2000 yılının bir yaz günü Nelson Jecab ABD doğu yakasındaki
New
Jersey kıyısında güneşlenip denize girmeye hazırlanıyordu.
Birden
yerdeki çakıl taşları arasında gözüne farklı bir yuvarlak taş ilişti.
Eğilip aldığında üzerinde Malta haçına benzer bir şeklin
bulunduğunu
ve yassı olan taşa bir de küçük delik açılmış olduğunu gördü.
Çarpan dalgalar taştaki şekli oldukça aşındırmışlardı fakat
şekil
belli oluyordu ve tesadüfen oluşmuş bir şekil olmayıp insan
yapısı
olduğu kesindi. Haziran 2001 yılında bu taşın fotoğrafını
yayınlayan ANCİENT AMERİCAN dergisi (Cilt 6 , sayı 39, sayfa 22) şu
yorumu yaptı:
“Öyle anlaşılıyor ki Malta
Şövalyeleri gemilerle Amerika kıyısına kadar gelmişler ve
içlerinden biri bu boyuna asılan takıyı düşürmüş olmalıdır.”
Öncelikle, Malta şövalyeleri zamanında metal işçiliği oldukça
gelişmişti ve böyle bir boyun takısını taştan değil, metalden
yaparlardı. Ayrıca bu motife benzeyen örneklere hem kuzey hem
de
güney Amerika yerli kültürlerinde rastlamak mümkündür. Şu
halde, taşı
oluşturmuş olan kültür Malta şövalyelerine ait olmayıp,
doğrudan
Asya’dan göç edip gelmiş olan Ön-Türk kültürüdür.
Yandaki şekilde de aynı görüntüyü bir Toltek takısında
buluyoruz. (Kaynak: Wonders of the Ancient World, National
Geografic Atlas of Archeology,sayfa 269.) Takıdaki ince
işçiliğe ve ileri kakma tekniğine
dikkatinizi çekmek isterim. Bu iki örnek batılı insanların ne
derece
bağnaz olduklarını ve buldukları her tarihi kültür kalıntısına
sahip
çıkmaya çalıştıklarını göstermektedir.
Aynı durum dil konusunda da vardır. Nostratic adlı dille
uğraşan
dilci batılılar asla Türk adını ve Ön-Türk dilini ağızlarına
almıyorlar. Bırakın Türkçeyi, tüm Altay dillerini yok saymaya
başladılar. Varsa yoksa Euroasiatic adını verdikleri bir büyük
dil
ailesi ve bu dil ailesinin asıl önemli temsilcisi Hint-Avrupa
dil
gurubu.
Bu konuda RECONSTRUCTİNG PROTO-NOSTRATIC adlı bir kitap yazmış
olan
Allan Bomhard, sadece kök dilin Nostratic olduğunu iddia
etmemekte,
üstelik Proto-Nostratic adlı hayali bir dil üretmektedir.
Elbette ki
üretirken asıl temel aldığı diller Hint-Avrupa dilleridir. Bu
kitabın
CD’si elime geçti ve orada dilin kaynak bölgesi olarak Asya
kıtası
değil, Anadolu gösterilmektedir. Böylece Türk dilleri kaynak
olmaktan
çıkarılmış durumdadırlar. Hatta daha da acısı, Türkçe ile
herhangi
bir ilişki bile çok az ve Hint-Avrupa dillerinden alıntı
olarak
gösterilmektedir. Eurasitic dil gurubunun çıkış bölgesi olarak
Anadolu'yu seçmekle Hind-Avrupa dillerine de bir vatan
üretilmiş olmaktadır. Böylece, Asya Ural-Altay dillerinin bu
bölgeden yayılım sonucu oluştukları görüşü desteklenmiş
olmaktadır.
Asya kültürleri büyük çapta yarı göçer olduklarından geriye
fazla
miktarda yerleşik merkezler kalmamıştır. Ancak halılardaki
motifler günümüze kadar geleneksel bir aktarımla
gelebilmişlerdir. Resimde,
halılardaki OK motifleri
görülmektedir. Bu motifler ok silahını değil, kutsal yönetici
OK
kişiyi simgeliyorlar. Her biri Tengri damgasının ortasındaki
OK simgesinin
değişikliğe uğramış ve stilize edilmiş görüntüleridir.
Tengri damgasının dairesi aynı zamanda güneşi simgeler. Bu
güneş
simgesini de Amerika yerli halkı bol miktarda kullanmıştır.
Özellikle
yöneticiler kıyafetlerinde ve takılarında bu simgeyi kötü
ruhlardan
korunmak ve kendilerinin kutsal varlıklar olduklarını
göstermek
için Güneş Tanrı kavramını aktaran simgeleri kullanmışlardır.
Kızılderili Vaşak Reis
Yandaki resimde Kızılderili Vaşak reis görülüyor. Bu resimde
başındaki tüylü takı güneşi simgeliyor.
Tüyler de güneşin ışınlarını. Boynunda ise yine güneş simgesi
olan
bir takı asılı duruyor. Yani şu mesajı vermek istiyor:“Ben
Güneşin oğluyum ve Güneş gibi etrafıma ışık saçarım. Güneş
tanrı beni kötü ruhlardan korur ve bana güç, kuvvet verir.”
Maya Tanrısı Kukulkan
Maya kültüründe de Güneş Tanrı en önemli tanrı olmuştur.
Kukulkan her
ne kadar /tüylü yılan/ demek olsa da, yerde sürünen bir yılan
olmayıp
göksel kutsal, güçlü tanrıyı simgeler. Resimde vücudu
ve ayakları yılan gibi, fakat başı tüylü olarak
gösterilmiştir.
Kukulkan adı Ön-Türkçe kökenli bir sözcükten dahi dönüşmüş
olabilir.
Kukul ile OKLUK sözcükleri arasında oldukça büyük bir
benzerlik
vardır. Okluk sözünde /ok taşıyan/ ve hatta bir yılan gibi
zehirli ok
atabilen anlamları gizlidir. Ayrıca OKLUK /yönetici OK
boylarına ait/
anlamı dahi bulunabilir.
Kan sözü ise Türkçe Han olarak dönüşmüştür, çünkü Ön-Türkçe
aslı
KHAN’dır. Bu KH sesi üzerinde duracağım. Zamanla bizim
Türkçe’mizde
Han olur iken Maya dilinde Kan haline dönüşmüştür. Türk
yöneticilerine KAGAN dendiğini hatırlatmak isterim. |