Sirius
Kültürü II
SİRİUS YÖNETİM SİSTEMLERİ
Ruhsal güneşimiz Sirius Takım Yıldızı tüm güneş sistemimizin
başlangıç noktasıdır. Başka bir deyişle, Sirius güneş
sistemimizin ruhudur ve onun form halinde mekan tutmasına
neden olmuştur. Ruh, Yaradan’ın tahayyülü ve özünde bulunan
üç bilginin itilimi ile tanrısal maketin inşasında çalışan,
tesir ve şuur sahibi olan İlahi Işık-Nur’dur. Canlı yaşam
ruhsal varlığın, her seviyedeki madde ile bağlantısından
oluşur.
Eski mısırdaki güneş kursu, güneş kursunun etrafında
çevrelenmiş olan yılan simgesi, ruha bağlı olan
boyutlanmaların ifade edilmesi içindir. Bunların hepsi büyük
Sirius Kültürünün bize ulaşabilen bilgileridir. Meydana
getirmiş olduğumuz uygarlığın tamamen dağılıp gitmemesi
için, binlerce yıldan beri, Sirius Kültürünün öncüleri,
aramızda, her yörede mücadele vermişlerdir. En büyük ve en
yarayışlı keşiflerimizin, buluşlarımızın, klasik bilim
adamlarının dışındaki anormal çalışma, bilgi ve göreneğe
sahip kişiler tarafından meydana getirilmiş olduğunu
unutmamalıyız.
Kutsal Metinlerimiz Cebrail, Azrail, Mikail ve İsrafil
isimli dört melekten söz eder ama bu sembolik isimlerin
spritüel bakımdan neyi anlattığını aslında tam olarak
bilemiyoruz. Bu semboller, birer varlığın isimleri olmasa
gerek. Dinsel yorumların üstünde bir açıklama da Üstad Ergün
Arıkdal’ın medyom olarak aktarmış olduğu Sirius B
celselerinde gayet açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Maalesef, eski kültürlerin, Sirius Kozmik Kültüründen
aktarabildikleri bilgiler, bazen çok garip semboller haline
dönüşmüş ve insan vicdanını rencide edici bir hale de evrilmiştir. Sirius Kültürünün açıklamalarında Cebrail bir
sistemdir. Sistemin görevlisi olan varlıkta ruhunda mevcut
olan enerji düzeyi, bilgiyi saf bir halde nötralize ederek,
belli bir mekanda yoğunlaştırmayı sağlayabilen bir
yapıdadır. Onun görevi bizim için bir bilgi aktarıcı rolünü
üstlenmesidir.
Azrail ise bir varlık değildir. O, evrende mevcut bütün
kainat için geçerli olan evrensel entropinin simgesidir. Ruh
sürekli üst bir boyutu araştırır ve devamlı olarak kuyruğunu
ısıran yılan gibi çeşitli boyutlar içinde hareket eder bu
onun doğasının bir gereğidir. Bu yüzden de entropi vardır.
Mikail kozmo biyoloji ile ilgili bir sisteme verilen
isimdir. Kozmik biyolojinin en büyük amacı, bütün bireyler
arasındaki bilgi alışverişin, her boyut içerisinde çokgenler
halinde birleşmesini sağlamaktır.
Kozmobiyoloji, bütün evren canlılarının her ne boyutta
bulunursa bulunsun, birbiri ile iletişim halinde olması için
yani kuvvetli bağlarla bağlanmış olması, böyle bir bağı
oluşturabilmesi için, sürekli bilgi yaymak ve almak
zorundadır.
İşte; Mikail ismini verdiğimiz bu sistem bir mekanizmadır ve
bütün kozmik, kozmobiyolojik birimlerin arasındaki bu
bilginin akışını sağlar.
İsrafil ise kıyamet habercisi, kıyamet düzenleyicisi olarak
anılır. İsrafil; kozmik biyolojik yapıların mutasyonunu
düzenleyen mekanizmanın kendisidir.
Ezoterik metinler Sirius Kozmik Kültürünün ahir zamanda
olduğumuzu, sahaya inmeye hazırlandığını ve ilahi adaletin
yeryüzünde tecellisi için Hızır Sistemi ile birlikte
olağanüstü tedbirler almaya başladığını söylüyor.
