Batı abecesindeki birçok
harfin Ön-Türk damgalarından türediklerini söyledim. Bir diğer
örnek olarak B harfinin gelişiminden söz edeyim.
B
harfinin gelişimi
B harfinin
kökeni Ön-Türk UB / BU damgasıdır. UB damgasını Resmin üst sol köşesinde görüyoruz. Orhon abecesinde iki değişik
B harfi vardı. Resimde B1
ve B2 harfleri görülüyor.B2 ince seslilerle ve B1 kalın
seslilerle birleşerek hece şeklinde okunuyordu. Latin B
harfinin B1 ile olan benzerliği çarpıcıdır.
Ön-Türk BU
damgasından (hecesinden) birçok sözcük türemiştir.
Ön-Türklerin boynuzlu hayvanları kutsal saydıklarından söz
ettim.
(Bkz. Issık Kurganı ve Kutsal Hayvanlar adlı 26 sayılı
yazım). Kırgız
Türkçe'sinde buka boğa demek olduğu gibi,
bukaçar
genç boğa, tosun demek oluyor. Fransızca
bouc (okunuşu buk) koç demek olup,
bovin de
büyükbaş hayvanlara denir. Ayrıca dağ keçisine de
bouquetin
(buköten) denmektedir. Almanca dağ keçisine
bukk
denirdi, zamanla bu sözcük kullanımdan kalkmıştır. İngilizce
bull ve
buffolo (Amerika boğası olup
Kızılderililerin dilinden alıntıdır) sözlerinde de /bu/ sesini
buluyoruz. Türkçe
boğa ve
buzağı sözleri de aynı
kök sözcükten türemişlerdir. Bu örnekler
gösteriyor ki Ön-Türk boynuzlu kutsal hayvanını ifade eden BU
kök sözcüğü, Ön-Türklerin her gittikleri yerlerde benzer
sözcüklerin oluşumunda etken olmuştur. Keza, Finike harfi Beth
de aynen B1 damgasına benzer.
Alt sırada
ise üç adet başlık görüyoruz. Hepsi de boynuzlu. Bu ortak
özellik boğa veya koç boynuzunun bir tür eski yönetici simgesi
olduğunu ve çok farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde
benzer şekillerde ortaya çıkmış olduğunu gösteriyor. Hepsi de
aynı kök kültürün farklı kolları idiler. Japon başlığının
Kabuto adında oluşu /kab/ veya /kap, kapak/ kök sözcükleri ile
olan ilişkisine işarettir.
Sadece başlık simgesi ile
kalsa karar vermek zor olurdu. Fakat, simge artı yazı artı
dildeki sözcükler ve onların anlamları da uyum halinde olunca,
bu durumu ne tesadüf ne de içgüdülerle açıklamak mümkündür.
Coğrafi büyük mesafeler bize etkileşme olayının da pek mümkün
olamayacağını söylüyor. Kala kala ortak kök kültür savı
kalıyor. Bu savı destekleyen görüş de ileri sürmüş olduğum,
Asya kökenli Ön-Türk kültürüdür. İki kolu
başın sağ ve sol tarafından yükseltmek geleneği de çok eski
bir Ön-Türk simgesidir. Bugün dahi /başarı/ anlamı taşıyan bu
hareket, boynuzlu kutsal hayvanlarla ve özellikle güç simgesi
boğa ile bütünleşmeyi simgeler.
Japon
Sumo Güreşçisi
Resimde bir
Japon Sumo güreşçisi görüyoruz. Kendisi bu güreşte en yüksek
unvan olan /Yokozuna/ mertebesine erişmiş
Takanohanadır.
Kollarını iki yana açıp başına doğru yükselterek, çok eski
dönemlerden kalma /boğa kadar güçlüyüm/ mesajını vermektedir.
Resimde
Danimarka'da bulunmuş bir güğüm görülüyor. Gümüşten yapılmış
olan bu kazan kutsal merasimlerde özel amaçlara yönelik
kullanımı vardı. Kazanda kabartma olarak kollarını iki yana
açıp baş hizasında yüksekte tutan bir insan görülüyor. Sağ
tarafta ise aynı kazandan bir diğer kabartmayı görüyoruz.
Bağdaş kurmuş vaziyette ve başında boynuzları olan, bir elinde
bir yılan diğer elinde bir halka tutan yönetici kişi.
Başındaki boynuzlar ve elinde tuttuğu yılan onun gücünü, sağ
elindeki halka ise ON damgasını simgeliyor. Yani, /Ben,
tanrısal güçlere sahip olan evren (güneş) ile bütünleşmiş
Ön-Türk yöneticisiyim/ mesajını veriyor. Zaten, kuzey
inancında bu şahıs /Boynuzlu tanrı/ (horned god) olarak
tanınmaktadır.
Viking ve
tüm kuzey Avrupa yazı türü Orhon kitabelerindeki yazıya çok
benzer. Her iki yazı şekli doğrudan Asya kökenli olup Ön-Türk
damgalarından gelişmiştir.
ORHON
ile VİKİNG Harf Örnekleri
Resimde iki
yazı türündeki bazı harfler karşılaştırılıyor. Her ne kadar
tüm harfler yoksa da benzer olan 20 harf görülüyor. Viking
abecesinde 24 harf bulunduğu göz önüne alınırsa Viking
abecesinin yüzde 83 oranında Orhon abecesi ile uyum
(korelasyon) içinde olduğu görülüyor. Orhon
abecesinde 38 harf vardır. Bu da gösterir ki yazı heceye
dayalı bir sistemdir ve bir işaret birçok hecenin yerine geçebilmektedir. Ön-Türkçe'nin bir tek hece dili olduğu göz
önüne alınırsa, bu yazı şeklinin tümüyle dile uyum sağladığı
ve alıntı olmadığı sonucu çıkmaktadır.
Viking
abecesi Latin veya Yunan abecesi ile olan benzerliği ve ortak
yönleri Orhon abecesine göre daha düşüktür. Harflerin okunuşu
ise zaman içinde değişmiş olabilir. Zira, Viking'ler Asya
kökenli bir halk olmalarından dolayı dilleri Türkçe, Fince ve
Macarca ile de akrabalığı olan ara bir dildir. Hem Fince'nin
hem de Macarca'nın Ural dil gurubuna ait oldukları ve bir Altay
dili olan Türkçe ile yakın akraba oldukları bilinmektedir. |