Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

 

2010'a GİRERKEN

İlim, İlim Bilmektir, İlim Kendin Bilmektir, Sen Kendin Bilmezsin, Ya Nice Okumaktır.”
                                                                                                                                                        Yunus Emre

  2010 yılı, Maya takvimine ve astrolojik açıdan ardı ardına dizilen gezegen parametrelerine göre insanlık ailesinin  büyük değişimi daha fazla hissetmeye başladığı bir yıl olacak….

  Son iki yıldır, öğretici Satürn ve Uranüs değişim için üzerimizde doğal bir baskı oluşturdu, hepimize esneklik ve uyum uygulaması yaptırdı. Bolluk, neşe, bereket sembolü Jüpiter ise, 2010 başından, 6 Haziran’a kadar Balık burcunda kalacak, hatta Eylül’de yeniden bu burca geri dönecek. Bu astrolojik parametreler gezegenimiz için bitişleri ve büyük değişim hareketlerini işaret ediyor, değişim içerisindeyiz ancak neyin değiştiğini de tam anlayamıyor ve bir yol haritası çizemiyorduk. Bu yılın getirdiği imkanlar bireysel ve toplumsal yeni yol haritalarının rahatlıkla çizileceği bir yıl…

  Gökyüzünde Şölen
 
7.Ağustos.2010: Pluto(Oğlak), Uranüs - Jüpiter(Koç), Satürn - Mars -Venüs(Terazi) ve Ay(Yengeç) öncü burçlarda büyük bir T-kare oluşturuyorlar ve buna “büyük yenilikler hareketi” adını verebiliriz. Gerçekten de gezegenlerin bu yeni diziliş konumları, uzun süredir süren belirsizliklerin ardından, çok hızlı değişim hareketlerinin, yeni başlangıçların, her şeyle yüzleşme cesaretinin ortaya çıktığı, karanlıkların aydınlanmaya başladığı, hangi yöne gidebileceğimizi, kim olduğumuzu araştırmak isteyeceğimiz, yaşam programlarının önemini fark edeceğimiz, içtenlik ve sezgilerin ön plana çıktığı bir süreç başlatacak.

  "Büyük kare özellikle öncü burçlarda gerçekleştiğinde; engellemelerin toplumsal-bireysel enerjilerin dışa vurumlarını artık durduramayacağını; akıl, sağduyu ve özgüven gösterilirse büyük başarılara imza atılabilecek bir dönemin başladığını işaret etmektedir." (Astrolog Gürgün)

  Bu dönemler büyük değişim hareketlerini başlatan, bireyleri ve toplumları yüzleşmeye ve dürüstlüğe çağıran, mücadeleyi tetikleyen, kendimiz ve yaşamımız hakkında bir seçim yapmaya zorlayan özelliklere sahiptir. Bu dönemde Koç burcunda yanyana gelen Jüpiter ve Uranüs yaşamımızdaki yeni başlangıçların ifadesi olarak karşımıza çıkıyor. Oluşan Satürn/Uranüs karşıtlığı ise bireysel ve toplumsal alanda oluşan bu değişim hareketinin sadece düşünce düzeyinde kalmayacağını, tüm siyasi, toplumsal, bireysel ilişkilerdeki dengenin de yeniden kurulacağını, sorumluluk alması gereken kişilerin artık sorumluluklarını seve seve yükleneceklerini de gösteriyor.

  2010 yılı, içinde bulunduğumuz dejenerasyon ve karmaşa sürecinin biteceğini, kendimize yeni dışlaşma ve başkalaşma alanları bulacağımızı anlatmakta. Uzun vadede enerjimizi tüketen, dağıtan, sinirsel gerilim yaratan baskılı enerjilerden kurtuluyor, yeni bir başlangıç yapmak üzere cesaret ve yüzleşme yapabileceğimiz devre sonlarında ortaya çıkan gerçekten özel bir döneme doğru ilerliyoruz. Bu dönemi iyi değerlendirmek ve gezegen enerjilerine uyumlu davranmakla istediğimiz her türlü yeniliğin kapılarını kendimize açma fırsatıyla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız.

  2010 yılı sorgulama yapmak kendini aramak, keşfetme yolunda çabalamak için ayna vazifesi görecek bir kendini bilme ve şeffaflaşma yılı. Kendisiyle yüzleşme cesareti bulamayanlar için de hayli zorlu olaylar, sağlık sorunları ve çeşitli mücadelelere zemin hazırlıyor. Her insanın kendi içindeki bilgeyi, kendi Yunus’unu yaşama aktarma zamanı hızla yaklaşmakta…
  “Kendini Tanıma” çalışmalarının büyük bir önem kazanacağı 2010 yılı, spiritüel enerjilerin daha yoğun ve daha kristalize bir şekilde gezegene akmaya başlayacağı 2012 için bir hazırlık aşaması gibi… Kristal enerjiler şeffaflık gerektirir. Şeffaflaşma da ancak arınma ve kendini tanıma ile yaşamda mekan tutar.

