Dünyamız üzerindeki canlılar mukadder sona doğru, Zaman
Enerjisi’nin istenen yoğunluğa ulaşmasına kadar, kendi
güçleriyle ilerlemektedirler. Dünyamızın, bizlere uygun her
türden ve düzeyden tekamül imkanlarına sahip karmaşık bir
yapısı vardır. Tekamül hızları ve güçleri farklı farklı olduğu
için zamanın gelişi belirsizdir. Her şeyde kıyam esastır. Etki
mekanizmaları farklı olduğu için, içteki ve dıştaki kıyamlar
birbirleriyle aynılık göstermezler. İnsanın bilgi, anlayış,
şuurlanma süreci ile Dünya gezegeninin kirlenme, yozlaşma,
doğal afetler nedeniyle meydana gelen karmaşa süreci aynı şey
değildir. İnsanlığın kıyamı içsel bir hareket, dünyanın kıyamı
ise dışsal bir harekettir. İnsanlık, içsel olanı dışsal olarak
anlamaya çalışmanın sonucu olarak kendi uyanışının
zorunluluğunu kavramadan, dünyanın kıyamının derdine düşecek
kadar şaşkın durumdadır. Bizler, büyük randevuya ulaşmak için
telaşlı, şaşkın, hırçın, umutsuz, kör, sağır ve dilsiz,
kimsenin kimseyi anlamadığı, anlamak istemediği bir yolculuk
içinde, içgüdüsel duygulu, kimliğini bilmeyen yolcular
halinde, merkeze en yakın çembere doğru ıstırap içinde
ilerliyoruz.
Ben Kimim? İnsanlık, gördüğü ile göremediği arasındaki köprüden
geçemedikçe, geçiş yollarını aramadıkça, geçişini
hızlandırmadıkça, büyük randevuya ulaşması gecikecek ve şoklar
devresinin sınavları giderek zorlaşacaktır. Günlük ekmek
kavgası her seviyede, yaşamın bedeli olarak değil de benliğin
tatmini olarak sürüp gittiği sürece, “Ben
kimim, neyim, nereden nereye gidiyorum, son amacım nedir,
varlığım, özüm nasıldır?
”
demeyip, büyük bir körlük ve kibir içinde kaldıkça, bela
peşimizi bırakmaz. Çünkü belalar, doğruyu anlayıp doğruyu
yapmak için düzenlenmiş ıstıraplardır. Zamanın gereği olarak
şuurların aydınlanması, vicdan ve anlayışların her tür istek
ve mücadele ile kendi yollarını kendilerinin bulmaları devri
başlamıştır. Kıyam ya da kıyamet, şuursuzluğun, gaflet
uykusunun, yanlış bilgi, inanç ve itikatların yok olup gitmek
üzere yıkılmalarını ifade eder. Şuur düzeyi çocukluk devrini
yaşayan insanlığa içsel kıyameti anlatabilmek için fizik
kıyamet tasavvuru model olarak verilmiştir.
Tüm
yersel ve göksel bilgi kaynaklarının en önemli işlevleri
insanlığı mekanik, duygusal ve entelektüel esaretten yavaş
yavaş kurtararak insanın kendini, özünü tanımasına yardım
etmek ve onu özgür hale getirmektir. Dünyanın her türlü
cazibesinden kurtulmaya aday hale gelebilen insanlığın durumu
kıyametin sebebini oluşturur. Tüm beşeri olaylar ayrı ayrı
sebeplere sahipmiş gibi görünmelerine rağmen aslında hepsi
aynı hedefe, aynı amaca yönelmiş durumdadırlar. Bütün insanlar
ve doğa belli bir plan ve programın gerçekleşmesi için
şaşılası bir düzen ve ahenk içinde eylemlerini sürdürmektedir.
Bu plan ve program yücelerin, ruhsal idarecilerin kısacası
Rabb’imizin, dünyanın sahibinin evrensel tekamülün bir
tezahürü olan dünya tekamülünü hedefler.
