Öğretiler
Aynı Kaynaktan
Bütün
öğretiler, aynı kaynaktan, aynı amaç için
varolmuşlardır. Olgunlaşma süreci içinde, belli
dönemlerde o dönemin insanlarının anlayışına,
realitesine, şuursal yapısına uygun olarak, bir
üst realiteye geçmesini sağlayıcı öncü varlıklar
diğer bir deyişle büyük inisiyeler (gerçek üstadlar)
aracılığıyla, semavi yönetim tarafından evrenle ilgili
sistematik bilgiler aktarılır. Bu bilgileri yayan, o
bilgilerin uygulamasının örneğini veren bilge
kişiler, yaptıkları aktarımlarla ve içsel bilgileriyle
çeşitli ruhsal yolların doğmasına neden oldular. Dinler ve
tüm ruhsal öğretiler birbirlerini kapsayan,
genişleten bilgilerle dünya insanlığının ruhsal
seviyesini yükseltmeye çalıştı. Hala çalışıyor.
Gezegen yok oluncaya kadar da bu görev, bu inisiyasyon devam
edecek. Bu nedenle hepsi birbirini yükseltici
açıklayıcı ve destekler niteliktedir.
Her göksel irşad, daha
çok o dönemin ve yörenin ruhsal ihtiyaçları dikkate
alınarak indirilir ve yorumlarıda zamana ve yere
uygun yapılanır.
İşte insanlığı
aydınlatan büyük inisiyelerin (gerçek üstadların) o
görkemli ruhsal bilgileriyle, yeryüzündeki
şuurlandırma faaliyetleri değişik tempolarda
halen daha devam ediyor. Son adem kadrosu yani bizim
kadromuz; türlü yollarla, türlü deneylerle, ruhsal
ihtiyaçlarımıza göre oluşturulan olaylarla,
binlerce yıldan beri eğitim görüyoruz. Bu gezegenden bu
dönem itibariyle alıp vereceği bitenler ise, bir bir aramızdan
ayrılıyorlar. Göksel eğitmenler indirdikleri ve
bıraktıkları bilgilerle yeryüzü insanına karşı bu yüce
görevi binlerce yıldır sürdürüyorlar.
Yeryüzündeki görevli
varlıklar, (gerçek üstadlar) bu yüksek enerjiyi üstlenmiş
olarak, dünyamıza sevkedilmiş, dünya koşullarına
uyarak enkarne olmuş (doğmuş) kişilerdir. İlahi
hiyerarşiyi bilmeden, kabul edip anlamadan,
dinleri anlamak, açıklamak, yorumlamak bazı
çelişkiler oluşturur. Nitekim bu zorluklar ve
çelişkilerle de tüm dinler karşılaşmıştır.
Özellikle “Göksel dinler” de dahil olmak üzere tümü
maddenin doğal dejenerasyonundan etkilenmiş, zamanla
insanlar tarafından tahrif edilmiş ve yorum katılmıştır. Bu
yozlaşmanın nedenlerinden biride, dinlerin
birliğine, aynı kaynaktan geldiklerine ve tümünün
sembollerinin aşağı yukarı aynı olduğuna dair
temel bilgilerin yani dinlerin gizli tarihinin ve
inisiyelerin yaşamlarının tam olarak anlaşılmamış
olmasıdır. Ayrıca entropi yasasından etkilenmeyen bir
bilgi mevcut olamamıştır. Bunun önüne geçmek,
dejenerasyonu engellemek, ilahi bilgiyi çeşitli zaman ve
mekanlarda tekrar tekrar insan şuurlarına
hatırlatmak, inisiyeler ve üstadlar doktrinin temel
amaçları olmuştur.
Tekamül
Sonsuzdur
Tekamül, olgunluk,
gelişim, ilerleme, yenilenme, evrim anlamına gelir.
Var olan ruh ve maddenin tek ve en yüksek gayesi, tekamül
ve tekamüle hizmettir. Tekamülün sonu ve başı,
insan bilgi ve anlayışına göre, bilinir değildir.
Son ve baştan, (Alfa ve Omegadan) yaratılmış olan beş
duyu sahibi kişilerin tam bir bilgisi olamaz. Mutlak
bilgi ancak Mutlak Varlık’a aittir. Onun dışında
olanların tümü eksiktir, rölatiftir.
Ruh varlıkları
yasalarla uyumlu hale gelerek, onları kullanarak
etkin duruma gelerek melekelerini geliştirmek
isterler. Bu istek tüm varlıklarda meknuz (saklı) bir
şekilde açığa çıkmak arzusu duyar. İşte olgunluk
(Tekamül) da bu zaruretin gerçekleşme arzusudur.