  Herkes kendi dosyasını teslim etme ve yeni bir platforma geçme telaşı içinde yaşamını ve kendini yeniden yapılamaya çalışıyor. Dikkatli ve farkındalık dolu bir gözle kendimize, ailemize, yakın çevremize, ulusumuza ve diğer ülkelere baktığımızda bu uygulamaları görmek, hissetmek ve algılamak mümkün. Yozlaşmanın hat safhaya varması demek, düşüşün en dibine inildiğinin ve artık çıkışın yani yükselişin başlayacağının da müjdesi demektir. Her düşüş en tabana inildiğinde düşüşün gücü kadar yükseğe çıkma ivmesi sağlar. Denize çok yüksek bir yerden atlayanlar bunu bilirler, ne kadar derine inilirse o kadar hızlı bir şekilde yukarı çıkılır.
  Yıllardır çekmecelerde saklı kalmış dertler, sıkıntılar, hatta hastalıklarla yüzleşerek kendi kendimize bir tür arınma programı uygulayacağımız bu yılda bazı küçük tedbirler almanın yararlı olacağını düşünüyoruz Astroset olarak. Karşılaşılan zorluklara bir arınma ve ruhsal diyet programı gibi bakmak ve aşmak için çaba göstermek bizi dikeyde, diri, canlı ve sağlıklı tutacaktır. Hatta mücadeleyi sevenler, iç çatışmalardan korkmayan ve kaçmayanlar içinde bir dağcı gibi dağın zirvesine çıkmak, zirvede yeni bir soluk almak, manzaraya oradan kartal bakışı ile bakmak duygusu da verebilir.

  Kendini sorgulamanın önemi
  2010 yılı  bireysel gelişim programlarının önem kazandığı bir kendini sorgulama, aşma değiştirme ve baskılardan kurtulma yılı olacak...Enerji bazında ve gezegenlerin diziliş konumuna göre bize getirdiği en büyük hediye bu…

  Kendimizi sorgulamak objektif bakış açısıyla kendimizi karşımıza alarak noksan taraflarımızı tespit etmeye çalışmak kendini tanıma ve bilme çalışmalarının belkemiğidir.  Bu sorgulamaları  yaparken suçlayıcı hırpalayıcı olmamak ve gerekiyorsa profesyonel destek almak sanıldığından çok daha önemlidir. Terapiler bu noktada büyük önem kazanıyor, tek başına yapılan sorgulamalarda insan sık sık gereksiz yere kendini suçlayarak dar bir alana sıkışıp içine girdiği labirentten çıkamaz hale de gelebilir. Bu noktada olaylara objektif ve bilimsel açıdan bakmak için başka gözlere de gerek vardır ki, bu gören gözün hem bilimde hem alternatif tıptaki karşılığı terapi ve şifadır.

  Kendini tanıma çalışmalarında önemli olan nokta kendi noksan taraflarımızın tespiti ve bunların gelişme yolunda düzeltilmeye çalışılmasıdır. Olaylar arasındaki bağı görmeye çalışmak karşılaştığımız olayların dilini anlamaya yardımcı olur.Karşılaştığımız olaylar kendimizi daha iyi tanımamız için de birer aracıdır.

  Yaşam Programını Öğrenmek Arzusu
 
 Hepimiz, bu dünyaya belli problemleri ve yaşam ödevlerini içeren bir model ile birlikte geliriz. İşte bu problemlerin, onları çözmemiz için yaptığı kademeli çağrı ve davetler, kişinin kader yolunu çizer. Karakter, zamanla bütünleştiğinde kader ortaya çıkar. Karakter, doğarken birlikte getirilir ve bedenlenen şuurun bir ifadesidir.

  Bizler kutuplaşmanın olduğu bir gezegende eğitim görmekteyiz. Kuantum fiziğinin bize çok net anlattığı gibi “Ya o, ya da bu” kuralı, Kuantum fiziğinin günlük ve spiritüel yaşama uygulanması hakkında görüşlerini sitedeki yazılarımızda sık sık anlatan Doç. Dr. Haluk Berkmen’in de deyimiyle “hem-hem mantığı” bu yaşadığımız süreç için geçerlidir ve içselleştirilmelidir. Kesin evetlerle kesin hayırların kimseye çok yarar sağlamayacağı özel bir döneme giriyoruz. Canlı ve değişken bir evrende, evetler ve hayırlar sık sık yenilenmek ve güncellenmek ihtiyacındadır.