Dünya zamanının sonuna yaklaşıyoruz ve adeta cehennemi
yaşıyoruz bu bilinen bir gerçek. Hepimiz beşeri
duygularımızın çok ağır bastığı haletlerle sınanıyoruz. Bu
haletleri yaşıyoruz. Yaralarımızın üstündeki örtüler ancak
böyle kalkıyor. Bu örtüler komplekslerimiz. Uydurduğumuz
kılıflar, karşılaştığımız şaşırtıcı olaylar bizi dünya
zamanının dar mı dar alanından çekip alıyor, İlahi İrade’ye
teslim olmaya çağırıyor ki, o yaralardan çıkan nuru ve ışığı
görebilelim.
Kitlelerle Sirius Kozmik Sistemi de sahada. Artık şahıslarla
değil, grupların alanlarıyla çalışılıyor. Bu insanlığın
uyanışı ve kurtuluşu için büyük bir lütuftur. Hisseden,
anlayan, sezgili ve imanlı insanların içi titriyor? İlahi
Adalet sahaya iniyor ve Hızır Sistemi ile çeşitli yardımlar
sağlanıyor. İyi insanlara iyilik etmek ve yardımcı olmak,
yasaları ihlal edenlere de hızla gereken yanıtı vermek için
devreye giren bu sistem; aktif, hızlı ve canlı bir
sistemdir. Özel eğitimli elemanları vardır.
Bu kaotik ve karmaşık günlerde, inanan, sabırla, sevgiyle
davranan, İlahi Sistem’e teslim olan varlıklar, açılan
“Sevgi Planının Kapıları”nı görebilir, himaye ve yardımları
kendi hayatlarında da hissedebilir. O kapılara gelenlere,
Sur’un sesini duyabilenlere ne mutlu! Nur içinde yol
alıyorlar…
SİRİUS BİLGELİĞİ VE RUHSAL ÖZGÜRLÜK
Sirius Kültürünün Kozmik bilgileri, aynı zamanda ruhun
özgürleştirilmesi ile de ilgili bilgilerdir. Aslında kadim
öğretilere göre, insan şuurundaki ÖZGÜRLÜK kavramının ta
kendisi, SİRİUS YILDIZ SİSTEMİ'nin tesiri ve
bizlere binyıllardır aktardığı BİLGİLERİ nedeniyledir...
Sirius Bilgeliğinin “ruh, bütün bilginin tohum halinde
enerjetik bir zenginlikte konsantre olup biriktiği yerdir”
tanımı ile Sadıklar Planı Tebliğleri’nin bize anlattığı "öz" tanımı birbiri ile örtüşmektedir. Sadıklar
Plan’ında “özde bütün tanrısal bilgi, evren bilgisi çekirdek
halinde saklıdır” denilmiştir.
Elimizde mevcut, özellikle 3500 yıldan beri insanlara kendi
kapasitelerine göre bilgi veren ve bizlerin mitolojide
Tanrılar olarak ifade etmiş olduğumuz, Alfa tipi ruhsal
bilgi taşıyan varlıkların görevi bitmiştir. Onların bize
bırakmış olduğu bilgi, bizlerin enerji yoğunluğunuzu
arttıracak düzeyde değildir.
İnsanlık, bütün çirkin manzarasına karşın, ruhsal enerji
seviyesini, maddenin elektronik seviyesinden de yararlanarak
genişletebilmiştir. Ve bu bakımdan yeni çağın bilgisi de bir
mecburiyet olarak verilmiştir.
Dünyamızın bütün noktalarında olan bir değişimin sonucu
kendi sistemimize doğru yayılan, Sirius Sisteminden bize
doğru dalga dalga gelen enerjetik yayınların, nihayet düşük
seviyeli enerji kalkanlarını parçalayıp içeriye
sızmalarından değişimi başlatmıştır.
Şunu da bilmek gerekir, Sirius Kültürünün derinleştirici ve
ruhlarımızı özgürleştirici bilgilerinin kapıları hala
açılmış değildir. Sadece değişik tarzda düşünmemize yardım
edecek bazı çelişik noktaları göstermeye çalışıyorlar.