Madde evreninde doğmuş,
daha doğrusu bedenlenmiş bir ruh, ondan önce de
birçok evrelerden geçmiştir. Nitekim
evrenimizdeki gelişimini tamamladıktan sonra o,
diğer evrenlerde de sonsuzluk içinde doğup yaşamaya
devam edecektir. Bunlar hangi evrelerdir,
bilinmiyor...Fakat şimdilik bize ne isimleri, ne de
biçimleri çok gerekli değildir. Zira maddi
evrenimiz henüz bize zaman kavramıyla
ölçülemiyecek bir süreç içinde sayısız gelişme
imkanları hazırlamaya devam ediyor.
|
|
|
Rama |
Krişna |
Hermes |
|
|
|
|
|
|
Zerdüşt |
Orfe |
Platon |
|
|
|
|
|
|
Pisagor
|
Hz. Musa
|
Hz. İsa
|
|
|
|
|
|
|
|
Hz. Muhammed |
|
Büyük İnisiyelerin
öğretilerinin ve Dinlerin ezoterik tarihinin
anlatıldığı tüm metinlerde, işaret edilmeye
çalışılan Hakikat, ‘Kendini Bil, Rab’bini bil, Tekamül
et ‘ hakikatidir. Rama, Krişna, Hermes, Hz.Musa, Orfe,
Pisagor, Eflatun, Hz.İsa, Hz.Muhammed, Zerdüşt gibi evrensel
yol göstericilerin, ifade etmeye çalıştıkları
inisiyasyonlarının sırrı, bu üç sade ama uygulaması
bin yıllar alabilen kavramlarda saklıdır.
Evrenin tanrısal ışığı,
ruhsal alemin kudret ve bilgisi, ruhtan maddeye doğru
iniş, tekamül olgusu ile açıklanabilir. Ruh madde
evrenine tabii ki ruhsal bilgisiyle girer, ancak
bilgisine ve ruhunda saklı tüm melekelerine rağmen
maddi evren üzerindeki etkinlik kudretini tam
olarak ifadeden yoksundur. Çünkü görgü ve
deneyimini arttırmak, melekelerini kullanmanın
tüm incelik ve bilgisine sahip olmak ister. Maddeye
bağlanır, maddi oluş hallerinin yasalarını bütün
icapları içinde deneyimler, yaşar, yoğrulur ve
olgunlaşmaya çalışır. İşte bu ruhun seve seve
deneyimlemeyi kabul ettiği ışıklı tekamül
yoludur. Yasanın icaplarına susamış ruhlarız biz ve
bu oluşu yaşamak istiyoruz. Şu halde ruhların
maddeye bağlanması neden değil sadece bir sonuçtur.
Sonuç ruhları olgunluk gayesine ulaştıran bir
araçtır artık... Ruhun evren macerası böylesine
olağanüstü bir görkem ve şanla donatılmıştır. Bu
görkem ve şan her ruh varlığını büyük inisiyelerin
ışıklı olgunlaşma yoluna adım adım yaklaştırır…
Görünmeyen nedenler her
zaman görünen nedenlerin yapıcısı, inşa edicisi ve
yaratıcısıdır. Böylelikle tekamül, ruhun maddeler
üzerindeki etkinlik kudretinin artmasını diler ve
yasaların uygulanmasına ait eylemlerin
gerçekleşmesiyle, asıl amacına ve ana gayesine
ulaşır.
Tekamül
Tekamül spiral bir
şekilde etap etap gelişir. Biz yüksek bir dağa
tırmanan dağcılara benzeriz. Dağcılar nasıl her bin
metrede bir dinlenmek zorundaysalar, yeniden
doğuşlarımızı da bu dinlenme ve yolu yeniden gözden
geçirme süreci olarak neden düşünmeyelim ki!
Atmosferin yeni özelliklerine alışmak,
soluklanmayı gerektirmez mi? İşte, iki doğum
arasında adeta bir düzlükte dinlenen dağcılar gibi
biraz dinleniriz. Bir hazım ve hazırlık yerine nasıl
da ihtiyacımız var. Sonra tekamül adı verilen, sarp
kayalıklarla dolu ince, uzun dağ yoluna doğru
yeniden yola koyulabiliriz. Yamaçlardan
yollarımızıbulup, düşe kalka, ikinci bir düzlüğe,
ikinci bir seviyeye çıkarız. Burada da bir hazım ve
bekleme süresinin olmasından daha doğal ne
olabilir. Bazen sevinç ve mutluluk, bazen hüzün ve
keder bu yolda bize eşlik eder. İsteyerek, severek,
dileyerek tırmanılan bu sarp ve dikenli tekamül
yollarında tek kılavuz ve rehber, ruhun aslına,
gidilen yolun esasına ait ruhsal bilgilerdir. Bu
ruhsal bilgiler bazen sembollere bürünüp ezoterik
doktrin olur, bazen de yüce bir peygamberin yeryüzüne
inmesine aracılık ettiği bir ruhsal öğreti...
