Nea Nepal'de

Bölüm 6

WWW.ASTROSET.COM

Kıyıya varıp salı bırakmak

Düşünceni zevk veren şeylere yöneltme ki, yandığın zaman " bu acıdır" diye bağırmayasın !

  Hepimiz büyülenmiş gibiydik, hava çoktan kararmış, üstelikte soğumuştu ama kimsenin canı sohbetin bitmesini istemiyordu. "Haydi kalkın kalkın! üşüyeceksiniz" dedi, rehberimiz. Otelde devam ederiz ,merak etmeyin canım, daha birlikteyiz nasıl olsa’ dedi.  Otele yürürken düşündüm, bütün bunlar rastlantı olabilir miydi? Sanki görünmeyen bir güç, tüm bu bilgileri yeniden gözden geçirmem bana yardım ediyor, destek oluyordu.

 ‘En büyük bilginin kendini bilmek’ olduğu gerçeği ile Nepal’de çeşitli nedenlerin bir araya gelmesiyle yeniden karşılaşmıştım. Bizim turumuzun rehberi kültürlü ve anlatmayı seven biri olmayabilirdi, gruptakiler bu kadar meraklı olmayıp, konuyu kısa kestirebilirlerdi. Sanki saatler süren ruhsal bir yolculuk yapmıştık bu günbatımında. Buda' nın öğretisi insanlara, amaca erişmek için bütün yollardan yararlanabileceklerini ve amaca vardıklarında da hemen o yolları terk etmelerini söylüyordu, "tıpkı bir adamın kıyıya varır varmaz salı bırakması gibi..."

  O halde amaç tespit edilmeli değil mi? dedim arkadaşıma,  o da ‘evet’ dedi, ‘güzel bir soru, rehberi dinlerken ben de aynı şeyi düşündüm doğrusu, insanın dünyadaki amacı nedir?  Hıh diye güldüm. ‘Hoş geldin aramıza, eee biz ne diyoruz ki’?  Hızlı bir tartışmaya tutuştuk. Sonunda, günümüzde de bu öğretilerin hepsinden  alınabilecek pek çok derslerin bulunduğu görüşünde birleştik... Ve tüm gece boyunca uzun uzun sohbet etmeye karar verdik.

  Haydi hızlanın geç kalıyoruz dedi arkadaşlar.  Adımlarımızı sıklaştırdık, üşümeye de başlamıştım. Üşütürsem yandım diye düşündüm, bu gezide hastalanmak istemiyorum, öğrenecek çok şeyim var.  Otele geldik, bazıları yorgundu, hemen yattılar. Biz dördümüz devam ettik. Rehberimiz, ben ve diğer iki tur arkadaşım. Artık sohbet iyice koyulaşıp, felsefi bir havaya bürümüştü.

   Buda'nın yıllar önce bahsettiği amaç bu gün de amacımız değil mi ki?  Dedi ….  Ben yine dayanamayıp hızla yanıtladım. ‘O amaç da kendini tanıma çalışması kısacası kendini bilmekten başka ne olabilir ki?’ Arkadaşlar da bu görüşe katıldı ama benim iyice kafam karışmıştı.  İyi ama ben kendimi nasıl bileceğim, bana kim yardım edecek? Bilmek istiyorum da, yardımsız olmaz ki! Diye düşündüm, kendimi çaresiz hissettim. Bir an bir iki saat önce dinlediğim Buda’nın yaşamı geldi aklıma ve Himalaya dağının eteklerinde yaşayan bilge Asita’yı tanımak istedim. Keşke dedim, benim de bir bilge Asitam olsaydı. Her şey ne kolay olurdu…

  Kendimle konuşmaya dalmışken arkadaşların sesini duydum. Dikkatim dağılmış diye düşündüm. Aaa ne güzel konuşuyorlar yine… Kendimle konuşmaktan vazgeçsem iyi olacak ve kulak kabarttım onlara.  ‘Buda'nın yolu sekiz basamaklıdır’ diyorlardı.

Doğru anlama - Doğru karar - Doğru davranış - Doğru iş - Doğru konuşma - Doğru çaba  Doğru düşünce - Doğru hatırlatma

  Yolun temel taşları işte bunlar dedik, sevinçle birbirimize, azgın atlar gibi gemlenmesi gereken, kontrolden çıktığında herkese zarar veren egonun kontrol altına alınması işte bulduk temel taşları. İnsan bu sekiz doğruyu uygulayarak yaşamın üç özelliğine egemen olabilir, belki de gerçek sadece bu kadardır. “Egoya Hakimiyet” neden olmasın ki! Aranıp aranıp duruyoruz da bulacağımız gerçek kendi içimizdeki gücün terbiye edilmesi olmasın sakın, tıpkı Budizm'deki gibi. Belki de Buda, “Nirvanaya Ulaştım” derken sadece bunu söylemek istiyordu, ‘gerçeği gördüm, nefsimi yendim, orta yolu seçtim.’

  Istırap-Nedensellik çemberi, Karma, Tekrar doğuş ve kurtuluşta Nirvana- Aydınlanma-Şuurlanma çemberlerine ulaşmak neden mümkün olmasın? Günün en önemli sorusu oldu… Ama yanıtının belki de yaşamlar boyu süreceğini hepimiz biliyorduk.’ Olsun yine de bir yol vardır’ dedim. Rehberimiz artık yorulmuştu. Gençler bu sohbet bitmez, hadi artık yatalım, sonra devam ederiz diyerek, Buda’nın Nirvana’ ya ulaşabilmek için söylediği şu sözlerle bitirdi sohbetini: "Bir öğreti iç barışı değil de tutkuyu kışkırtıyorsa alçak gönüllülüğü değil de kibri, azla yetinmeyi değil çoğu elde etmeyi, yalnız kalıp kendini dinlemeyi değil de kalabalığa karışıp kendinden kopmayı, tam çaba, tam uygulamayı değil de aylaklığı, tembelliği, zihni yatıştırmayı değil de zihindeki karmaşayı hızlandırmayı isteklendiriyorsa o öğreti ile asla Nirvana'ya, kurtuluşa ulaşılamaz."

  Gün ağarmak üzereydi ve bizi yoğun bir gün bekliyordu ama biz hiç yorgun değildik. Tam aksine konuşmalar bizi daha da canlandırmıştı. Bu sohbetler burada bir süre daha kalma isteğimi körüklemişti, ‘hayırlısı’ dedim içimden ve yatmaya gittim.

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010