Metafor / Kuantum Evren

                           Farkındalık Üzerine 4

WWW.ASTROSET.COM

FARKINDALIK VE DİYALEKTİK MANTIK

Doç. Dr. Haluk Berkmen

  Gündelik yaşamda farkında olmak demek, diyalektik mantığı da aşmak demektir. Diyalektik mantıktan kasıt ikili karşıtları içeren düşünce sistemidir. Örnek olarak, karanlık-aydınlık, iyi-kötü, doğru-yanlış, büyük-küçük, güzel-çirkin, canlı-cansız gibi karşıt kavramlar.
  Karanlık-aydınlık örneğini ele alalım. Karanlık ışığın olmadığı durumdur. Aslında tam ışık enerjisinin bulunmadığı uzay parçası olamaz. Çünkü ışık bir enerji dalgasıdır ve bu dalgaya elektromanyetik enerji denir. Elektromanyetik enerjinin geniş bir spektrumu (tayfı) vardır. Bu tayf görünen ışıkla sınırlı değildir. Görünmeyen kırmızı altı ve mor ötesi ışık, radyo dalgaları, TV dalgaları, x-ışınları yani röntgen dalgaları, radar dalgaları ve radyoaktif çekirdeklerin saldığı gamma ışınları da bu tayfın içinde bulunurlar. Yani, her biri ışık sayılır. Şu halde, karanlık sandığımız uzay bölgesinde tüm bu görünmeyen dalgaların varlığından haberdar isek, artık karanlık kavramı bizim için farklı bir anlam taşımaya başlar. Farkında olmakla aydınlık-karanlık ikilemini de aşmış oluruz.

  Bunun gibi iyi-kötü, güzel-çirkin ikilemleri mutlak olmayan göreceli kavramlardır. Bize göre iyi olan bir diğerine kötü sonuç verebilir. Bizim için güzel olan da bir başkasına çirkin görünebilir.
  Diyalektik (ikilemci) düşünce insanı kısıtlayan, onun geniş düşünmesini engelleyen düşünce sistemidir. Daha eski yunandan itibaren Aristo mantığı olarak bilinen düşünce sisteminde diyalektik mantık vardır. Bu düşünceye göre varlık hem kendisi hem de karşıtı olamaz. Yani, karanlık aydınlık olamaz. Oysa ki, biraz önce açıkladığımız gibi, karanlık ve aydınlık kavramları bizim algılama gücümüzün sınırlı oluşundan ortaya çıkmış pratik kavramlardır.

  Diyalektik Mantık
  Günümüzün düşünce tarzı büyük çapta var-yok ikilemi üzerine kurulu olduğundan özellikle batıda bilim ve teknik büyük gelişme göstermiştir. Çünkü teknik geliştirmek için nesneleri tanımlamak ve onları çevrelerinden yalıtmak, etiketleyip isimlendirmek ve dolayısıyla diyalektik mantık kullanmak gereklidir. Bu sayede yeni aletler ve metotlar geliştirilir. Bu sayede teknoloji geliştirilir. Diyalektik mantık öylesine yaygındır ki, tüm dünya bu mantık etrafında dönmektedir diyebiliriz.
  İnsanlığın bugünkü durumundan hem başarısından hem de başarısızlığından diyalektik mantık sorumludur dersek pek yanlış olmaz.
  Diyalektik mantık ya-veya mantığıdır. Klasik bilim tümüyle ya-veya mantığı üzerine kuruludur. Makineler ya-veya mantığı ile çalışırlar. Bir elektrik devresi ya açıktır veya kapalı. Bir musluk ya açıktır veya kapalı. Klasik ya veya mantığına göre bir nesne ya dalgadır veya parçacık. Hem dalga hem parçacık olmaz. Oysa ki Kuantum kuramına göre her nesne hem dalgadır hem parçacık. Şu halde karşımıza yeni bir mantık çıkmaktadır. Bu da hem-hem mantığıdır. Ve kuantum fiziğinin kullandığı mantık sistemini içerir.

  Hem-Hem Mantığı
  Hem-hem mantığına göre karşıtlar mevcut değildir. Yani, bir kavram hem kendisidir hem de karşıtı. Arada kesin bir ayırım yoktur. Örneğin, canlı-cansız ayırımı tamamen bizim zihnimizde olan bir ayırımdır. Öyle varlıklar vardır ki hem canlı hem de cansız sınıfına dahil olur. Virüsler bu türden canlılardır. Uygun şartlarda yaşayıp çoğalırlar. Uygun olmayan şartlarda kristal şekline dönüşüp beklemeye geçerler. Yani virüs bir bardak veya bir kuartz kristali gibi etrafından herhangi bir besin almadan yaşamını sürdürebilir. Yaşamını sürdürebilir, diyorum çünkü şartlar uygun olunca yeniden canlanıp çoğalmaya başlar. Fakat akla şu soru geliyor: “Virüs kristal halinde iken şartların uygun olduğunu nereden biliyor?”  Eğer bir cam bardak gibi olsa çevresinin önemi olmaması gerekir.
 
Cam bardak için çevre önemli değildir. Fakat virüs çevresinden haberdar oluyor. Demek ki kristal halinde dahi farkındalığı sürüyor. Farkındalığı olduğu sürece yaşamına devam ediyor.

  Öte yandan, en başta dedik ki cansızlar da etkilere tepki ile karşı koyduklarına göre onlarda da bir miktar farkındalık vardır. Eğer her türlü farkındalık canlılık alameti (ölçüsü) ise o zaman cansız varlık olmaması gerekir. Her varlık belli bir ölçüde canlıdır. Maddeyi oluşturan atomlar dahi canlı sayılır. Elektronlar yörüngelerinde dönmekte, atomun çekirdeği titreşip hareket etmektedir. Atom da elektrik ve manyetik kuvvetlere tepki gösterir. Demek ki, basit anlamda farkındalık her nesnede olduğuna göre her nesne belli bir ölçüde canlıdır.

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010