Ruhun çeşitli
mekanlarda tekamül edebilmesi için bedene
ihtiyacı vardır. Beden aracığıyla çeşitli
uygulamalar yaparak görgüsünü arttırır çünkü o özü
itibariyle mükemmeldir, onda bilginin tümü saklı
olarak mevcuttur. Bu saklı bilgi, beden aracılığıyla
maddi evrenlerde açılıma uğrar.
Ruhun gayesi, madde
karşısındaki deneyimsizliği yok etmektir. O özü
nedeniyle zaten mükemmeldir. Tekamül de bir
vasıtadır. Yapılan deneyimlerden alınacak
sonuçlar ve maddeye hakimiyet çok önemlidir.
Bu sonsuz ve engin bilgi
pınarının berrak sularından kana kana içmek
isteyenler için her ihtiyaca ve tekamül skalasına
uygun ruhsal bir öğreti, ezoterik bir doktrin ya da
inananlarını nurlu yollarında ileriki aşamalara
taşıyacak bir yol, mutlaka olmuştur. Gezegenimizi
aydınlatan o ışıklı yüce varlıklar da, inananlarını
sonsuzluğunun bu görkemli bilgilerine hazırlamak
için bedenlenmiş ve o çağın icaplarına uygun açık ve
sembolik şekillerle öğretisini yaymaya çalışmıştır.
Sonsuzluk
Yolcuları
Sonsuzluk yolcusu olan
göksel ruh varlığı gelişimi için bir bedeni
organize ederek, belli bir amaç yönünde onu madde
evrenine sevk eder ve beden aracılığıyla görgü ve
bilgisini arttırmaya çalışır. Bu nedenle de yaşam
ve ölüm diye bir ikilem yoktur. Sürekli başka bir hale,
başka bir anlayışa ya da başka bir bedene doğuşlar
vardır. Ölüm yoktur ve daima doğuşlar vardır.
Bir enerji okyanusundan
başka bir şey olmayan evrenimiz, cıvıl cıvıl yaşam
kıpırtılarıyla, sürekli yenileniyor, değişiyor,
yapılanıyor. İnsanoğlu, engin bir denizde ya da
sonsuzluk okyanusunda bir oluşup bir kaybolan
minicik dalgalardan başka nedir ki? Herşey enerjiyse
ve enerji asla kaybolmuyorsa, bizler de bu yaşam
okyanusunda dereler, ırmaklar, çağlayanlar,
akarsular gibi hep ana kaynağa yani kendi ruhsal
ailemize, yuvamıza neden dönmeyelim ki?
Kozmik enerji okyanusu,
tanrısallığın ve mutlak kudretin de sembolü olarak
her zaman vardı ve her zaman da var olacak. Güneş
sistemi, galaksi veya mega galaktik sistemlerden de
eski olan bu Kozmik Okyanus yani bir başka deyişle
yaşamın içinden çıktığı ana kaynağı bilim insanları
kozmik enerji okyanusu diye de adlandırmaktadırlar…!
Dünyadaki tüm
insanların kozmik enerji okyanusundaki tek bir atomu
oluşturduğunu varsayarsak, hepimiz parçacık gibi
bütünün oluşmasına, bütünü ilgilendiren
süreçlere farkında olalım, olmayalım katkıda
bulunuyoruz demektir.
Ruhsal ailemizden,
ruhsal planımızdan şuur olarak bu küreye enkarne
olmamız ışıklı boyutların bütüncül ortamından
kopup buralara yansımamız hep ortak bir amaç için...
Uyum sağlayabildiğimiz bu ortamlarda gelişmek ve
maddeyi geliştirmek daha doğrusu ruhsallaştırmak
için varız. Gezegenimizin titreşimlerini
yükseltmek, pozitifleştirmek ve gezegen
enerjilerini ruhsallaştırmak bizim asli
vazifemiz... !
Kuantum
Teorisine Göre Enerjiler Ağı
Evren
etkileşim halindeki dalgalardan oluşmuş bir sistem.
