Nea Nepal'de

Bölüm 12

WWW.ASTROSET.COM

RUHSAL  İNİSİYASYON

  Ertesi sabah uyandığımızda ikimizin de aynı kararı vermiş olduğunu görmek bizi hiç şaşırtmadı hatta gülmemize bile neden oldu. Evet! Asita haklıydı, bu bilgiler bir anda kavranacak şeyler değildi. Uygulama yapmak ve sindirmeye çalışmak çok önemliydi. İki şehir çocuğu olarak muzip muzip baktık birbirimize; meditasyon, yürüyüş, bahçe çapalamak, kendi yemeğimizi yapmak, bulaşığımızı ve çamaşırlarımızı elle yıkamak, günümüz modern insanı için olduğu kadar bizim içinde hayli yeni bir deneyim olacaktı.

  Meditasyon için bizi bahçede bekliyordu, saat henüz çok erkendi ve kahvaltı yapmadan aç karnına meditasyon önermişti. Bahçeye yanına gittik. Meditasyonumuzu ve hayli hafif kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz bahçede çapa yapmamızı istedi öğleye kadar bahçede çalışıp, bir yemek arası ve dinlenme molası verecektik ve tüm öğlenden sonra da bizimle konuşacaktı, sevinç içinde yanına koştuk, bir an önce sohbete başlamak için özellikle ben öyle sabırsızdım ki…
  Nihayet istediğim saat gelmişti bugün hava biraz serin olduğu için bahçede oturmamaya karar verdik, bizi içeri davet etti. Bugün ot çaylarını ben yapacaktım, çaylarımızı yudumlarken o derin ve sevgi dolu sesi ile başladı anlatmaya:

 “Kendini keşfetmeye karar veren bir insanın hali bazen ruhsal öğretilerde çok kullanılan, cennete yaptığı iyiliklerle girmeye çalışan ama bavullarının doluluğu nedeniyle kapıdan geçemeyen kadın  örneğine benzer. İlk başlarda  ego, benlik eski bilinen alışkanlıkları ki, iyilik yapmak da buna dahildir değiştirmeye karşı çıkar. “Ama ben bunları yıllardır biriktirdim! Parlattım, ondan ya da şundan daha fazla bilgili, daha iyi, daha verimli olmak için çalıştım! Bunları bırakamam!” der. Yani birilerine yaranmak, iyi gözükmek, durumunu sağlamlaştırmak için iyilik yapmıştır, bir tür ruhsal ticarete aracı olmuştur. Fakat, benliğin istediği, o çok istediği bilgeliğin yanında bunları bırakmak küçük bir bedeldir: benlik, ego ne derseniz deyin çok hesapçıdır; hemen hesap yapar, bilanço çıkarır ve sonunda “tamam!” Der. “Kabul ediyorum. Bunları bırakacağım. Artık bunların yerine, bana söylenecekleri kabul ediyorum.”
  Odayı, ancak yeni şeylerle doldurmak için boşaltmayı kabul ederiz. Benlik ancak buna izin verir. Bu, kendi kendini kandırmanın ilk başlangıcıdır ama başka çare de yoktur. Bilgelik basamaklarına tırmanmak öncelikle bu kendini kandırma eylemleriyle başlar, yolda ilerledikçe gerçekler fark edilir ve isteyerek fazlalıklar terk edilir o yüzden uzun ve zahmetli bir yol olduğu söylenir.
  Bizler değişimi, içsel değişimi özellikle bir tür organ nakli gibi düşünürüz. Bu kafa işime yaramıyor, işimize yarar bir kafaya ihtiyacım var kararına varınca sanki bu kafamız çıkartılacak ve yerine dünyaya bambaşka bakmamıza neden olacak bir kafa
yerleştirilecek gibi davranırız.” Durdu biraz soluk aldı, bizlere baktı; gözlerimizdeki pırıltıyı görünce anlatmaya devam etti.

  “Benimle çalışmaya gelen pek çok kişi  aslında hakkımda bir şeyler duydukları, meditasyon öğretmeni ve Tibetli bir lama, bir bilge olarak ünümü bildikleri için bana geldiler. Bunlardan kaçı yolda birbirimize rastladığımız veya bir restoranda karşılaştığımız için bana gelirdi ki? Çok az kişi böyle bir karşılaşmada kendini tanıma veya meditasyon üzerinde çalışma ilhamı alır yani öğretmeni gördüğünde veya onun adını duyduğunda  ona içsel bir çekilim duyacak kişinin sayısı azdır. İnsanlar daha çok, egzotik Tibet’ten gelen bir meditasyon öğretmeni olmamdan ve bana yakıştırılan eski bir bilgenin yeni reenkarnasyonu olduğumu sanmaktan etkileniyorlar. Ama bütün bunlar insanın kendini keşfetme isteğinin yanında  öyle önemsiz ki inanın bana, bu tip yaklaşımlarla bilgelik yolunda yürümek ve yükselmek öyle zor ki, insan bunu bir anlayabilse asla istemez ama anlama ve algı kapılarının açılımı da bu yanılgılardan geçiyor, derin ve gerekli bir paradokstur bu …
  Bu yüzden insanlar bana gelip öğrenciliğe kabul edilmek, Budist öğretilerine ve bu yoldaki meditasyoncuların öğretisi olan sangha'ya geçmek istiyorlar. Ama bu kabul töreni gerçekte o kişiler için nedir? Ne ifade eder, sadece gösteriş midir? Tören sonrası izledikleri yolda devam edebilecekler midir? Budist soyunun bilgeliğini bir neslin meditasyoncularından diğerine geçirmenin uzun ve büyük bir geleneği vardır, bu geçiş de kabul töreni ile ilgilidir. Tüm bu törenlerin yapıldığı manastırımı da bu nedenle terk edip bu dağ köyüne çekildim ben, törensel ve gösteri ile ilgili şeyler sunmak istemiyorum öğrencilerimize, benim işim daha derinlere dalmak isteyenlerle…
  Bu noktada biraz alaycı olduğum için beni affedin ama bütün bunlar benim için öyle komik ki. İnsanlar üyeliğe kabul edilmekten çok hoşlanırlar. Bir kulübün üyeliğine kabul edilip unvan edinmeyi sevdikleri gibi bilgelik kazanmayı da aynı şekilde severler ve isterler ama asıl değiştirilmesi gereken ilk kavram budur. Sizde ve sizinle karşılaşmamızda aynı hissi yaşamadığım için ikinizi de kabul ettim yoksa uzun zamandır öğrenci kabul etmiyorum.”

