9
Sayısı, Mitolojide varlığına inanılan gök, yer yüzü ve yeraltı
dünyalarının sonuncusu olması nedeniyle, bir sona
ulaşıldığının ve yeniden başlamanın haber vericisi gibidir.
Diğer bir deyişle, bitim ve ölüm olayında olduğu gibi, yeni
bir doğum veya filizlenmenin göstericisidir. Yaşam çemberinin
son halkasını kilitler.
9 sayısı
sembolizmde yeni başlangıçları da ifade eder… Büyütülmüş
Kutsal Üç ve 9 sayısı acıya tahammül ile de
irtibatlandırılır.9 sayısı ilgilenenler için acıya
sabretmekte, eşiklerinde yükseliş var demektir.
Sembolik
olarak insanı Semavi şehire götüren 9 adımdır. Semavi (Göksel)
şehir, görünenin ardındaki görünmeyene ait derin bilgiler
taşır. Altın şehir olarak da ifade edilen bu şehire herkes
giremez ancak belli inisiyatik uygulamalar ve süreçlerden
sonra varılacak bir duraktır. Semavi şehire gelmek demek,
evrensel yasaların işleyişi, neden-sonuç zincirleri hakkında
bilgilenmek aynı zamanda da güçlü ve sağlam karakterli, doğru
ve sevecen biri olmak, nefsini , öfke ve korkularını aşmış
olmak da demektir…Bu aşamaya gelinceye kadar bazı zorlu
sınavlara doğru yanıtlar vermenin de anlamıdır 9 sayısı… o
nedenle insanın yaşamında yeni bir aşamayı, yeni bir
başlangıcı, ölmeden önce ölmeyi de işaret eder…
Türki halklar
arasında önemli bir sayıdır. Bu halklar arasında hediyeleri 9
lu gruplar halinde vermek adetti ve tokuz(9) basitçe “Bir
hediye” manasına gelir. 9 düğüm altında duran şeylerin iyi
korunduğuna inanılır. 9 köyden kovulan biri sistem dışına
çıkmış kabul edilir. Ve 9 köre bir değnek olarak çağrılan
kişiler de kesinlikle, sıkıntı ve keder anındaki tek gerçek
yardımcılardır.
Alman
deyişlerinde tamamen mutlu olmak dokuzuncu bulutun üstünde
olmak gerektiğine inanılır. 9 sayısı sık sık Kelt ve Cermen
hikaye ve mitlerinde de karşımıza çıkar. Kral Arthur’un
babasının gücünün dokuzuncu kısmına sahip olduğuna inanılırdı.
9 şövalye ona bağlılık yemini etmişti, 9 kahyası vardı. Suyun
altında nefesini 9 gün ve gece tutabilen ve aynı süre boyunca
uykusuz kalabilen bir Cermen kahramanının öyküsü de
ünlüdür.Onun mızrağının diğerlerinin mızrağının 9 katı kadar
güçlü olduğuna inanılırdı.
Kadın kahin
İskandinav destanı Völuspa’da şöyle söyler: “Dokuz dünya
bilirim, dokuz orman tanırım, merkezdeki muazzam ağacın yerin
tozunda toprağında”
Ve Shakespeare’in
“esrarengiz kız kardeşleri” tekrarlar: “Üç kere sana ve bana
üç kere ve tekrar üç kere, dokuz yapsın diye "
Geleneklerin
birçoğunda ve astrolojide, 9 feleklerle bağlıdır ve en yüksek
dokuzuncu sema 7 gezegensel feleğin ve sabit yıldızları içeren
yukarıdaki gök kubbesinin ötesinde bulunur. Fars ve Türk
geleneklerinde dokuz gökten ve dokuz felekten söz edilir.
Dokuzuncu felek en üst göksel makamı simgeler.
Feleklerin
ahengi, 9 felek ve u kafalı bir yılan imgesi altında cennetten
iner ve yerde son bulur. Her feleğin bir ilham perisi(muse)
vardır.Sabit yıldızlar semasının üstünde “ilham perilerinin
lideri” Apollo feleklerin ahengini sağlar . Elinde klasik lir
yerine bir viola da gamba (barok telli çalgısı) tutar.