  Karşılaştığımız olaylarda, bilincimizin savunma ve direncinden vazgeçersek, bedenimizin bağışıklığını korumaya devam edebilir ve bulaşıcı hastalıklardan da uzak kalırız. Ama özellikle 2010 yılından itibaren gezegenlerin T kare oluşturduğu bu özel dönemde, bilincimizi yeni uyarılara ve yeni olayların bizde yaratacağı değişim etkilerine kapatırsak, bu uyarıları almak için bedenimiz devreye girecek ve bizi uyarmak için hastalık oluşturacaktır. Uyarıdan kurtulamayız, sadece ortaya çıkacağı alanı yönlendirebiliriz. Zihinsel olarak uyarı almaya hazırsak, bedene inmez ama zihin örtülü ve bilinç kapalı olduğunda bedensel rahatsızlık giderek artar ve bizi en büyük değişime kadar da götürebilir…

  “Kendini Tanıma”, kadim zamanlardan beri, gerçeği arayanlar tarafından en önemli ve en zor görev olarak nitelendirilmiştir. Kendini tanımak, “ben” i değil, “kendini” bulmaktır. “Ben” ego olarak getirdiği sınırlandırmalarla, bütünsel ve holistik olanın fark edilmesini sürekli engellerken, Yunus Emre’nin “bir ben vardır bende, benden içeru” deyişine uygun olarak “Kendimiz” dediğimiz şey daha bütünsel olduğundan her şeyi içine alır.
  Gerçek dürüstlük yolunda uğraşanlar için hastalık, bu yolda çok önemli bir yardımcıya dönüşebilir. Hastalık bizi dürüst hale getirir! Belirtilerde, ruhumuzda gizlemek ve yok etmek istediklerimizi, görünür biçimde yaşamak ve çare aramak zorunda kalırız. Çaresiz bir hastalık pençesinde kıvranan pek çok insan son çare olarak şifalı otlara ve alternatif tıbba müracaat ederek iyileşmişlerdir. Tıp tarihi bu tip pek çok vaka ile doludur. Eğer o kişiye ulaşmak mümkün olamamışsa hastalık bedenin alacağı son çaredir ve tekyönlülüğü giderir, kişiyi yeniden orta noktaya getirir. Birdenbire şişirilen ego oyunları ve güç iddiaları yok olur, hayallerin çoğu yıkılır ve o güne kadar gidilen yaşam yolları sorgulanır. Dürüstlüğün, hastanın yalnız bedenine değil, yüzüne de yansıyan bir olgunluğu ve kabulu vardır. Yaşam bizden büyüktür ve onunla mücadele etmek yerine sörf yapar gibi birlikte akmak daha hayırlıdır. Gerçek dürüstlük, bizleri her türlü korku ve kaygının da ötesine taşır. Kendiyle yüzleşmekten, yenilikten, değişmekten ve objektif olmaktan korkmayan insanın hastalıklarla boğuşması gerekmez. Hasta olsa bile bazı temel kuralları iyi bildiği için hızla iyileşecek ve hatta çevreye de örnek olacaktır…

  Bireysel Gelişim, Sosyal Aktivite ve Sağlık açısından alınacak tedbirler
 
2010 yılında kendimizi tanımak özel çalışmalar yapmayı ihmal etsek bile gezegensel enerjilerin akışlarına bağlı olarak, karşılaştığımız karmaşık, şaşırtıcı, bilmece gibi olaylar nedeniyle kendimizle yüzleşmek zorunda kalacağız. Bu yüzleşme yapılmadığında, bireysel ve gezegensel kalkınma programları aksayacağı için katılımcıları teşvik etmek adına hepimizi hayli zorlu deneyimler bekleyebilir. Deneyimleri zor ya da kolay hale getirmek bizim elimizde. Çaba ve gayretimize göre, katılımcı evren teorisine uygun olarak; görünenin ardındaki görünmeyen, atomaltı parçacık düzeyinde yayılarak bir kuantum etki oluşturur ve düşünce şeklimize bağlı olarak kendimize yeni olaylar hazırlamamıza, yaydığımız düşünce nedeniyle yeni olaylar çağırmamıza neden olur.  Bu hem pozitif hem de negatif açıdan haylı önemlidir bir konudur. Eskiler bu uygulamaya Ne ekersen, onu biçersin, karma uygulamasıdır derler. Gezegensel anlamda da “Büyük Değişim Hareketi”nin gözle görülür hale geleceği 2010 yılını kendi yaşam proglarımızı aktive etmek açısından da doğru kullanabilirsek, gezegen enerjileriyle birlikte aktığımız için yaşamımızda büyük kolaylıklarla karşılaşmamız da mümkündür.

