Bir kültürü
tanımlayan 3 öğenin dil, din ve mimari olduğunu söyledim.
Dünyanın çeşitli bölgelerine yayılan Ön-Türkler ortak bir
dile, ortak bir dine ve ortak bir mimari anlayışına
sahiptiler. Dilleri tek heceli, dinleri güneşe ve
göğe yönelik, mimari yapıtları ise piramidal (tabanı geniş ve
yükseldikçe daralan) özellikte idiler. Bu özellik iki amaca
yönelikti:
1. Kutsal saydıkları göğe doğru
yükselirken inşa ettikleri yapıların sağlam ve kalıcı olmasını
istiyorlardı. Dış şartlara en dayanıklı yapı türü piramit veya
konik yapıdır. Küp veya prizma yapıların üst bölümleri rüzgara
karşı daha geniş bir yüzey sergileyeceğinden zamanla
aşınmaları artarak yapının şekli bozulacaktı. Piramit ise bu
direnci göstermeyeceğinden uzun süre şeklini korur.
2. Bulundukları orta Asya bölgesi dağlık bir bölge idi ve tüm
dağların piramit şeklinde olduklarını, tepelerin tabana göre
çok daha dar olup bir tepe noktasında son bulduğunu
görüyorlardı. Bu dağların tepelerine kurgan dedikleri mezarlar
kazdılar ve soylu yöneticilerini bu tepelerdeki mezarlara
gömdüler.
Orta Asya dağlık bölgelerini terk edip
daha düz bölgelere geldiklerinde aynı geleneği devam ettirmek
istediler. Doğal dağ bulamayınca yapay dağlar inşa ettiler.
Böylece hem belleklerindeki dağlara kavuştular, hem de
içlerine yöneticilerini gömerek kurgan geleneğini devam
ettirdiler. Kaya ve iri taşlarla tepeler oluşturdular. Bu suni
tepelerin üstünü toprakla örttüler ve /tümülüs/ denen
mezarları inşa ettiler. Vikipedi (Özgür Ansiklopedi)
tümülüs için şunları söylüyor: Mezarın yerini bir tepe ile
belirleme geleneğinin bilinen ilk örnekleri Avrasya
steplerinde, MÖ 4. bin yılın başlarına aittir; kurgan olarak
da adlandırılan bu mezar tepelerinin altında, ölü basit bir
çukur ya da ahşap bir odaya yerleştirilmiştir. Bu geleneğin,
steplerden gelen etki ile, Trakya'ya ilk olarak MÖ 3. bin yıl
içinde girdiği bilinmektedir. Trakya'nın Tunç çağ mezar
tepeleri, daha sonraki dönemlerin tümülüslerine göre daha
basık ve yayvan, çoğu kez de 2-3 m yüksekliğindeki
tepeciklerdir; ancak Bulgaristan' da ender olarak yüksekliği 7
metreyi bulanlar da vardır. Tepelerin dolgularını toprak değil
taş oluşturduğundan, bunları "Taşlıtepe" olarak
tanımlamaktayız.
Nemrut Dağı
Tümülüsü
Resimde Nemrut
Dağı tepesinde bulunan tümülüs (taştepe)görülüyor. Dünyanın
sekizinci harikası olarak tanınan, tepesinde küçük kırma
taşların yığılmasıyla oluşturulmuş konik tümülüs deniz
seviyesinden 2150 m. yükseklikte olup bugünkü yüksekliği 50 m,
çapı ise 150 metredir. Mezopotamyada ileri bir
kültür oluşturmuş olan Sümer halkı Ziggurat adı verilen
tapınaklar inşa etmişlerdir. Bu tapınaklardan UR şehrinde
halen varlığını devam ettiren bir tanesini resimde
görebiliriz.
Solda bugünkü
şekli ve sağda asıl eski şekli görülüyor. Basamaklı bir yapısı
vardı ve halen basamaklar duruyor. Bu basamaklara neden ise,
tapınağa ancak dış yüzünden tırmanarak tepesine
ulaşılabileceğidir. İçi tümüyle dolu olup sadece bir mezar
odası bulunmaktadır. Mezar odasının da nerede olduğu tam
olarak bilinmemektedir. Nedeni de, odada bulunan değerli
eşyaların talan edilmesini önlemek içindir. Nitekim,
Mısır ehramlarına girildikten sonra pek çoğunun önceden açılıp
içindeki değerli heykel ve eşyanın çalınmış olduğu tespit
edilmiştir. Bu bakımdan eski ehramlara girmek her zaman çok
zor olmuştur. Sırrını halen koruyan bir diğer yapı Japonya’nın
güney adalarından birinde suya gömülü olarak bulunmuş olan
tapınaktır. Bu tapınağın dış yüzünde birçok taş merdiven halen
duruyor.
Su altında kalmış
tapınak
Resimde bu
basamakları görüyoruz. Adanın adı Yonaguni olarak
bilinmektedir. Eğer bir dönemde bu taş tapınağı Ön-Türkler
inşa etmişlerse adanın adını da onlar tarafından konmuş olması
gerekir. YONAGUNİ adındaki başta bulunan Y ile sondaki İ
sesleri sonradan eklendiği görüşündeyim. Zira, Japonca
sözcükler genelde sesli harflerle biter. Şu halde ON-A-GUN kök
sözcüklerinde ortadaki A harfi aynen bugün kullandığımız
aidiyet (sana, bana, ona....gibi) ifade ediyorsa ONAGÜN sözü
/Evrenin güneşi/ olur. Zira ON evren demektir ve GUN de
bildiğimiz güneş.
Maya
Basamaklı Piramit
Maya kültürü de
aynı şekilde basamaklı piramitler inşa etmiştir. Resimde bir
Maya basamaklı piramidi görülüyor. Maya piramitlerinin içinde
da aynen Mısır ehramlarında olduğu gibi gizli mezar odaları
bulunmuştur. Mısır ile Maya kültürünün bir diğer ortak noktası
her iki kültürde ölülerin mumyalanması geleneği olmasıdır.
Fakat ne kadar ilginçtir ki orta Asya kurganları açıldığında
da aynı şekilde mumyalar bulunmuştur. Bir sonraki
yazımda hem Asya kurgan geleneğinden, hem de mumyalama
şekillerinden söz edeceğim. |