Şimdiye
kadar göstermiş olduğum örnekler, asıl kök dilin Asya
kıtasından yayılarak diğer bölgelerde, kıtalarda değişikliğe
uğradığını gösteriyor. Yalnız, değişiklik birtakım kurallar
çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu kuralları kim koymuştur?
Kendini farklı ve bağımsız görmek isteyenler. Öncelikle okuma
yazma bilen ruhban sınıfı ve onları destekleyen yöneticiler.
Ardından, değişiklikleri uygulayacak olan halk. Halkın
konuşmakta olduğu Ön-Türk dilini öyle birtakım kurallarla
değiştirdiler ki bir süre sonra tümüyle yeni bir dil ortaya
çıktı.
Kural 2:
Eklemeli dildeki kök sözcüklerin yerini değiştirdikten sonra
bazı harfleri de değiştirerek yeni bir sözcük üretmek.
Yani, sadece takılar yer değiştirmekle kalmamış ayrıca
takılardaki bir ve bazen iki harf değiştirilmiştir. Şimdi bu
kurala bazı örnekler sunayım. Tüm eklemeli
dillerde çoğul yapımı daima son ek ile olmuştur. Türkçe'de
çoğul iki farklı şekilde yapılır. –LER ve –LAR takısı ile ve
–Z tek harfi ile. Bu son şekil pek fazla kullanılmasa da UZ ve
BİZ kök sözcükleri ile ilgilidir. Fransızca
çoğul yapımı daima sözcük önüne konan LES (okunuşu LE) sözcüğü
ile olur. Burada hem Kural 1, hem de Kural 2 kullanılmıştır.
–LER takısı arkadan öne alınmış ve R harfi S harfine
dönüştürülmüştür. Üstelik S harfi de sessizleşmiştir. İngilizce
çoğul yapımı sözcük sonuna Z harfini eklemekle olur. Fakat bu
Z harfi daima S sesiyle okunur. Örnekler: Books, Boxes, Hands,
Arms, .....vs. Yer değişmese de ses değişmiştir. Arapça çoğul
genelde sözcük başına E harfini eklemekle olur. Burada görülen
durum –LER takısındaki L harfini terk edip E ile yetinmek,
şeklindedir. Örnekler: Bahr (deniz) => Ebhar (denizler), Tıfıl
(çocuk) => Etfâl (çocuklar), Seher => Eshar, Selef (önceki) =>
Eslaf (öncekiler), Necip (soylu) => Encap (soylular), Rükn
(adet) => Erkân (adetler)....vs. Fakat,
Arapça bükümlü bir dil olduğundan sözcük bükülerek de çoğul
yapılır. Örnekler: Lüss (hırsız) => Lüsûs (hırsızlar), Lebib
(akıllı) => Libab (akıllılar), Mahbes (hapishane) => Mahabis
(hapishaneler). Kural 3:
Bir kere yer değişikliği oluştuktan sonra tümceyi
katılaştırmak. Yani, eski haline dönmesini engellemek için esnek cümle
yapısına izin vermemek. Türkçe cümle
yapısı esnektir. Yani, cümle içinde sözcük yer değiştirdiğinde
sadece vurgu değişikliği olur, anlam değişikliği olmaz. Vurgu
daima sondaki fiilden bir önceki sözcüktedir. Ancak bükümlü
dillerde bu değişikliklere izin yoktur. Örnek: Ahmet
yarın sinemaya gidecek, (Ahmet tiyatroya gitmeyecek. Vurgu
/sinema/ üzerinedir) Ahmet
sinemaya yarın gidecek (Bugün gitmeyecek. Vurgu /yarın/
üzerinedir) Sinemaya
yarın Ahmet gidecek. (Ali gitmeyecek. Vurgu /Ahmet/
üzerinedir) Bükümlü
dillerde bu tür yer değişikliklerine izin verilmediği için
vurgu ses ile olur. Örnek: John will go tomorrow to the cinema,
tümcesi /Con yarın sinemaya gidecek/ demektir. Bu tümcede
hiçbir sözcüğün yerini değiştiremezsiniz. Eğer önemli olan
/yarın/ ise vurguyu /tomorrow/ sözünü söylerken sesinizi
yükselterek, yani /aksan/ ekleyerek belirtirsiniz. Bükümlü
diller aksanlı (ses vurgulu) dillerdir. Çünkü katı cümle
yapısı sizi ses vurgulu konuşmaya zorlar. Oysa ki esnek cümle
yapısına sahip olan eklemeli diller aksanlı (ses vurgulu)
değildirler. Daha düz ve doğal sesler içerirler. Bükümlü
dillerin cümle yapılarındaki bu katılık insanların
karakterlerinde de değişikliğe yol açmıştır. Kurala bağlılık
konusunda bükümlü dil sahibi olan milletler, eklemeli dil
sahibi olanlara oranla daha katı davranırlar. Eklemeli ve
esnek cümle yapısına sahip olan milletler ise daha uyumlu ve
hoşgörülü oldukları saptanmıştır. Bunun sonucu olarak, dildeki
kesin katılık diğer her alanda görülmektedir. Avrupa bahçe
kültürüne bakın. Keskin düz hatlardan hoşlanırlar. Yollar
cetvelle çizilmiş gibidir. Hatta müzik sistemleri bile keskin
kurallıdır. Batı müziği tam ve yarım seslerden oluşmuştur.
Çeyrek sesler yoktur. Oysa ki Türk müziği çok daha esnek
çeyrek sesler de içerir.
|