Apollo’nun üstünde Teslis’in üçgensel sembolü vardır.
9 Büyülü
sayısı bazı hastalıkların iyileştirilmesinde de rol oynar.
İyileştirmede ayinsel bir eylem çoğunlukla 9 kere tekrarlanır.
Bu adet hem İskoçya’da hem de Almanya’da bilinirdi. 9 tür
hastalık 9 özel bitkinin karışımıyla tedavi edilebilir, 9
farklı bitki üzerine okunan bir duanın 9 tür zehire karşı
yardım edeceğine inanılır, bu bitkiler 24 Haziran St. John
gününde toplandığı ve bir buket halinde bağlandığında gücü
arttırılır. Ayrıca, kişinin dileklerinin gerçekleşmesi için 9
açık gecede aynı 9 yıldızı sayması gerektiğine inanılan batıl
bir inançları da vardır.
Birçok eski
halk hikayesinde kahramanın dokuz katlı gücü vardır veya belli
başlı dokuz vazifeyi yapmalıdır. Dokuz ayrıca bir mükemmellik
sayısı ve son sınır olarak da kullanılır. Bu alışılmadık
derecede büyük ve muazzam olan bir şey için kullanılan 9
adamın işi veya çok hünerli birini tarif için 9 elli kişi veya
9 gözlü cin fikirli kişi, dokuz kere zeki olarak bilinir.
Yunanistan,
İran ve Hindistan’ın Hint-Cermen geleneğinde devler ve
kahramanlar 9 kolboyu uzunlukta görülür: bu Farsça’da
nevgeze’dir, fakat aynı şey Kitab-ı Mukaddes Şahsiyeti
Basan’lı Kral Og için de söylenir. Dokuz Hintçe terim
‘Naulakha’da bir büyüklük ve mükemmellik sayısını da temsil
eder, bu masallarda ve halk hikayelerinde en değerli kolyeyi
veya mücevherin en çok istenen parçasını tanımlamak için de
kullanılan bir kelimedir.
Hint-Cermen
mirası, 9’un özel konumuşla birlikte kadim Yunan’da da
gözlemlenebilir. Yeraltı dünyadaki Styx nehrinin 9 dönemeci
vardır ve Delfi’de Apollo onuruna her dokuz yılda bir
ziyafetler verilir.Petra’daki Dionysus şöleni süresince 9 adam
ve 9 kadın ayin yapardı. 9 ilham perisinin eşliğinde Apollo 9
lir taşırdı . 9 İlham perisi bir çok düşünüre ve yazara ilham
verirdi bu nedenle Herodot’un eserini onların onuruna 9 kısma
ayırdığı söylenir ve bu bağlamda Plotin’in Ennead’larını 9
kitap olarak düşünmek de anlamsız değildir. Onun Yeni
eflatuncu felsefesi, Yahudi, Hristiyan ve İslami mistik
düşüncesinin gelişmesinde önemli bir parça olmuştur.
Hristiyan
çevrelerde 9 genellikle Teslis kavramıyla irtibatlandırılır.
Dante’nin İlahi Komedya’sı bu teslisçi sembolizmin en iyi
örneğidir. Eserini terkip ettiği 3 satırlık kıta terzine şiir
formundan başlayarak her şey Teslise işaret eder.Meleklerin
dereceleri 9 dur ve Dante için bu 9 yine sevgilisi Beatrice’de
açığa çıkar, onun hakkında Vita Nuova’da şöyle söyler: “Bu
sayı onun gerçek benliğiydi yani melekler aleminin yansıması.”
Roger
Bacon’a göre yıldız haritasındaki dokuzuncu konak, dolaşma ve
seyahate, dine, inanca, ve tanrısallığa ilişkindir. Bu,
Tanrıya ibadet, bilgelik, kitaplar ve kutsal metinler
konağıdır ve Jüpiter’in hakimiyeti altına girer, genellikle de
“Büyük Talih” olarak bilinir. Böylece 9 bazı şartlar altında
uğurlu bir sayı olarak değerlendirilir. Örneğin, İsviçre
eyaleti Aargau’da hasadın sonunda bir tarladın toplanan
tahılın son 9 başağının onları bulana iyi şans getireceğine
inanılır; bunlara ‘Glückskorn’ iyi şans taneleri denir….
