Yönetici
kutsal analar Anadolu’ya Asyadan gelen Ön-Türk kültürünün
şaman kadınlarıdır. O zamanki din Şamanlık ve yönetim de kadın
ile erkek arasında paylaşılmakta idi. Kadınların, erkekler
kadar sözü geçiyordu. Bu durumu gösteren birçok kanıt vardır.
Anadolu Tunç Çağına Ait Anadolu’da Kadın
Yönetici
Resimler
Anadolu Kültepe kültürüne aittir. Louvre (Paris) müzesinde
bulunan bu parçalara /İkiz
idol/ adı verilmiştir. Ama diğer eserler tek
iken neden bunlar ikiz oluyor? Nedeni ikiz olmayıp bu iki
başın kral ve kraliçeyi simgelediğidir. Onlar eşit yetkilere
sahip olduklarından ikiz olarak görüntüleniyorlar.
Boyunlarındaki kolye tek bir kolye olup ikilikteki tekliği
simgeliyor. İkinci resimde at üstünde seyahat eden bir kadın
yönetici görülüyor.
Divriği Külliyesi, Ulu Cami batı kapısı yanında çift başlı
kartal
Resimde
tek bedenli iki başlı kartal görülüyor. Bunun genelde Rusya
simgesi olduğu sanılır. Oysa ki Anadolu Selçuklu eseri olup
kökeni en eski simgelere ve imgelere uzanır. Kartalın
başlarına dikkatle bakarsanız normal kartal başları
olmadıklarını görürsünüz. Başın üzerindeki yükselen tüy manevi
yetiyi ve özel gücü simgeler. Dolayısıyla, bu kartal maddi ve
manevi gücü kendinde toplamış olan yönetici kral ve eşini
simgeler.
Kral
Kraliçe Simgeleri
Resimde
solda bir Hitit kabartması çizimi ve sağda Çin'deki Tang
dönemine ait bir süs heykel görülüyor. Hititlerde de kral ve
kraliçe eşit hak ve yetkilere sahipti. Bu bakımdan birçok
kabartmada ikisi birlikte gösterilmiştir. Sağda Tang dönemi heykel de aynı şekilde kral ve kraliçeyi
simgeler. Çinde ejderha veya /Tüylü
yılan/ daima imparator simgesi olmuştur. İki
başlı ejderha da ikili gücün simgesidir. Maya kültüründe
kukulkan da tüylü yılandır. Tang dönemi hala kuzey Asya
etkisinin önemini devam ettirdiği bir dönemdir. İkili yönetim
de Ön-Türklerin asıl yönetim şeklidir. Kral dünyevi işlerle,
savaşlarla ve avla ilgilenir, kraliçe ise manevi boyutla şamanlıkla ve şifacılıkla uğraşırdı. Şaman
geleneğinde kadınların önde olmaları şaman kıyafetlerini de
etkilemiştir. Bunu daha önce gördük. Bu geleneğin Tunç çağında
(MÖ. 3000) yıllarında yaygın olduğunu ama kökenin çok daha
gerilere gittiğini biliyoruz. Kadınların yönetimi MÖ. 1000
yıllarında sona ermiştir. O tarihlerde Ön-Türklerin
Anadolu’daki hakimiyeti de sona ermiştir.
İtalya yarım adasındaki Etrüskler daha birkaç yüz yıl,
yaklaşık MÖ. 200 yıllarına kadar varlıklarını ve dillerini
yaşatmışlar, Roma hakimiyeti altına girdiklerinde hem
dinlerini, hem dillerini hem de adet ve geleneklerini terk
ederek Latin olmuşlardır. Bu kadar rahat ve savaşmadan teslim
olmaları tek bir nedene dayanır. O da Roma kültürü de pek
farklı olmayıp, başlangıçta aynı kültürün farklı bir kolu
durumunda idi. Güçlenip büyüdükçe kendine has bir dil
geliştirdi. Latince
incelendiğinde Türkçe ile gramatik yapı bakımından birçok
benzerlikler gösterir. Sözcük düzeyinde de Türkçe anlam ve ses
olarak birçok benzerlik bulunur. Latince'nin Etrüskçeden nasıl
dönüştüğü hakkında size bilgi vermiştim.
(Bkz. Asya Kök Dili
Kuralları adlı 24 sayılı yazım)
Etrüsk Kralı ve Kraliçesi
Etrüskler
rahatlarına ve konforlarına düşkün bir halktı. Yönetici olarak
kral ve kraliçeleri de eşit yetkilere sahipti. Resimde ilginç
bir Etrüsk çifti görülüyor. Bunların ikisi de uzanmış durumda
ve kral karısının omzuna kolunu atmış. Kadının saç örgüsüne
bakın. Tipik Asya ve Türkmen geleneğine göre örgülü. Erkeğin
sakalı ve ince bıyığı var. Saçları ise uzun ve daha da ilginç
olanı, başlığında iki adet boynuz var. Şimdiye
kadar defalarca üzerinde durduğum bu boynuz özelliği doğrudan
Ön-Türk geleneğidir. Bu konuda artık hiç kimsenin en ufak bir
şüphesi olmaması gerekir. Olanlar da lütfen önceki yazılara
baksınlar. Bu durumda Etrüsklerin Ön-Türk oldukları şüphe
götürmez bir şekilde kanıtlanmıştır sanıyorum.
Kalıyor,
yazı ve dillerinin de Türkçe'nin bir miktar dönüşmüş bir
lehçesi olduğunu kanıtlamaya. Onu da yaptım sanıyorum.
(Bkz.
Etrüsk ve Likya yazısı adlı 15 sayılı yazım)
Etrüskçe konusu
henüz kapanmış değildir. Bakın
Johannes Friederirich, Kayıp
Yazılar ve Diller
adlı kitabın da ne diyor:
(Arkeoloji ve
Sanat yayınları, sayfa 184)
İtalya
eski çağlardaki gelişmişliğini, dillerinin incelenmesi her
dönemde Etrüsklere borçludur. Ama elde edilen sonuçlar, bu
girişimin tam bir çıkış noktasına ulaşması için harcanmış
çabalara tam karşılık gelmemektedir. Etrüskçenin
yorumlanmasıyla ilgili olarak yayınlanmış sayısız makale ve
kitaba rağmen, bugün hâla bu dilin yorumlanmasının kesin bir
sonuca ulaşmış veya ulaşmamış olduğunu söylemek zordur.
|