Kuantum teorisi bu konuyu çok güzel açıklıyor. Günümüz bilimi,
atomaltı parçacık düzeyinde yaptığı olağanüstü deneyimlerle
katı madde diye bir şey olmadığını ispatladı. Çağa ayak
uydurmak için, ruhsal konularla ilgilenmek isteyenlerin hem
kadim kültürleri hem de yeni fiziği incelemeleri çok yararlı
olur. Bilim insanı fanatiklikten, dogmadan ve belli bir
bilgiyi takıntı halinde savunmaktan korur. Enerj, en küçük
bir düzensizliğin etkisinin tüm alan içinde
yayıldığı bir deniz. Bu kozmik deniz; evrenin temel
dokusunu oluşturuyor. Madde, düşünce, fizik ya da
psişe gibi bağımsız gerçeklere ayrılamıyor ki.
Evreni oluşturan bir tür tesirler (enerjiler) ağı
sonsuzluğu var ve buna da henüz mahiyeti bilim
adamlarınca tam tanımlanamayan ama ezoterik
doktirinin eterik madde olarak tanımladığı, evrensel
enerji denizi yada kozmik okyanusun, kozmik çorbanın
oluştuğu ilksel harç adı veriliyor ve o harç her şeyin özü.
Bir tür madde ve antimadde evreninde yaşıyor olabiliriz ve
paralel evrenler olgusu (hipotezi) doğru da olabilir.Günümüz
araştırmaları ve gelişmeleri, gerçek bir metafizikçinin keskin
bir bilim insanı olması ve lirik bir şair olmasını da
gerektiriyor. Sanatla- bilimi, metafizikle-fiziği aynı potada
eritmeyi bilen araştırmacı kişiliklere olan gereksinim her
geçen gün artıyor.
Evrensel enerji, sonsuz,
mükemmel ve tanrısal olan enerjinin başka bir adıdır.
Düşüncelerimiz ve atomlarımız ister dalga formunda
ister parçacık formunda, küçük hacime
sıkıştırılmış halde iken olsun, etki yapabilme,
değişme, değiştirme kudretlerini ilk varoluşlarından
yani Tanrı gücünden eterik ve süptil boyuttan,
varedildikleri kozmik enerji denizinden
almaktadırlar. Her şey o kozmik enerji denizinin
birer damlası olarak varolmuştur. Damlaları sadece
damla diye denizden ayırmak, mümkün mü? Deniz o
damlalardan oluşmuyor mu? Tıpkı tüm verilerimizin,
deneyim ve gözlemlerimizin kayıtlı olduğu yaşam
kitabımız gibi. Yaşam kitabımızda kayıtlı olan tüm
veriler de, ruhsal ailemize ve kozmik enerji
okyanusuna dönmüyor mu ? Enerji denizi ya da enerji
okyanusu gibi yüksek kavramlar, bizlerde bireysel
sorumluluktan kaçmak için bir araç olarak kullanılmamalı.
Herkes bu okyanusun parçası ama bütünde erimek kavramı yanlış
anlaşılıyor, bedenden ayrıldıktan sonra böyle bir
erime-bütünleşme ve geçirmiş olduğumuz yaşamın sorumluluğundan
kaçma söz konusu değil, herkes kendi yaşam planından ve
karmasından sorumlu ve tek tek her konu hakkında öncelikle
kendi vicdanına karşı hesap vererek yeni bir yaşam hakkı elde
ediyor.
Kendi ait olduğu ruhsal planı yani titreşim seviyesinin ve
şuurunun ulaştığı nokta içinde erimeyi başarmış ruhsal ailesi,
ruhsal planı içerisinde yok olmuş biri olmak, bütünsel bir
ortak alan içinde tümüyle yok olmak yani geçmişi ile karması
ile yaptıkları ettikleri ile de tamamen silinmek anlamına
gelmiyor.
Bütünleyici
Olmak
Bütünleyici olmak vazifesini hakkıyla yapabilmek demektir.
Plan dediğimiz oluşum kendisi bir özdür, nüvedir. Plana ruhsal
aile ya da şimdiki modern tanımıyla yuva adı da verilir.Bu
özden sadır olan varlıklar bütünü oluşturmakla beraber belli
bir vazifeye talip olurlar ve o vazifeye tabi olma yetileri,
inanç ve itikadları tamdır diyebiliriz. Bir öze ait olmak; o
öze ait her şeyi bünyesinde barındırmak demektir. Hem o öze
ait bir parça hem de o özün temsilcisi olmak durumu, herkes
için şuurunu ne kadar geliştirdiği bilgisiyle bağlantılı
olarak doğru bir bilgidir. Özün içinde bireysellik
kaybolmuştur diyemeyiz, her bireyin kendine ait bir duruşu
vardır, her varlık kendi bünyesinden bir unsur taşır. Ama
kimlik iddiasını, zihinden ve bedenli olmaktan da kaynaklanan
ben ve ego iddiasını arındırmış, bir plan, bir organizasyon ya
da bir ortak alan içinde o vazifenin ifası için her türlü
fedakarlığı yapacak kadar yüksek bir anlayışa ulaşmıştır.
