördüğü zaman, statükosunu koruyamadığı endişesine kapılarak dejenere olduğunu sanır. Söz konusu dejenerasyonu, doğrudan doğruya görüp gözetici olan pozitif güçler ya da genel anlamda Ruhsal Dünya tarafından yapılmaktadır. Akıllı, pozitif, belli bir yüce hedefe bağlı olan varlıklar eskiyi değişime zorlarlar ve eski eski olmakta ısrar ettikçe dejenere olmaya başlar. Şu anda dünyadaki dejenerasyonun nedeni çok yüksek düzeydeki varlıkların kıyama zorlayıcı tesirliliğidir. Bunlar eski realitenin üzerine çöktükleri zaman, ortaya çıkan bizim dejenerasyon  dediğimiz durum oluşur. Pozitif etkiye dayanamamanın sonucunda dejenerasyon dediğimiz değişim ortaya çıkar: Bir takım teşevvüşlere (şaşkınlıklara) giriyoruz, idraklerimiz zayıflıyor, başka başka arayışlar içine giriyoruz, şuursal gelişimimizin ivmesi düşüyor, dikey çıkışlar yatay gidişlere dönüşüyor bunun nedeni sadece biz insanlar değiliz, burada Ruhsal Etki’nin değişime zorlayıcı, Rahman ve Rahim olan kıyam ettirici (şuurda uyandırıcı) etkisi de söz konusudur.

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

KAYNAKLAR:

Devre Sonu – Ergün ARIKDAL- Ruh ve Madde Yayınları

Ergün Arıkdal Salı-Perşembe söyleşileri

Yayın Tarihi: 25.Eylül.2010

 

© Astroset 2004-2010