Değişik düşünmeye, evreni değişik tanımaya ve kavramaya
alışmamız için yardım ediliyor. Bu bakımdan var olan
bilgilerimizi, ilmi bir şekilde yeniden kazanmak için çok
gayret göstermemiz gerekecektir .
Her yerde, her şeyde, her boyutta o tek olan İlahi Nur
vardır. Bizlere verilmiş bilgiler özellikle Sadıklar
Planı’nın yaptığı bildirimler; 3500 yıllık bir birikimin
geçişini sağlamak, dönüşümü meydana getirebilmek, enerjetik
hızın girdapların artmasını sağlamak için verilmiş
bilgilerdir. O bilgilerde büyük enerjiler yüklüdür. Menfinin
rolü, geçici bir ura benzer. Bizim organizmamızda bir ur
meydana gelse, bununla olan mücadelemiz, bizi, nasıl halden
hale sürükler ise, menfinin rolü de aynı şeyi yapar. (Negatif
Planın aslı budur) Sahip olduğumuz düzenimizi, bilgi esası
olarak, hiç bir şekilde ortadan kaldırmaya ve değiştirmeye
gücümüz yetmez. Bizlerin, geleneklerimize bağlı olarak
verilen bilgilerimizde yanlış anlamalar vardır. Fakat
unutmayalım ki: bu yanlış anlamalar, Sirius Kültürünün bize
vereceği
bilgilere göre ortaya çıkacaktır. Yani hakikatin, doğru
olanın ortaya çıkabilmesi için, belli bir bilgi birikimine
ve bu birikmiş bilginin imajine edilebilmesi için de, belli
bir süreye ihtiyacımız vardır.
İşte, negatif dediğimiz Mısır’ın Sethi, enerji değişimini
hızlandırmak ve değiştirmek için, devamlı olarak, şuurlu
varlığı birtakım hayallerle, birtakım gölge düzenlerle
oyalayan bir sistemdir. Şu anda da negatif plan gayet planlı
ve programlı çalışıp safını alıyor. Pozitif tarafta da canla
başla görev alanlar var. Bir kısım insan da değişime,
gelişime kapalı gününü doldurma gayretinde. Bu halde
yapılacak iş, herkesi saf tutmaya davet için gelişime,
değişime yönelik hareketin içine almaktır ki, bu da ancak
geliştirici kaotik olaylarla mümkün olur. Günümüzde yaşanan
kaotik ve
şaşırtıcı olayların asıl nedeni budur. Çekimser kalmak çözüm
değildir ve gelişime ket vurur. Zaman o zaman değildir.
Hızlandırılmıştır. Olaylar herkesi içine alacaktır. Kimileri
öncülük, kimileri aracılık edecektir. Kimileri de içsel
olarak hangi safta duracağına karar verecek ve o tip bir
yayın yapacaktır. Bu hem negatif, hem pozitif için geçerli
bir durumdur.
İşte böylelikle doğal bir şekilde saflar seçilmiş olup,
herkes kendi safından duracaktır. İnsanoğlunu birleştirecek
Mehdi şuuruna kavuşturacak dönem sancılı ve hatta epey
zorlayıcı olacaktır ve liderler öncülüğünde yaşanacaktır.
Daha açık bilgiler için henüz vakit vardır.
SİRİUS KÜLTÜRÜ VE KOZMİK BİLGİ
TANECİKLERİ
“Sirius, Güneş Sistemi’nin işleyişi için merkezi bir role
sahiptir” (Schwaller de Lubicz). “Sirius Sistemi, Galaktik
sevk ve idare merkezlerinden biridir”. (Ergün Arıkdal)
Evrende hiç bir sistem; belli bir bilgi birikimine gelmiş,
bilgi tanecikleri bakımından kendi devresine ait yoğunluğu
kazanmış bir varlığı ne yukarı iter, ne de yukarıdan çeker.
Yani, bizim gelişme ve tekamül dediğimiz olgu, tamamen
kişisel mücadelemize bağlı bir olgudur. Bizi yukarı itecek
olan, kendi bilgi birikimimizdir. Bunu hassasiyetle
dengeleyip, sürekli yayın içinde bulunmamız, değişik
hatlardaki gelişme kanallarına bağlanmamızı ve kolektif
bilincin gelişmesine katkıda bulunmamızı sağlar.
