Buzul çağının sona ermesiyle
kuraklaşan Orta Asya yaşanmaz duruma dönüşmüş, o bölgenin
insanları dört bir yana dağılmışlardır. Bu konuya daha önce
Güneş Dilinden Türeyen Diller başlıklı
39
sayılı
yazımda değinmiştim. Doğu ve Güney-doğu Asya bölgesine inenler
deniz yoluyla önce yakın adalara, sonra da gittikçe daha uzak
adalara doğru yelken açtılar. Alttaki resimde bu dağılımı
görmekteyiz.
(Kaynak:
Scientific American,Temmuz 1991,Peter Bellwood,sayfa 70)
M.Ö. 5.000
yıllarında bugünkü Japonya’nın güneyinden civardaki adalara,
Taiwan adasına ve Asya kıtasının güney-doğu ucuna
ulaşmışlardı. Daha sonra her bin yılda bir, denizcilikte
edindikleri tecrübe sayesinde, büyük sıçramalar yaparak tüm
Pasifik okyanusuna yayılmışlardır. Bu dağılımı farklı
renklerle belirttim.
Ulaştıkları en uç nokta
batılı denizcilerin Paskalya adası olarak adlandırdıkları,
fakat yerli halkın
Rapa Nui adını verdiği
adadır. Bu ada Güney Amerika kıtasından 3,600 km uzakta
bulunmaktadır. Adada konuşulan dilin Pasifik dil gurubuna ait
olmasına rağmen bazı sözcüklerde Ön-Türkçe’nin izlerine
rastlamak mümkündür.
Örneğin, “Tanrı”
sözüne adalılar
Tangaroa
derler. Bu sözcüğü Tanga-roa şeklinde
bölersek birinci kısım Tanga
sözcüğünü kuzey Amerika kıtasına Asya’dan göç etmiş boyların
dillerinde Tanka
şeklinde bulmaktayız. Tanrı sözcüğünü Sümerlerde
Dingir, Buryatlarda
Tengeri, Tatarlarda
Tingir ve
Etrusklerde Tin
olarak bulmaktayız. Ayrıca, Roa
sözü OR
/ RA kök sözcüğü
ile ilişkili olması ve /yüksek,
yüce/ anlamını taşıması
mümkündür. Paskalya adasının en önemli şehri Hanga Roa
adını taşır. Bu isimde çok eski dönemlerden kalma, fakat
günümüzde unutulmuş /Yüksek
Han/ anlamı bulunabilir. Bu yaklaşım doğru ise
Tangaroa sözcüğü da /Yüksek
Tanrı/ demek olmaktadır.
Paskalya adasına has bir
de özel yazı tarzı bulunmaktadır. Bu yazıya türüne
Rongorongo
denmektedir. Altta bu hece yazısının işaretlerini görmekteyiz.
Rongorongo hece
yazısının 48 işareti bulunmaktadır. Bu işaretlerin hangi
hecelere karşılık geldikleri çözülmüş değildir. Ancak
benzerlik içeren guruplar saptanmış olup işaretler arasındaki
yakın ilişkiler üzerinde çalışmalar sürmektedir.
Paskalya adası halkının bir diğer ilginç yönü büyük heykellere
olan özel ilgileridir. Adanın tümünde 887 adet büyük taş
heykel bulunmaktadır. Bunların çoğunu da adanın kıyısında
çepeçevre görmek mümkündür.
Taş heykellerin
birçoğu 10 ton ağırlığındadır. Yandaki resimde, dibinde duran
insanlar ile karşılaştırılınca bu taş heykellerin gerçek boyu
anlaşılmaktadır. Tüm heykellerin yüzü denize dönük durumda
olmaları acaba bir ziyaretçiyi beklediklerine mi işaret
ediyor? Yoksa, muhtemel saldırganları korkutmayı mı
amaçlamaktadırlar? Tüm bu soruları yanıtlayabilmek için
öncelikle Rongorongo yazısını çözmek gerekecektir. |