Gerçeğin
şaşırtıcı ve yeni bir görünümüne ulaşmak isteyen herkes I. H.
Huxley'in şu sözlerine kulak vermelidir:
"Olgunun karşısına ufak bir çocuk gibi oturun ve daha önce
edinmiş olduğunuz tüm kavramları unutmaya çalışın. Doğa sizi
hangi uçuruma, her nereye yöneltirse yöneltsin, onu
alçakgönüllülükle izleyin, yoksa hiçbir şey öğrenemezsiniz."
Kuantum
fiziği parçaların davranışlarının gerçekte bütün tarafından
örgütlenmekte olduğuna işaret ediyor. Kuantum potansiyelinin
daha da şaşırtıcı başka bir özelliği, yer kaplama kavramı
konusunda düşündürdükleridir. Günlük yaşam düzeyimizde
nesnelerin belirgin yerleri vardır, ancak kuantum altı düzeyde
yer kaplama olgusu ortadan kalkmaktadır. Uzaydaki
herhangi bir nokta, diğer noktaların tümüyle eşitlenmektedir.
Bu yüzden de herhangi bir şeyin diğer bir şeyden ayrı olduğunu
söylemenin bir anlamı yoktur. Fizikçiler bu özelliğe
mekansızlık adını veriyorlar. Doğrusu bu noktada bir
araştırmacı olarak okült bilgilerin
"Zamanın ve Mekanın
Efendileri" adını verdikleri varlıkların, kuantum
potansiyelini doğru kullanmayı bilen varlıklar olup
olmadıklarıyla ilgili bir soru geliveriyor insanın aklına…
Kuantum
potansiyeli uzayın her yanını kapsar ve tüm parçacıklar
birbirleriyle mekansızlık içinde karşılıklı bağlantı
içindedir. David Bohm'un geliştirmekte oluğu gerçeklik imgesi,
uzay boşluğunda hareket eden birbirlerinden ayrı atom altı
parçacıklardan oluşmuyordu, tam tersine her şey bölünmez bir
ağın parçalarıydı ve içinde hareket eden madde kadar gerçek ve
zengin süreçlerle dolu bir uzay tarafından içerilmekteydi. Maddenin
içine dalındıkça, düzen kavramının içinde de farklı dereceler
bulunulduğu fark edildi. Bazı şeyler diğerlerinden daha
düzenliydi, bu da evrendeki düzen hiyerarşisinin bir sonu
olmaması yüzündendi. Belki onlarınki öylesine
"sonsuz
yükseklikte"
bir düzendi ki, bize rasgele gibi görünüyordu. Bu tip
bilgilerle ilgilenirken evren hakkındaki bilgilerimizi yeniden
gözden geçirmekte yarar vardır. Sözcük olarak yan yana
kullanılması çok kolay bu beş harfin içerdiği derinlik ve
anlam iyi bir araştırmacıya haddini bildirmek için her zaman
yeterlidir.
Evrenin
Tanımı
Sözlük
anlamında Evren,
sonsuz uzamda bulunan tüm madde enerji biçimlerini içeren bütünün
adıdır. Yani "evren"
astronominin,
astrofiziğin konu
edindiği şeylerin tümüdür. İçinde
"her şey"
olan bu dev kozmik çorba, sonsuzluk veya hiçlik
olarak tanımlanabilecek uzayın içinde yer
alır. Daha doğrusu, uzaya fon olan siyah hiçliğin içindeki her
şeydir evren. Dolayısıyla aslında sonsuz uzayın-hiçliğin
içinde de değildir. Zira "hiçliğin" içi olmaz. Fakat olmayan
şeylere de (sıfır gibi) onlardan bahsedebilmek ve
düşüncelerimizde kullanabilmek için bir isim vermek zorunda
olduğumuzdan evreni çevreleyen bu "hiçliğe"
uzay-uzam gibi isimler veririz. Bilime göre
evren bir gaz topunun sıkışıp patlamasıyla oluştu.
(Gerçek
oluşumu hakkında henüz yeterli bilgi bulunmamakta ve çeşitli
teorilerle açıklamalar getirilmeye çalışılmaktadır.)
