Taoizm’in
Yin-Yang felsefesinin
özündeki ikiyi bir etme yani kutuplaşmayı aşma kavramı, dünya
var oldu olalı tüm inisiyatik öğretilerde belli bir noktadan
sonra mutlaka ele alınması gereken en temel ve kadim kavramın
özünü oluşturur ve içsel yolculuğa çıkan her kişi aydınlanma
aşamasında bu tip felsefede kutuplaşma kavramı ile karşılaşır.
Yolculuğun devam etmesi için uygulama yapmak ihtiyacı
hisseder. Bilimsel araştırmalar yaparak bir yol açmayı tercih
ediyorsa, bu sefer kuantum fiziğindeki dalga ve parçacık
bilgisi ile karşılaşarak bilimsel olarak yine aynı noktaya
gelir. Kuantum fiziği araştırmacıya; ışık-karanlık,
dalga-parçacık, evet-hayır her ikiside aynı anda üst üste
çakışmış olarak vardır der yani seçene göre
“o” ya da
“bu” ayırımcı mantığını
değilde “o, ya da bu aynı anda vardır” mantığını sunarak,
karşılaşılan olaya aynı anda her iki yönüyle de bakma
fırsatını sunar: böylelikle kutuplaşmayı aşmaya iyi bir örnek
oluşturur. Kuantum fiziği ile ilgilenenler Nasreddin Hoca
fıkralarını bu fiziğin temeline uygun bulurlar. Örneğin
hocanın ona derdini anlatan her iki tarafa da haklısın
dedikten sonra onu izleyen kişinin ‘olur mu hoca, bu kadar da
herkes haklı olur mu? ‘demesine ‘sen de haklısın’ diye yanıt
vermesi daha önce belirttiğimiz
gibi,
“kutuplaşmanın içinde kesin ve
tarafsız bir iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olmadığını”
anlatmak içindir.. Kadim
Bilgelik fıkralar yoluyla da insana aşkın bir bakış sunmaya
hep çalışır, nereden hangi bilgiyi alacağımız ise bizim bakış
açımızla ilgilidir ki, amaç ta zaten öncelikle bakış açısını
değiştirmeyi ve bunun hiç de sanıldığı kadar zor olmadığını
göstermektir.
Önceki bölümlerde de ifade edildiği gibi her değerlendirme
kişiseldir ve bakan kişinin bulunduğu nokta ile bakış açısına
bağlıdır, bu nedenle o kişiye göre daima doğrudur. Bu probleme
farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorsak, kutuplu
görmeyi ya da daha doğrusu kutuplanmayı aşarak görmeyi
öğrenmeliyiz. Her bakışta, eşzamanlı olarak zıt kutbu da
birlikte görebilmeyi öğrenmek zorundayız.
İçgörümüz
karşılaştığı olayla ilgili olarak kendine hak verdiği kadar
başkasına yani karşısındakine de hak vermeyi öğrenmeli ve bunu
bir yaşam biçimi haline getirmelidir çünkü hiç kimse tek
başına her zaman haklı olamaz, sürekli olarak bir kutuptan
diğerine gidip gelebilmek esneklik ve aydınlanma gerektirir.
Her iki ucu da anlamak için gayret sarfetmek bir inisiyenin
gerçek iç çalışmasıdır, tıpkı doğru nefes almak veya hergün
belli sürelerde meditasyon yapmak gibi. Tek yanlı her türlü
yanıt bir yargı niteliği taşır ve hem
bizi hem karşı tarafı ikiye böler. Tedbir alınması gereken çok
haklı durumlarda dahi o tedbiri de içsel bölünme yaşamadan ve
yargılamadan almak ve negatife onun istediği bölünme etkisine
kapılmadan yanıt vermek çok önemlidir. Eğer kendimizi
kandırmaktan çoktan vazgeçmişsek böyle bir bakış oluşturup
oluşturamadığımıza dürüstçe bakmak, kişinin aydınlanma
noktasını da gösteren eden önemli bir işaret levhasıdır.
Kutuplaşma kavramı
hakkında net ve sade bilgilere ulaşmak ve rahat uygulama
yapmak için konuyu akışa da uygun olarak kısaca özetlersek
şunları söylemek mümkündür:
“ Evrende her şeyin bir
karşıtı vardır. İyilik ve kötülük gibi, ateş ve su gibi,
sevgi ve nefret gibi, merhamet ve zalimlik gibi, sıcak ve
soğuk gibi. Her şeyin karşısına bir de diğer ucu konmuştur. Bu
dengedir. Böylece hiçbir şey tek uçta birikemez. Ne sadece
pozitif vardır, ne de sadece negatif. İkisinin var oluyor
olması Bütün’ü meydana getirir. Bütün dediğimiz şeyin içinde
her şey vardır. Her şeyden biraz katılmıştır böylece denge
oluşmuştur ve Bütün meydana gelmiştir. Bütün dediğimiz şey her
şey olandır. Hiçbir Bütün tek bir şeyden oluşamaz. Ne zamanki
her şeyi kendi çatısı altında toplar işte o zaman Tüm’e varır
Bütün olur. Böylece ikiyi bir eder yani her şeyi bir yerde
toplar.