Dar Kapıdan Geçmek Şu
anda egemen olan şey dikey değil yatay tekamüldür yani
beşeriyet genel görünüm olarak ruhsal alemden gelen tesirler
yerine, dünyevi tesirlerle meşguldür. İnsan yarı ilahi
kimliğini kaybetmiş, tamamen beşerleşmiş, tam bir dünya malı,
maddesi haline gelmiştir. İsa peygamber, dünyadan kurtulma
yolunun dar “kapıdan
geçmek” gibi olduğunu
ifade etmiştir. Bu yol şimdi tahta çatlağı haline gelmiştir.
Yani geçiş hemen hemen imkansızlaşmıştır.
Sanki
görünmeyen bir el olaylara kendi bildiğince yön vermekte,
değişim trafiğini sanki kasıtlı olarak karıştırmakta,
insanların büyük bir kısmı da bu kargaşadan yine kendi
bildiğince uzaklaşmak amacıyla kasıtlı olarak uykuya
yatmaktadırlar. Yani bir yandan çok çeşitli ihtiyaçlara,
dolayısıyla hizmet ve vazifelere yardım amacıyla yeni sınanma
ve olanak alanları oluşturulmakta, öte yandan da beşeri
varlıklar bu sınanma ve imkan alanlarından hızla uzaklaşarak
şuursal bir uykuya geçme gayreti içinde bulunmaktadırlar.
İnsanlar, zaman ve mekan değişiminin meydana getirmekte olduğu
sarsıntıyı en aza indirmek amacıyla uyumaktadırlar. Bu
durumda, gerçek hizmet ve vazife erbapları yollarına tek
başına devam ediyor ve yükün tüm ağırlığı realiteler arasında
köprü yapan bu varlıkların sırtında birikiyor.
Her
şey büyük sıçrayışın son hazırlıklarının bir yansımasından
ibarettir. Siklusun sonuna en yakın konumda bulunurken
beşeriyet çok yönlü baskılar altında tutularak hızla
uygulanması gereken eprövlerin ateşi altındadır. Bütün
beşeriyet, yüzüne tutulacak olan hakikat aynasına, bilginin
ışığına doğrudan doğruya bakabilecek kudrete ulaştırılma
hazırlığını bitirmek üzeredir. Ancak bu vasıtasız bilgiyi elde
ettikten sonra dünyada kurulacak olan yeni düzeni yaşamaya hak
kazanacaktır. Bilginin ışığı tüm insanlığı, ona doğrudan
bakabilenler için, beşer üstü bir realiteye götürücü bir
kudrete sahiptir.
Dünyamızın gösterdiği genel manzara, onun kendi tekamülü
yönünde mümkün olan hızla hareket ettiğidir. Dünya, bütün
katmanları ve ortak alanlarıyla, beşeriyetin oluşturduğu
negatif birikimlerin ağırlığından doğan ataleti ortadan
kaldırmak için olanca çabasını harcarken, hem maddenin hem de
ruhun enkarnasyon yeri olarak, kendisini çok daha başka bir
tekamül düzeyine çıkartmanın mücadelesini vermektedir.
Yeni Çağ Bilgileri Değişimin sancılı ve sarsıntılı hareketini gerçekten yaşamadan
önce, insanlığı bu noktaya kadar getiren bütün kabuk
realiteler vazifelerini tam anlamıyla yerine getirerek, bayrak
teslimi için tempoyu arttırmışlardır. Ezoterik bilgilere göre,
Yüksek İdareci Planlar kendi aralarında yarattıkları büyük
ortak alanlar yani ara planlar, işlevlerini çok yoğun ve hızlı
bir tempoyla gerçekleştirmeye, ilk başlangıçta belirlenmiş
olan büyük sonun, sondaki amacın bütün ihtişamı ile ortaya
çıkışını sağlamaya çalışmaktadırlar. Devre sonunda, bedenli ya
da bedensiz tüm vazifeliler bilerek ya da bilmeyerek, bu
evrensel değişimin hazırlığıyla ilgili işlerini sona
erdirmenin telaşı içinde, insanlığın en hayırlı yolda
ilerlemesini sağlamak için bütün güçlerini ortaya
koymaktadırlar.
