David Bohm'a göre hologram terimi genellikle evrenimizi her an
yeniden yaratan sayısız gizleniş ve ortaya çıkışların sonsuza
dek dinamik ve hareketli olan doğasına uymayan durağan bir
imgeyi çağrıştırabiliyor. Bu yüzden ünlü bilim adamı evreni bir
hologram değil de bir
"holo eylem"
olarak tanımlıyor.
Derin düzenin varlığı, gerçeklik duyumunun atom altı düzeyde
niçin mekansızlık görünümünde olduğunu gayet iyi açıklıyor.
Bir şey holografik olarak oluşturulduğu zaman, mekan kavramına
ilişkin tüm özellikleri de çözülüp gidiyor.
Bir holografik filmin her bir parçasının bütünün kapsadığı tüm
bilgiyi içerdiğini söylemek, bilginin herhangi bir yere bağlı
olmaksızın bütünün içine dağılmış olduğunu söylemenin başka
bir biçimidir.
Dikişsiz Holografik Kumaş Kozmosta
her şey saklı düzenin dikişsiz holografik kumaşından yapılmış
olduğu için, evreni "parçalar"dan oluşmuş bir şey diye kabul
etmek, tıpkı bir pınardaki farklı su kaynaklarının içinde
akmakta oldukları suyun bütününden ayrı düşünülmesi gibidir.
Elektron
"temel parçacık"
değildir. O, holo eylemin belirli bir
görünümüne verilmiş bir addır yalnızca. Süslü bir kilimin
üzerindeki farklı motifler birbirlerinden ne kadar ayrıysa,
atom altı parçacıklar ve evrendeki diğer her şey birbirlerinden
ancak o kadar ayrıdır.
Einstein,
"bölünmez uzay-zaman sürekliliği"
adını verdiği bir
bütünden söz ediyordu. Bohm bu görüşü, dev bir adım daha
ileriye götürdü. Ve evrendeki her şeyin bir sürekliliğin
parçası olduğunu söyledi.
Biz
hepimiz özde tek ve bölünmez bir şeyiz. Sayısız kollarını ve
eklentilerini tüm görülebilir nesnelerin, atomların, dalgalı
okyanusların, kozmosta göz kırpan yıldızların içine uzatmış
görkemli bir şey, ama şeyler aynı zamanda hem bölünmez bir
bütünün parçaları olabilir hem de kendi özgün niteliklerine
sahip olmayı sürdürebilir.
Holo eylem, bütünü, şeyler olarak bölmekten, ayırmaktan,
parçalanmaktan yana değil.
Dünyayı parçalara bölmek ve her şeyin nasıl bir dinamik
ilintiyle birbiriyle bağıntılı olduğunu görmezden gelmek
konusunda bilimsel, bireysel ve toplumsal yaşamımızda pek çok
sorunla karşılaşıyoruz.
Holografik Evren Anlayışında Şuur ve Madde
Her
şey, bütün olup bitmekte olanlar holografik bir evren
anlayışında her an yeniden var olan sayısız holo eylemin
görünümleri olduğuna göre Bohm'a göre şuur ve madde arasındaki
bir ilişkiden de söz edemeyiz. Bir bağlamda, gözlemci ile
gözlenen aynı şeydir. Gözlemci aynı zamanda ölçümü yapan
aygıt, deney sonuçları, laboratuar ve laboratuarın dışında
esen rüzgardır. Aslında Bohm şuurun, maddenin daha süptil bir
biçimi olduğuna inanır. Tüm maddelerin çeşitli gizlenme
evrelerinde şuurluluk vardır.
Belki de onun için plazma, canlıların bazı özelliklerine
sahiptir. Bohm'un öne sürdüğü gibi, eylemi biçimlendirme
yeteneği zihnin en tipik özelliğidir ve daha şimdiden
elektronun zihnimsi bir şeyler olduğunu görüyoruz. Holografik
evren anlayışında, evreni canlılar ve cansızlar diye ayırmak
mümkün değil. Canlı ve cansız nesneler ayrılmaz biçimde
birbirinin içine girmiştir ve yaşamın kendisi de tüm evrenin
içine gizlenmiş durumdadır.
Yaşam
ve zeka yalnızca maddenin değil, "enerjinin", "uzayın",
"zamanın", "tüm evreni oluşturan kumaşın" ve bizim
holo eylemden soyutladığımız yanılgıya düşerek ayrı şeyler gibi
gördüğümüz her şeyin içindedir. Evrenin her parçası tümünü
içerir. Nasıl ulaşacağımızı bilirsek Andromeda Galaksisi'ni
sol elimizin baş parmağının tırnağında da bulabiliriz. Aynı
zamanda da tanık olabiliriz. Çünkü ilke olarak tüm geçmiş ve
geleceğin imaları uzay ve zamanın en ufak bölümüne varıncaya
dek her yere yayılmış durumdadır.
Holografik evren anlayışının, tüm evrenin canlılığı, yaşamın
evrendeki saklı düzenin içinde varolduğu bilgisi, Silver Birch
ruhsal tebliğlerinde şöyle izah ediliyor:
“Yaşam planı çok basittir. Ruhtan gelirsiniz, ihtiyaç
duyduğunuz deneyleri yaşamak için maddeye bedenlenirsiniz.
Sizler kendisini tezahür ettirmeye çalışan, saklı bir
mükemmelliğe sahip eksik nitelikte varlıklarsınız. Madde
Dünyası yaşamınızın sadece küçük bir bölümüdür. Sizin ebedi
yuvanız değildir. Çoğunuz, şuursuz olarak, her zaman
sorunların ortaya çıktığı bir madde dünyasında yaşamakta
olduğunuzu düşünüyorsunuzdur. Sizle ben aynı evrende
bulunuyoruz. Bu evren, her görüntünün birbirine karışıp uyumlu
hale dönüştüğü ve birbiri içinde kaybolduğu bir evrendir.
Sizler ölmekle şuurunuzun sadece öbür görüntüsünü tezahür
ettiriyor ve fizik beden içindeki varlığınızı sona
erdiriyorsunuz.”
Lao-Tzu ise şöyle diyor:
Bir nesneyi büzüştürmek için, onu ilk önce germek gerekir.
Yani zayıflatmak için önce güçlendirmeli, yıkmak için önce
desteklemeli ve almak için önce vermelidir insan.
işte buna
'gizli bilgi' denir.
Eğil, böylece dik kalırsın,
Bilgini boşalt, böylece dolu kalırsın,
Eski, böylece yeni kalırsın.
|