Genel ve yaygın görüş, Çin
yazısının kendi kültür yapısı içinde, bağımsız olarak,
geliştiği şeklindedir. Oysa ki Çin yazısı,
piktografik (semiotik) yazı =>
damga yazısı => sözcük (logografik) yazı gelişimini
izlemiştir. Bu genel gelişim tablosundan daha önce söz ettim.
(Bkz.
49 sayılı Yazının Gelişimi başlıklı yazım)
Çinliler kâğıt üstüne yazmaya
başlamadan önce (yaklaşık M.Ö.
2000-1000 arası) sığır kemikleri
üzerine veya kaplumbağa kabuklarının içlerine yazıyorlardı.
Alttaki resimde M.Ö. 1300 yıllarında Şang sülalesinden Wu Ding
döneminden kalma bir sığır kemiği kaydı görüyoruz.
(Kaynak:
A Journey İnto China’s Antiquity, Morning Glory Publishers,
Beijing, Çin)
Bu işaretlerin birer logogram
oldukları görüşü hakimdir. Çince’nin tek-hece dili olduğu göz
önüne alınırsa her işaret hem bir heceye hem de bir sözcüğe
karşıt gelmektedir. Şekillerin her biri resim olmaktan çok
birer damgaya benzemektedirler. Bu bakımdan, bu yazı tarzına
“Damga
yazısı”
demenin daha uygun olacağı görüşündeyim. Ön-Türkçe’nin de bir
tek-hece dili olduğu hatırlanırsa, Çin damgalarının Ön-Türk
damgalarıyla akraba veya ilişkili olmaları pekala mümkündür.
Günümüzde kullanılan Çin yazısının adı
Hanci
veya Hanca
olması bir tesadüf değildir.
Han-ca
yani /hanların
yazı tarzı/ hem anlam hem de
–ca takısı
itibariyle Türkçe ile ilişkili bir sözcük olmaktadır. Çin
imparatoruna Huang yani Han dendiğinden söz ettim.
(Bkz.
18 sayılı Khang/Kagan başlıklı yazım)
Çin’den etkilenmiş olan Japon kültüründe de Çin yazısındaki
logogramlara benzeyen tarza
Kanji
yani KHANCA denmesi
eski Türkçe’deki KH
sesinin Çinliler tarafından H
ve Japonlar tarafından K
sesine indirgenmiş olduğunun kanıtıdır. Hanci yazısında
kayıt edilmiş 56,000 farklı işaret bulunmaktadır. Gündelik bir
gazeteyi okumak için ise 3,000 işaret bilmek gerekir.
Japonların kendi dillerine uyarlamış
oldukları
Kanji
yazı tarzında birçok işaret iki farklı okunuşa
sahiptir. Bunlardan biri KUN,
diğeri ise ON
okunuşu olarak bilinir. Kun okunuşu Japonca’nın kök sözcükleri
için, On okunuşu Çince kökenli sözcükler için geçerlidir.
Japonca, Altay dil gurubuna ait olduğuna göre Kun tarzı
okunan sözcüklerde Ön-Türkçe’nin izlerine rastlamak mümkündür.
Örneğin, Japonca Kun okunuş tarzında /su/
anlamını içeren işaret mizu
olarak okunur. Bu sözcüğün tam anlamı /meyve suyu/ olmaktadır,
çünkü Mİ
Japonca /meyve/ demektir. Şu halde
ZU
sözcüğü açıkça SU
sözü olmaktadır. Aynı işaretin Çince’deki On okunuşu /Sui/
olması, Ön-Türk kökenli su sözcüğü ile doğrudan ilişkili
olduğuna kanıttır.
Çin yazı tarzı zamanla gittikçe daha
karmaşık hale dönüşmüştür. M.Ö. 1.000 yıllarında yapılmış olan
ve Çin’in Shaanxi eyaletinde bulunmuş olan bronz kaptaki
yazıları alttaki resimde görüyoruz.
(Kaynak:
Treasures of Ancient China, Tokyo müzesi yayını)
Üstteki damga yazısına göre şekillerin gittikçe daha karmaşık
hale dönüştükleri görülmektedir.
Alttaki resimde yazının
nasıl zamanla değiştiğini bazı örneklerden izleyebiliriz. Sol
taraftaki şekiller M.Ö. 1300 lü yıllara ait iken, en sağdaki
şekiller günümüzde halen kullanılmakta olanlardır.
|