Harfler hakkında bir miktar bilgi sahibi olduk sanırım. Ön-Türk
yazısı harf yazısı değildi. Bir hece yazısı idi. Yani her
işaret bir tek heceli ses olarak telaffuz ediliyordu ve her
biri bir damga olmakta idi. Bu damgalar da anlamlı tümel
kavramlar içeriyorlardı. Etrüsk yazısı günümüzde halen okunabilmiş değildir. Nedeni ise
harflerin Yunan harflerine benzemelerinden dolayı onları Yunan
harfleri olarak görmeleri ve o şekilde seslendirmeleridir.
Oysa ki, ne gramatik yapı ne de harflerin tek tek sesleri Hint-Avrupa
kökenli değildir. Ne Latince ne de Yunanca olarak anlamlı
sözler ortaya çıkmıyor. Fakat ne kadar ilginçtir ki Türkçe
yardımıyla anlamlı sözler ortaya çıkmaktadır. Çünkü Etrüsk
halkı bugünkü İtalya yarımadasına hem kuzeyden hem de güneyden
girmişlerdi ve her iki gurup da Ön-Türk kökenli halklardı.
Etrüsk Ayna Sırtı
Size şimdi bir küçük örnek sunarak tezimi kanıtlamaya
çalışacağım. Resimde Etrüsk aynasının arka yüzü görülüyor.
Aynanın kazılmış resminde bir ciğer üzerine eğilmiş kanatlı
bir yaşlı adam görmekteyiz. Sakallı ve kanatlı bu kişi ciğer
falı bakan bir şaman olsa gerek. Fal sayesinde saklı bilgiler
açığa çıkarılırlar. Yani falcı saklananı bilen kişidir. Yazı
sağdan sola doğru okunması gerekir. Soldan sağa doğru okuyan Etrüskologlar bu sözü /Çalkas/ olarak okumuşlar ve özel isim
olduğu sonucuna varmışlardır. Oysa ki sağdan sola doğru
okunursa Türkçe'ye uygun bir söz olan saklaç sözü ortaya çıkar.
Ciğer üzerine eğilmiş olan kişinin kanatlı oluşu onun alelade
bir kişilik olmadığını ve ruhlar dünyasına uçabilen bir şaman
olduğunu gösteriyor. Etrüsk yazısı sağdan sola doğru Orhon harfleri sayesinde
okunabilmektedir. Solda harfleri soldan sağa doğru yazarsak,
görürüz ki soldaki ilk harf Ön-Türkçe OZ damgasıdır ve hem
Yunan Sigma hem de Etrüsk ve Latin S harfini oluşturmuştur.
İkinci harf A harfidir ve Etrüsk abecesinden Latin abecesine
geçmiştir. Üçüncü harf OK damgasıdır. Zamanla K harfine dönüşmüştür. Nitekim,
Etrüsk abecesinde bu işaretin K olarak okunduğunu
Etrüskologlar da kabul eder. Ok işareti ile OK sesi sadece
Türkçe'de anlamlıdır. Diğer hiçbir dilde bu anlam ve şekil
eşdeğerliğini bulmuyoruz. Bu bakımdan Ok damgası kesinlikle
Ön-Türkçe kökenlidir. Orhon kitabelerinde de aynı işaret /ok/
olarak okunmaktadır. Bu durumu tesadüf olarak açıklamak bence
imkansızdır. Dördüncü damga Orhon kitabelerindeki kalın L harfidir. Son damga
ise Orhon kitabelerindeki kalın Ç sesini veren damgadır. Yani,
aç, oç, uç, ıç veya ça, ço, çu, çı olarak okunabilir. Şu halde
buradaki yazıyı /Saklaç/ olarak okumak hem yazı hem de resim
bütünlüğü göz önüne alınırsa doğrudur ve söz /saklı olanı aç/
anlamında Türkçe bir sözdür. Bu da Etrüskçenin Ön-Türkçe bir
dil olduğunun kanıtı olmasa da bir göstergesidir.
Kadim Anadolu Yazısı
Asya’nın çeşitli bölgelerinden
Anadolu'ya gelmiş olan Ön-Türkler
özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarına yerleştiler. Size kendi
çözümüm veya yorumum olan bir kısa yazıdan söz etmek
istiyorum. Bu yazı Bodrumda bulunmuş olan bir taşın üzerine
kazınmış olan yazıdır. Halen Side müzesinde bulunan bu taşın üzerinde Sidece (Likya
yazısı) olarak kabul edilen bir yazı kazılmıştır. Side eskiden
Likya kültürünün önemli bir merkezi idi. Yazı sağdan sola
doğru TEENES olarak tek bir sözcük olarak okunmuştur
(Kaynak: Seleukeia (Side) Yazıtı, A. Muhibbe Darga,
Anadolu Araştırmaları, Fasikül 26) Fakat /teenes/ sözünün ne
anlama geldiği bilinmemektedir. Oysa ki sağdan sola doğru
açıkça iki sözcük vardır ve bunları LU URUN şeklinde
okumaktayız. Öncelikle Anadolu'da Boğazköy civarında LUVİ yazısı bulunmuştur.
Ayrıca, LU sözünün Luvi olarak bilinen halkın kast ettiği
kanısındayım. Ancak, yazı Ön-Türkçe ise ilk damganın UL
damgası olmasından dolayı birinci sözcüğün ULU şeklinde
okunması gerekir. Böylece Likya adının Ulu-OK-Öyü sözlerinin
bitişmesi sonucu oluştuğu kanısındayım. Zaten Ok-Öyü
birleşerek bugün dahi kullandığımız /köy/ sözünü oluşturduğunu
söyledim. İkinci sözcük olan URUN /bölgesi/ anlamını taşır. Çünkü UR sözcüğü
Ön-Türkçe /gayret ederek yerleş/ demek olup Sümerde UR şehri
vardır. Yani bugünkü anlamda UR /uğraşılan bölge/ demektir ki
vur ve kur sözleri halen mevcuttur. Kurgan sözünü hepimiz
duymuşuzdur. Şu halde URUN sözü
“yerleşilen bölgenin (şehrin)”
anlamını içerir.
İki sözcük bir araya gelince de “uluların Şehrine ait”
anlamı
ortaya çıkmaktadır. Yani, bir çeşit ikaz olan bu yazının
kazılı olduğu taşın hudut taşı olduğu görüşündeyim. Günümüzde halen kullanılmakta olan Latin abecesi büyük çapta Etrüsk
abecesinden alıntılanmış harflerden oluşmuştur. Etrüskler ise
Asya kökenli bir halk olup, dilleri dinleri ve gelenekleri ile
Ön-Türk kültürünün ürünüdürler. Mimari konusuna geldiğimde
Etrüsk mimarisine değineceğim.
|