Uzun
yıllar boyunca gazlar evrende bir dolaşım içindeydi. Bu gazlar
birleşerek galaksileri(gök adaları)oluşturdu. Bazı gök adalarda
birleşti. Galaksiler
içinde Güneş Sistemi,Gezegenler,Asteroitler ve gök taşları
bulunan büyük gaz boşluklarıdır.Bir galaksiden diğerine 57k
yılda ulaşılmaktadır. Evrende 200 milyar galaksi ve
10.000.000.000.000.000.000 güneş olduğu bilinmektedir. Bakış
açısına göre evren, aslında "tek"
şeydir. Zira bilinen en
büyük bütündür. Fakat sadece "evren" kavramını kullanarak
düşünüp konuşamayacağımız için onu farklı ve daha küçük
parçalara ayırır ve sınıflandırırız. Böylece
"dil" ortaya
çıkar. Dili kullanan insanlar bir süre sonra kavramların
aslında gerçekliklerinin olmadığını sadece fonksiyonları
olduğunu unutur ve kendi yarattıkları kavramların mutlaka bir
gerçekliğe işaret ettiğine inanmaya başlar. Evren oluşmuş veya
oluşturulmuş sistemler bütünüdür.
Etimolojik
Açıdan ise Evren
sözcüğü "eviren",
"çeviren" anlamına gelir. Eski
Türkler ve Çinliler de
gök çarkının/çarklarının döndüğü kabul edilmekte ve gök
kubbenin en alttaki çemberini bir çift gök ejderinin
çevirdiğine inanılmaktaydı. Ejder gök çarkını ve buna bağlı
olarak da "yaşam çarkı"nı çevirmekteydi. Böylece Eski
Türklerde "ejder"
de evren olarak adlandırılmıştır.
(Wikipedia-sözlük)
200 yıla
yakın bir zamandır dünyanın hemen hemen her bölgesine akmakta
olan tüm ruhsal akışlar, bu saklı düzeni evrendeki hiyerarşiyi
direkt yoldan anlatmaya çalışmaktadır. Günümüz insanlığı için
en önemli mesajsa ruhsal akışlarla, modern fizik teorilerinin
aynı dili kullanmasıdır. Evrende
oluşmuş tüm biçimler fizikçiler için saklı düzenden açığa
çıkmış düzene akmaktadır. Spiritüalistler içinse her şey ruhsal
dünyadan fizik dünyaya bir saçaklanma ya da bir şuur
konsantrasyonu halindedir. Evrende oluşmuş şeyler bu iki düzen
ya da ruhsal ve fiziksel alemler arasındaki sayısız
gizlenmelerin ve ortaya çıkmaların sonuçlarıdır. Örneğin
Bohm, bir elektronun tek bir birim olmayıp, uzayın tümü içinde
gizlenmiş bir toplam ya da topluluk olduğuna inanıyordu. Başka bir
deyişle, elektronlar ve diğer parçacıklar, bir pınardan
fışkıran su kaynağının aldığı biçimlerden daha bağımsız ve
sürekli değildi. Onlar saklı düzenden gelen sürekli bir akışla
desteklenmekteydi. Ve parçacık ortadan kalktığında yok olmuş
olmuyordu. Yalnızca içinden fışkırmış olduğu daha derinlerdeki
bir düzene geri dönüp saklanıyordu.
Bir
holografik film parçası ve oluşturduğu imge de saklı ve
belirgin düzenlerin bir örneğidir. Film saklı düzen, filmden
yansıtılan hologramsa belirgin düzen olarak ele alınır.
Saklı düzen
ve açığa çıkmış gerçeklikler
İki düzen
arasındaki bu süreli ve akıcı alışveriş, parçacıkların nasıl
biçim değiştirdiğini de anlatmaktadır. Bu aynı zamanda bir
kuantumun nasıl bazen parçacık, bazen de bir dalga biçiminde
ortaya çıktığını açıklar. David
Bohm'a göre her iki görünüm de her zaman, bir kuantum
topluluğu içine gizlenmiş durumdadır. Ancak hangi görünümün
ortaya çıkıp, hangisinin gizlenmiş durumda kalacağını
gözlemcinin kuantum topluluğuyla olan karşılıklı etkileşim
biçimi belirlemektedir. Böylece, bir gözlemcinin bir kuantum
biçimini kararlaştırmaktaki rolü, bir kuyumcunun değerli bir
taşı değerlendirmesi, hangi yüzünün açıkta kalacağı,
hangisinin gizleneceği konusunda karar vermesi kadar
gizemlidir.
|