Ön-Türk
kültürünün birçok kültürü etkilediği ve onların dillerine,
dinlerine ve mimari tarzlarına temel teşkil ettiği konusunda
birçok örnek sundum. Tüm bu örneklerin tesadüf olmadıklarını
kanıtlamak için bir kural ortaya koymak gerekir. Bu kuralın
uygulanması ile bir dil grubundan diğerine geçiş
gösterilebilmelidir. Bu kuralın tekrarlanabilir olması ve
çeşitli örneklerle desteklenmesi gerekir.
Ön-Türk
Dillerinden Örnekler
A ve B
iki ayrı dil gurubu ise öyle bir f(k) kuralları olmalıdır ki B
= f(k).A şeklinde A gurubu B gurubuna dönüşebilsin. Burada
f(k) tek bir kural olmayıp bir dizi kural olabilir. A dil
gurubu Ön-Türk dili veya en genel anlamda EKLEMELİ Diller ve B
dil gurubu BÜKÜMLÜ diller olsun. Şimdi size birinci kuralı
yazıyorum:
Kural 1: Eklemeli
dildeki takılardan sözcük önünde olanları arkaya, arkada
olanları öne alarak yeni bir sözcük üretmek. Anlam
değiştirmeden sözcük sonunda bulunan takı başa gelmekle dilin
yapısı değişmiş olur. Çünkü uzun sözcük oluşamaz ve kısa fakat
sayıca fazla sözcük ortaya çıkar. Şimdi bu kurala örnekler
sunayım.
Fransızca'da /Si il cours/ koşarsa
demektir. Türkçe -sa takısı başa alınıp si (şart belirten) ön
sözcük olmuştur. İngilizce /Why did he come?/ neden
geldi? Burada da geçmiş zamanı belirten -di takısı öne alınıp
did olmuştur. İngilizce /on the table/ masanın
üstünde demektir. Türkçe -nın takısı on olarak değişip başa
alındığı görülüyor. Almanca'daki der, die, das
sözcükleri de benzer bir bükümden elde edilmiştir. /Der Tisch/
masadır şeklinde –dır => der olup öne geçmiştir. Bu ön
takıların cinsiyet takısı oldukları sanılır ama cansız
nesnelere de ön takılar geldiğinden cinsiyetle hiçbir ilgileri
yoktur. Türkçe –dir => die olmuştur.
İngilizce'deki /in/ sözü, içinde demektir. Dikkat edilirse
Türkçe İÇ- İN-DE derken üç hece kullanılıyor. Ayrıca, İN
/inmek/ eyleminden olduğu gibi /Kurt ini/ inilen ve içine
girilen yerdir. İngilizce belirtici olan THE sözünün
oluşumu Türkçe'den Almanca aracılığı ile, DIR => DİE =>
THE şekline girmiştir. Türkçe –LI ve -Lİ takıları
Arapça'da EL, İspanyolca'da EL, Fransızca'da LE ve LA olarak
belirir. Türkçe'de –EL takısını hala görmekteyiz. Örnekler
: Yer-el, Gün-cel, Gök-sel, Tüm-el, Tük-el, Çep-el ..vs. Bu
örnekler eski sözcükler olmayabilir ama –EL takısı eskidir.
Hepsi de – EL takısını almakla AİT anlamını
kazanmışlardır.
Ayrıca, -LE / -LA takıları da
Türkçe'de bol kullanılır. “Bir eyleme AİT ol” anlamında
kullanılırlar. Örnekler: Gür-le, Giz-le, Par-la, Yağ-la,
Bel-le, Bağ-la, Dağ-la...vs. Fransızca'da bu takıları LE ve LA
olarak, İsveççe'de EN ve ET olarak bulmaktayız..
Türkçe –ER ve –AR takıları aynen kalmışlardır. Almanca
/schreiber/ (yazar), /macher/ (yapar, yapıcı), /leufer/
(koşucu. koşar). İngilizce /runner/ (koşar, koşucu),
/builder/ (inşaat yapan, yapar), /turner/ (çevirir, çevirici),
/talker/ (konuşkan, konuşur)...vs. Ancak, eylemin kendisi
eylem yapıcıya dönüşmüştür. Latince ne kök sözcüğü
hem soru adılıdır hem de nasıl?, ne biçim? anlamlarını taşır.
Orhun yazıtlarında /neçük, negüle, neke, nençe/ nasıl, ne
biçim, neden ne kadar demektir. Türkçe'de ön takı olan ne,
Latince'de sona alınmıştır. Latince /venisti-ne/
(geldin-mi?), /vidisti-ne/ (gittin-mi?). biz de /geldin mi
ne?/ deriz. Demek ki, yer değiştirme esas olmaktadır. Son takı
öne, ön sözcük sona alınmıştır. Daha önce de sözünü
etmiştim. Türkçedeki –IZ ve –İZ takıları çoğul belirtir
(koşarız, gideriz, alırız, koruruz ....vs). Bu takı başa
alınıp ayrı bir sözcük olmuştur. İngilizcede US (biz) sözcüğü
-IZ / - UZ takısından dönüştürülmüştür. Almanca /biz/ UNS
demektir. Türkçe karşılaştırma takısı –DAN / -DEN
İngilizceye THAN olarak geçmiştir. /taller than, longer than,
bigger than/ (-den uzun, -den büyük) takıları sıfatın önünden
ardına geçmişlerdir. Türkçe'nin bir lehçesinde,
yaparız yerine /yaparıh/ denir. Örnekler: Alırıh, koşarıh,
giderih, bakarıh....vs. Bu –IH takısı Almanca'da İCH olmuştur
ve anlamı /ben/ dir. Çoğulun tekil’e dönüşü önemli kişilerin
kendilerini çoğul olarak tanımlamalarından
kaynaklanır. |