İçimizdeki şifacıyı
yaşamla bütünleştirme arzusu belli pratikler yapmayı ve
tıpkı bir sanat öğrenir gibi kendi içimizdeki iyiliği,
güzelliği, olumluluğu açığa çıkarmayı gerektiriyor. Bu
pratikler aynı zamanda iç sesimizi dinleme yeteneğimizi
geliştirici yollardır. Çoğumuz bu sesi bir sezgi, bize bir
şeyler söyleyen hoş bir his olarak deneyimleriz. Bu sese
maksatlı bir şekilde akort olursak, daha derin bir
anlayışı işaret eden ve ona ulaşmak için bizi teşvik eden,
normal zihnimizin ötesindeki varlığımızın bir görünümü
olan yüksek benliğimiz olduğunu fark ederiz.
Kendi iç sesimizi dinleyebildiğimiz zaman, diğer insanları
da
“dinleyebiliriz”.
Bu
dinleme, başka birisine farklı bir düzeyde akort olabilmek
anlamına gelir. Bu işlemin zorluğu sadece başkalarının
söylediklerini gerçekten duyabilmekte değil, onların içsel
varlıklarının konuşmalarını duyabilmek için gereklidir. Aslında
her insanın yüreğinin derinliklerinde böyle derin bir
seviyeden bir iletişim arzusu vardır ve birilerinin bizi
gerçekten işittiğini ya da
“gördüğünü”
fark ettiğimizde bu olağanüstü rahatlatıcı olabilir.
Bir
taşı elimize almak ya da bir
ağaca dokunmak gibi basit teknikler aracılığıyla
hassasiyetimizi daha da geliştirebiliriz. Tüm maddeler enerjiden meydana gelmiştir ve bir taş bile
hissedebileceğimiz bir vibrasyona sahiptir. Sakince oturup
gözlerimizi kapatarak bir taşı elimize aldığımızda o taşın
niteliklerini hissedebilir ve farklı bir algılama durumuna
geçebiliriz. Midye
kabukları ve kayalar milyonlarca yıllık bir geçmişe
sahiptirler ve böyle bir algılama durumunda onların bu
geçmişlerini hissedebilir hatta görebiliriz.
Aynı
şeyi ağaçlarda da deneyimlemek
mümkündür. Ağaçlarda enerjiyle doludur. Bir ağaca
sarılarak ya da sırtımızı
gövdesine dayayıp oturarak, ağaçtan bize akan enerjiyi
hissedebilir, onunla bütünleşebiliriz.
Ya da bir deniz kıyısında durup, gözlerimizi
kapatıp dalgaların sesini dinleyerek suyu varlığımızın
içinde hissedebiliriz. Bu egzersizleri derin bir
gevşemeden veya meditasyondan
önce ve sonra olmak üzere iki türlü denersek farkı
görürüz. Bu egzersizler, farklı
vibrasyonel hızlara ve enerjinin çeşitli
tezahürlerine karşı açık hale gelmemize yardım eder ve
yaşamın her zaman bizim algıladığımız gibi olmadığını,
onun başka renkleri, başka tonları ve titreşimleri de
olduğunu fark etmemizi sağlar.
Yaşamın her an gözleyemediğimiz farklı tezahürleri
olabilir.
Ama onları
“hissedebilir,
içsel gözümüzle görebilir,
içsel kulağımızla işitebiliriz”.
Dinleme ve hissetme yeteneklerimizi olabildiğince
geliştirdiğimizde bir başka insanla kolaylıkla
bütünleşebilir ve onun içsel varlığının konuşmalarını
“duyabiliriz”.
|