Bu şu demektir. Aslında sevgi ve nefret aynı şeydir. İyilik ve
kötülük aynı yerdendir. Bu iki uçların hepsi aslında aynı
şeydir. Onların aynı şey olabilme halinin meydana gelebilmesi
durumu ise ikiyi bir etmektir.
Kötülük olmadan iyilik olamaz. Nefret olmadan sevgi olamaz.
Sıcak yoksa soğukta yoktur. Çünkü birinin varlığı diğerini var
edendir. Bir oluşum ister istemez karşıtını doğuracaktır.
Denge böyledir. Nerede uçlaşırsanız karşıt dengeyi kendinize
çekersiniz. Yeniden balansı oluşturabilmek istersiniz,
dengenin içinde hepsi vardır. Ne sadece iyi olmak anlamlıdır
ne de sadece pozitif olmak çok önemlidir denge halinde
bulunmak önemlidir.
Her ikisini de denge içinde bir çatı altında toplamak
mühimdir. Bu yaradılışın özüdür. Hem negatifi hem pozitifi
denge halinde bir çatı altında toplamak... Bütün budur. İkinin
bir olması hali budur. Zıt kutupların denge hali içinde tek
bir bünyede toplanabilmesi çok önemlidir.
O nedenle bizlerinde karşılaştığımız hiçbir düşünceyi, hiçbir
olguyu itmeden, onlara karşı durup direnç koymadan anlamanız
gereken durumlar olabilir. Olan her şey Bir’den gelmektedir.
Hayır ve şer Bir olandan gelmektedir. Öyleyse ikisi de
aynıdır. Bir olanda denge halinde birleşmiştir.
Negatif enerjide bir enerji dalgasıdır. Tıpkı pozitif gibi.
Yani
“en özünde”
bir fark yoktur. Bu farkın olmaması durumu “en öze”
vardığımızda bakidir. Sadece Bir ve Tek olanda diğerlerinden
farksız hale dönüşür. Ancak oraya varmayanlar için negatif
enerji pozitif enerjinin karşıtıdır. Yani pozitif enerjiye ne
anlamlar yüklediysek, onların tam aksidir. İş bu noktada
olunca negatif enerji oldukça tehlikeli bir hal bile alabilir.
Vereceği zararları önceden tahmin edemez, hiç bilemeyebiliriz.
Negatif enerjide, tıpkı diğerleri gibi, derece derecedir; seviye seviyedir. En azı yine en az düzeyde, en çoğu da yine
en çok düzeyde zarar verir. Bu sizin ne kadarına bulaşmak
istediğinize göre değişir. Yani alacağınız zarar bulaştığınız
seviye ile doğru orantılıdır.
Siyah enerji gezegenimizde negatif planları temsilen
kullanılmaktadır. Hayır planı ve şer planı gibi iki ana grupta
toplar isek, anlayabiliriz ki negatif enerji burada şer
planına karşılık gelmektedir.
Negatiften
Kendini Koruma
Kendimizi koruma kısmına gelir isek; ilk yapabileceğiniz şey
bu tip enerjilerden uzak durmaktır yani basbayağı bildiğiniz
biçimde uzak kalmak. Çünkü o sızacak bir zayıf halimizi,
zaafımızı her daim bekler. Bu da onun vazifesidir zaten. O
sebeptendir ki destur deyip uzak kalınmalıdır ki, kutsal
kitaplarımızda da bu böyle ifade edilmiştir bizlere…
Ola ki bilmeden istemeden maruz kaldınız bu etkiye, işte o
zaman onu defedecek şey yalnızca imandır. Tanrı ışığının
barındığı yerde negatif enerji duramaz. Yüreğinizde Tanrının
ışığını barındırabilirseniz, işte o zaman tüm
negatifliklerin sizden uzaklaştığını ve yüreğinizin sevgiyle,
olup biteni hemen dönüştürmeye başladığını hissedeceksiniz.”
Bu kısa açıklamadan
sonra Zıt görünen şeyler aynı yerden gelmekte ve aynı yerde
denge halinde bulunmaktadır öyleyse her şey Bir’dir, iki
olan bir yanılsamadır demek daha doğrudur çünkü bu ikiyi bir
etme kavramı iyi anlaşılmadığında insanı ciddi bir
dejenerasyona iyi de kötü de aynıdır gibi karmaşa yaratacak
kavramlara götürebilir ve kişinin inancını, duruşunu
sarsabilir, hatta yürüdüğü yoldan çıkmasına neden olabilir…
Bu tip bilgileri
araştırırken de egonun yaratacağı yanılsamalardan korunmak ve
içimizdeki egoya değilde kendimiz olana sığınmak en büyük
yardımcımızdır… |