Gelişme, sadece tatbikatların verdiği yorgunluk, acı veya
sevincimizin sonunda oluşmaz. Gelişim aşamalarını
kat edebilmek için, bütün bunların en önünde, bilgi
taneciklerinin yoğunluğunu artırmak gerekir. Şimdiye kadar
zannedilmiştir ki, yapılan her türlü tecrübe, çekilen
ıstırap veya yaşam deneyimlerinin çeşitli bölümlerinden elde
edilen duygusal izlenimler, gelişmenin esasıdır.
Hayır!. Doğamızda gelişme düzeninin gerçekleşmesi çok zor
olmaktadır. Gelişme düzeninin gayet sert, öğütücü, ezici ve
kırıcı yanları, hafifletici ve şefkatli yanlarından daha
fazladır. Acının kaynağı, bilgisizliktir. Hata, acıyı
doğurur. Hatanın kaynağı da bilgisizliktir.
Evrenin uyum ilkelerine uymamız, bizim ahlaksal yapımızın
esasıdır. Bu, aynı zamanda evrensel uyum bilgisinin, bizde,
tohum halinde bulunan bilgi taneciklerinin faaliyete geçmesi
ile olur. Bu yüzden ahlak anlayışımız çok seçeneklidir.
Çünkü her varlıkta evrensel uyum ilkelerinin saklandığı
bilgi tanecikleri farklı gelişmede, farklı büyümededir.
Dünyamızda maalesef bu nedenle tek bir ahlak, tek bir
doğruluk, tek bir güzellik anlayışı henüz yoktur. Çok
çeşitli tekamül aşamalarına sahip varlıklar bir aradadırlar.
Bizim ortamımız, ego dediğimiz hakikati örten, saklayan
bilginin, bu özelliğinden ayrılmasını sağlamak için vardır.
Yani bizler hakikati örtücü, saklayıcı bilgilerimizin bu
vasfını yitirmesi için gayret ediyoruz.
Saklayıcı, örtücü bilgi, normal eşleşmeye girdiğinde, uyum
oluşmuş çember tamamlanmış olacaktır. Ve böylece egosal
davranışlarımız, düşüncelerimiz ve uygulamalarımız, evrensel
uyuma bağlı bir vicdan anlayışı olarak, düzgün ritimler
halinde seyredecektir.
O halde, eski bilgilerimizin ve her
türlü geleneğimizin, egonun öldürülmesine ait sözleri,
tamamen yanlıştır. Ne düzeltilecek, ne öldürülecek bir ego
söz konusu değildir. Hele yeryüzünde bunun düzeltilmesi,
bulunduğunuz yerin hiç de müsait olmayan şartları içinde
olası değildir. Ortadan kaldırılması imkansızdır.
Dengelenmesi, eğitimi ve vicdanla birlikte uyum içinde
hareket etmesi esas olandır. Evrenin uyum ilkeleriyle
bütünleştiğimizde, vicdan sesimizi duyduğumuzda, hem
kendimiz, hem gezegenimiz için çok şey değişir. Doğru
eylemler, evrensel sisteme yararlı bilgi tanecikleri
oluşturur. Bu da ‘Gezegensel Kalkınma Planına ve Kolektif
Bilincin Yükselişine’ katkıda bulunur.
Düşünce veya bilgi tanecikleri, bir partikül olarak
düşünülmemelidir. Yani bunlar, temelde fiziki bir yapıya
sahip değillerdir. Tanecik Sirius Kültürü açıklamalarında;
“belli bir ışın sahasını, tesir sahasını ifade eden,
kondanse enerjiler olarak ifade edilir.” Esasında
varlıkların ve eşyanın temeli, bu yoğunlaşmış enerjilerin
mevcudiyetine bağlıdır.
Bilgi taneciği kavramı, pratik olarak bizlerin
anlayabileceğimiz şekilde, zihinlerimiz arasında veya canlı
varlıklar tablosu içerisinde, gerçek alış verişin nasıl
olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır. Bir zihinden diğer
bir zihne, bir beyinden diğer bir beyine hareket etmekte
olan bilgi tanecikleri, pek çok özellik taşır. Bilgi
taneciği tek bir kavram değildir. Çeşitli seviyelerin,
çeşitli bilgi tanecikleri mevcuttur.
