Orta Asya
bölgesinde yaşayan yarı-göçer Ön-Türk boylarının inancı
hakkında açıklamalar yaptım.
(Bkz.
7 ve 9 sayılı yazılarım)
Bu inanç sisteminde güneş önemli bir yer tutmaktadır. Genelde
bir inanç sistemine “Kült”
adı verilmektedir. Bu tanım içinde belli
bir dönemde ve belli bir coğrafyada yaşamış olan bir toplumun
yerel tanrıları, tanrıçaları ve çeşitli simgeleri ele alınıp
incelenir. Kült
kavramı ile yerel özellikler içeren dini törenler, töreler ve
simgeler kastedilir.
Göğe büyük önem veren ve
Gök Tengri’yi tanrılar tanrısı olarak gören Ön-Türk insanları
yer yüzündeki tüm canlıların güneş sayesinde yaşadıklarını,
güneşsiz yaşamın olamayacağını çok erken çağlarda fark
etmişlerdir. Güneşin doğuşu ile ortalığın aydınlandığını ve
ısındığını, vahşi ve yırtıcı hayvanların inlerine
çekildiklerini görmüşlerdir. Bu gözlemden hareketle kadınların
doğurganlığı ile güneş arasında bir ilişki kurmuşlardır. Zira,
hem güneş hem de kadınlar yeryüzündeki yaşamın devamını
sağlamaktadırlar. Genelde bu heykellerin “Ana
Tanrıça” figürleri oldukları görüşü hakimdir.
Kadim toplumlarda güneş ile özdeşleşmiş
olan yönetici kadınlar kutsal sayılmışlar, kadınların güneşle
ortak özellikler taşıdıkları görüşünden hareketle onlara
tanrıça payesi vermişlerdir. Böylece, anaerkil toplumlar
oluşmuş, kadın kamlar toplumu yönetmişlerdir.
(Bkz.
37 sayılı, Şaman Kadınlar ve Yönetici Kutsal Analar başlıklı
yazım)
Resimde görülen 5 adet
küçük heykel günümüzden en az 20,000 yıl önce, bazı
kazıbilimcilere göre 25,000 yıl önce, yontulmuşlardır.
Hepsinde ortak özellikler gayet iri göğüslü ve kilolu
oluşlarından başka yüz hatlarının bulunmayışıdır. Heykeli
yontan kişiler neden acaba yüz hatlarını (ağız, göz ve
burunlarını) belirtmekten kaçınmışlardır? Sebebi, bu
kadınların güneş kültü ile ilişkili kutsal birer kişi
olduklarından dolayıdır. Başları güneş gibi küre şeklinde ve
noktalı yapıdadır. Bu noktalar (küçük delikler) güneşin ışın
yayan özelliğini simgelemektedirler. Hepsinin kilolu oluşları
yaratıcı ve doğurgan özelliklerini, iri göğüsleri ise süt
emzirme özelliklerini belirtmektedir.
Soldaki 1 numaralı heykele
Gagarino Venüsü adı takılmıştır. Boyu 5.8 cm’dir ve
Ukranya’nın doğu yakasındaki Gagarino kasabasında bulunmuştur. 2 numaralı heykel
Fransa’nın Lespuqes kasabasında bulunmuştur. Diğer heykeller
gibi başının ayrıntıları belirsizdir. 4 numaralı heykel Avusturya’da
Willendorf kasabasında bulunmuştur. Scientific American (Kasım
2000) dergisinde bu heykel ile
ilgili bir makalede başında yün örgülü bir başlık olduğundan
söz edilmektedir. Bir başlığın çenenin altına kadar uzandığı
hiç görülmüş müdür? 3 ve 5 numaralı mermer
heykeller Rusya’nın Köstenki kasabasında bulunmuşlardır.
Boyları yaklaşık 10-11 cm’dir. Willendorf heykeline olan
benzerlik çarpıcıdır. En az 20,000 yıl eski oldukları tahmin
edilmektedir.
Alttaki resimde ise solda Fransa’nın
güneyindeki Aquitaine (Akiten) bölgesinde bulunmuş olan
bir kadın kabartması görülüyor. Kabartmanın sağ elinde tuttuğu
boynuz yemin töreninde içtiği /Tolu/ kabıdır.
(Bkz.
27 numaralı Tur ve Ok boylarının başlıklı yazım)
O yazımda tolu geleneğinden söz edip hem İtalya Osk
kültüründeki kabartmayı, hem de Kafkas bölgesinde bulunmuş
heykelleri görebilirsiniz.
Kabartmanın en az 30,000
yıl eski olduğu iddia edilmektedir. Baş yerinde noktalı bir
küre bulunuşu güneş kültüne işarettir. Ortada görülen heykel
Anadolu Çatalhöyük bölgesinde bulunmuştur. Sağdaki ise Bronz
çağına ait olup MÖ. 4000-3000 yılları civarına
tarihlendirilmektedir. Aradaki büyük benzerlik, binlerce yıl
geçmiş olmasına rağmen anaerkil toplumların varlıklarını devam
ettirdiklerini görmekteyiz. Ortada ve sağdaki heykellerde
kadınların basit kıyafetleri belirtilmiş olup yüzlerindeki
ayrıntılar bir miktar gösterilmiştir. Özellikle sağdaki
yapıtın ince belli oluşu estetik ve güzellik anlayışının
değişmiş olduğuna işarettir.
Tüm bu simgeleri önceki
yazılarımla birlikte değerlendirirsek, güneş kültünün Asya
kökenli olduğu ve ilk göç eden Ön-Türk toplumları ile birlikte
batıya yayıldığı görüşü kuvvet kazanmaktadır.
|