Yapılan
araştırmalara göre Çuvaşça’nın eski bir Altay dili olduğu ve
Türkçe’ye çok yakın olduğu saptanmıştır. Karadeniz’in
kuzeyinden batıya doğru göç eden tüm boyların dillerini
Çuvaşça etkilemiştir. Özellikle Hunlar, Avarlar, diğer Macar
boyları ve hatta günümüzde Alman dediğimiz Baltık boyları,
Finliler ve Vikingler dahi bu dilin etkisinde kalmışlardır.
Bulgarların eskiden konuştuğu dil de Çuvaşça’dır.
Günümüzde Rusya federasyonu
içinde iç işlerinde bağımsız Çuvaşistan bulunmaktadır. Coğrafi
bölge olarak Volga (Etil) deresinin doğu yakasıdır. Bugün
konuşulan Çuvaşça, birçok Altayca sözcük içerdiği gibi
Ön-Türkçe olarak adlandırdığımız Türkçe'yi de yansıtır. Eski
sözcüklerin ne olduklarını anlamak bakımından Çuvaşça önemli
bir kaynaktır.
Herhangi bir dilin
özünü incelemek istersek atasözlerini incelememiz gerekir.
Zira atasözleri çok eski dönemlerden bu yana değişmeden
aktarılmış olduklarından hem şekil hem de öz bakımından
saftırlar. Atasözlerinde modern alıntı sözcükler yoktur.
Atasözleri dünyaya bakışı ve değer yargılarını
yansıttıklarından o dili kullanan insanların felsefesini
yansıtır. Çuvaşça Ata Sözlerine bir göz atmakta yarar vardır.
Altay
Türkleri
Amişne pıh ta hırne ıl. (Anasına bak da kızını al)
Altay Türkçe'sinde
AMA /anne/ demekti. Bugün dahi ANA sözü kullanılır. Batı
dillerindeki /mama/ sözü ama sözünden türemiştir. /Annesine/
demek istersek /amasına/ dememiz gerekir.
Amişne şekli
de /anasına/ demektir. İkinci sözcükte /bak/,
pıh
olmuştur. Burada B => P dönüşümü olmuştur. A sesi de /ı/
sesine dönüşmüştür. Kız sözünün hır oluşu Türkçe’deki Z lerin
Çuvaşça'da R haline dönüşmelerinden dolayıdır. Türkçe'deki
birçok sözcükte görülen Z sesi Çuvaşça'da R ye dönüşmüş
olduğundan birine Z Türkçe'si, diğerine R Türkçe'si denir.
Ayrıca, K sesi de H olmuştur. İçerik olarak kavram
aynıdır. Bugün bile Anasına bak kızını al, kenarına bak
bezini al, deriz. Bir diğer örnek:
Atil hirne şitmesir, atta
hıvsa şikles mar. (Etil kıyısına gitmeden çizme
çıkarılmaz)
Bugün dahi söylediğimiz
dereyi görmeden paçaları sıvama, Atasözünden başkası
değildir bu. Ancak çok önemli ipuçları içermektedir. Atil,
Etil deresi olup bugünkü Volgadır. Yani Çuvaşların öz yurdunun
deresidir. Bir Hun olan Atilla’nın adı /Etilli/ demek olup,
Hunların Çuvaş Türkü oldukları anlaşılmaktadır. Çuvaşça'da HIR
kız olduğu gibi HİR de kıyı olmaktadır. Acaba bu iki sözcük
arasında içerik olarak bir ilişki var mıdır? Düşünmeye değer.
/Atta hıvsa/nın (çizme) oluşu dikkate değer bir yaklaşımdır.
Burada ‘çizme’ ile /atı kavra/ kavra = hıvsa olabilir gibime
geliyor. Şikles-mar sözü açıkça /çıkarılmaz/ ile ilişkilidir.
Son harfteki Z ile R dönüşümünden yukarda söz ettim. Çuvaş
dilinde hem S hem de Ç için Ş sesinin tercih edildiği
görülüyor.
İşte size dilimizde olmayan
çok önemli bir Atasözü.
Vatti şuk, latti şuk. (Yaşlı yok, düzen yok)
Eski Türk
kültüründe yaşlılara ne derece önem verildiğinin göstergesidir
bu. Vatti, sözünün /yaşlı, bilge/ demek olduğu kanısındayım.
Vatti ile latti sözlerindeki ses uyumu, Türklerin ses uyumuna
ve şiire olan eğilimlerini göstermektedir. Bizim /Sona kalan
dona kalır/ atasözümüzde bu türden bir tekrar simetrisi
bulunur. Çuvaş dilinde aynen bu anlamda bir Atasözü
bulunmaktadır.
Varana kaysan
varanalat (Sona kalırsan
yaralanırsın)
/Varana kaysan/
birlikte incelenmeleri gereken iki sözcüktür. Kaysan, aslında
/kalırsan/ şeklidir. Varana kalsan = Varmaya (ulaşmaya) geri
kalırsan = varamazsan sona kalırsan, şekilleri birbirlerine
eşdeğerdirler. Macarca’da VAR /kale/ demektir. Güvenli yer,
surlarla çevrili kale, aynı zamanda varılan yer olduğundan
Varmak = barmak = Barınak ile kale eşdeğer tutulmuştur.
Almanca’da ware (eşya, nesne, maddi olarak var olan)
demektir. İngilizce'de stoneware (taş eşya),
earthware (toprak eşya) ve
hardware (alet edevat)
demek olup hepsinde Türkçe kökenli /var olan/ kavramı bulunur.
Almanca’da /war/ fiili (eylem sözcüğü) /var olmak, canlıların
varlığı/ demektir. Keza İngilizce’de
was ve
were
(to be, olmak fiilinin geçmiş zamanı) sözcükleri de /varlık/
kavramından türerler.
|