“Evet diye haykırdım! Ben adınızı duyduğumda çok etkilenmiştim.” Bana bakıp öyle bir gülümsedi ki söylediklerimden çok utandım. Ve devam etti:

  “Bazı kimseler Picasso'nun bir tablosunu yalnızca ressamın ismi için satın alırlar. Aldıkları şeyin sanatsal değerini göz önüne almadan binlerce dolar para öderler. Tablonun sanatsal değerinin garantisi olarak resmin gerçek olduğunu gösteren belgeleri, şöhretini ve söylentileri satın alırlar. Böyle bir harekette mükemmel bir zekaya ihtiyaç yoktur.
  Ya da bir kişi kendini doyumsuz ve değersiz hissettiği için bir kulübe katılıp belli bir organizasyonun parçası olabilir. Gruptakiler kariyer sahibi ve zengindirler ve bu kişi onlar tarafından benimsenmeyi isteyebilir. Eğer gerçekten istediği bu ise, bulunduğu evrim noktası orada ise bu yaptığı onun için yararlıdır ama pek çok kişi bu tip katılımları bile düşünerek ve bilerek yapmaz, bir arkadaşı önerdiği için o gruba katılır ve bu benim ihtiyacım mıdır diye hiç düşünmez bile…

  Kim kimi kandırmaktadır? Kendini kandırarak bir yolda ilerlenir mi? Peki! Kendi kendini kandırıp egosunu tatmin eden öğretmen midir? "Üyeliğe kabul edilmiş bir sürü takipçim var mı demek ister." Yani keşiş, yogi veya hangi uygulamada bu organizasyona katıldılarsa öğrencilerine daha akıllı veya ruhsal hale geldiklerini söyleyerek onları kandıran öğretmen midir? O kadar çok unvan vardır ki. Hem öğretmenler hem öğrenciler sık sık bunu yaşarlar. Peki bu isim ve sıfatlar bize gerçekten yarar sağlarlar mı? Gerçekten faydalı olurlar mı? Yarım saatlik bir tören bizi bir sonraki adım olan aydınlanmaya götür mü? Götürmez; bu gerçekle yüzleşelim. Şahsen ben Budist neslime ve onun öğretilerinin gücüne karşı büyük bir bağlılık ve güven duyuyorum ama bunu basit bir düşünceyle yapmıyorum. 
  Ruhsallığa gerçekten çetin türden bir zekayla yaklaşmalıyız. Bir öğretmeni dinlemeye gidiyorsak onun şöhretinin ve karizmasının bizi etkilemesine izin vermemeli ve konferansta söylediği her kelimeyi tamamen anlamalı, öğretilen- her meditasyon tekniğini farklı bakış açılarından görmeli sonra uygulamaya koymalıyız. Belki de bu öğretmen ve bu meditasyon türü bizim hiç işimize yaramayacaktır. Her duyduğumuzu ve gördüğümüzü alırsak, bilgi oburu olmaz mıyız?
  Öğretilerle ve-öğreten kişiyle zeki ve açık bir iletişim kurmalıyız. Böyle bir zekanın öğretmeni duygusallaştırmak veya romantikleştirmek gibi bir işlevi yoktur. Bilgelik, ne etkileyici nitelikleri kolay ve aldatıcı bir tarzda kabullenmekle, ne de bize katkıda bulunacak bir kulübe katılmakla ilgili değildir.
  Gerçek içsel yolculuk, bilgeliği satın alabileceğimiz veya çalabileceğimiz bilge bir öğretmen bulma sorunu değildir.
Gerçek üyeliğe kabul töreni yani ruhsal inisiyasyon, ruhsal arkadaşımızla (rehberimizle) ve kendimizle dürüst ve dolaysız iletişim kurmakla ilgilidir. Bu yüzden kendimizi ve kendi kandırmacalarımızı açığa çıkarmak için çaba sarf etmemiz gerekecektir. Teslim olmalı ve egomuzun kaba ve ham niteliklerini açığa çıkarmalıyız.”

  Saat epey geç olmuştu ve ikimizde dikkat kesilmekten yorulmuştuk. O ise hiç yorgun görünmüyordu, sabaha kadar konuşabilir izlenimi vardı. Bize, “Gençler bu bilgileri alırken kendinizi sıkmayın, rahat bırakın, bunlar ruha ait bilgiler olduğu ve siz de acıkmış olduğunuz için ruhunuz zaten onları büyük bir sevinçle dinleyecek, kendi iç belleğine kaydedecek ve ihtiyacınız olduğunda da ortaya çıkaracaktır, hadi artık gidip yatın, yarın yeni ve farklı şeyler konuşacağız” dedi. Hızlı adımlarla odamıza yürüdük, çok uykumuz gelmişti…

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010