İnsan zihninde bilgi taneciklerinin oluşması, derin
şuuraltımızın elde etmiş olduğu enformasyonun, kozmik
bilgilerle karşılaştırılmasından doğar. Bu doğuşun
hazırlanması, üç yönlü tesirle oluşur.
Bir tanesi, bizim meksefemiz* de yani enerji dağıtım
şebekesi, kondansatörümüzde mevcut olan materyalle
ilgilidir.
İkincisi, bağlı olmuş olduğumuz tekamül grubunun meksefesi
ile alakalıdır. Bu müşterek bir meksefeyi teşkil eder. Dahil
olmuş olduğumuz tekamül grubunun meksefesinden bize
aktarılan enerjinin veya bizim çekip alabileceğimiz
enerjinin niteliği de söz konusudur.
Nihayet üçüncüsü de, bağlı bulunduğumuz siklusun seviyesi
ile ve o siklusun ortak amacı ile ilgilidir. Diyelim ki
yaptığımız gözlem ve tecrübeler, bizde grup meksefesi ile
olan irtibatımızı geliştirmiştir. Yani oradan bize, bilgi
tanecikleri akımı gelmiştir. Böyle bir akıma layık kılındık.
Derin şuuraltımız, astral bedenimiz tarafından alınan
bilgilerin karşılaştırmasını yapan bir şuur altıdır. Bu
derin şuuraltına, daha kolay anlaşılması için esiri şuur
altı da diyebiliriz.
Bu partiküller, esiri şuuraltımıza intikal ettikten sonra,
muhafaza edilir, koruma altına alınır. Bunu yapan bizim
meksefemizdir. Meksefemiz, basit bir rezervuar değildir.
Meksefemiz, bizim bütün ruhumuzu teşkil eder. Biz demek
meksefemiz demektir. Bugüne kadar elde ettiğimiz tüm
bilgiler orada kayıtlıdır.
Şimdi; bu enerji partikülü, derin şuuraltımızda saklı
tutulur. Bu enerji meksefemiz tarafından oluşacak talep ve
istek karşılığında yavaş yavaş, bir kozmos olayı gibi, bizim
meksefemize katılır. İşte toplum yaşayışının en büyük
özelliklerinden biri, yumuşatma işinin belirlenmesi ve tayin
edilmesine yardımcı olmasıdır. Bizlerin, beşeri olarak bir arada olmamızın en büyük nedenlerinden biri, her
birimizin meksefesine intikal etmiş bilgilerin birbirine
adapte edilebilmesi için karşılıklı bilgi alış verişinde
bulunmamızın gerekliliğidir.
Bu, beden seviyesindeki boyutta nasılsa, beden üstü
seviyesindeki boyutta da aynı şekilde çalışır. Bu
kainat şümul bir yasanın emridir. Bu o kadar evrensel bir
çalışma şeklidir ki: örneğin Sirius tamamıyla bir meksefedir
yani bilgi
dağıtım merkezidir. Galaksiler, planetler ve güneşler
arasında mevcut olan bilgi dağıtım merkezlerine planetlere,
onlar üzerindeki canlılara ve bağlı olmuş olduğu sistemlere
bilgi aktarır.
Şimdi, bir bilgi taneciği, normal beyin hücrelerinin hafıza
bölümleri içerisinde olduğu gibi değil, esiri şuuraltındaki
hafızamızdan,inceltilmiş, yorumlanmış şekilde gelir. Bunlar
bazen, uygun süreçler içerisinde, diğer insanlar arasında da
değiş tokuşa konu olabilir. Yani bizim bilgi taneciğimiz,
bir diğerinin bilgi taneciğine yardım edebilir veya bunlar
karşılıklı alış veriş içine girebilir. Telepatik
dalgalanmalar sürekli ve süratlidir. Bizim incelemiş
olduğunuz telepatik dalga, sadece düşünce ve fikir
intikalinden ibarettir. Bilgi taneciklerinin alışverişi ile
alakası yoktur. Biz buna
telepati diyoruz; yanlış. Bilgi alışverişi, başka bir
sistemdir. Düşünce ve imaj, fikir alışverişi başka bir
sistemdir.