İsmini ve kendini vazife için silebilmek ve sadece gerekeni
yapmayı istemek eğer kişi bir savunma mekanizması olarak
kendini aldatmıyor ve böyle bir hali yaşıyorum egosu ve
sapkınlığı içinde bulunmuyorsa, hayli gelişmiş bir tekamül
aşamasında demektir.
Her
insanın geçmişi ve geçmişte biriktirdiği değerli anıları,
usul, edep, yol, yordam bilgileri vardır. Bunlar neden heba
olsun ki? Evren hiçbir şeyi boşa harcamak istemez; istese bile
harcamayamaz çünkü enerjinin birbirine dönüşüm ve sakınım
yasaları vardır, doğal evrensel yasalar tüm bu işlevleri özel
bir bilinç ve şuur haliyle, Varedici’nin şu an için
anlamamızın imkansız olduğu “Ol Emri”nden alırlar. Evren
enerjileri şuurlu ve akıllıdır. Örneğin çarpıcı olması
bakımından şöyle bir örnek vermek mümkündür. Adını bilip
duyduğumuz görevini hakkıyla yerine getirmiş bir yüce
peygamber ya da ulusal lider neden bütünde eriyip bilgileri
kaybolsun ki, o bilgilerden, o değerli deneyimlerden
yararlanmak isteyecekler mutlaka vardır ve hepte var
olacaktır… Bu önemli ve değerli yaşam bilgileri Evrensel Bilgi
Bankalarında yani bir tür akaşik kayıt sistemi içinde zaten
muhafaza edilmektedir. Levh-i Mahfuzun bir değişik yorumu da
bu şekilde yapılabilir.
Bize
ait olan, kendimizde sonsuza kadar saklı
tutacağımız bir şey yok ki. Her şey birlik denizine,
yaşam programlarıyla işlenmiş bilgi olarak geri
dönüyor. Bir tür bilgi bankasına, herkesin kullanımı için
kayıt ediliyor. O nedenle bu çağın insanının kendi yaşam
programı hakkında da bazı temel bilgilere astroloji
aracılığıyla sahip olmasında yarar vardır diyebiliriz ama
şarlatanlara karşı dikkatli ve uyanık olmak kaydıyla…
Evren, yaşamdan yaşama
sürekli doğuşlar aracılığıyla, bir eğitim alanı
olarak, eksiklerini gidermek isteyenlere, ilgili
dersleri özgür iradeyle sunuyor. Açık üniversite
gibi. Derslere girip girmemekte özgürsünüz.
Diploma hazır, ne zaman alınacağı ise yalnız ve
yalnız bize bağlı...
Bizi sevgisiyle ve
enerjisiyle sarıp sarmalamış asli vatanımız olan
ruhsal ailemizden kopup gezegenimize doğarken
astral bedenimizde (perispri-esiri beden) inceden
kabaya doğru bir hazırlık yapılır. Yaşam planımız;
kadın-erkek olarak, nerede, hangi ana babadan ne
zaman doğacağımız, bizim gelişim sürecimize göre
ruhsal rehberlerin de denetim ve gözetimiyle ince
ince hesaplanır. Bedenli yaşamın sürdürüleceğiortamın şartları incelenir. Yaşam planını
onaylatabilmek için, o kişinin dünyada iken,
kendileriyle ilişki kuracağı, bilgi alış-verişinde
bulunacağı varlıkların da rızası alınır. İlahi
yasalara tamamen uygun prensiplerle hazırlanan
yaşam planı, yeryüzü şartları ile de uyum içindedir. Bu
yüzden haksız bir plan olmadığı gibi ana planda
belirlendiği halde tamamlanamayan deneyimler ya
da dersler, karma yasası gereği bir başka yaşama
aktarılır.
Sıra gelir ilgili
anne-babanın, erosun sevgi oklarıyla, bebeği
doğurmaya hazırlanmalarına artık yavaş yavaş
bedene doğru ince bir süzülüş başlamıştır. Şuur
konsantrasyonu o boyutta kararır ve buradaki
yaşamın çağrıları başlar. Varlık hazırdır... Dünya ile ilgili yeni
dersler öğrenecek, deneyimlerini arttıracaktır…
|