Dünya
beşeriyeti şu ana kadar kendi ayakları üzerinde durarak, kendi
iradesini kullanarak, bütün sınav, öğreti ve uygulama
yollarından geçerek eşi, benzeri olmayan bu devre içine
gelmiştir. Bu devredeki zaman ve yaşam şartlarının meydana
getirdiği benzersiz oluşumların en büyük hedefi, büyük
değişime gidecek olan yolların birleştirilmesi, bilginin
ortaya çıkması için gerekli iç ve dış koşulları ve olanakları
hazırlamaktır.
“Yeni
Çağ bilgileri ”,
dünya üzerinde şimdiye kadar görülmemiş olan en büyük ortak
alanı meydana getirdikten sonra tekliğin, tekleşmenin
sağladığı çekim gücü ile büyük değişim düzlemine adeta
emercesine çekerek, en yüce tekamül sıçrayışına sebep
olacaktır. Her birimiz kendimizdeki mevcut kapasiteye göre bu
değişimden nasibimizi almak için görevlerimizi yerine
getirmeye çalışıyoruz. Madde dünyasında olumsuzmuş gibi
görünen olayların hepsi aslında olumlu bir amaca hizmet
etmektedir. Bilgi,insanlığın
kendi cehit ve isteğiyle meydana getirdiği yükseklik kazanmak
iradesinin bir sonucu olarak, her şeyi ve her varlığı
şemsiyesi altında tutan Semavi Yönetim’in insanlığa yapmış
olduğu en büyük akış, en yüce yardımdır.
Bilgi
ile tüm insanlık, sırf bu
büyük değişim için kurulmuş olan dünya okulundan terfi ederek
hakiki bir ruhsal gelişimin zeminine sıçrayacaktır. Bu sıçrama
varlıksal bir sıçramadır.
Uyanış
Beşeriyet
olarak gerçek bir spiritüel yaşama doğru gidiyoruz. Yani,
maddenin süptilleşmesine uygun olarak Ahiret Bilimi
(Ekskatoloji)’nin bizlere sağladığı derinlemesine bilgi
dönemine giriyoruz. Şimdi iki aradayız, Araf hayatı
yaşıyoruz. Bazen burada, bazen bir üst realitedeyiz, işte bu
teşevvüştür yani diğer adıyla şaşkınlıktır. Şu ara başına
gelenlerden ya da duyduklarından ötürü şaşkın olmayan insan
gördünüz mü? İki ayrı platform arasında bazen kendimizi
yukarıdakinde, bazen de aşağıdakinde görüyoruz. Bu farkında
olmadan oluyor. Tüm dünya şimdi Araf Hayatı yaşıyor, Yüce
bilgi ışığına atlamak üzereyiz. Çünkü, doğrudan doğruya fizik
plandan oraya atlayamayız onun için, Arafta atlamanın
denemelerini yapıyoruz. Bu geldiğimiz yerin aşağısı kaba
fizik, yukarısı ince fizik dünyalardır.
Başta
da demiştik ki, Maya Takvimine göre, Her yılın kozmik bir
değeri, güneş sisteminde dengesel bir karşıtı vardır. Bu
karşıt dengelenme %100’e ulaşıncaya kadar beşeri tekamülün
dalgalanmaları, iniş çıkışları sürüp gidebilir. Sonuç, Dünya
Okulu’nun öğretim devresinin sona ermesidir. Bu, yokoluş demek
değildir. Yeni bir devrenin, yeni bir dönemin başlayacağının
yani uyanışın müjdesidir. Bütün yaşam uyanmak, aydınlanmak,
evreni, doğayı, kendimizi tanımak, şuurun en derin ve en
yüksek yerindeki özü bulabilmek için vardır.
|