SİRİUS KÜLTÜRÜ VE KOZMİK İNSAN
Evrenin oluşumu hakkında Sirius Kültürü tarafından pek çok
kez dünyamızın bilgi düzeyine uygun tanımlamalar
yapılmıştır. Yine bu tanımlardan yola çıkarak denilebilir
ki; evren tamamen geometrik yapılardan oluşur, evren ‘İlahi
İrade Yasaları’ gereğince yüksek matematik bilgilerle
kurulmuştur. Evrensel enerjilerin kullanımı ve geometrik
yapılarının oluşumu hakkında henüz yeterli bilgilerimiz
yoktur. Örneğin: Sirius Kültürünün Düşünce Enerjisi
hakkındaki açıklamaları, bildiklerimizden farklıdır.
Düşünce enerjisi, adeta, bütün gezegenlerin etrafındaki
atmosfer gibidir. Bu atmosferin içinde bulunmak doğaldır.
Fakat, onun geniş imkanlarından yararlanmak ve daha fazla
enerji üretmek, bizim gelişmişliğimize bağlıdır. Sirius
Kültürü bizlerle düşünce enerjisinin evrenselliğinden
istifade ederek temas kurar.. Düşünce enerjisi, evrensel bir
kapsamdadır. Bizim, fizyolojik olarak büyümemiz ve
çoğalmamız, canlıların fizyolojik olarak büyümeleri ve
çoğalmaları, düşünce enerjisinden yararlanmak sayesinde
olur. Bütün aktarımlar, bütün bilgi portalları, aktarımlar
hatta zamanın değişik boyutlar içerisinde uzaması, kısalması
genişlemesi veya yassılması da düşünce enerjisi ile
mümkündür.
Düşünce enerjisinin düşünmekle bir ilgisi yoktur. Sirius
kültürü bu sözcüğü sadece bir kalıp, bir deyim olarak
kullandığını söylemektedir. Düşünmediğimiz zaman, yani bir
şeyin, zihnimizde imaj ve fikir çağrışımları olmadığı zaman,
biz, düşünce enerjisinin dışında değiliz. Aksine, düşünce
enerjisinin daha az parazitli olarak kullanılmasına yardım
eden bir ortam yaratıyoruz demektir. Şimdi konsantrasyon
dediğimiz, eskilerin temerküz yani zihni bir noktada toplama
olarak sıfatlandırdığı düşünce yoğunlaşması doğrudur.
Enerjinin, bir boyut içerisinde dahi, çeşitli
şekillerde yoğunluk kazanması daima mümkündür. Ve o,
yoğunluk kazandırılan düşünce enerjisi , gelişim açısından
bizim tohum halinde bulunan bilgimizin başlıca gıdasını
teşkil eder.
O halde, gelişmemizi sağlayan durum, çektiğimiz ıstırap,
döktüğümüz gözyaşları ve duyduğumuz pişmanlık değildir.
Gelişmeyi, düşünce enerjimizde meydana getirdiğimiz
yoğunluk, derin ve her şeye gücü yeten enerji yayılımı
sağlar. Bu enerji yayılımı, bilgi tohumumuzun, çok çeşitli
yönlerde gelişmesini sağlar.
Bilgi tohumu, evrensel insanın, yani arşetipik olarak mevcut
insanın (ki, ona kozmik insanda denebilir, mükemmel insanda
denebilir, arşetip insanda denebilir) ; mayasında olan bir
tohumdur. Sirius Kültürü Kozmik İnsan hakkında şunları ifade
ediyor:
“Kozmik insanın yaratılış sebebi, var oluşu ile beraber,
bilgi tohumunun gelişip yayılması ve her şeyi kaplaması
içindir. Kozmik insanın görevi budur. Kozmik insan, fiilen
ve objektif olarak mevcut mudur? Hayır! Kozmik insan, fiilen
ve objektif olarak mevcut olamaz. Fakat kozmik insanın,
fiilen ve objektif mevcut olabilmesi için, bilgi tohumunun
son kertesine kadar gelişmesi beklenmektedir.
