Büyük şair ve Anadolu
bilgesi Yunus Emre geçici zevkler yerine kalıcı sevginin
önemini bakın nasıl vurguluyor:
Benim bunda kararım yok Ben
burdan gitmeye geldim Bezirganım, metaım çok Alana satmaya geldim.
Ben gelmedim dava için, Benim işim sevi için Gönüller dost evi için Gönüller yapmaya geldim.
Dost esriği bir deliyim Aşıklar bilir ben neyim Devşiririm ikiliği Birliğe yetmeye geldim.
Siz Yunus’tan sorun haber Dost kanda ise anda var Haberi sen gel benden al
Ben O’nu görmeye geldim.
Yunus,
"Devşiririm ikiliği, Birliğe
yetmeye geldim"
derken ikilikten, yani düaliteden uzaklaşıp ‘birlik, vahdet’
arayışı içinde olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, bu arayışı
tek başına değil insanlar içinde, insanlarla birlikte yapmak
istediğini bildiriyor. Aynı şekilde Mevlana insanların birlik
içinde olmaları gerektiğini şöyle ifade ediyor:
Beri gel, daha beri, daha
beri. Bu yol vuruculuk nereye dek
böyle? Bu hır-gür, bu savaş nereye
dek? Sen bensin işte, ben senim
işte.
Ne diye bu direnme böyle,
ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar
aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun
kişiyiz, bir tek. Ne diye böyle şaşı olmuşuz,
ne diye?
Yunus, insanlar arası birlik beraberliğin karşılıklı sevgi ile
gerçekleşeceğine inanıyor ve yücelme yoluna gene bu dünyada
girilmesi gerektiğini savunuyor.
Hak cihana doludur Kimseler Hak’kı bilmez Onu sen senden iste Ol senden ayrı olmaz.
Dünyaya inanırsın Rızka benimdir dersin Niçün yalan söylersin Hiç sen dediğin olmaz.
Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz.
Yunus sözünü anlarsan Manasını dinlersen Sana iyi dirlik gerek Bura kimseye kalmaz.
Anadolu şairleri sadece mistik ve manevi âlemi terennüm
etmekle kalmamış, doğrudan bu dünyanın gerçekliğine duyguları
ile katılarak yaşamı hissettikleri şekilde aktarmışlardır.
1785-1868 yılları arasında Toros dağlarında, Kozan civarında
yaşamış olan Dadaloğlu bir Türkmen halk ozanıdır. Bakın ne
diyor:
Şu yalan dünyaya geldim
geleli, Severim kır atı, bir de
güzeli. Değip onbeşine kendim
bileli, Severim kır atı, bir de
güzeli.
Atın beli kısa boynu uzunu, Kuru suratlını, elma
gözlünü, Kızın iplik iplik süt
beyazını, Severim kır atı, bir de
güzeli.
Atın küçük sağrı, kalkan
döşlüsü, Kalem kulaklısı, çekiç
başlısı, Güzelin dal boylu, samur
kaşlısı, Severim kır atı, bir de
güzeli.
Dadaloğlu’yum hile yoktur
işimde, Yiğit olan yiğit görür
düşünde, At dördünde, güzel onbeş
yaşında, Severim kır atı, bir de
güzeli.
Abdal Kimdir? Anadolu bilgeliğinde Alperen denilen hem savaşçı asker hem de
şair olan kişilerin payı büyüktür. Bunların çoğu Bektaşi olup,
Hacı Bektaş Veli tarafından öğretilmiş olan dürüstlük,
gözüpeklik ve adalet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı idiler.
Ahlâk ve edep onlar için son derece önemli idi. Bu bakımdan
düsturları: “Eline
diline ve beline hakim olmayı bileceksin”
idi. 1600’lü yıllarda yaşamış olan
Kuloğlu
Mustafa
bakın kendi ilkelerini nasıl dile getiriyor:
Kimseye kemliği yoktur
kasdımın Uğruna ser vermez miyim
dostumun Hâlimizce abdalıyım
postumun “Ah-ile- aman”dan dönmeyi
bilmem.
Kuloğlu der, “bir eksikli
gedayım”. Hasret bülbülüyüm, gülden
cüdâyım. Yüzüm yerde, elim göğsümde
daim, Dosta ben kem satı satmayı
bilmem.
Burada sözü geçen “abdal”
sözü “Gönlünü Tanrıya vermiş, dünya mal-mülkleri ile ilgisi
olmayan insan” demektir. Post ise mevki, makam anlamları
taşır. Zira Bektaşi ve Mevlevi geleneğinde post’a oturan şeyh
veya mürşit kişiye “postnişin”
denir. Bu yönetici bilge kişiler bir koyun postu üzerine
otururlardı. Böylece diğer dervişlerden ayrılsalar da yine de
yerde onlarla aynı düzeyde bulunduklarını belirtirlerdi.
Onlardan yüksekte duran bir taht veya özel bir minber imal
etmemişlerdir. “Geda”
fakir olan aşık kişiye denir. “Kem satı” ise kötü mal anlamına
gelir. Yani, dosta kazık atmam, onu aldatmam, ona kötü söz
söylemem anlamlarını içermektedir. Ayrıca “dost” sözü ile
Tanrı anlaşılırsa
Dosta ben kem satı satmayı bilmem
sözü ile “Tanrı her an aklımda olduğundan, O’nu aldatmak, yani
bir yandan inançlı görünüp diğer yandan çıkar ve ego tatmini
içinde olmak, aklımdan bile geçmez” demek istemektedir.
Bu şiirde Kuloğlu Mustafa, kimseye öğüt vermiyor, kimseden
daha üstün veya daha bilgili olduğunu iddia etmiyor. Tamamen
kendi özünden konuşuyor ve kendi felsefi bakışını aktarıyor.
Ayrıca şiiri iki anlam içeriyor. Biri yüzü maddi dünyadan,
diğer yüzü manevi dünyadan söz ediyor. İşte, poetik felsefe bu
tür derin anlamlar içerdiğinden, açılım ve açıklama
gerektirmektedir. |