Harf yazısının
ortaya çıkışı ile görüşlerimi aktarmaya devam ediyorum. İlk
olarak Tengri damgasından söze başladım ve bu damgadan iki
farklı harfin ortaya çıktığını gösterdim. Bunlar O ve T
harfleridir. Yuvarlak O harfi görüntüsünü güneşten aldığından
güneş tanrının da simgesi olmuştur. T harfi ile yan yana
geldiğinde /ateş/ demek olur ki bu da güneşin ısı yayan
özelliğinden türetilmiştir. O harfi güneş tanrı olduğuna göre O
ile ilgili olan diğer tek heceli sözcükler de Ön-Türk kökenli
olmaları gerekir. Örneğin OZ, OL, ON sözcükleri de tanrısal
sözcüklerdir ve onları ayrı ayrı incelemek gerekir. Bunların
her biri kök
sözcüklerdir. Öncelikle OZ sözünden başlayalım.
OZ kök sözcüğü bugün dahi
kullanmakta olduğumuz ÖZ sözünün aynıdır. Yani asıl kaynak, en
önemli tek tanrı ve her varlığın özü anlamındadır. Ön-Türk
toplumlarında geçerli olan din şaman dini idi. Şaman sözünün
aslı KAM sözüdür. Kamlık veya kamanlık belli insanların manevi
uçuşlar yapabilme yeteneğini ifade etmektedir. Bu manevi
uçuşlar öze ulaşmak ve özleşmek anlamını taşır. Yani şaman
kişiler kendi fiziksel bedenlerinden çıkıp manevi uçuşlar
yaptıklarında OZ'laşıyorlardı. Bu sözcük diğer kültürler
tarafından alınmış ve değişikliğe uğratılmıştır. Ancak her
kültürde bir asıl tanrı, tanrılar tanrısı, tanrıların kralı
vardır. Örneğin, kadim Mısır kültüründe tanrılar tanrısı
Osiris adlı tanrıdır. Osiris sözü OZ-İRİS olarak okunur.
Sondaki –is takısı Yunan kökenli olup sonradan eklenmiştir.
Asıl adı /OZ-İR olup öze ait, özle birleşmiş olan/ demektir.
–İR takısının /ait/ demek olduğundan söz ettim. İR takısı
sonraları tek başına büyük tanrı adı olarak kullanılmış ve
tanrı RA olarak Mısırda varlığını sürdürmüştür.
Kadim Mısır
Tanrısı Osiris
Demek ki, en kadim dönemde OZİR olarak bilinen tanrılar
kralı sonraları RA adı ile varlığını devam ettirmiştir. Biz
genelde bu iki tanrının farklı olduklarını sanırız. Oysa ki
tapınaklarda Tanrılar kralı olarak hep Osiris resmedilir. RA
ise sadece söz edilir ama resmini bulamazsınız. Şekilde
tanrılar tanrısı Osirisin tahta otururken resmini
görmekteyiz. Hiyeroglif olarak da Osiris üç adet şekil ile
betimlenir. Bunlar ilki sakallı insan resim ki, bu simge genel
olarak /tanrı/ anlamını taşır. İkincisi, Taht resmi ki, bu da
en yüce tanrı /tanrılar tanrısı/ demektir. Üçüncüsü ise, göz
resmi. Bu da /herşeyi gören tanrı/ demek olmaktadır.
OZ adı ile anılan bir diğer
tanrı Yunan panteonunun en büyük tanrısı ZEUS adlı tanrıdır.
Bu isim ZE-is şeklinde okunmalıdır. Sondaki –is takısı
belirtgen olup ihmal edilebilir. Ön-Türklerin tek bir damga
ile bütünsel kavramları aktardıklarını gördük. Burada söz
konusu olan damga yıldırım düşmesini andıran Z damgasıdır.
Gökten inen yıldırım görüntüsü veren Z kadim Yunan kültürü
tarafından ZE olarak okunmuş ve oradan ZEUS adı doğmuştur.
Fakat asıl damganın adı OZ olduğunu görüyoruz. Yunan
mitolojisi uzmanlarına sorun, Zeus adının anlamı nedir? diye,
emin olun hiç biri bilmez. Sadece bir isimdir, deyip
atlatırlar. Oysa ki OZ olup, tanrıların kralıdır.
OZ
damgasının gelişimi
Şekilde OZ damgasını ve Z harfinin
ortaya çıkışını görüyoruz. Resmin sol
üst kısmında görülen Ön-Türk damgaları gökten inen şimşek veya
yıldırım görüntüsü aktarıyorlar. Orhon kitabelerinde görülen S1
harfi kalın sesli harflerle bir arada seslendirilir. Bu
işareti SA, AS, SU, US, SO, OS, SI, IS şeklinde okumak
mümkündür. S2 işareti ise Sİ, İS, SE, ES, SÖ, ÖS,
SÜ, ÜS olarak okunabilir. Finike abecesinde Z sesini veren
harf I şeklinde olup adı
Zayn idi. Zayn şeklinde yer ile gök birer kısa
yatay çizgi ve her ikisine hakim olduğu anlamını veren bir
dikey çizgi görüyoruz. Bu da OZ olan asıl tanrının simgesidir.
Arap Elif harfi de dikey bir çizgidir ve aynı şekilde, tanrıyı
simgeler. Erken Yunan
abecesindeki S harfinin S1 harfinden küçük
uzantının eksilmesi sonucu oluştuğunu görmekteyiz. Bu işaret
de şimşek işaretidir. Daha sonra köşeler yuvarlak hale
dönüşerek Latin S harfi ortaya çıkmıştır. İnce seslerle uyum
sağlayan S2 damgası büyük olasılıkla İS şeklinde
seslendiriliyordu bu sözcük de Ön-Türk dilinde /kendi, özü/
anlamında dikey bir çizgi olarak gösteriliyordu.
Bu sözcük
Almanca IST ve İngilizce IS (okunuşu iz) olarak varlığını
devam ettirmektedir. Z sesi hem Zeus adında hem de Zeta harf
adı olarak Yunan abecesinde vardır. Ön-Türkçe Z damgasının
günümüzde “-iz”
takısı olarak kullanıyoruz. Bu takı da çoğul olarak (geliriz,
gideriz, güleriz....) şeklinde var olmayı belirtiyor. Çoğul
olarak kullanılan –iz takısı aslında /yüksek ben, ÖZ olan ben/
demektir.
Ön-Türk damgalarından bir diğeri
de “su” damgasıdır. Bu damga, bildiğimiz göl veya denizin
dalgasından mülhem kırık bir çizgidir. Türkmen halı deseni
olarak, su damgası halen varlığını sürdürür. Antik Mısır
yazısında MU olarak okunan işaret üst üste binmiş üç adet su
damgasıdır. Anlamının da
“su”
olduğu biliniyor. Yunan Sigma harfi ile Latin M harfi aynı
damganın farklı yönlere dönmüş halleridir. Bu bakımdan M ile
S ilişkisi de ortaya çıkmaktadır. Su, mu, süt, myölk, milk
sözcükleri bu unutulmuş ilişkiye işarettirler. Nitekim,
İngilizce “ME (okunuşu mi)
sözcüğü ile Fransızca MOİ (okunuşu
mua) sözü de /ben/
demek olup her ikisi de M harfini içermektedirler. Ön-Türkçeden
aktarılmış olan Farsça MEN sözcüğü de ben demek olduğuna göre,
tüm bu ilişkilerden S, Z ve M harflerinin Ön-Türk OZ
damgasından dönüşerek simgeleştikleri sonucuna varmaktayız. |