Çeşitli planetlerde mevcut olan insanların asıl görevi, işte
bu kozmik insanı, meydana getirmek için, kozmik insanın tam
manasıyla ortaya çıkabilmesi için, gerekli olan bilgi
tohumunun kendi dönemindeki izlerini geliştirmektir.
Yani her canlının, bilhassa çevresi ile ilgili ilişkisini,
şuurlu bir seviyede, tutan varlıklar ki, bunlara zeki
varlıklar diyorsunuz. Bu varlıkların gösterdikleri, her
türlü tesire karşı gösterdikleri tavır ve tepki, devamlı
olarak bilgi tohumunun genişlemesine, gerçekten kozmik
insanın neşvünema** bulmasına hizmet etmektedir.”
İdraklerimiz, anlayışlarımız, kavrama gücümüz, bellememiz,
tahayyül etmemiz, eşyaya ve kendimize muktedir olabilmemiz
için, yaptığımız her işte ve harekette, her araştırmamızda,
her gözlemimizde, kısaca her nefes alışımızda, "ben varım,
ben benim", "ben şimdi buradayım"
dediğimiz anda ve devamlı olarak bir bakıma kendimizi
yokladığımız, hatırladığımız yani anda kaldığımız süre
içerisinde bilgi tanecikleri bizim şuur alanımıza girer,
benzerleri ile eşleşir hatta başka tanecikleri de kendine
çeker.
Kozmik insan gerçek oğuldur. Ondaki bilgi tohumu kutsal
ruhumuzdur. Şuurumuzun uyanması demek yani kıyam etmesi
demek, mevcut bilgilerimizin neler olduğunu ve nelerin
değişmesi gerektiğini anlamak demektir. Cehit ve gayreti
bırakmadan, korkunun acımasız pençesine düşmeden yola revan
olma zamanıdır…
EVRENSEL BİLGİ EĞİTİM - ÖĞRETİM MERKEZİ SİRİUS
Bir süredir dizi halinde devam eden Sirius Kültürü
bilgilerini derleyip toparlayacak olursak diyebiliriz ki;
Sirius Takım Yıldızı, Ezoterik Tradisyona göre binlerce
yıldan beri Dünya Planeti'nin genel kozmik yönetimini
sağlamaktadır. Sirius Yıldızı, bu son Dünya Tekamül Devresi'nin Eğitim Organizatörüdür. Sirius Misyonu,
Alemlerin Rabbi’ne, hizmet ve işlev görmekte; yardım ve
himayesini O'ndan almaktadır.
Sirius Misyonu, bu son Tekamül Devresinde gezenimize, ‘Bilgi
Çağına Giriş Rehberliği’ yapmaktadır. Sürekli olarak
insanlara vaat olunmuş kıyamı yani uyanışı sağlayıcı, göksel
teorik ve pratik öğretinin zeminini hazırlamaktadır.
Evrensel Vazife ve Rehberlik Sistemi Sirius B, Uyanış
Misyonunun Yetkilisi kılınmıştır.
Sirius kültürü tüm Dünya tüm beşer varlıklarını, gerçek
kurtuluş yolunda, Dünya tekamül okulunu bitirmeye, bilgi ve
bilgelik yolunda ilerlemeye davet ediyor. Bu çağrılar
giderek artacaktır…
Tüm dünya insanlığının uyandırılışı başlatılmış, düğmeye
basılmıştır. Bunun pek çok işareti vardır, dileyenler
kendileri araştırabilirler, kimseyi ikna etmeye çalışma
zamanı değildir, herkes kendi donanımı ve gelişimi kadar
uyanır ki, bu da evrensel yasanın doğal işleyişinin en
olması gereken halidir, birilerine deli saçması olarak gelen
bilgiler diğerleri için “Hakikat Işığı”
taşıyabilir…
İnsanlığı kıyam ettirecek olan Kudretli
Göksel Hakikatlerin açığa çıkarılmasına çok az kala,
dünya beşeriyetinin buna hazırlanması için gerekli değişim
ve dönüşüm olayları devrededir hızı daha da artacaktır. Tek
tek tüm fertlerin kendilerini maddi ve manevi her şeyleriyle
yeniden; açıklık ve kesinlikle gözden geçirerek, yakında
açığa çıkarılacak İlahi Olaylar ile Bilgileri rahat
anlayacak hale gelmeleri için tüm rehberlikler büyük bir
gayret içinde çalışmaktadır.