  2010’da yaşamımızı kolaylaştırmak için alacağımız bazı küçük tedbirler elbette vardır: Bireysel Gelişim, Sosyal Aktivite, Yaşam ve Sağlık açısından mini tedbirler paketi…

BİREYSEL GELİŞİM

 1- Yaşamınızı başkalarınınkiyle karşılaştırmayın.

 2- Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın ki sizin aracılığınızla gerçekleşme
     şansları olmasın.

 3- Enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcamaya özen gösterin.

 4- Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.

 5- Her şeyi çok da ciddiye almayın;sıkıcı olmayı, mizaha yer vermeyi unutmayın..

 6- Kıymetli enerjilerinizi gevezelikle, dedikoduyla boşa harcamayın.

 7- Yaratıcı İmgeleme Gücünüzü aktif tutun.

 8- Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan herşeye zaten sahipsiniz.

 9- Geçmişin acılı anılardan kurtulun, acıyı yaşama sevinci haline getirmeyin, yaşayın ve bitsin.

10- Yaşam birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır, kimseden nefret etmemeye çalışın.

11- Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiyi bozmasın.

12- Sizden başka hiç kimse sizin mutluluğunuzdan sorumlu değildir.

13- Yaşamın bir okul ve eğitim yeri olduğunu ve öğrenmek/pratik yapmak için burada olduğunuzu unutmayın!

14- Daha fazla gülümseyin ve gülün.

15- Her tartışmayı kazanmak zorunda olmadığınızı kendinize sık sık hatırlatın.

SOSYAL AKTİVİTE

 1- Ailenizi sık sık arayın, birlikte olmanın yollarını bulun.

 2- Her gün sizden başka birine bir şey verin.

 3- Herkesi her şey için affetme çalışmaları yapın.

 4- Ara ara 70 yaşından büyükler ve 6 yaşından küçüklerle zaman geçirin, size öğretecek çok şeyleri olduğunu
     göreceksiniz.

 5- Hergün tanımadığınız en az bir kişiye “günaydın” deyin.

 6- Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündükleri ile ilgilenmeyin önemli sizin siz hakkınızdaki düşüncelerinizdir.

 7- Kendinizden memnun olmanın bir yolunu mutlaka bulun.

 8- Arkadaşlığı ihmal etmeyin, onlarla teması ne olursa olsun kesmeyin.

 9- İnsanın sosyal bir doğaya sahip olduğunu sakın göz ardı etmeyin!

10- Eğlenme ve gezmeye de mutlaka zaman ayırın.

YAŞAM

1- Her zaman doğru olduğuna inandığınız şeyi yapın!

2- Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan şeylerden kader programınızın zorlayıcı etkileri yoksa uzak durun,
   zorlayıcı etkiler varsa onları da yumuşatmanın yollarını arayın!

3- Her iyi veya kötü durumun değişime tabi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

4- Kendinizi kötü hissetseniz de kalkın, giyinin ve yaşama katılın.

5- En iyisine henüz sıra gelmedi ama mutlaka gelecek deyin.

6- Karamsar olmayın, karamsar insanlarla fazla zaman geçirmeyin. Karamsarlık bulaşıcıdır.

7- İnandığınız bir öğreti mutlaka olsun.

8- Maneviyat umut verir, umudunuzu en kötü şartlarda bile yitirmemeye çalışın.

9- Manevi gücünüzü yenilemenin size uygun olan yollarını tanıyın ve uygulayın.

SAĞLIK

 1- Bol sıvı alın

 2- Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.

 3- Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok, GDO nedeniyle de fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha
     az yiyin.

 4- Enerji, heyecan ve duygu paylaşımı ile yaşayın.

 5- Size uygun bir metodla Meditasyon, yoga ve dua yapacak zamanı bulun.  

 6- Daha çok aktif olun, doğayla bütünleşmeyi ve bol oksijen almayı ihmal etmeyin.

 7- 2009'de okuduğunuzdan daha fazla kitap okuyun.

 8- Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.

 9- 7 saat uyuyun.

10- Hergün 10 - 30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.

Bütün bunları uygulamak için gösterilen gayret ve istek bizi Alacakaranlığı gündoğumuna dönüştüren bir simyacı yapacaktır...Unutmayın Dolunay geçti. Şimdi yeniay doğuyor. Rahatlama, özgürleşme, sıkıntıdan kurtulma, terk etme, bırakıp gitme ve yenilenme zamanı...

Yeni yılınız kutlu olsun !
www.astroset.com

Kaynaklar

- Hastalık İyileşmeye Giden Yoldur” Hastalıkların yorumları ve anlamları
- Thorwald Dethlefsen/Ruedıger Dahlke-Mozaik Yayınları- 2002

2010 'da Gökyüzü Şöleni >>

 
 

© Astroset 2004-2010