Günümüzde Asya kıtasının hemen hemen
tümüne yayılmış olan Türk toplumlarının ortak dili Türkçe olsa
da, lehçe ve ağızlarda oldukça önemli farklılıklar
bulunmaktadır. Türk lehçeleri 6 büyük guruba ayrılabilir.
Bunlar:
-
Güney-batı
Oğuz Türkçe’si
(Anadolu, Azeri, Asya ve
Irak Türkmenleri)
-
Kuzey-batı Kıpçak Türkçe’si
(Tatar, Başkır,
Kazak, Karakalpak, Nogay, Kumuk, Karaçay-Balkar, Khazar ve
Gagavuz)
-
Güney-doğu
Çağatay Türkçe’si
(Özbek, Kırgız, Kazak)
-
Orta-Asya
Türkçe’si
(Altay, Tuva, Sarı Uygur
ve Doğu Türkistan)
-
Kuzey-doğu
Türkçe’si
(Yakut)
-
Çuvaş Türkçe’si
Tüm bu
Türkçe lehçeleri ufak ayrıntılar içerseler de ortak bir köke
dayandıkları şüphesizdir. Kök Türkçe ise binlerce, hatta
on-binlerce yıl geriye giden Ön-Türkçe olarak tanımlanabilir.
Asya kıtasından dört bir yana dağılan Ön-Türk toplumlarının
dillerini 39 sayılı, Güneş
Dilinden Türeyen Diller başlıklı
yazımda gösterdim. Oradaki tabloda kısaca belirttiğim ölü
dillerden Etrüskçe, Sümerce, Elamca, Hurri ve Hitit dilleri
ile Kıbrıs ve Girit dilleri de ön-Türkçe ile yakından ilişkili
dillerdir. Halen yaşayan, Türkçe’nin lehçelerinden bazı
örnekler sunayım.
Azeri Türkçe’si:
Beş il bundan gabag
(Beş yıl önce)
Avtobusa gabagdan bin, daldan düş
(Otobüse önden bin, arkadan in)
Gagavuz Türkçe’si:
Laflanmışlar gitmee (Gitmeye
sözleşmişler)
Tutunduk yeniycee işe, neçinki
yeskiycesine büün yok nasıl yaşama.
(Yeniden işe koyulduk ama
eskisi gibi
yaşam yoktur.)
Tatar Türkçe’si:
Atılık dustlar alga taban
(İleri atılalım dostlar)
Ana şatlığınnan cılap ciberde
(Anne mutluluktan ağladı)
Karakalpak Türkçe’si:
Ağaynim, men bunı tüsinbeymin
(Ağam, ben bunu anlamıyorum /
düşünemiyorum) Onı heş neerse
kızıktırmaydı (Onu hiçbir şey
ilgilendirmiyor / kızıştırmıyor)
Nogay Türkçe’si:
Tauu tauuga yolukpas, edem edemge
yolıgar
(Dağ dağa kavuşmaz, adam adama kavuşur)
Men barayak eken, men mutıp kaldım
(Ben gidecektim / varacak iken, fakat
unutup kaldım)
Kumuk Türkçe’si:
Yer günnü aylanasından aylana
(Dünya güneşin etrafında dolanır /
eylenir) Sütte auğzu bişgen
suvuk suvnu üfürüp içer
(Ağzı sütten yanan / pişen soğuk suyu üfleyip içer)
Karaçay-Balkar Türkçe’si:
Men kesimi cangılganımı angılayma
(Ben kendi yanılgımı anladım)
Anı caşağu alkın allındadı
(Onun yaşamı önündedir / elindedir)
Özbek Türkçe’si:
Tuşuneemen, emme ceveb kaytere
elmeymen (Anlıyorum ama cevap
veremiyorum) Uleer birbiri
bileen geprişmeydi (Onlar
birbirleri ile konuşmuyorlar)
Uygur Türkçe’si:
Men her yekşembe küni teatrga
baridiganmen (Ben her Pazar günü
tiyatroya giderim / varırım)
Pulni poçta arkilik evettim
(Parayı eve posta ile yolladım)
Kırgız Türkçe’si:
Men kün sayın erte turamın (Ben
her gün / sayılı günde erken kalkarım)
Al oğru, mına oşonduktan iştebeyt (O
hastadır / ağrıyor, bu yüzden çalışmıyor)
Tuva Türkçe’si:
Kandığ amıradıp çor siler?
(nasılsınız?)
Kaş harlığ siler?
(Kaç yaşındasınız?)
Bejen harlığ men
(Elli yaşındayım)
Türkçe’nin lehçelerine ait bu
cümleler
The Turkic Speaking Peoples
(Prestel
yayınları, 2006, Almanya)
adlı kitaptan (Talat Tekin’in makalesinden, sayfa 31-53)
alıntıdır. |