Buna dünya üzerinde ışık işçisi adı verilen, kendini
iyiliğe, erdeme ve İlahi Olan’ın tecellisine hazırlamış
milyarlarca insanda dahildir… Herkes karınca kararınca, gücü
yettiği kadar iyiliğin ve sevginin egemen olması için hem
kendi içinde hem yakın çevresinde uygulamalar yapmakta…
Dünya halklarını sarıp sarmalamış olan dejeneratif negatif
alanları üretenlerin, oluşturan ve halkların gelişimini
engelleyen karanlık varlıkların, ruhsal öğretiler adına
negatife hizmet edenlerin de bu saltanatın sona erdiğini
görecekleri günler yakındır… Sirius Kültürü her alanda
sahaya inmektedir…
İlahi İrade’den izin almış Birleştirici Rehberliklerin tümü
devrede. Yeryüzünün yozlaşmış ve zarar verici hale gelmiş
beşeri realitelerini düzenleyerek, tüm yeryüzünü kavrayacak
olan Göksel Egemenlik Çağı'nı kurmak faaliyeti
içindeler. Görünenin ardındaki görünmeyeni gören gözler,
hisseden yürekler bu yüksek realitenin inişini fark
etmektedirler.
Dünya okulunun kapanışından önce yaşanacak Altın Çağ adı
verilen bu dönemin daha inançlı insanlardan oluşacak bir
dönem olduğuna dair dünyanın her tarafından bilgiler
akmaktadır. İnancı tek bir bildiriye, tek bir öğretiye
bağlamak doğru değil; bir aborjin yerlisi, bir dogon kabilesi
yerlisi ile inançlı bir Hıristiyan, Budist, Müslüman ya da
Musevi arasında öte alem bilgileri ve yapılacak uygulamalar
açısından hiçbir fark yoktur, herkesin gideceği ve hesap
vereceği yer tüm kutsal kitaplarımızda bildirilmiş, açıkça
ifade edilmiştir ama dünya nefsaniyeti bizlere kibir ve hiç
ölmeyecekmiş gibi bu dünyada yaşama hırs ve arzusu
vermektedir ki, bu eksik bilginin de tamamlanma süreci
başlamıştır, dünya bizim başıboş ekim yapacağımız bir tarla
değildir, gezegen olarak onun da bir kutsiyeti ve sahibi
vardır…
Zamanı henüz belli olmayan bir süreçte yeryüzü tekamül
okulumuz yeni bir evreye geçecektir. Tüm dünya beşer
kardeşlerimizin dünya okulunu başarıyla bitirerek,
kendilerini bekleyen yeni tekamül okullarının ışıl ışıl
planetlerine ışık kişiler olarak gitmeleri için önce sevgi
planına dahil olmaları tüm seven ve hisseden yüreklerin tek
dileğidir…
Verilen sözler yerine gelecek, elbet Allah’ın dediği
olacaktır…
Gezegenimizde yaşama ömrümüz oldukça hepimiz sevgiyle,
aşkla, şaşkınlıkla bazen hayranlıkla, bazen de hafif ürkerek
bu geçişi, değişimi ve başkalaşımı yaşamak mukadderi ile
doğduk, iyi ki de doğduk… Devre sonlarında varlıklar çok
hızlı tekamül ederek binlerce yıllık emeklerinin karşılığını
alırlar. Bunun için biraz sıkıntıya katlanmaya değmez mi?
Üstelik pek çoğumuz bu bilgilere hazırız, derin
şuur altlarımızda kayıtlar var sadece çalar saat gibi bir
saatin, bir sesin, bir tınının, bir tesirin onları
uyandırmasını büyük bir zarafet, nezaket ve iyilik içinde
bekliyorlar… Hatta diyebiliriz ki, dünyanın bu karmaşık
gidişine hayli üzülerek de bekliyorlar…
☆ Ruhsal ve Bilimsel Araştırmalar Merkezi ☆
https://www.facebook.com/groups/407013019481906
|