ENNEAD
Dokuz
ilkesini simgeleyen ennead'ı birçok şekilde çizmek mümkündür.
Nonogram dokuz köşeli bir yıldızdır ve onu tek bir çizgi ilke
çizmek mümkün olduğu kadar, üç üçgenden oluşmuş şekli de
vardır. Heksagramda görülen iki üçgen iki zıt unsuru gösterir,
oysa üç üçgende ahenk sağlayan üçüncü bir üçgen bulunmaktadır.
Pythagoras'un kullandığı bir sembol de birbirinden büyük üç iç
içe üçgendir. Ayrıca, üç üçgenden oluşmuş çeşitli semboller de
mevcuttur.
Ennead dokuz
sayısının sembolüdür. İlk tek sayının karesi (3 x 3) olması
dışında birçok ilginç matematik özellikleri vardır. Herhangi
bir sayı ile çarpıldığında çıkan sayının birim sayılarının
toplamı yeni dokuz verir. Kabala'da dokuzuncu sefirat'a ay
tekabül eder.
Gurdjieff
sisteminin kilit sembolü bir dairenin içerisinde dokuz köşeli
bir şekilden oluşan enegramı, son zamanlarda pek çok
alternatif spekülasyonlara yol açtığı için aşağıda
gösterilmektedir:
Gudjieff
enegramı şöyle izah etmektedir: "Çizgilerle birbirine bağlı
dokuz parçaya bölünmüş bir daire şeklindeki sembol, yedi
yasası ile üç yasasının birleşimini belirtmektedir.
"Oktav, yedi tona
sahiptir ve sekizincisi birincinin tekrarıdır. mi-fa ile si-do
arasındaki `aralıkları'nı dolduran iki `ilave şokla' beraber
dokuz eleman vardır"
"Daire dokuz eşit
parçaya bölünmüştür. Altı nokta, dairenin en üstündeki nokta
ile kesişen çapa göre simetrik bir şekli oluşturun çizgilerle
bağlanmıştır. Ayrıca, en üstteki nokta, bu esas karmaşık
şeklinin oluşmasına katkıda bulunmayan noktaları bağlayan bir
eşkenar üçgenin tepe noktasıdır.
"Anlaşılmalıdır
ki genel anlamda enegram evrensel bir semboldür. Her çeşit
bilgi enegrama aktarılabilir ve enegram yardımıyla
yorumlanabilir... Onu kullanabilen insana enegram kitap ve
kütüphaneleri tamamıyla gereksiz kılar. Bir insan tek başına
çölün ortasında olabilir, kumda enegramı çizip, onun
yardımıyla evrenin ebedi yasalarını okuyabilir."
Gurdjieff
öğretilerini Uzak-Doğu, Orta-Asya, Yakın-Doğu ve Kuzey
Afrika'yı ziyaret ettiği merkezlerden toplayarak edindi.
Gurdjieff'in hedefi kadim çağlardan arta kalan kayıp bir
bilginin parçalarını toplamaktı. Onun öğretileri bu tür bilgi
kırıntılarının varlığını göstermektedir. Ancak Gurdjieff
öğretisinde bilinmesi gereken bazı noktalar vardır. Gurdjieff
bütün bildiklerini aktarmıyordu; öğrettiği sistemdeki
psikolojik unsurlar her ne kadar dikkatte değerse, kozmoloji
ve teknik bilgilerin çoğu ne bilime, ne de okült tradisyona
uymamakla beraber yine de bazı paralel kavramlar içermektedir;
Gurdjieff'in öğrettiği sistem öğrencilerine kendini tanımak
konusunda belirli bir etki aşılamaya yönelikti ve zaman zaman
mecazi olarak alınması gereken kasıtlı yanıltılar ve suni
kavramlar da içeriyordu. O halde enegramı bu parametreler
içerisinde almamız gerekir. Belki de enegram çok önemli
yasaları saklayan kadim bir semboldür ve Gurdjieff onu ziyaret
ettiği bilgi merkezlerinden edindi. Bu taktirde onu
Gurdjieff'in garip fiziyolojik, kimyasal ve kozmolojik
teorilerinden soyutlamak gerekir. |