Gündelik yaşamda farkında
olmak demek, diyalektik mantığı da aşmak demektir. Diyalektik
mantıktan kasıt ikili karşıtları içeren düşünce sistemidir.
Örnek olarak, karanlık-aydınlık, iyi-kötü, doğru-yanlış,
büyük-küçük, güzel-çirkin, canlı-cansız gibi karşıt kavramlar.
Karanlık-aydınlık örneğini ele alalım. Karanlık ışığın
olmadığı durumdur. Aslında tam ışık enerjisinin bulunmadığı
uzay parçası olamaz. Çünkü ışık bir enerji dalgasıdır ve bu
dalgaya elektromanyetik enerji denir. Elektromanyetik
enerjinin geniş bir spektrumu (tayfı) vardır. Bu tayf görünen
ışıkla sınırlı değildir. Görünmeyen kırmızı altı ve mor ötesi
ışık, radyo dalgaları, TV dalgaları, x-ışınları yani röntgen
dalgaları, radar dalgaları ve radyoaktif çekirdeklerin saldığı
gamma ışınları da bu tayfın içinde bulunurlar. Yani, her biri
ışık sayılır. Şu halde, karanlık sandığımız uzay bölgesinde
tüm bu görünmeyen dalgaların varlığından haberdar isek, artık
karanlık kavramı bizim için farklı bir anlam taşımaya başlar.
Farkında olmakla aydınlık-karanlık ikilemini de aşmış oluruz.
Bunun gibi
iyi-kötü, güzel-çirkin ikilemleri mutlak olmayan göreceli
kavramlardır. Bize göre iyi olan bir diğerine kötü sonuç
verebilir. Bizim için güzel olan da bir başkasına çirkin
görünebilir. Diyalektik
(ikilemci) düşünce insanı kısıtlayan, onun geniş düşünmesini
engelleyen düşünce sistemidir. Daha eski yunandan itibaren
Aristo mantığı olarak bilinen düşünce sisteminde diyalektik
mantık vardır. Bu düşünceye göre varlık hem kendisi hem de
karşıtı olamaz. Yani, karanlık aydınlık olamaz. Oysa ki, biraz
önce açıkladığımız gibi, karanlık ve aydınlık kavramları bizim
algılama gücümüzün sınırlı oluşundan ortaya çıkmış pratik
kavramlardır.
Diyalektik Mantık Günümüzün
düşünce tarzı büyük çapta var-yok ikilemi üzerine kurulu
olduğundan özellikle batıda bilim ve teknik büyük gelişme
göstermiştir. Çünkü teknik geliştirmek için nesneleri
tanımlamak ve onları çevrelerinden yalıtmak, etiketleyip
isimlendirmek ve dolayısıyla diyalektik mantık kullanmak
gereklidir. Bu sayede yeni aletler ve metotlar geliştirilir.
Bu sayede teknoloji geliştirilir. Diyalektik mantık öylesine
yaygındır ki, tüm dünya bu mantık etrafında dönmektedir
diyebiliriz. İnsanlığın
bugünkü durumundan hem başarısından hem de başarısızlığından
diyalektik mantık sorumludur dersek pek yanlış olmaz. Diyalektik
mantık ya-veya mantığıdır. Klasik bilim tümüyle ya-veya
mantığı üzerine kuruludur. Makineler ya-veya mantığı ile
çalışırlar. Bir elektrik devresi ya açıktır veya kapalı. Bir
musluk ya açıktır veya kapalı. Klasik ya veya mantığına göre
bir nesne ya dalgadır veya parçacık. Hem dalga hem parçacık
olmaz. Oysa ki Kuantum kuramına göre her nesne hem dalgadır
hem parçacık. Şu halde karşımıza yeni bir mantık çıkmaktadır.
Bu da hem-hem mantığıdır. Ve kuantum fiziğinin kullandığı
mantık sistemini içerir.
Hem-Hem Mantığı
Hem-hem
mantığına göre karşıtlar mevcut değildir. Yani, bir kavram hem
kendisidir hem de karşıtı. Arada kesin bir ayırım yoktur.
Örneğin, canlı-cansız ayırımı tamamen bizim zihnimizde olan
bir ayırımdır. Öyle varlıklar vardır ki hem canlı hem de
cansız sınıfına dahil olur. Virüsler bu türden canlılardır.
Uygun şartlarda yaşayıp çoğalırlar. Uygun olmayan şartlarda
kristal şekline dönüşüp beklemeye geçerler. Yani virüs bir
bardak veya bir kuartz kristali gibi etrafından herhangi bir
besin almadan yaşamını sürdürebilir. Yaşamını sürdürebilir,
diyorum çünkü şartlar uygun olunca yeniden canlanıp çoğalmaya
başlar. Fakat akla şu soru geliyor:
“Virüs kristal
halinde iken şartların uygun olduğunu nereden biliyor?”
Eğer bir cam
bardak gibi olsa çevresinin önemi olmaması gerekir.
Cam bardak
için çevre önemli değildir. Fakat virüs çevresinden haberdar
oluyor. Demek ki kristal halinde dahi farkındalığı sürüyor.
Farkındalığı olduğu sürece yaşamına devam ediyor.
Öte yandan,
en başta dedik ki cansızlar da etkilere tepki ile karşı
koyduklarına göre onlarda da bir miktar farkındalık vardır.
Eğer her türlü farkındalık canlılık alameti (ölçüsü) ise o
zaman cansız varlık olmaması gerekir. Her varlık belli bir
ölçüde canlıdır. Maddeyi oluşturan atomlar dahi canlı sayılır.
Elektronlar yörüngelerinde dönmekte, atomun çekirdeği titreşip
hareket etmektedir. Atom da elektrik ve manyetik kuvvetlere
tepki gösterir. Demek ki, basit anlamda
farkındalık her nesnede olduğuna göre her nesne belli bir
ölçüde canlıdır.
|